14 Ekim 2016 Cuma

TÜRKİYE EDEBİYATÇILAR ve KÜLTÜR ADAMLARI ANSİKLOPEDİSİ Abdullah Çağrı ELGÜN

TÜRKİYE EDEBİYATÇILAR 

ve KÜLTÜR ADAMLARI 

ANSİKLOPEDİSİ

Abdullah Çağrı ELGÜN



Konu Türkçe, Türk Dili olunca elbette büyük düşünmek gerekiyor. Yazar, şair, eski İLESAM başkanı, ELVAN YAYINLARI sahibi, İhsan IŞIK da büyük düşünüyor. Bu düşünüş ile Resimli ve Metin Örnekli “TÜRKİYE EDEBİYATÇILAR ve KÜLTÜR ADAMLARI ANSİKLOPEDİSİNİ (ELVAN YAYINLARI, 11. CİLT.) Temmuz, 2009’da piyasaya çıkardı.
Adından çoğu ilim adamlarının “KÜTÜPHANE GİBİ ANSİKLOPEDİ” olarak bahsettiği ansiklopedide: Toplam 11.200 sanatçı hakkında toplu bilgiler, her yazar hakkında objektife yakın tanıtım, binlerce şiir ve öykü örnekleri. Binlerce roman ve tiyatro eserlerinin tanıtımı. Binlerce deneme,  makâle, eleştiri örneği… Sanatçı hakkında başka yazarların görüşleri. Her yazar hakkında kaynakça. Beş ek bölüm, on bir büyük cilt… Eser: 4.840 sayfa, 5.500 civarında sanatçı fotoğrafı ile,  dopdolu bir kütüphane, tabir caiz ise tam bir külliye…

Dillerin başvuru kaynağı niteliğinde olan bu sözlükler üzerinde, bir çok çalışmalar yapılıyor olmasına rağmen bu çalışmalar yine de yetersiz kalmaktadır. Dilin canlı, toplumsal, gelişmeye açık  oluşu, zamana ve teknolojiye bağlı olarak dilde ortaya çıkan kargaşa; değişme, gelişme ve diller arasındaki alış verişler yazarlar sözlüğü veya ansiklopedik  sözlüklerin kıymetini bir kat daha artırmaktadır. Hele eski devirlerde yazılmış olduğu kabul edilen; ama bugüne kadar izine rastlanamayan birçok Türkçe sözlük, bugün bulunabilse hazineler değerindedir.

Dildeki kelimeler gelişip zenginleştikçe, uygarlıktaki gelişmeye paralel olarak kimi alet edavat, kullanılan malzeme isimleri de kullanımdan düşmektedir. Kimi zaman da dillerdeki kelimelerin anlam kaybına uğraması  sonucu dillerin zayıfladığı görülür. Bunun içindir ki dün olduğu gibi  bugün de her türdeki sözlük çalışmalarına, büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

Başucu kitapları olarak elimizin altında bulunması gerekli sözlükler, yazarlar sözlüğü ve ansiklopedik sözlükler, daha çok öğrenci, öğretmen araştırmacı, yazar, şair, mütercim ve çevirmenlerin kaynak kitapları olarak kullanılmaya devam etmektedir. 
İhsan IŞIK, 11.200 sanatçı, on bir büyük cilt, 4.840 sayfa, 5.500 fotoğraflı sanatçı, hakkında derli toplu bilgiler vermektedir. Bu haliyle İhsan IŞIK’ın yazarlar sözlüğü ise, bugün en kapsamlı yazarlar sözlüğü olma özelliği taşımaktadır.


YAZARLAR SÖZLÜĞÜ ve ANSİKLOPEDİNİN TARİHİ GELİŞİMİ
Türkçenin tarihî gelişme seyri içerisinde “Şairlerin Hayatları, Şairler Haklarında Bilgiler, Şairlerin Şiirleri (Şuara Teskireleri adı ile) yayınlanmaktaydı.  Edebiyatımızın şaheserlerine, sanatçıların şiirleri ve hayatlarına kaynaklık eden en eski eserlerimiz şunlardır: Ali Şir Nevâî’nin: “Muhakemet’ül Lügateyn”, MECALLİSÜ`ÂİS; EDİRNELİ SEHİ BEY: HEŞT BE HİŞT; LATİFÎ: KASTAMONU NÂME(TESKİRE-İ LATİFİ); AHDÎ : GÜLŞEN-İ ŞUARA; ÇELEBİ: ÇELEBİ TESKİRESİ; KINALI ZÂDE HASAN ÇELEBİ: TESKİRETÜL ŞUARA; BEYANÎ MUSTAFA BEY :BEYÂNÎ TESKİRESİ; FATİN EFENDİ TESKİRESİ: HATIMETÜLEŞAR;  Kaşgarlı Mahmut’un: “Divan-ı Lügat’ıt Türk”,  Semsettin Sami’nin: “Kamus’u Türkî”, Mithat SERTOĞLU: “Resimli Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi”, ‘Yazarlar Sözlüğü’ de diyebileceğimiz bu eserler edebiyatımıza ve kültürümüze önemli ölçüde kaynaklık etmektedirler.   

GÜNÜMÜZÜN EN ÖNEMLİ SÖZLÜKÇÜLERİ
Doğunun sözlükçüleri arasında Faràb’lı Ebu Nasr İsmail; CEVHERİ’ nin (öl.1010) Tac-ül-lüğa’tı ve Sihah-ül-Arabiye’si Arapça sözlükler arasında çok önem taşır. 14. - 15. yüzyıllar arasında yaşamış olan İran asıllı Arap dilcisi Ebu Tahir Muhammed bin Yakup FİRUZABADİ’ nin (1329-1414) 60 ciltten oluşman El Kamus-ül-Muhit adlı Arapça sözlüğünden’ de bahsetmekte gereklidir.  Ayrıca burada bahsedilmesi gereken bir noktada bu büyük eserin, yine büyük bir sözlükbilimci olduğu anlaşılan Mütercim ASIM tarafından 18. yüzyılda Türkçeye çevrilmesidir. (Gelişim Hachett)

Batıda sözlükçülükteki ilk önemli gelişme: Rus Çariçesi II. KATERİNA’nın emriyle alman gezgin P.S. PALLAS’a yaptırılmıştır. Aslında dünya dillerinin tanınması ve karşılaştırmasına yönelik olan bu çalışmada, PALLAS Rusya sınırı içindeki dillere ait kural, kaide ve çekimleri belirlemiş ve bunlardan faydalanarak iki yüz seksen beş, kavramı temel alarak iki yüz,  Asya ve Avrupa dilinde bu kavramların karşılıklarını vermiştir. Böylece ilk defa, çok dilli sözlüklerin de ilk örneğini vermiştir.

PALLAS’ın 1787 yılında “Linguarum Totius Orbis, Vocabularia Comparativa” adıyla yayınlanan sözlüğün 1790-1791 Petersburg baskısına, Afrika ve kimi Amerika dillerinin gereçleri de eklenmiştir. (DOĞAN, A.,1990: 72)  Ayrıca, bir sözlük olarak, tam kabul edilip edilemeyeceği şüpheli olan Latince söz ve duaları ortaya koyan J.C. ADELUNG ve J.S. VATER’in ortak olarak yaptıkları çalışmadan ortaya çıkan “Mithridotes” adlı eser, tam dört ciltten oluşmuştur.


1806-1817 yılları arasında yazılan bu eser, 500 kadar dille ilgilidir. (BLOOMFİELD, 1993:7) Sözlükçülükte en önemli gelişme 19. yüzyılda olmuştur. Bu bilim dalının Almanya’da kurucusu olarak sayılabilecek Jackob GRİMM ile kardeşi Wilhelm GRİMM 1985’de Leipzig’ de çalışmasına başladıkları ve on altı büyük cilt olarak düşünülen bu oylumlu eser “Deutsches Wörterbuch” un birkaç bölümü yayınlanmasa da; ancak birçok bilim adamının da büyük desteğiyle 1961 yılında tamamlanabilmiştir. En eski kaynaklardan başlayarak bir sözcüğün, geçtiği metinlerdeki biçimini ve anlamını, değişik lehçe ve dillerdeki değişikliklerini, her türlü kullanımını ve içinde geçtiği söz öbeklerini veren bu çalışma bundan sonraki çalışmalara örnek olmuştur.

Avrupa’da benzerlerinin hazırlanmasına yol açmıştır. Fransız dil bilimcisi, düşünür, filozof ve fizikçisi olan Emile LITTRÉ' nin "Dictionnaire de la Langue Française" adındaki sözlüğü otuz yıllık bir çabadan sonra ortaya çıkmıştır. Bu eser son derece geniş ve aynı zamanda derinliğine bir inceleme ürünüdür. Bugün de güvenle yararlanılan bu eser, 1873'te Paris’te basılmıştır. Bu sözlüğün 1989 baskısı çok küçük punto ile dizilmiş dört büyük ciltten oluşmakta ve bu sözlükte kelimenin değişik anlamları, bu anlamda geçtiği yerler üzerinde geniş bilgi verilmekte, sonra ayrı paragraf halinde sözlüğün tarihi ve kökeni açıklanmaktadır. Bunlardan başka yani GRİMM ve LITTRÉ' sözlüklerinin türünde hazırlanmış olan İngilizlerin "The Oxford English Dictionary" adlı ünlü sözlüğü' de böylece yazılmış olup 1933' de 13 cilt halinde yayınlanmıştır. (DOĞAN, A.,1990: 72)

SÖZLÜKÇÜLÜĞÜMÜZÜN TARİHİ
Eldeki belgelere göre ilk Türkçe sözlük, KAŞGARLI MAHMUD’un hazırladığı “Divan ü Lügat-it Türk”tür (1072-1074). Bu sözlüğün hazırlanış amacı Araplar’a Türkçeyi öğretmektir. Türk dünyasında hazırlanan sözlükler, 19. yüzyılından sonra Kıpçakça sözlükler, Çağatayca sözlükler ve Osmanlıca sözlükler olmak üzeri üç bölümde incelenmektedir. Ebul Kasım ZEMAHŞERİ’nin hazırladığı ve Kıpçakça sözlüklerin en eskilerinden biri olan “Mukaddimet-ül Edep”, Arapça-Farsça-Türkçe-Moğolca olarak düzenlenmiştir. Latince-Farsça-Kumanca dillerini de kapsayan “Codex Cumanicus” adlı sözlükte, Hıristiyan din adamlarına Kıpçakça’yı öğretmeyi amaçlayan bir eserdir. Aynı zamanda Ebu HAYYAM’ın hazırladığı “Kıtab-ül İdrakli Lisan-il Etrak” hem dil bilgisi hem de Arapça-Kıpçakça’yı da içeren bir lügat’tır. Cemaleddin İbni MÜHENNA’nın hazırladığı “İbn-ü Mühenna” adlı lügat’ta Farsça-Türkçe-Moğolca olmak üzere üç bölümden oluşur. Ali Şir NEVAİ’nin eserlerinden ve Arap sözlükçülüğü geleneğine uygun olarak hazırlanan, Çağatayca sözlüklerin en belirginlerindendir. 

Arapça – Farsça sözcüklere çok yer veren 16. yüzyıl’ın başında Anadolu da yazıldığı sanılan “Abuşka Lügatı” Çağatayca sözcüklerin Anadolu Türkçesindeki karşılıklarını vermektedir. Ayrıca Ali Şir NEVAİ’nin “Muhakemet-ül Lugateyn’i” adlı eserinde Türkçe ile Farsça dili ve edebiyatı karşılaştırılmıştır.  Bu eserde Türkçenin Farsça’dan üstün olduğu iddia ve ispat edilmiştir.

Yine Mırza MEHDİ HAN tarafından hazırlanan “Senglah” birinci bölümü dil bilgisine, ikinci bölümü sözlüğe ayrılan, Çağatayca bir sözlüktür. Osmanlı basım evinin kurulmasından önce hazırlanan sözlüklerin tümü Arap sözlükçülüğünden yararlanılarak hazırlanmıştır. Bu elyazması sözlüklerin bir kısmı manzumdur. Afyonkarahisarî Mustafa AHTERİ’nin hazırladığı “Ahteri Kebir” (1545) kırk bini aşkın maddeyi içeren bir Arapça - Türkçe sözlüktür.



16 yüzyılın bilginlerinden olan VANKULU MEHMET Efendi kendi adıyla anılan “Kitab-Lugat-ı Vankulu”(1729) sözlüğüyle meşhur olmuştur
FARABLI CEVHERİnin “Sıhah-ı Cevher” adlı Arapça sözlüğünden yapılan bu çeviri Türkiye’de kurulan matbaanın bastığı ilk kitaptır.

Osmanlı‘da manzum sözlükler de hazırlanmıştır. Bunlar arasında SÜNBÜLZADE VEHBİ’nin (1719-1809) “Tuhfe-i Vehbi” adlı, Farsçadan Türkçeye manzum sözlüğü, uzun yıllar okullarda ders kitabı olarak okutulmuştur. Bütün bu sözlükler Arapça ve Farsça sözcüklerin karşılıklarını vermektedir. 18.yüzyıl’a kadar Türkçe söz dağarcığını temel olarak alan bir sözlüğe pek rastlanmamaktadır.
Bu yüzyıl’da ESAT MEHMET Efendi’nin, “Lehçet-ül Lugat”(1732) adlı sözlüğünde Türkçe sözcükleri temel almış ve bu sözcüklerin Arapça ve Farsça karşılıklarını vermiştir.
TEBRİZLİ HÜSEYİN BİN HALEFİin “Burhan-ı Katı” (yazılış: 1652, basılış: 1836) adlı Farsça sözlüğünü Mütercim ASIM (1755-1820), “Tıbyan-ı Nafi derTercüme-i
Burhan-ı Katı“ (1799-1800) adıyla Türkçeye çevirmiştir. Mütercim ASIM çeviriyi yaparken, bilgileri başka kaynaklardan denetlemiş ve yeni bilgiler eklemiş ayrıca Farsça sözcüklere öztürkçe karşılıklar koymaya çalışmıştır. Yazı dilinde bulunmayan karşılıklar içinse, Antep halk ağzından seçtiği sözcükleri yazmıştır.
Mütercim ASIM’ın ikinci önemli çevirisi de kısaca “Kamus Tercümesi” adıyla anılır. Muhammed Firuze BADİ’nin Arapça “Kamus-ül Muhit” adlı sözlüğünde Mütercim ASIM tarafından, üç çilt olarak 1810 yılında “El-Okyanus-ül-Basit Fi Tercemet-İl-Kamus-Ül Muhit” adıyla Türkçeye çevrilmiştir.
Mütercim ASIM bu çevirisine de birtakım eklemeler yapmış, Arapça sözcüklere öztürkçe karşılıklar bulmaya çalışmıştır. Ayrıca kaba sayıldığı için sözlüklere alınmayan kimi sözcükleri de kitabına almaktan kaçınmamıştır. Bu sözlükte sözcükler, köklerindeki son harflere göre alfabetik sırasına konmuştur.

Türkiye’de matbaa kurulduktan sonra sözlük çalışmalarının ve yayınının hızlandığını görülmüştür. Bu dönemde hazırlanan sözlüklerin hemen hemen tümü Osmanlı Türkçesinin sözvarlığını belirlemeyi amaçlamaktadır. AHMET VEFİK Paşa’ nın iki cilt olan “Lehçe-i Osmani” (1876) adlı eseri o dönemin Türkçesinin söz varlığını Arap alfabe sistemi içindeki tanımlarıyla ve örnek cümlelerle vermektedir. Sir James WİLİAM’ın “Redhause” sözlüğü ve iki ciltten oluşan “Kitab-ı Maani-ül-Lehçe” adlı Türkçeden-İngilizceye sözlüğünde, Arapça ve Farsça sözcükleri’ de derlemiştir. Muallim NACİ’nin “lugati Naci” (1890) adlı eseri ise Osmanlıca bir sözlüktür. Bu sözlük Osmanlıcadaki Arapça ve Farsça sözcüklerin tanım ve karşılıklarını içerir. Dönemin en başarılı sözlüğünü Şemsettin SAMİ hazırlamıştır. Bu başarılı eser “KAMUS-I TÜRKİ” dir.
Daha sonra bu eser iki kez “Hayat-Büyük Türk Sözlüğü” (1969-1971) ve üç cilt olan “Temel Türkçe Sözlük kamus-ı Türki” (1985) adlı sözlüğü’ de kimi ekleme ve değiştirmelerle yalınlaştırılarak yayınlanmıştır. Şemsettin,  SAMİ’ de o dönemin Türkçesindeki yerli ve yabancı sözcükleri tanımlarıyla ve bazen de örnek tümceleriyle vermektedir. Bu sözlüğün en önemli özelliklerinden biri de birtakım önerilerde bulunmasıdır. Şemsettin SAMİ, kimi maddelerde yabancı bir sözcüğün yerine yaygın olmayan Türkçesinin kullanılmasını önermektedir.

Ali NAZİMAde yüksek okullar için hazırladığı “Mükemmel Osmanlı Lügatı(1902) adlı kitabında Arapça ve Türkçe sözcüklerin tanımlarını ve öztürkçe karşılıklarını vermektedir. Ali SEYDİ’nin hazırladığı resimli “KAMUS-I OSMANİ” de (1906-1909) Osmanlıca sözcüklerin yanı sıra Türkçe sözcükler de vardır. Meşrutiyet döneminde de dil ve sözlük konusunda çalışmalar yapılmıştır. Maarif Nezareti tarafından kurulan Tedkikal-ı Lisaniye Heyetince, geniş bir Osmanlıca sözlük hazırlanması kararlaştırılmış; ama ne yazık ki bu tasarı bir türlü gerçekleştirilememiştir.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra yapılan çalışmaların başında şüphesiz yazı inkılâbıdır. (1928) Yazı inkılâbı, doğu düşüncesinden batı düşüncesine geçişin ilk basamağını oluşturmuştur. Yazı inkılâbı ile Türk dilinin iyi bir sözlüğe gereksinim olduğu daha bir kesinlik kazanmıştır. Hazırlanacak bu sözlüğün çok amaçlı olması gerektiği, Türkçenin sınırlarının çizilmiş olması, söz varlığının saptanması Türkçede karşılığı olan yabancı sözcüklerin yerine Türkçelerinin kullanılmasında katkı da bulunması, ayrıca yazım birliğinin de sağlanması hedeflenmiştir. Dil encümeni 1928yılında yazım sorunlarına bir ölçüde çözüm getirebilmek için Arap ve Latin harflerinden oluşan “İmla Lügatı” adlı bir sözlük yayınlamıştır. Harf inkılâbından sonra yayımlanan ilk sözlük, İbrahim ALAETTİN’in başkanlığında; Ali SEDAT, S. TEVFİK, Kerim SADİ tarafından, 1930 yılında hazırlanan, “Yeni Türk Lügatı” adını taşımaktadır. Latin harfleri alfabesine göre hazırlanan bu sözlükte, 30.000 sözcük, tanımlarıyla birlikte yer almaktadır. Bu arada dilci Hüseyin Kazım KADRİ de büyük bir sözlük hazırlamıştır. Dört büyük ciltten oluşan bu sözlük “Büyük Türk Lügatı” adını taşımaktadır. Bir ve ikinci ciltleri Arap harfleriyle (1927-1928); ve diğer son iki ciltleri ise Latin harfleriyle (1943-1945) hazırlanmıştır. Bu sözlük Osmanlıcada kullanılan Arapça-Farsça sözcüklerinin yanı sıra Türk dilinin Uygur, Çağatay, Kazan, Azeri, Koybal, Yakut, Altay, Çuvaş ve Kırgız lehçelerine ait sözcükleri de kapsamaktadır.

Türk dili konusundaki çalışmaları resmi ve ilmî çerçevede yürütmek amacıyla adı daha sonra 1932 yılında Türk Dil Kurumu olarak değiştirilen Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. Daha sonra bu Kurum sözlük hazırlama işini de üstlenmiştir. Ayrıca Türkçenin söz varlığını belirlemek amacıyla derleme ve tarama çalışmalarına da başlamıştır. Türk Dil Kurumunda sözlük uzmanı olarak çalışan Mehmet Ali AĞAKAY’ın hazırladığı ve sonraki baskıları ilim kurulunca geliştirilen iki ciltten oluşan “Türkçe Sözlük” (1983) 20. yüzyılda da Türkiye Türkçesinin söz varlığını dilınkılâbı doğrultusunda önerilip yaygınlaştırılan yeni sözlüklerle zenginleştirilen, son baskısında tanımları örnek cümcelerle pekiştirilmiş olan en önemli sözlüklerden biridir.
Daha sonraki yıllarda yayımlanan sözlükler, özellikle Türk Dil Kurumu’nun bu sözlüğünden olabildiğince yararlanmışlardır. On iki cilt olan “Meydan Larousse, Büyük Lugat ve Ansiklopedi” sinin (1969-1973)s özlük bölümü, Tanzimat’tan günümüze konuşma ve yazı dilinde kullanılan hemen bütün sözcükleri tanımları ve örnekleri görülür.

Pars TUĞLACI’ nın altı ciltten oluşan “Okyanus” adlı sözlüğü diğer sözlüklerdeki kaynaklardaki söz varlığını tanımları ve örnekleri ile aktaran ve yabancı sözcüklerden terim niteliğindeki sözcükleri de içine alan, 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe Sözlüğün bir özelliği de sözcüklerin İngilizce ve Fransızca karşılıklarını vermesidir. Ali PÜSKÜLLÜOĞLUda dil ınkılâbıyla Türkçenin söz varlığına katılmış olan sözcükleri “Öztürkçe Sözlük”ün de toplanmıştır. Bunlardan başka son yıllarda yayınlanmış sözlükler arasında Kemal DEMİRAY’ın “Büyük Türkçe Sözlüğünü” (1982) ve on ciltten oluşan “Resimli Ansiklopedik Büyük Sözlük”ü (1982) örnek olarak gösterilebilir.

Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük dışında derleme, tarama, terim, öteki Türk lehçeleri, eski lehçeler, vb. konusunda eserleri olmuştur. Bunlara birkaç örnek olarak, sekiz ciltten oluşan “Tarama Sözlüğü” (1963-1977), on sekiz ciltten oluşan “Derleme Sözlüğü” (1963-1982), K.K.YUDAHİN’in hazırlamış olduğu iki ciltten oluşan “Kırgız Sözlüğü” (1945-1948), H. PAASONEN’un hazırlamış olduğu “Çuvaş Sözlüğü” (1950), Ahmet CAFEROĞLU’nun “Eski UygurTürkçe’si Sözlüğü”, İsmet SUNGURBEY’in “Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü”(1966), Mehmet Turan YARAR’ın “Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü” (1970), Hamit Nafiz PAMİR ve Önder ÖZTUNALI‘nın “Yer Bilim Terimleri Sözlüğü” (1971), SedatVeyis ÖRNEK’in “Budun bilim Terimleri Sözlüğü” (1973), Mithat ENÇ’in “Ruh Bilim Terimleri Sözlüğü” (1974), Tahir Nejat GENCAN, Haydar EDİZKUN, Baha DÜRDER, Enver Naci GÖKŞEN’ in birlikte hazırladıkları “Yazım Terimleri Sözlüğü” (1974), Bedia AKARSU’in “Felsefe Terimleri Sözlüğü” (1975), N.GÜZ,
E.ÖZLOKAT’ın “Dil Bilim ve Terimleri Sözlüğü” gösterilebilir. (Gelişim Hachett; 3971-3972)


İLGİLİLERİN SÖZLÜKLER HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ 
TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN, Türkçenin dünya dillerine on iki bin sözcük verdiğini söylüyor. AKALIN, Türkçenin dünya dillerine verdiği son iki kelimenin ise döner ve dolmuş olduğunu bildirdi. Afyonkarahisar Belediyesi tarafından Belediye Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Günlük Hayatta Türkçe' konulu açık oturumda konuşan TDK Başkanı AKALIN, Türkçenin çok zengin bir dil olduğunu; ancak Türkçenin bu gücünden haberdar olunmadığını ve esas sıkıntının bu olduğunu kaydetti.
Yabancı kelime kullanımı basında çok fazla olduğuna değinen AKALIN, "Türkçenin önemli bir güç kaynağı var ki toplumuzda pek az biliniyor. Bu güç kaynağı Türkçenin söz varlığının zenginliğidir. Türkçenin söz varlığı zengin olduğu için dünya ülkelerine on iki bin sözcük vermiştir. (Prof Dr. Şükrü AKALIN TDK BAŞKANI “Günlük Hayatta Türkçe” )”

XI. yüzyılda yazılmış olan Divan ü Lugati’t-Türk’te yer alan kelimelerin sayısı 8.624’tür. Oysa aynı dönemde hazırlanmış bir Lâtince-İngilizce sözlükte yer alan kelime sayısı 3.000’dir. Türkçedeki kelime sayısı, bu dönemde, İngilizcedeki sayının yaklaşık üç katı daha büyüktür. Üstelik, Kaşgarlı Mahmut, eserinde, canlı dilde yaşamayan ve Türkçe kökenli olmayan kelimelere yer vermediğini de belirtir. XI. yüzyılın bu güçlü dili yukarıda belirttiğimiz çeşitli sebeplerle gerektiği şekilde işlenmediği, yüzyıllarca ihmal edildiği halde bugünkü durumuna gelmiştir. Türkçemiz bugün, Türkçenin ilim dili olamayacağını, Türkçenin fakir bir dil olduğunu savunanların iddia ettiği kadar vahim bir durumda değildir. Yard. Doç. Dr. Ahat ÜSTÜNER (Türkçenin Anlatım  Gücü)

Bu noktada bazı istatistiklere de göz atmakta fayda var. Türk Dil Kurumu’nun internet ortamında yayımladığı ‘Güncel Türkçe Sözlük’ün en son verilerine göre Türk Dili yirmi üç farklı lisandan, 14.000.913 kelime almış. Kurumun yayımladığı Güncel Türkçe Sözlük’teki toplam kelime sayısı dikkate alındığında Türkçedeki yabancı kökenli kelime oranı beşte bir civarındadır. Arapça 6.463 kelimeyle birinci olurken, Fransızca, 5.225 kelimeyle ikinci, 1.361 kelimelik Farsça üçüncü sırada, 586 kelimeyle İtalyanca ve 463 kelimeyle de İngilizce takip etmektedir.

SIRPÇA’DA DOKUZ BİN TÜRKÇE KELİME VAR
Peki, Türkçe hep edilgen bir dil olarak mı kalmış; başka lisanlara etkisi çok mu sınırlı olmuş? Tek kelimeyle hayır… Türk Dil Kurumu’nun önümüzdeki dönemde yenilenen haliyle yayımlanacak “Türkçenin Verintiler Sözlüğü”ndeki bilgilere göre diğer lisanlarda Türkçe kökenli 12.000 kelime var. TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk AKALIN, bir dilin diğerlerini etkilemesini özelliklerinden ziyade kelime veren milletin bilimde, kültürde, hâsılı uygarlıkta ulaştığı noktayla kıyaslıyor. Bu görüşe katılan TYB Başkanı Doç. Dr. Hicabi KIRLANGIÇ da: Türklerin eskiden Arapları ve Acemleri, şimdi ise Batı’yı üstün gördüğü için daha çok buralardan kelime aldığını söylüyor. Bunun tam tersi ise Osmanlının dünya siyasetine yön verdiği döneme denk geliyor. Söz konusu zamanlarda bilime, kültüre ve siyasete yön veren Türkler olduğu için daha çok kelime veren de Türkçe. Bunun belki de en güzel misâli Hintlerin:11.000, Sırpların 9.000, Ermenilerin ise 4.262 Türkçe kelimeyi lisanlarına katması Türk Dili Türkçenin gücünün de bir ifadesidir. Türkçemiz, Hintçe, Rusça, Fince, Çekçe ve Çince İngilizce son günlerde Almanca gibi çok sayıda dile de yüzlerce kelime ihraç etmiştir. Bugünlerde yoğun şekilde Türkçeyi etkisine almış görülen İngilizceden 463 kelime almamıza rağmen, 500 kelimeden fazlasını vermişiz.
Bugün Kürt dili olarak öğretilmeye çalışılan sözlerin  Orhun Alfabesi, Orhunca ve Proto Türkçeden geçen İngilizceile Farsça olduğunu söyleyebilirim. Bunun sebebi ise Kürtlerin konuştuğu dilde geçen İngilizce gibi söylenen (Anglo Sakson Dili “Aşağı Saka” ‘İskit Türk Dili’) dildir. İngilizce, Farsça ve Kürtçe bilenler bu dildeki kelimeleri karşılaştırabilirler. Bu durum Kürtçe konuşmalarından rahatlıkla anlaşılabilmektedir.

Bazı dünya dillerine son olarak “şiş (kebap)” ‘döner’, “yoğurt”, “ayran” ve ‘dolmuş’ gibi kelimeleri kazandıran Türkçemiz, Osmanlı dönemindeki şaşaalı günlerini arıyor; ama zamanın çarkları dilimizin aleyhine işliyor. Şimdiye kadar 15 bin kelime alıp 12 bin kelime ihraç eden Türkçenin aleyhine fark giderek açılıyor. En kötüsü ise bu farkın açılması değil, dışarıdan aldığımız kelimeleri Türkçeye mal edemeyişimiz ya da çoğu kez uygun Türkçe karşılık bulamayışımız. TYB Başkanı
Hicabi KIRLANGIÇ, yine de umutlu: “Her şeye rağmen dilin, kendi yatağı içinde aktığına inanıyorum. Lakin şunu vurgulamak isterim ki bizim kadar diliyle oynamaya kalkan başka bir millet bilmiyorum.”
(Sedat GÜLMEZ (Türkçe, 15-12 Mağlup)http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=27552)


“Türkçemiz dünya dilleri içersinde bilinen en eski dillerden birisidir. Bu özelliğiyle hiçbir etki altında kalmadan kendi seyrinde gitmesini bilmiş müstesna dillerden birisidir. Prof. Dr. Osman Nedim TUNA pek çok ikna edici delile dayanarak Türkçenin en asgari 8.500 yaşında olduğunu hesaplamıştır. Onun en büyük delillerinden biri Sümer yazıtlarında oldukça yoğun bir şekilde bulunan Türkçe kelimelerdir. Bu bulgulardan yola çıkan bilgin Türkçenin en az 8.500 yıl öncesine uzanan bir geçmişi olduğunu ispat etmektedir. İngilizce gibi diller ise en çok 600-700 sene mazisi olan dillerdir. Türkçe gibi köklü bir geçmişi olan bir dil, elbette bu yönüyle de pek çok dilden üstündür.
Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU “Bye Bye Türkçe” adlı eserinde Türkçe ve Japonca arasındaki ilişkilere değinmiştir. Türkçe ve Japonca arasındaki benzerlikler oldukça şaşırtıcıdır.Bu Türkçenin çok köklü bir dil olduğunun başka bir kanıtıdır.Yine Profesör Elövset Zakiroğlu ABDULLAYEV “Türk Dillerinin Tarihsel Gelişme Sorunları” adlı eserinde Türkçenin Ermeni dilini pek çok yönden etkilediğini ve değişime uğrattığını reddedilmesi imkansız delillerle ispat etmiştir.Türkçenin Arapçayı, Farsça’yı ve hatta İngilizceyi de etkilediği aşikar bir gerçektir.Şu anda Arapça , Farsça ve İngilizce’de pek çok Türkçe kökenli kelime mevcuttur.Biz örnek olması açısından İngilizcedeki Türkçe bazı kelimeleri kitabımızın ileriki sayfalarında sizlerle paylaşacağız. (Oğuz Düzgün  Türkçenin Üstünlüğü - 1Türkçenin Şifresi)
XI. yüzyılda yazılmış olan Divan ü Lugati’t-Türk’te yer alan kelimelerin sayısı 8624’tür. Oysa aynı dönemde hazırlanmış bir Lâtince-İngilizce sözlükte yer alan kelime sayısı 3.000’dir. Türkçedeki kelime sayısı, bu dönemde, İngilizcedeki sayının yaklaşık üç katı kadardır. Üstelik Kaşgarlı Mahmut, eserinde, canlı dilde yaşamayan ve Türkçe kökenli olmayan kelimelere yer vermediğini de belirtir   (Nevsal AHTERAN  Türkçenin Anlatım Gücü Kaynak: Yard. Doç. Dr. Ahat ÜSTÜNER)
Türk Dil Kurumu, Türkçeden diğer dillere geçen sözcükleri "Türkçe Verintiler Sözlüğü" adıyla bir araya getirerek yayımlamaya hazırlanıyor. Beykent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay KARAAĞAÇ'ın on yıllık çalışması sonucunda hazırlanan sözlüğe göre, Türkçe, aralarında Çince, İngilizce, Ermenice, Rumence, Yunancanın da bulunduğu çok sayıda dile 20 bini aşkın sözcük verdi.
TDK Danışmanı Prof. Dr. Recep TOPARLI, şimdiye kadar Türkçeye Arapça ve Farsça gibi dillerden geçen sözcüklerin kitaplaştırıldığını, böyle bir çalışmanın ilk kez yapıldığını belirterek, kitabın önümüzdeki aylarda basılacağını söyledi. Çalışmayı yapan KARAAĞAÇ'a göre ise dünyada bir dilden başka dillere giden sözcükleri bir araya getiren başka bir sözlük yok. Türkçenin imparatorluk dili olmasının, çok sayıda komşu ülkeye sözcük vermesine neden olduğunu belirten KARAĞAAÇ, "Kitapta 8 bin 500 madde var. Tek tek sözcük olarak değerlendirdiğimizde ise 20 binden fazla sözcük (Türkçe Dünyaya Kaç Kelime Verdi ?  Ocak 26, 2008)
Arapça 2.000, Rusça 2.500, Ermenice 4.260, Ukraynaca 800, Macarca 2.000, Rumence 3000, Bulgarca 3.500, Sırpça 9.000, Çekçe 248, İtalyanca 146, Arnavutça 3.000, Yunanca 3.000, İngilizce 470, Almanca 166,
HANGİ DİLDE NE KADAR TÜRKÇE SÖZCÜK VAR
AKALIN, yazı dilimizdeki yaklaşık 400 alıntıya karşılık Yunancaya yaklaşık 3.000 Türkçe kökenli söz verildiğini vurgulayarak, ''Macarcadan aldığımız 18 söze karşılık bu dilde yaklaşık 2 bin Türkçe alıntı var. Türkiye Türkçesi'nde Rusça alıntı 38 iken, Rusça'daki Türkçe alıntılar yaklaşık 2.500'dür. Bütün bunlar Türkçenin komşu ulusları ve kültürleri büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor'' diye konuştu.

Sırpça'da 9.000 Türkçe Sözcük

Türkçe Verintiler Sözlüğü çalışmasına göre, Türkçeden diğer dillere geçen yaklaşık olarak sözcük sayıları şöyle: Çince 300, Farsça 3.000, Urduca 227, Arapça 2.000, Rusça 2.500, Ermenice 4.260, Ukraynaca 800, Macarca 2.000, Rumence 3.000, Bulgarca 3.500, Sırpça 9.000, Çekçe 248, İtalyanca 146, Arnavutça 3.000, Yunanca 3.000, İngilizce 470, Almanca 166 (Milliyet  Serhat OĞUZ)
AKANIN: ''Listeden anlaşılacağı gibi, bir sözcüğümüzün birkaç dile geçtiğini göz önüne aldığımızda dünya dillerindeki Türkçe kökenli sözcüklerin sayısının 35.000-40.000 civarında olduğu görülür'' dedi. (Dilek AKIN; Hangi dilde kaç Türkçe sözcük var ?)
İhsan IŞIK, ilk Ansiklopedik Sözlüklerden bu yana Türkçenin karasevdalılarının başarabileceği bir işi tek başına yapabilmek saadetine ermiştir. Bir ekibin, bir grubun, bir kurumun yapabileceği bu çalışmayı  tek başına göğüsleyerek; ancak bir aşkın, bir sevdanın yaptırabileceği (Ferhat’ın yalçın kayaları delerek su getirmesi gibi) bu işi İhsan IŞIK tek başına başarmıştır.
Adından çoğu ilim adamlarının “KÜTÜPHANE GİBİ ANSİKLOPEDİ” olarak bahsettiği ansiklopedide: Toplam 11.200 sanatçı hakkında toplu bilgiler, her yazar hakkında objektife yakın tanıtım, binlerce şiir ve öykü örnekleri. Binlerce roman ve tiyatro eserlerinin tanıtımı. Binlerce deneme, makâle, eleştiri örneği… Sanatçı hakkında başka yazarların görüşleri. Her yazar hakkında kaynakça. Beş ek bölüm, on bir büyük cilt… Eser: 4.840 sayfa, 5.500 civarında sanatçı fotoğrafı ile,  dopdolu bir kütüphane, tabir caiz ise tam bir külliye… Sizi yürekten alkışlıyoruz…  
KAYNAKLAR
1) Yard. Doç. Dr. Ahat ÜSTÜNER) Beykent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç
2) Nevsal AHTERAN  Türkçenin Anlatım Gücü
3) Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU “Bye Bye Türkçe”
4) Dilek AKIN, Hangi Dilde Kaç Türkçe Sözcük Var ?
5) Prof Dr. Şükrü AKALIN TDK BAŞKANI “Günlük Hayatta Türkçe” ”
6)) Murat Belge,"Türk Dilinde Gelişmeler", ''Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi'', c.10
7) ''İmla Kılavuzu'', TDK, Ankara 1996.
8) Ömer Asım Aksoy, ''Dil Yanlışları'', Adam Yayınları, 5.bs.İstanbul 1998.
9)''Kubbealtı Lugatı Misalli Büyük Türkçe Sözlük'', İlhan Ayverdi, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2005.
10) Necmiye Alpay, ''Türkçe Sorunları Kılavuzu'', Metis Yayınları, İstanbul 2000.
11) Yusuf Çotuksöken, ''Okul Sözlüğünün Eleştirisi''.
12) Feyza Hepçilingirler, ''Türkçe OFF'', Remzi 1997.
13) Tahsin Banguoğlu, ''Anahatlarıyla Türk Grameri'', ist. 1940.
14) Nihat Sami Banarlı, ''Türkçenin Sırları'', İst. 1971.
15) Necmettin Hacıeminoğlu, ''Türkçenin Karanlık Günleri'', İstanbul 1972.
16) Ömer Asım Aksoy, ''Ana Yazım Kılavuzu'', Adam Y. İst.2002.
17) Nijat Özön, ''Büyük Yazım Kılavuzu'', Kabalcı Y. İst. 1999.
18) Oktay Sinanoğlu, ''Bye Bye Türkçe'', Otopsi 2000. Bağlantılar
20) Sabancı Üniversitesi Diller Okulu Podcast Dizisi Feyza Hepçilingirler'in "Türkçe Off" Konuşması 57 dakika
21) AKSAN, Doğan,”Her Yönüyle Dil”, Türk Dil Kurumu Yayınları 439/3, Ankara,1990
22) ALMANCA DİL DERGİSİ, " Material für den Deutschuntericht in der Türkei, Sözlükler", 1998, Yıl: 2 Sayı: 13
23) BLOMMFİELD, "Language", 1993
24) BRİTANİCA
25) BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİSİ, Gelişim Yayınlan
26) GELİŞİM HACHETT, Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Gelişim Yayınlan
24) KESKİN, Aytekin, Yelken, "Aylık kültür-Sanat Dergisi", Nisan 1995, s. 11
26) KRİNGS, H, P, “Was in den Köpfen von Übersetzer vorgeht", Tübingen, 1986
27) ÖZTOKAT, Erdim, "Sözlük üstüne gözlemler", "Dilbilim IV", 1979
28) ÖZTÜRK, İlyas, "Fachsprachliche - Onientierte Übersetzungsprobleme" (Meslek
29) Diline Yönelik Çeviri sorunları), T.C. SAÜ Rektörlüğü yayın No: 21, Sakarya, 1997
30) PAPCKE, F, "Im Übersetzen Lerben", Narr Verlag, Tübingen,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder