TÜRKİYE
EDEBİYATÇILAR
ve KÜLTÜR ADAMLARI
ANSİKLOPEDİSİ
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Konu Türkçe, Türk Dili olunca elbette büyük düşünmek
gerekiyor. Yazar, şair, eski İLESAM
başkanı, ELVAN YAYINLARI sahibi, İhsan IŞIK da büyük düşünüyor. Bu düşünüş
ile Resimli ve Metin Örnekli “TÜRKİYE
EDEBİYATÇILAR ve KÜLTÜR ADAMLARI ANSİKLOPEDİSİNİ (ELVAN YAYINLARI, 11.
CİLT.) Temmuz, 2009’da piyasaya çıkardı.
Adından çoğu ilim adamlarının “KÜTÜPHANE GİBİ ANSİKLOPEDİ” olarak bahsettiği ansiklopedide: Toplam 11.200
sanatçı hakkında toplu bilgiler, her yazar hakkında objektife yakın
tanıtım, binlerce şiir ve öykü örnekleri. Binlerce roman ve tiyatro eserlerinin
tanıtımı. Binlerce deneme, makâle,
eleştiri örneği… Sanatçı hakkında başka yazarların görüşleri. Her yazar
hakkında kaynakça. Beş ek bölüm, on bir büyük cilt…
Eser: 4.840 sayfa, 5.500 civarında sanatçı fotoğrafı ile, dopdolu bir kütüphane, tabir caiz ise tam bir
külliye…
Dillerin başvuru kaynağı niteliğinde olan bu
sözlükler üzerinde, bir çok çalışmalar yapılıyor olmasına rağmen bu çalışmalar
yine de yetersiz kalmaktadır. Dilin canlı, toplumsal, gelişmeye açık oluşu, zamana ve teknolojiye bağlı olarak
dilde ortaya çıkan kargaşa; değişme, gelişme ve diller arasındaki alış verişler
yazarlar sözlüğü veya ansiklopedik
sözlüklerin kıymetini bir kat daha artırmaktadır. Hele eski devirlerde
yazılmış olduğu kabul edilen; ama bugüne kadar izine rastlanamayan birçok
Türkçe sözlük, bugün bulunabilse hazineler değerindedir.
Dildeki kelimeler gelişip zenginleştikçe,
uygarlıktaki gelişmeye paralel olarak kimi alet edavat, kullanılan malzeme
isimleri de kullanımdan düşmektedir. Kimi zaman da dillerdeki kelimelerin anlam
kaybına uğraması sonucu dillerin
zayıfladığı görülür. Bunun içindir ki dün olduğu gibi bugün de her türdeki sözlük çalışmalarına,
büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Başucu kitapları olarak elimizin altında bulunması
gerekli sözlükler, yazarlar sözlüğü ve ansiklopedik sözlükler, daha çok
öğrenci, öğretmen araştırmacı, yazar, şair, mütercim ve çevirmenlerin kaynak
kitapları olarak kullanılmaya devam etmektedir.
İhsan IŞIK,
11.200 sanatçı, on bir büyük cilt, 4.840 sayfa,
5.500 fotoğraflı sanatçı, hakkında derli toplu bilgiler vermektedir. Bu haliyle
İhsan IŞIK’ın yazarlar sözlüğü ise, bugün en kapsamlı yazarlar sözlüğü olma
özelliği taşımaktadır.
YAZARLAR
SÖZLÜĞÜ ve ANSİKLOPEDİNİN TARİHİ GELİŞİMİ
Türkçenin tarihî gelişme seyri içerisinde “Şairlerin
Hayatları, Şairler Haklarında Bilgiler, Şairlerin Şiirleri (Şuara Teskireleri
adı ile) yayınlanmaktaydı. Edebiyatımızın
şaheserlerine, sanatçıların şiirleri ve hayatlarına kaynaklık eden en eski
eserlerimiz şunlardır: Ali Şir Nevâî’nin: “Muhakemet’ül
Lügateyn”, MECALLİSÜ`ÂİS;
EDİRNELİ SEHİ BEY: HEŞT BE HİŞT; LATİFÎ: KASTAMONU NÂME(TESKİRE-İ LATİFİ); AHDÎ
: GÜLŞEN-İ ŞUARA; ÇELEBİ: ÇELEBİ TESKİRESİ; KINALI ZÂDE HASAN ÇELEBİ:
TESKİRETÜL ŞUARA; BEYANÎ MUSTAFA BEY :BEYÂNÎ TESKİRESİ; FATİN EFENDİ TESKİRESİ: HATIMETÜLEŞAR; Kaşgarlı Mahmut’un: “Divan-ı Lügat’ıt Türk”,
Semsettin Sami’nin: “Kamus’u
Türkî”, Mithat SERTOĞLU: “Resimli
Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi”, ‘Yazarlar Sözlüğü’ de diyebileceğimiz bu eserler
edebiyatımıza ve kültürümüze önemli ölçüde kaynaklık etmektedirler.
GÜNÜMÜZÜN EN ÖNEMLİ SÖZLÜKÇÜLERİ
Doğunun sözlükçüleri arasında Faràb’lı Ebu Nasr
İsmail; CEVHERİ’ nin (öl.1010)
Tac-ül-lüğa’tı ve Sihah-ül-Arabiye’si Arapça sözlükler arasında çok önem taşır.
14. - 15. yüzyıllar arasında yaşamış olan İran asıllı Arap dilcisi Ebu Tahir
Muhammed bin Yakup FİRUZABADİ’ nin
(1329-1414) 60 ciltten oluşman El Kamus-ül-Muhit adlı Arapça sözlüğünden’ de
bahsetmekte gereklidir. Ayrıca burada
bahsedilmesi gereken bir noktada bu büyük eserin, yine büyük bir sözlükbilimci
olduğu anlaşılan Mütercim ASIM tarafından
18. yüzyılda Türkçeye çevrilmesidir. (Gelişim Hachett)
Batıda sözlükçülükteki ilk önemli gelişme: Rus
Çariçesi II. KATERİNA’nın emriyle alman gezgin P.S. PALLAS’a yaptırılmıştır. Aslında dünya dillerinin tanınması ve
karşılaştırmasına yönelik olan bu çalışmada, PALLAS Rusya sınırı içindeki
dillere ait kural, kaide ve çekimleri belirlemiş ve bunlardan faydalanarak iki
yüz seksen beş, kavramı temel alarak iki yüz,
Asya ve Avrupa dilinde bu kavramların karşılıklarını vermiştir. Böylece
ilk defa, çok dilli sözlüklerin de ilk örneğini vermiştir.
PALLAS’ın 1787 yılında “Linguarum Totius Orbis,
Vocabularia Comparativa” adıyla yayınlanan sözlüğün 1790-1791 Petersburg
baskısına, Afrika ve kimi Amerika dillerinin gereçleri de eklenmiştir. (DOĞAN,
A.,1990: 72) Ayrıca, bir sözlük olarak,
tam kabul edilip edilemeyeceği şüpheli olan Latince söz ve duaları ortaya koyan
J.C. ADELUNG ve J.S. VATER’in ortak olarak yaptıkları
çalışmadan ortaya çıkan “Mithridotes” adlı eser, tam dört ciltten oluşmuştur.
1806-1817 yılları arasında yazılan bu eser, 500
kadar dille ilgilidir. (BLOOMFİELD, 1993:7) Sözlükçülükte en önemli gelişme 19.
yüzyılda olmuştur. Bu bilim dalının Almanya’da kurucusu olarak sayılabilecek
Jackob GRİMM ile kardeşi Wilhelm GRİMM 1985’de Leipzig’ de çalışmasına
başladıkları ve on altı büyük cilt olarak düşünülen bu oylumlu eser “Deutsches
Wörterbuch” un birkaç bölümü yayınlanmasa da; ancak birçok bilim adamının da
büyük desteğiyle 1961 yılında tamamlanabilmiştir. En eski kaynaklardan
başlayarak bir sözcüğün, geçtiği metinlerdeki biçimini ve anlamını, değişik
lehçe ve dillerdeki değişikliklerini, her türlü kullanımını ve içinde geçtiği
söz öbeklerini veren bu çalışma bundan sonraki çalışmalara örnek olmuştur.
Avrupa’da benzerlerinin hazırlanmasına yol açmıştır.
Fransız dil bilimcisi, düşünür, filozof ve fizikçisi olan Emile LITTRÉ' nin "Dictionnaire de la Langue Française "
adındaki sözlüğü otuz yıllık bir çabadan sonra ortaya çıkmıştır. Bu eser son
derece geniş ve aynı zamanda derinliğine bir inceleme ürünüdür. Bugün de
güvenle yararlanılan bu eser, 1873'te Paris’te basılmıştır. Bu sözlüğün 1989
baskısı çok küçük punto ile dizilmiş dört büyük ciltten oluşmakta ve bu
sözlükte kelimenin değişik anlamları, bu anlamda geçtiği yerler üzerinde geniş
bilgi verilmekte, sonra ayrı paragraf halinde sözlüğün tarihi ve kökeni
açıklanmaktadır. Bunlardan başka yani GRİMM
ve LITTRÉ' sözlüklerinin türünde
hazırlanmış olan İngilizlerin "The Oxford English Dictionary" adlı
ünlü sözlüğü' de böylece yazılmış olup 1933' de 13 cilt halinde yayınlanmıştır.
(DOĞAN, A.,1990: 72)
SÖZLÜKÇÜLÜĞÜMÜZÜN
TARİHİ
Eldeki belgelere göre ilk Türkçe sözlük,
KAŞGARLI MAHMUD’un hazırladığı
“Divan ü Lügat-it Türk”tür (1072-1074). Bu sözlüğün hazırlanış amacı Araplar’a
Türkçeyi öğretmektir. Türk dünyasında hazırlanan sözlükler, 19. yüzyılından
sonra Kıpçakça sözlükler, Çağatayca sözlükler ve Osmanlıca sözlükler olmak
üzeri üç bölümde incelenmektedir. Ebul Kasım ZEMAHŞERİ’nin hazırladığı ve Kıpçakça sözlüklerin en eskilerinden
biri olan “Mukaddimet-ül Edep”, Arapça-Farsça-Türkçe-Moğolca olarak
düzenlenmiştir. Latince-Farsça-Kumanca
dillerini de kapsayan “Codex Cumanicus”
adlı sözlükte, Hıristiyan din adamlarına Kıpçakça’yı öğretmeyi amaçlayan bir
eserdir. Aynı zamanda Ebu HAYYAM’ın
hazırladığı “Kıtab-ül İdrakli Lisan-il
Etrak” hem
dil bilgisi hem de Arapça-Kıpçakça’yı
da içeren bir lügat’tır. Cemaleddin İbni MÜHENNA’nın
hazırladığı “İbn-ü Mühenna” adlı
lügat’ta Farsça-Türkçe-Moğolca olmak
üzere üç bölümden oluşur. Ali Şir NEVAİ’nin
eserlerinden ve Arap sözlükçülüğü geleneğine uygun olarak hazırlanan, Çağatayca
sözlüklerin en belirginlerindendir.
Arapça – Farsça sözcüklere çok yer veren 16.
yüzyıl’ın başında Anadolu da yazıldığı sanılan “Abuşka Lügatı” Çağatayca sözcüklerin Anadolu Türkçesindeki
karşılıklarını vermektedir. Ayrıca Ali Şir NEVAİ’nin
“Muhakemet-ül Lugateyn’i” adlı
eserinde Türkçe ile Farsça dili ve edebiyatı karşılaştırılmıştır. Bu eserde Türkçenin Farsça’dan üstün olduğu iddia ve ispat edilmiştir.
Yine Mırza MEHDİ
HAN tarafından hazırlanan “Senglah”
birinci bölümü dil bilgisine, ikinci bölümü sözlüğe ayrılan, Çağatayca bir
sözlüktür. Osmanlı basım evinin kurulmasından önce hazırlanan sözlüklerin tümü
Arap sözlükçülüğünden yararlanılarak hazırlanmıştır. Bu elyazması sözlüklerin
bir kısmı manzumdur. Afyonkarahisarî Mustafa AHTERİ’nin hazırladığı “Ahteri
Kebir” (1545) kırk bini aşkın maddeyi içeren bir Arapça - Türkçe sözlüktür.
16 yüzyılın bilginlerinden olan VANKULU MEHMET Efendi kendi adıyla anılan “Kitab-Lugat-ı Vankulu”(1729) sözlüğüyle meşhur olmuştur.
FARABLI
CEVHERİ’nin
“Sıhah-ı Cevher” adlı Arapça sözlüğünden yapılan bu çeviri Türkiye’de kurulan
matbaanın bastığı ilk kitaptır.
Osmanlı‘da manzum sözlükler de hazırlanmıştır.
Bunlar arasında SÜNBÜLZADE VEHBİ’nin
(1719-1809) “Tuhfe-i Vehbi” adlı, Farsçadan Türkçeye manzum sözlüğü, uzun
yıllar okullarda ders kitabı olarak okutulmuştur. Bütün bu sözlükler Arapça ve
Farsça sözcüklerin karşılıklarını vermektedir. 18.yüzyıl’a kadar Türkçe söz
dağarcığını temel olarak alan bir sözlüğe pek rastlanmamaktadır.
Bu yüzyıl’da ESAT
MEHMET Efendi’nin, “Lehçet-ül Lugat”(1732) adlı sözlüğünde Türkçe
sözcükleri temel almış ve bu sözcüklerin Arapça ve Farsça karşılıklarını
vermiştir.
TEBRİZLİ
HÜSEYİN BİN HALEFİ’in “Burhan-ı Katı” (yazılış: 1652, basılış: 1836) adlı Farsça
sözlüğünü Mütercim ASIM (1755-1820),
“Tıbyan-ı Nafi derTercüme-i
Burhan-ı Katı“ (1799-1800) adıyla Türkçeye çevirmiştir.
Mütercim ASIM çeviriyi yaparken,
bilgileri başka kaynaklardan denetlemiş ve yeni bilgiler eklemiş ayrıca Farsça
sözcüklere öztürkçe karşılıklar koymaya çalışmıştır. Yazı dilinde bulunmayan
karşılıklar içinse, Antep halk ağzından seçtiği sözcükleri yazmıştır.
Mütercim ASIM’ın
ikinci önemli çevirisi de kısaca “Kamus
Tercümesi” adıyla anılır. Muhammed Firuze BADİ’nin Arapça “Kamus-ül
Muhit” adlı sözlüğünde Mütercim ASIM
tarafından, üç çilt olarak 1810 yılında “El-Okyanus-ül-Basit Fi Tercemet-İl-Kamus-Ül Muhit” adıyla Türkçeye
çevrilmiştir.
Mütercim ASIM
bu çevirisine de birtakım eklemeler yapmış, Arapça sözcüklere öztürkçe
karşılıklar bulmaya çalışmıştır. Ayrıca kaba sayıldığı için sözlüklere
alınmayan kimi sözcükleri de kitabına almaktan kaçınmamıştır. Bu sözlükte
sözcükler, köklerindeki son harflere göre alfabetik sırasına konmuştur.
Türkiye’de matbaa kurulduktan sonra sözlük
çalışmalarının ve yayınının hızlandığını görülmüştür. Bu dönemde hazırlanan
sözlüklerin hemen hemen tümü Osmanlı Türkçesinin sözvarlığını belirlemeyi
amaçlamaktadır. AHMET VEFİK Paşa’
nın iki cilt olan “Lehçe-i Osmani” (1876) adlı eseri o dönemin Türkçesinin söz
varlığını Arap alfabe sistemi içindeki tanımlarıyla ve örnek cümlelerle
vermektedir. Sir James WİLİAM’ın “Redhause”
sözlüğü ve iki ciltten oluşan “Kitab-ı Maani-ül-Lehçe” adlı
Türkçeden-İngilizceye sözlüğünde, Arapça ve Farsça sözcükleri’ de derlemiştir.
Muallim NACİ’nin “lugati Naci”
(1890) adlı eseri ise Osmanlıca bir sözlüktür. Bu sözlük Osmanlıcadaki Arapça
ve Farsça sözcüklerin tanım ve karşılıklarını içerir. Dönemin en başarılı
sözlüğünü Şemsettin SAMİ hazırlamıştır.
Bu başarılı eser “KAMUS-I TÜRKİ” dir.
Daha sonra bu eser iki kez “Hayat-Büyük Türk Sözlüğü” (1969-1971) ve üç cilt olan “Temel Türkçe Sözlük kamus-ı Türki”
(1985) adlı sözlüğü’ de kimi ekleme ve değiştirmelerle yalınlaştırılarak
yayınlanmıştır. Şemsettin, SAMİ’ de o dönemin Türkçesindeki yerli
ve yabancı sözcükleri tanımlarıyla ve bazen de örnek tümceleriyle vermektedir.
Bu sözlüğün en önemli özelliklerinden biri de birtakım önerilerde bulunmasıdır.
Şemsettin SAMİ, kimi maddelerde
yabancı bir sözcüğün yerine yaygın olmayan Türkçesinin kullanılmasını
önermektedir.
Ali NAZİMA’de
yüksek okullar için hazırladığı “Mükemmel
Osmanlı Lügatı”(1902) adlı kitabında Arapça ve Türkçe sözcüklerin
tanımlarını ve öztürkçe karşılıklarını vermektedir. Ali SEYDİ’nin hazırladığı resimli “KAMUS-I OSMANİ” de (1906-1909)
Osmanlıca sözcüklerin yanı sıra Türkçe sözcükler de vardır. Meşrutiyet
döneminde de dil ve sözlük konusunda çalışmalar yapılmıştır. Maarif Nezareti
tarafından kurulan Tedkikal-ı Lisaniye Heyetince, geniş bir Osmanlıca sözlük
hazırlanması kararlaştırılmış; ama ne yazık ki bu tasarı bir türlü
gerçekleştirilememiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra yapılan çalışmaların
başında şüphesiz yazı inkılâbıdır. (1928) Yazı inkılâbı, doğu düşüncesinden
batı düşüncesine geçişin ilk basamağını oluşturmuştur. Yazı inkılâbı ile Türk
dilinin iyi bir sözlüğe gereksinim olduğu daha bir kesinlik kazanmıştır.
Hazırlanacak bu sözlüğün çok amaçlı olması gerektiği, Türkçenin sınırlarının
çizilmiş olması, söz varlığının saptanması Türkçede karşılığı olan yabancı
sözcüklerin yerine Türkçelerinin kullanılmasında katkı da bulunması, ayrıca
yazım birliğinin de sağlanması hedeflenmiştir. Dil encümeni 1928yılında yazım
sorunlarına bir ölçüde çözüm getirebilmek için Arap ve Latin harflerinden
oluşan “İmla Lügatı” adlı bir sözlük yayınlamıştır. Harf inkılâbından sonra
yayımlanan ilk sözlük, İbrahim ALAETTİN’in
başkanlığında; Ali SEDAT, S. TEVFİK, Kerim SADİ tarafından, 1930 yılında hazırlanan, “Yeni Türk Lügatı” adını taşımaktadır. Latin harfleri alfabesine
göre hazırlanan bu sözlükte, 30.000 sözcük, tanımlarıyla birlikte yer
almaktadır. Bu arada dilci Hüseyin Kazım KADRİ
de büyük bir sözlük hazırlamıştır. Dört büyük ciltten oluşan bu sözlük “Büyük Türk Lügatı” adını taşımaktadır.
Bir ve ikinci ciltleri Arap harfleriyle (1927-1928); ve diğer son iki ciltleri
ise Latin harfleriyle (1943-1945) hazırlanmıştır. Bu sözlük Osmanlıcada
kullanılan Arapça-Farsça sözcüklerinin yanı sıra Türk dilinin Uygur, Çağatay,
Kazan, Azeri, Koybal, Yakut, Altay, Çuvaş ve Kırgız lehçelerine ait sözcükleri
de kapsamaktadır.
Türk dili konusundaki çalışmaları resmi ve ilmî
çerçevede yürütmek amacıyla adı daha sonra 1932 yılında Türk Dil Kurumu olarak
değiştirilen Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. Daha sonra bu Kurum sözlük
hazırlama işini de üstlenmiştir. Ayrıca Türkçenin söz varlığını belirlemek
amacıyla derleme ve tarama çalışmalarına da başlamıştır. Türk Dil Kurumunda
sözlük uzmanı olarak çalışan Mehmet Ali AĞAKAY’ın
hazırladığı ve sonraki baskıları ilim kurulunca geliştirilen iki ciltten oluşan
“Türkçe Sözlük” (1983) 20. yüzyılda da Türkiye Türkçesinin söz varlığını
dilınkılâbı doğrultusunda önerilip yaygınlaştırılan yeni sözlüklerle
zenginleştirilen, son baskısında tanımları örnek cümcelerle pekiştirilmiş olan
en önemli sözlüklerden biridir.
Daha sonraki yıllarda yayımlanan sözlükler,
özellikle Türk Dil Kurumu’nun bu sözlüğünden olabildiğince yararlanmışlardır.
On iki cilt olan “Meydan Larousse, Büyük Lugat ve Ansiklopedi” sinin
(1969-1973)s özlük bölümü, Tanzimat’tan günümüze konuşma ve yazı dilinde
kullanılan hemen bütün sözcükleri tanımları ve örnekleri görülür.
Pars TUĞLACI’
nın altı ciltten oluşan “Okyanus” adlı
sözlüğü diğer sözlüklerdeki kaynaklardaki söz varlığını tanımları ve örnekleri
ile aktaran ve yabancı sözcüklerden terim niteliğindeki sözcükleri de içine
alan, 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe Sözlüğün bir özelliği de sözcüklerin
İngilizce ve Fransızca karşılıklarını vermesidir. Ali PÜSKÜLLÜOĞLU’da dil ınkılâbıyla Türkçenin söz varlığına katılmış
olan sözcükleri “Öztürkçe Sözlük”ün de toplanmıştır. Bunlardan başka son
yıllarda yayınlanmış sözlükler arasında Kemal DEMİRAY’ın “Büyük Türkçe Sözlüğünü” (1982) ve on ciltten oluşan
“Resimli Ansiklopedik Büyük Sözlük”ü (1982) örnek olarak gösterilebilir.
Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük dışında derleme,
tarama, terim, öteki Türk lehçeleri, eski lehçeler, vb. konusunda eserleri
olmuştur. Bunlara birkaç örnek olarak, sekiz ciltten oluşan “Tarama Sözlüğü”
(1963-1977), on sekiz ciltten oluşan “Derleme Sözlüğü” (1963-1982), K.K.YUDAHİN’in hazırlamış olduğu iki
ciltten oluşan “Kırgız Sözlüğü” (1945-1948), H. PAASONEN’un hazırlamış olduğu “Çuvaş Sözlüğü” (1950), Ahmet CAFEROĞLU’nun “Eski UygurTürkçe’si
Sözlüğü”, İsmet SUNGURBEY’in “Medeni
Hukuk Terimleri Sözlüğü”(1966), Mehmet Turan YARAR’ın “Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü” (1970), Hamit Nafiz PAMİR ve Önder ÖZTUNALI‘nın “Yer Bilim Terimleri Sözlüğü” (1971), SedatVeyis ÖRNEK’in “Budun bilim Terimleri
Sözlüğü” (1973), Mithat ENÇ’in “Ruh
Bilim Terimleri Sözlüğü” (1974), Tahir Nejat GENCAN, Haydar EDİZKUN,
Baha DÜRDER, Enver Naci GÖKŞEN’ in birlikte hazırladıkları “Yazım Terimleri Sözlüğü” (1974), Bedia
AKARSU’in “Felsefe Terimleri
Sözlüğü” (1975), N.GÜZ,
E.ÖZLOKAT’ın
“Dil Bilim ve Terimleri Sözlüğü” gösterilebilir. (Gelişim Hachett; 3971-3972)
İLGİLİLERİN
SÖZLÜKLER HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ
TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN,
Türkçenin dünya dillerine on iki bin sözcük verdiğini söylüyor. AKALIN,
Türkçenin dünya dillerine verdiği son iki kelimenin ise döner ve dolmuş
olduğunu bildirdi. Afyonkarahisar Belediyesi tarafından Belediye Kültür
Merkezi'nde düzenlenen 'Günlük Hayatta
Türkçe' konulu açık oturumda konuşan TDK Başkanı AKALIN, Türkçenin çok
zengin bir dil olduğunu; ancak Türkçenin bu gücünden haberdar olunmadığını ve
esas sıkıntının bu olduğunu kaydetti.
Yabancı kelime kullanımı basında çok fazla
olduğuna değinen AKALIN, "Türkçenin önemli bir güç kaynağı var ki
toplumuzda pek az biliniyor. Bu güç kaynağı Türkçenin söz varlığının
zenginliğidir. Türkçenin söz varlığı zengin olduğu için dünya ülkelerine on iki
bin sözcük vermiştir. (Prof Dr. Şükrü
AKALIN TDK BAŞKANI “Günlük Hayatta Türkçe” )”
XI. yüzyılda yazılmış olan Divan ü Lugati’t-Türk’te yer alan kelimelerin sayısı 8.624’tür.
Oysa aynı dönemde hazırlanmış bir Lâtince-İngilizce sözlükte yer alan kelime
sayısı 3.000’dir. Türkçedeki kelime sayısı, bu dönemde, İngilizcedeki sayının
yaklaşık üç katı daha büyüktür. Üstelik, Kaşgarlı Mahmut, eserinde, canlı dilde
yaşamayan ve Türkçe kökenli olmayan kelimelere yer vermediğini de belirtir. XI.
yüzyılın bu güçlü dili yukarıda belirttiğimiz çeşitli sebeplerle gerektiği
şekilde işlenmediği, yüzyıllarca ihmal edildiği halde bugünkü durumuna
gelmiştir. Türkçemiz bugün, Türkçenin ilim dili olamayacağını, Türkçenin fakir
bir dil olduğunu savunanların iddia ettiği kadar vahim bir durumda değildir. Yard. Doç. Dr. Ahat ÜSTÜNER (Türkçenin
Anlatım Gücü)
Bu noktada bazı istatistiklere de göz atmakta fayda var. Türk Dil Kurumu’nun internet ortamında yayımladığı ‘Güncel Türkçe Sözlük’ün en son verilerine göre Türk Dili yirmi üç farklı lisandan, 14.000.913 kelime almış. Kurumun yayımladığı Güncel Türkçe Sözlük’teki toplam kelime sayısı dikkate alındığında Türkçedeki yabancı kökenli kelime oranı beşte bir civarındadır. Arapça 6.463 kelimeyle birinci olurken, Fransızca, 5.225 kelimeyle ikinci, 1.361 kelimelik Farsça üçüncü sırada, 586 kelimeyle İtalyanca ve 463 kelimeyle de İngilizce takip etmektedir.
SIRPÇA’DA
DOKUZ BİN TÜRKÇE KELİME VAR
Peki, Türkçe hep edilgen bir dil olarak mı
kalmış; başka lisanlara etkisi çok mu sınırlı olmuş? Tek kelimeyle hayır… Türk
Dil Kurumu’nun önümüzdeki dönemde yenilenen haliyle yayımlanacak “Türkçenin
Verintiler Sözlüğü”ndeki bilgilere göre diğer lisanlarda Türkçe kökenli 12.000
kelime var. TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk AKALIN, bir dilin diğerlerini
etkilemesini özelliklerinden ziyade kelime veren milletin bilimde, kültürde,
hâsılı uygarlıkta ulaştığı noktayla kıyaslıyor. Bu görüşe katılan TYB Başkanı
Doç. Dr. Hicabi KIRLANGIÇ da: Türklerin eskiden
Arapları ve Acemleri, şimdi ise Batı’yı üstün gördüğü için daha çok buralardan
kelime aldığını söylüyor. Bunun tam tersi ise Osmanlının dünya siyasetine yön
verdiği döneme denk geliyor. Söz konusu zamanlarda bilime, kültüre ve siyasete
yön veren Türkler olduğu için daha çok kelime veren de Türkçe. Bunun belki de
en güzel misâli Hintlerin:11.000, Sırpların 9.000, Ermenilerin ise 4.262 Türkçe kelimeyi lisanlarına
katması Türk Dili Türkçenin gücünün de bir ifadesidir. Türkçemiz, Hintçe,
Rusça, Fince, Çekçe ve Çince İngilizce son günlerde Almanca gibi çok sayıda
dile de yüzlerce kelime ihraç etmiştir. Bugünlerde yoğun şekilde Türkçeyi
etkisine almış görülen İngilizceden 463 kelime almamıza rağmen, 500 kelimeden
fazlasını vermişiz.
Bugün Kürt dili olarak öğretilmeye çalışılan
sözlerin Orhun Alfabesi, Orhunca ve
Proto Türkçeden geçen İngilizceile Farsça olduğunu söyleyebilirim. Bunun sebebi
ise Kürtlerin konuştuğu dilde geçen İngilizce gibi söylenen (Anglo Sakson Dili
“Aşağı Saka” ‘İskit Türk Dili’) dildir. İngilizce, Farsça ve Kürtçe bilenler bu
dildeki kelimeleri karşılaştırabilirler. Bu durum Kürtçe konuşmalarından
rahatlıkla anlaşılabilmektedir.
Bazı dünya dillerine son olarak “şiş (kebap)” ‘döner’, “yoğurt”, “ayran” ve ‘dolmuş’ gibi kelimeleri kazandıran Türkçemiz, Osmanlı dönemindeki şaşaalı günlerini arıyor; ama zamanın çarkları dilimizin aleyhine işliyor. Şimdiye kadar 15 bin kelime alıp 12 bin kelime ihraç eden Türkçenin aleyhine fark giderek açılıyor. En kötüsü ise bu farkın açılması değil, dışarıdan aldığımız kelimeleri Türkçeye mal edemeyişimiz ya da çoğu kez uygun Türkçe karşılık bulamayışımız. TYB Başkanı Hicabi KIRLANGIÇ, yine de umutlu: “Her şeye rağmen dilin, kendi yatağı içinde aktığına inanıyorum. Lakin şunu vurgulamak isterim ki bizim kadar diliyle oynamaya kalkan başka bir millet bilmiyorum.”
“Türkçemiz dünya dilleri
içersinde bilinen en eski dillerden birisidir. Bu özelliğiyle hiçbir etki
altında kalmadan kendi seyrinde gitmesini bilmiş müstesna dillerden birisidir.
Prof. Dr. Osman Nedim TUNA pek çok ikna edici delile dayanarak Türkçenin en
asgari 8.500 yaşında olduğunu hesaplamıştır. Onun en büyük delillerinden biri
Sümer yazıtlarında oldukça yoğun bir şekilde bulunan Türkçe kelimelerdir. Bu
bulgulardan yola çıkan bilgin Türkçenin en az 8.500 yıl öncesine uzanan bir
geçmişi olduğunu ispat etmektedir. İngilizce gibi diller ise en çok 600-700
sene mazisi olan dillerdir. Türkçe gibi köklü bir geçmişi olan bir dil, elbette
bu yönüyle de pek çok dilden üstündür.
Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU “Bye Bye Türkçe” adlı eserinde Türkçe
ve Japonca arasındaki ilişkilere değinmiştir. Türkçe ve Japonca arasındaki
benzerlikler oldukça şaşırtıcıdır.Bu Türkçenin çok köklü bir dil olduğunun
başka bir kanıtıdır.Yine Profesör Elövset Zakiroğlu ABDULLAYEV “Türk Dillerinin
Tarihsel Gelişme Sorunları” adlı eserinde Türkçenin Ermeni dilini pek çok
yönden etkilediğini ve değişime uğrattığını reddedilmesi imkansız delillerle
ispat etmiştir.Türkçenin Arapçayı, Farsça’yı ve hatta İngilizceyi de etkilediği
aşikar bir gerçektir.Şu anda Arapça , Farsça ve İngilizce’de pek çok Türkçe
kökenli kelime mevcuttur.Biz örnek olması açısından İngilizcedeki Türkçe bazı
kelimeleri kitabımızın ileriki sayfalarında sizlerle paylaşacağız. (Oğuz
Düzgün Türkçenin Üstünlüğü - 1Türkçenin
Şifresi)
XI. yüzyılda yazılmış olan Divan ü
Lugati’t-Türk’te yer alan kelimelerin sayısı 8624’tür. Oysa aynı dönemde
hazırlanmış bir Lâtince-İngilizce sözlükte yer alan kelime sayısı 3.000’dir.
Türkçedeki kelime sayısı, bu dönemde, İngilizcedeki sayının yaklaşık üç katı kadardır.
Üstelik Kaşgarlı Mahmut, eserinde, canlı dilde yaşamayan ve Türkçe kökenli
olmayan kelimelere yer vermediğini de belirtir
(Nevsal AHTERAN Türkçenin Anlatım
Gücü Kaynak: Yard. Doç. Dr. Ahat
ÜSTÜNER)
Türk Dil Kurumu, Türkçeden
diğer dillere geçen sözcükleri "Türkçe Verintiler Sözlüğü" adıyla bir
araya getirerek yayımlamaya hazırlanıyor. Beykent Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay KARAAĞAÇ'ın on yıllık çalışması
sonucunda hazırlanan sözlüğe göre, Türkçe,
aralarında Çince, İngilizce, Ermenice, Rumence, Yunancanın da bulunduğu çok
sayıda dile 20 bini aşkın sözcük verdi.
TDK Danışmanı Prof. Dr.
Recep TOPARLI, şimdiye kadar Türkçeye Arapça ve Farsça gibi dillerden geçen
sözcüklerin kitaplaştırıldığını, böyle bir çalışmanın ilk kez yapıldığını
belirterek, kitabın önümüzdeki aylarda basılacağını söyledi. Çalışmayı yapan
KARAAĞAÇ'a göre ise dünyada bir dilden başka dillere giden sözcükleri bir araya
getiren başka bir sözlük yok. Türkçenin imparatorluk dili olmasının, çok sayıda
komşu ülkeye sözcük vermesine neden olduğunu belirten KARAĞAAÇ, "Kitapta 8
bin 500 madde var. Tek tek sözcük olarak değerlendirdiğimizde ise 20 binden
fazla sözcük (Türkçe Dünyaya Kaç Kelime Verdi ? Ocak 26, 2008)
Arapça 2.000, Rusça 2.500,
Ermenice 4.260, Ukraynaca 800, Macarca 2.000, Rumence 3000, Bulgarca 3.500,
Sırpça 9.000, Çekçe 248, İtalyanca 146, Arnavutça 3.000, Yunanca 3.000,
İngilizce 470, Almanca 166,
HANGİ DİLDE NE KADAR TÜRKÇE SÖZCÜK VAR
AKALIN, yazı dilimizdeki
yaklaşık 400 alıntıya karşılık Yunancaya yaklaşık 3.000 Türkçe kökenli söz
verildiğini vurgulayarak, ''Macarcadan aldığımız 18 söze karşılık bu dilde
yaklaşık 2 bin Türkçe alıntı var. Türkiye Türkçesi'nde Rusça alıntı 38 iken,
Rusça'daki Türkçe alıntılar yaklaşık 2.500'dür. Bütün bunlar Türkçenin komşu
ulusları ve kültürleri büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor'' diye konuştu.
Sırpça'da
9.000 Türkçe Sözcük
Türkçe
Verintiler Sözlüğü çalışmasına göre, Türkçeden diğer dillere geçen yaklaşık
olarak sözcük sayıları şöyle: Çince 300, Farsça 3.000, Urduca 227, Arapça
2.000, Rusça 2.500, Ermenice 4.260, Ukraynaca 800, Macarca 2.000, Rumence
3.000, Bulgarca 3.500, Sırpça 9.000, Çekçe 248, İtalyanca 146, Arnavutça 3.000,
Yunanca 3.000, İngilizce 470, Almanca 166 (Milliyet
Serhat OĞUZ)
AKANIN: ''Listeden
anlaşılacağı gibi, bir sözcüğümüzün birkaç dile geçtiğini göz önüne aldığımızda
dünya dillerindeki Türkçe kökenli sözcüklerin sayısının 35.000-40.000 civarında
olduğu görülür'' dedi. (Dilek AKIN; Hangi
dilde kaç Türkçe sözcük var ?)
İhsan IŞIK, ilk Ansiklopedik Sözlüklerden bu yana Türkçenin
karasevdalılarının başarabileceği bir işi tek başına yapabilmek saadetine
ermiştir. Bir ekibin, bir grubun, bir kurumun yapabileceği bu çalışmayı tek başına göğüsleyerek; ancak bir aşkın, bir
sevdanın yaptırabileceği (Ferhat’ın yalçın kayaları delerek su getirmesi gibi)
bu işi İhsan IŞIK tek başına başarmıştır.
Adından çoğu ilim adamlarının “KÜTÜPHANE GİBİ ANSİKLOPEDİ” olarak bahsettiği ansiklopedide: Toplam 11.200
sanatçı hakkında toplu bilgiler, her yazar hakkında objektife yakın
tanıtım, binlerce şiir ve öykü örnekleri. Binlerce roman ve tiyatro eserlerinin
tanıtımı. Binlerce deneme, makâle, eleştiri örneği… Sanatçı hakkında başka
yazarların görüşleri. Her yazar hakkında kaynakça. Beş ek bölüm, on bir büyük
cilt… Eser: 4.840 sayfa, 5.500 civarında sanatçı
fotoğrafı ile, dopdolu bir kütüphane,
tabir caiz ise tam bir külliye… Sizi yürekten alkışlıyoruz…
KAYNAKLAR
1) Yard. Doç. Dr. Ahat ÜSTÜNER) Beykent Üniversitesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç
2) Nevsal
AHTERAN Türkçenin Anlatım Gücü
3) Prof.
Dr. Oktay SİNANOĞLU “Bye Bye Türkçe”
4) Dilek
AKIN, Hangi Dilde Kaç Türkçe Sözcük Var ?
5)
Prof Dr. Şükrü AKALIN TDK BAŞKANI “Günlük Hayatta Türkçe” ”
6)) Murat Belge,"Türk Dilinde
Gelişmeler", ''Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi'', c.10
7) ''İmla Kılavuzu'', TDK, Ankara 1996.
8) Ömer Asım Aksoy, ''Dil Yanlışları'',
Adam Yayınları, 5.bs.İstanbul 1998.
9)''Kubbealtı Lugatı Misalli Büyük
Türkçe Sözlük'', İlhan Ayverdi, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2005.
10) Necmiye Alpay, ''Türkçe Sorunları
Kılavuzu'', Metis Yayınları, İstanbul 2000.
11) Yusuf Çotuksöken, ''Okul Sözlüğünün
Eleştirisi''.
12) Feyza Hepçilingirler, ''Türkçe
OFF'', Remzi 1997.
13) Tahsin Banguoğlu, ''Anahatlarıyla
Türk Grameri'', ist. 1940.
14) Nihat Sami Banarlı, ''Türkçenin
Sırları'', İst. 1971.
15) Necmettin Hacıeminoğlu, ''Türkçenin
Karanlık Günleri'', İstanbul 1972.
16) Ömer Asım Aksoy, ''Ana Yazım
Kılavuzu'', Adam Y. İst.2002.
17) Nijat Özön, ''Büyük Yazım
Kılavuzu'', Kabalcı Y. İst. 1999.
18) Oktay Sinanoğlu, ''Bye Bye Türkçe'',
Otopsi 2000. Bağlantılar
20) Sabancı
Üniversitesi Diller Okulu Podcast Dizisi Feyza Hepçilingirler'in "Türkçe
Off" Konuşması 57 dakika
21) AKSAN, Doğan,”Her Yönüyle Dil”, Türk Dil Kurumu Yayınları 439/3,
Ankara,1990
22) ALMANCA DİL DERGİSİ, " Material für den Deutschuntericht in
der Türkei, Sözlükler", 1998, Yıl: 2 Sayı: 13
23) BLOMMFİELD, "Language", 1993
24) BRİTANİCA
25) BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİSİ, Gelişim Yayınlan
26) GELİŞİM HACHETT, Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Gelişim
Yayınlan
24) KESKİN, Aytekin, Yelken, "Aylık kültür-Sanat Dergisi",
Nisan 1995, s. 11
26) KRİNGS, H, P, “Was in den Köpfen von Übersetzer vorgeht",
Tübingen, 1986
27) ÖZTOKAT, Erdim, "Sözlük üstüne gözlemler", "Dilbilim
IV", 1979
28) ÖZTÜRK, İlyas, "Fachsprachliche - Onientierte
Übersetzungsprobleme" (Meslek
29) Diline Yönelik Çeviri sorunları), T.C. SAÜ Rektörlüğü yayın No: 21,
Sakarya, 1997
30) PAPCKE, F, "Im
Übersetzen Lerben", Narr Verlag, Tübingen,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder