MEDİHA UZAR’IN KİTABI
(UZAK KIYILAR)
(UZAK KIYILAR)
Abdullah Çağrı ELGÜN
Hayatı:

Şiirleri çeşitli Antolojilerde “2002
Yürüyen Merdiven 1,2,3”; “Elçi Yayıncılığı Yıllığı 2004”; “Ece Sanat Şiir
Antolojisi 2006”; “Türk Edebiyatında Günümüz Kadın Şairleri, Hüseyin YURDABAK,
2006”; Ece Dergisi ve bir kısım mahalli gazetelerde yayınlandı. Hayatta genç ve
diri olarak devam eden UZAR yeni eserler vermeğe devam etmektedir.
Edebî Şahsiyeti:
“Uzak Kıyılar”, Mediha UZAR,
genellikle serbest tarzda, zaman zaman da ölçülü ve kafiyeli şiirler sergileyen
bir şaire olarak karşımıza çıkmaktadır. Yüz adet çeşitli tür ve belli başlıklar
altında yazılmış şiirleri ile, görücüye çıkarıyor. Şaireliğin zirvesine serbest
tarzda yazılmış olduğunu şiirlerle erişebileceğini söylemeliyiz.
Her kişi kendini anlatır. Tabii bu
kendini anlatış tabiata, insanlara, hayvanlara eşyaya, maddeye, maneviyata dair
insanın içinde barındırdığı duyguların toplamı, gizli bir dağarcık, kapalı
sandıktır. Kişi bu dağarcığındakileri şiire döker. Sandığını açıp kalemi ile
onları kendi duyuş düşünüş ve felsefesince bizlere yansıtır. Bu şiirler de bize
UZAR’ın hayat görüşünü, düşüncesini, ruh dünyasını algılama biçimini ve hayata
dair görüşünü yansıtıyor.
Mediha UZAR’ın yaşayışındaki gel
gitleri, acı, ıstırap, sevinç, mutluluk; durağan ve heyecan dolu günleri;
hayata, yaşamaya, aileye, sevgiliye, çocuklara, eşe, kocaya, hanımlığa, evdeki
mutfağa, yemeklere, bu yemeklere yaparken kattığı lezzete, aile için verilen
uğraşa, yüreğindeki sese, hasretliğe, aşka, gönle, oğla, kıza, anaya, babaya,
sevgiye, sevgiliye, eşe, kocaya, bebeğine, içinde hayat sürdüğü şehirlere,
geçen yıllara, aynalara, baharlara, yaza, kışa, inançlara, tefekküre, yaşama
bağlanma sebebine, şarkılara, türkülere, ağıtlara, güzellemelere, ölüme,
mezara, varlığa, yokluğa, cennete, cehenneme, kır çiçeklerine, rüzgara, kara,
doluya, dinî ve millî bayramlara, ramazanlara, memleketin koylarına,
denizlerine, dair duygularının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Şaire, şirlerinin kimisinde akıcı bir
dil kullanırken kimisinde zorlamalara takılıyor. Kafiye yapma kaygısı şaireyi
zorluyor. Bu da şiirde mükemmele ulaşma kaygısı meydana getiriyor. İkinci
kitabı ile şaireler kafilesine yeni bir katkı daha yapan Meliha UZAR, gelecekte
daha mükemmel şiirleriye edebiyat dünyamıza yeni bir ışık olmaya kararlı
görünüyor. Kendisine bu yolda başarılar diliyorum.
Kitap Hakkında
Şairlerin
kitapları yayınlanırken, şair veya şaire hakkında kitapta mutlaka hayatına dair
bir özgeçmiş bulunmalıdır. Ankara İLESAM şairlerinin çoğunun kitaplarında böyle
bir bilgiye rastlamak mümkün olmuyor. Bunlar içerisinde bir iki istisna olsa
bile çoğunda bu bilgiyi bulamadığımı söylemeliyim. Baskıya hazırlanan kitaptaki
özgeçmişte, mutlaka şu bilgiler de yer almalıdır: Sanatçı, nerede kaç yılında
doğdu? Hangi okulları bitirdi, tahsil hayatı, tahsil seviyesi nedir? Şuanda ne
iş ile meşgul olmaktadır? Tahsiline dair yeterli bilgilerle birlikte, bulunduğu
yer, makam, memuriyet, iş ile ilgili en son bilgiler, haberleşme adresleri, ev
iş ve cep telefonları ve yazara ulaşılabilecek mail adresleri ile normal
adresler, belirtilmelidir.
İlk şiire nerede ne zaman ve nasıl
başladı? Mümkünse ilk şiirleri. Şiirlerinin yazılarının çıktığı kitaplar,
dergiler, gazeteler; ve bunların isimleri, mümkünse çıktığı yıllar belirtilir.
Şairin basılmış eserleri var ise basıldığı yıllar, hangi yayınevi tarafından
çıkartıldığı, kaçıncı baskı olduğu gibi bilgilerle ve baskıya hazır olan
kitapları hakkında bilgiler verilmelidir.
Bu
bilgilerin olması gerekli ve elzemdir; çünkü sanatçının araştırmasını yapacak
ilim adamları, hakkında tez çalışması yapacak doktora öğrencileri,
biyograficiler, şehir yıllıkları, istatistikî bilgiler toplayan, katalog
hazırlayanlar, şairler ve yazarlar sözlüğü, ansiklopedi çalışması yapacaklara
yeterli ölçüde bilgiler verebilmek içindir. Bu bilgiler ilk baskıda yok ise bu
bir eksikliktir ve mutlaka diğer baskılarda tamamlanmalıdır.
Bu
eksiklikler bir zaman sonra hayatta olmayan günümüz şairleri hakkında bilgi
toplamayı ve hayatına dair bilgileri öğrenmek isteyenler için çok zorluklar
çıkaracaktır. Bu sanatçıların kendilerinin kitaplarında verdikleri eski
bilgilerin dışındaki bilgilere ulaşmak mümkün olmayacaktır. Halbuki bu bilgiler
eksik ve yetersiz olmasa araştırma yapmak isteyenler de bu bilgilerden onların
kitaplarındaki bilgilerine bakarak bunlardan istifade edebilirler.
Şiirlerinden Örnekler:
YÜREĞİMİN SERGİSİNİ AÇTIM
Resim olsaydım doğanın gözünde
Kış uykusunda beyazın özünde
Baharın doyumu yeşilin özünde
Açsaydım yüreğimin ilk sergisini
Günle yandım güneşin nicesinde
Tattım yaz mevsimini yücesinde
Sonbahar doyumu sarı hüzünde
Açsaydım yüreğimin ilk sergisini
Hayat sayfasını açtıkça
önümde
Ölümsüzlük istemem yüreğimde
Çile çiçekleri terk dileğimde
Açsaydım yüreğimin ilk
sergisini
Şekilden fikirden aldım
dersimi
Bir renk kokudan aldım
sevgimi
Sardım sormayın çaresiz
derdimi
Açsaydım yüreğimin ilk sergisini
UZAK KIYILAR
Ayvalık, Burhaniye arası
Pelitköy’de deniz kıyısı
İçimde bir ciğer yarası
Gece on ikiden sonrası
Dolaşırken gökyüzü
sokaklarında
Yıldızlar sokak lambası gibi
Yanıyor buralarda
Her yıldızın ardında
düşlerini
Koyuyorum bir bir
Ve dinliyorum
Sevdiğin müzikten bir senfoni
Ayakta duramıyordum
Sarıldım aya, ay da
Yarımdı avuçlarımda
Yıldızlardan çok yokluğun
Sardı içimi
Şehirleri koydum yan yana
İçimde sen olmadıktan sonra
Yaşarım insanlardan
Uzak kıyılarda
VAKİT TAMAMDIR
Anılar geziniyorken beynimde
Daralıyor yüreğim bedenimde
Duygularım yaklaşsa bir
limana
Artık demir atma vakti zamana
Sinem bahçesi senindir
kaderim
Bu hayatta ne hayrım ne de
şerrim
Hayret menzili içinde
mahşerim
Kul hakkını katma vakti
zamana
Emanetten gün indi akşam oldu
Adlar yan yana anılarla doldu
Dünya kimin mal yalan hâl
soldu
Son kez bir dem bakma vakti
zamana
Sonra masalların yok oluşu
Rüzgârla savrulmuş toprak
kokusu
Ve dökün küçük bahçeme
gülsuyu
Bahtım kader hak vakti zamana
İÇİMDEKİ EFKÂRI
Yükseldin bulutlara seni
senle demleyim
Senli yaşlar akmayan o
gözleri neyleyim
Can olmazsa felek nasıl bu
gönlü eyleyim
El duysun, âlem duysun
içimdeki efkârı
Adım adım yolumsun,
sonsuzluğa güneşim
Akın sular akın kavruldum
yanan ateşim
Aslı da Leylâ da birer merhale
çöldeyim
El duysun âlem duysun,
içimdeki efkârı
Her nefeste nefeslenir,
sevgimin kaynağı,
Yüreğim yanardağ sevgimin
menzil ırağı
Yıllarca yazsam çözülmez
içimdeki bağı
El duysun, âlem duysun
içimdeki efkârı
KAYNAKÇA :
1.
Mimar Nihat KIYAT, Edebî Âbideler:
Altıncı Kısım, II.Baskı, İstanbul-1937.
2.
Mehmet Behçet YAZAR, Edebiyatçılarımız ve
Türk Edebiyatı, İstanbul- 1938
3.
Mehmet KAPLAN, Cumhuriyet Devri Türk
Şiiri, Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları:7, İstanbul-1973, s.5-8
4.
İlhan GEÇER, Cumhuriyet Döneminde Türk
Şiiri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları. 785, Ankara-1987, s. 140-143
5. Mehmet KAPLAN, Tevfik Fikret ve Şiiri, Türkiye
Yayınevi, İstanbul-1946, s.149
6. Abdullah Çağrı ELGÜN, "Türk Dili”, (Genişletilmiş İkinci Baskı)
Laçin Yayın Dağıtım, Kayseri 2001;
7 (Edebiyat Üzerine Düşünceler (Çev. Sevim
Kantarcıoğlu), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara-1983, s.145)
8.(KAFİYE, Edebiyâta Dâir,
Yahya Kemal Enstitüsü Yayınları, İstanbul-1971, s.135)
9. Abdullah Çağrı ELGÜN, "Edebî Sanatlar”,
(Laçin Yayın Dağıtım, Kayseri 2000);
10. Murat DUMAN, AŞKIN DÜĞÜMÜ, 1. Baskı, Kültür Ajans Yayınları Yay.
Nu.37,Ankara,2008
11Abdullah SATOĞLU, “ Edebiyat Dünyamızdan Hoş
Sedalar”, Akçağ Yayınları Yay.Nu 897 , 1.Baskı Ankara, 2008,
12.Şakir SUSUZ, “Leylakların Gölgesinde”, Kültür
Ajans, BRC Ofset, Ankara, 2008
Mediha UZAR,
“Uzak Kıyılar”, Gündüz Yayınevi,
Birinci Baskı, Ankara, 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder