9 Ekim 2016 Pazar

AHMET ÜNAL ÇAM ve ESERİ: “BIRAKIP GİTTİN BENİ YARALI” Abdullah Çağrı ELGÜN

AHMET ÜNAL ÇAM ve ESERİ:

    “BIRAKIP GİTTİN BENİ YARALI”   

                             Abdullah Çağrı ELGÜN

Şiirin hem hece hem de serbest tarzını başarıyla deniyor. Ahmet Ünal ÇAM, duyguların üstünlükle dile getirildiği, coşku dolu, lirik şiirleriyle karşımıza çıkmaktadır.
ÇAM’ın şiirleri, hecenin kısa ve en işlek ölçülerinde denenerek, şairin hayâl dünyasındaki akisleri, güneşin ışıkları gibi ruhumuza aks ederek bizi dinlendiriyor. Şair bizi kendi dünyamızdan alıp başka dünyalarda, başka diyarlarda ve giderek başka başka hayâllerde gezdiriyor. Şiirin içine içine girdikçe görüyoruz ki şiir, bir derya ki insanı kendine çekiyor ve ÇAM’ın kaleminin ilmik ilmik dokumaları, işlemeleri, kaneviçeleri içerisinde kayboluyorsunuz.
Şair, “Aşık Xp Der ki: Windows’um Gitti”  şiirinde modern teknolojinin getirdiği kolaylıklar, kazanımlarımız: “AŞK”; yanında kaybettiklerimiz ise: HÜSRAN adı ile nitelendirilebilir. Çelişkiler içinde bizim  “Aşk”ımızdan doğan; ama inandığımız, alıştığımız ve ömrümüzü o değerler, alışkanlıklar ve uzun yılların birikimleri ile uğrunda harcadığımız kültüre, inanca, saygı göstermeyen bu teknoloji harikası internete içten içe kızıyor. Her gün değişen teknolojiye ayak uyduramamanın verdiği çaresizlik karşısında hayflanıyor, halkına dert yanıyor:
“Şiirler yazdım, notepat word  ile,
Gönderdim, yahoo, hotmail ile,
Üç gün oldu, bakamadım, nafile,
İnternet sorunlu, bağlantım gitti.

Düzelir mi şimdi, bu sistem?
Düğmeye bassam, reset etsem,
Ah, ekranda bir ipucu görsem!
“Bip” demeden Windows’um gitti.”
Ahmet Ünal ÇAM, bütün bunlara rağmen, insanoğlunun zaman zaman kendi ürettiklerinin sıkıntısını yine kendisinin çektiğini, bu konuda asıl, uzman olması gereken amirlerin dahi teknoloji karşısındaki acizliğini çekinmeden itiraf ettiklerini: “(Ben anlamam!)  dedi de gitti.” Sözleriyle amire itiraf ettiriyor. Sonra  yine bu teknoloji harikası âleti, yine insanoğlunun kontrol edebileceğini de gösteriyor; ve diyor ki:
“Uzmanlar geçsin, kalksın acemi,
Kursun yeniden, kursun sistemi,
“Söyledim de bir amire, derdimi,
“Ben anlamam!”  dedi de gitti.  Şeklinde anlatarak çözümün yine işin erbabında olduğunu, bir ustayı, uzmanı çağırarak meseleyi, yine kendisinin çözebileceğini gösteriyor.

ŞİRLERİNDE KULLANDIĞI DİL ve ORJİNALLİKLER:
Şair şiirlerinde öyle orjinallikler kullanıyor ki bu tarz şairlerimizde çok az görülen ve adına ..... denilen bir tarzdır. Bu ise edebiyatımızda edebî sanat olarak nitelendirilebilen ve her babayiğidin başaramadığı uslûp güzelliğidir. Buluştaki kıvrak ve pratik zekânın şiire kelimelere yansıması usta olma yolundaki pırıltıların yansıması ve şiirin ve şairin  gelecek vaad etmesidir.
Bu tarz şiirlerde şairler, önce çok bildiğimiz basma kalıp sözleri düşündürecek sözcükleri mısralara sıraladıktan sonra sonucun hiç beklemediğimiz, aklımızdan geçmeyecek bir tarzda bitirilmesi, okuyucuya bir bakıma sürpriz yapılmasıdır. Sonuç bir şaşırtma, hayret, soru, dikkat çekme, sözü beklenmeyen bir tarzda bitiriş dikkat çekmektedir.
Şairini bu tarz şiirlerinden birkaç örnek:
GİT!
Salatayı severim,
Elmayı severim,
Seni de...

Salatasız ölmedim,
Elmasız ölmedim,
Ölmem sensiz de!..

PENCEREDE BİR ÇOCUK

Sizin hiç anneniz,
“Döneceğim!” diyerek,
Bırakıp gitti mi bir kapıda,
Kış gününde?..
Beklediniz mi günlerce?
Beklediniz mi senelerce?
Pencerelerde...

Ve bir gün;
Okumayı öğrenip de,
Kapıdaki yazıyı okudunuz mu?
Hece hece kelime kelime,
“Ço çuk E sir ge me   Ku ru mu!..”
“Çoçuk Esirgeme Kurumu!..”


CİNAYETİ GÖRDÜM

Kavak yelleri esiyordu,
Başımda efil efil.
Ve orda, bakışları hançer hançer
Soğuk kanlı bir katil.

Biliyorum cinayete hazırlanıyordu,
Bir masa başında oturuyordu.
Boştu masada bir sandalye,
Kaçarken oradan şahit yazarlar diye,
Parçalaya parçalaya içimi,
Gördüm, öldürdü, son ümidimi...

Gülücükler dağıtarak çevresine

İmza atıyordu nikah defterine...

KOŞU

Çocuk bana gülümsedi,
Çıkarıp bir şeker verdim.
“Kaç lira?” dedi.
“Yanaktan bir öpücük.” dedim.
Ödedi.
Koşan çocuklara takıldı gözü,
Boynu bükük fısıldadı:
“Koşalım mı?”
Gülümsedim: “Koşalım!” dedim.
Kucağıma aldım,
Koştum koştum...
Koltuk değnekleri bizi bekledi!..


SEVGİYE SUSAYANLAR
Kimler sevgiye susuz? Toprağın suya, balığın denize, bitkinin güneşe hasret oluşu gibi sevgiye hasret olan Ahmet Ünal ÇAM, kendisinin suçlu olmadığını, ağlayan gözlerine bakarak onu sevmemizi, annesi, babası olduğu halde göremediğini, sevgiye muhtaç ellerinin tutuverilmesini anne gibi baba gibi ve sımsıkı sarılma isteğini, mutluluktan yorulup gülümsemesi gerektiğini, ziyarete gelen yakını, amcasının (belki de sadece yuvayı ziyaret eden bir gönüllü) yanaklarından öpmese de kendisini sevmesini istiyor.
Saçlarını okşayıp, kimselerin söylemediği: “Yavrum!” sözcüğünü söylemesini, bulunduğu yerdeki yüzlerin donuk, solgun, oyuncakların soğukluğu ve kendilerinin, mutluluk hakkından yoksun bırakıldıklarını ve mutluluk haklarının olup olmadığı soruluyor.
Geceleri soğuktan anne baba kucağı görememekten çorapsız ayağı değil; ama yüreğinin üşüdüğünü ve ziyaretçiye gelene, bir resmini bırakmasını, hiç olmasa geceleri ona sarılarak sıcak yatma isteğini, diğer mısralarda da değişik isteklerini bir bir sıralamaktadır.

HADİ BENİ SEV

Bak da ağlayan gözlerime,
Hadi beni sev,
Ben suçlu değilim
Başımı okşa benim.
Annem varmış babam varmış,
İnan ki ben hiç görmedim
Tutuversen ellerimi,
Anne gibi baba gibi,
Sana sımsıkı sarılsam,
Mutluluktan yorulsam
Gördün mü hiç güldüğümü?
Yıkıp gitme gönlümü
Öpmesen de yüzümü
Hadi beni sev.

Saçlarımı okşasana,
Kimse “Yavrum” demedi,
“Yavrum” der misin bana?

Burada yüzler donuk donuk,
Oyuncaklar öyle soğuk
Hakkımız yok mu söyleyin?
Niye uzak bu mutluluk?

Çorapsız ayağıma bakma benim,
Nasıl üşüyor nasıl yüreğim?
Bir resmini bıraksana,
“Anne!” derim, “Baba!” derim.
Sıcak geçer gecelerim.

Bu gece kal da amca,
“İyi geceler!” diyeyim,
Gideceksen git; ama
Uyurken bir kez güleyim...

Belki bir masal okursun,
Bir buse kondurursun,
Hiç gitmeyecekmiş gibi
Beni mutlu uyutursun.

Gözün hep kapıda,
Acelen var gibi amca,
Çok bile kaldın yanımda,
Gitmeden n’olur son defa,
N’olur bana sarıl da;
Hadi beni sev hadi beni sev (amca!)...

ŞİİRLERİNİN KONUSU ve KULANDIĞI BAŞLIKLAR

Şiirin Konusu:Yalnızlık, kimsesiz çocuklar, gariplik, ölüm, amca dayı, hâlâ ilişkileri, çocuk yuvası, sevgi, günlük aktüel insan ilişkileri, insanlık dışı insan davranışları, ölüm, ayrılık, terör, çağın getirdiği yenilikler, bilgisayar, hapishâne, sevgiye susamışlık, şairler, rüyalar, çocukluk, büyümek, Irak’taki çocuklar, çocukluk düşleri, terörizm, pansiyonlar, gemiler, deniz gibi aktüel konular ve başlıklar aktarılmaktadır.
Şairin, Çocuk Esirgeme Kurum Müdürlüğü yurtlarından birinde kalması sebebiyle kimi zaman içine içine düştüğü yalnızlık, kimsesiz kalmanın verdiği çaresizliği şiirlerinde işlediğini görmekteyiz. Bu ruh haleti içinde yazdığı şiirlerde yurtta kalan çocuklarımızın da hislerine tercüman olduğu düşünülürse bu kitabı yazarak toplum psikolojisine de bir değer ve katkı yapmış olduğunu söyleyebiliriz.
Sanatçının kitabında geçen konular, çoğu zaman üniversitelerin araştırma ve tezlerine konu dahi olabilmekte ve bu konular araştırma ve inceleme yapmak isteyenler için de ayrı bir değer taşımaktadır. Kısaca şairin, belki de farkına varmadan anlattığı konuların içtenliği, çekiciliği, gerçek hayattan alınan kesitlerin ta kendisi olması, şiirin kıymetini artırdığı gibi onu bir belge yapıyor, delil haline de getiriyor.

Yurt çocuklarının içinde bulunduğu durum, duygu, düşünce ve hayâlleri bizi düşündürmektedir. Henüz çocuk yaştaki bu karakterlerin hayata bakışı, o yaşta hayatı algılama biçimleri, ailelerinden uzakta; kimileri, öksüz, yetim, kimsesiz olmanın verdiği  çaresizlik ve bu çaresizlik içinde buldukları çareler ve çözümleri gösteriyor. Bu çocuklarımızın kendi kendine hayatı göğüsleme, mücadele etme yetenekleri, direnç ve kabiliyetleri ile ilgili bilinmeyen yönleri hakkında bizleri bilgilendirmekte ve kimi zaman umursamaz, aldırmaz, aymaz yanımızı iğneleyerek duyarlılığımızı artırmakta ve gözlerimizi açmaktadır.

Şair Ahmet Ünal ÇAM’ın şiir kitabı “Bırakıp Gittin Beni Yaralı”nın son kısmına ileride çıkarmayı düşündüğü, hikâye kitabından (İçimde Bir Sızı Kaldı), adlı kitabının içine (Yürekteki Yanık) hikâyesini almış. Bu hikâyeyi ben, zevkle ve bir solukta okudum. Siz okuyucuların da zevkle ve bir solukta okuyacağınızı zannediyorum. Yazara, hazırladığı hikâye kitabını okuyucularına sunmak üzere, tez zamanda çıkarmasını öneriyorum. Şahsıma müracatı halinde kendisine kitabı bastırılabilecek külfetsiz ve masrafsız yer önerebileceğimi ve kendisini masrafların, külfetlerin yükünden kurtarabileceğimi şimdiden belirtmek istiyorum.
Yeni yazacağı kitaplar konusunda başarı dileklerimizi iletiyor, daha nice kitaplara imza atması temenni ediyorum.
.
Kitap İsteme Adresi: Gündüz Kitabevi Yayınları Demet 7. Sokak no:7/b Yeni Mahalle/ANKARA.
İrtibat Telefonları:
Cep: 0532 692 79 01
0312 346 54  57
Etitör: Ali GÜNNDÜZ
aligunduz@gunduzkitabevi.com.tr              
www.gunduzkitapevi.cm.tr  


ŞİİRLERİNİDEN ÖRNEKLER:

SENSİZ OLMADI

Maziyi sileyim dedim: “Yeniden”,
Ayrılık acısı yaktı derinden.
Unutmak ne mümkün sevdim yeniden
Denedim her şeyi, sensiz olmadı.

Her yerde her şeyde izin var senin
Her tatlı nağmede izin var senin
Yaksam her şeyi, kalır gözlerin,
Sevmeyi denedim, sensiz olmadı.

Baktığım yerlerde seni ararım.
Attığın adımda seni ararım.
Her adım geçişte yanar ağlarım,
Gülmeyi denedim sensiz olmadı.

HAPİSTEN MEKTUP

Geceleri yalnızlığa sarılıp da uyurum,
Hasret yiyip, dert içip büyürüm
Yollarıma güller ser ki gülüm,
Belki bugün belki yarın gelirim

Buharı tütsün, hazır olsun çayım
Gözün yolda olsun, açık kalsın kapın
Boş kalmış ya son resminde sağ yanın,
Girmek için sağ koluna gelirim

Gülüm, beton yerde gül bitmez,
Mektup, selam bana kâr etmez
Bu dört duvar beni hapsetmez
Gözlerimi kapar sana gelirim

ATTIN BAŞIMI SEVDALARA

Bir bahar gunü
Attın Başımı sevdalara
Çekip gittin
Erişilmez yollara

Koştum peşinden
Çıkmaz sokaklar
Kesti yolumu
Döneyim dedim
Aşılmaz dağlar ördü yolumu

Çaresizliğin sınırlarındayım
Hayâlin yol gösteriyor
Yolların sonu uçurum
Tam “Kurtuldum” derken,
Tekrar tekrar düşüyorum,
...Sevdana


DERDİNLE

Derdin derdin diyerek
Dertlendim senelerce,
Şimdi ellerin oldun
Derdim arttı binlerce

Sana mutluluk dolu
Bir ömür diliyorum,
Sensiz gülemesem de
Tebessüm ediyorum

Bahar gelmiş, baktım da
Kuşlar cıvıl cıvıl yine,
Sensiz hayat sürüyor
Sensizim derdinle.

ŞAİRİM KİMSESİZİM

Karartmadan kendi bahtlarını
Son şiirimi sökecekler kalbimden
“Atın, hayır, yok artık bu bedenden!..”
Deyip, sürecekler atlarını



BU KAÇINCI?
Bu kaçıncı söyle, bu kaçıncı?
Bu kaçıncı yıkılışım, ölürcesine.
Ne candan bir dost ne vefalı bir yâr
Bu kaçıncı kış, kaçıncı bahar.

Çiçeklerim açmadan soluyor,
Güneş doğmadan
ömrümde akşam oluyor,
Söyle kaçıncı akşam, bu sensiz?
Söyle kaçıncı gün ki sensiz?..


BÜYÜMEK

Evden ağıtlar yükseliyor,
Ağlıyorlar.
Ben daha çocuğum;
Ama ağlamamalıyım.
Artık evin erkeği benim.
Büyümeliyim.
Anneme bakacağım.
İlk  iş yarın simit satacağım.
Oysa oysa yarın...
Balığa gidecektik babacığım...


PİLOT AMCA
(Irak’taki Çocuklara)
İnsanlar ne kadar medenî,
Kılıcıyla yürekleri sökmüyor artık.
Öldürdüklerinin gözlerine bakmıyor artık.
Ne feryat duyuyor ne figan...

Pilot amca, çok bağırsam duyar mısın beni?
Meselâ kolumu parçaladığında,
Ya da bombaların ayağımı kopardığında,
Duyar mısın beni?!.
Benim yüreğimi parçalarken,
Sesim, senin yüreğini acıtır mı?..

Pilot amca, ne güzel uçaklarınız var.
Ne güzel bombalar atıyorsunuz üstümüze,
Ne güzel parçalıyorsunuz bizleri.
Sen de ölümü bekledin mi çaresizce?
Senin de kolların koparıldı mı?
Hiç görmediğin hiç göremeyeceğin,
Belki de güzel yüzlü pilotlarca,

Açlık susuzluk nedir bilirim.
Peki katliam ne demek amca?..
“Morgda yer kalmamış” ne demek?
Senin uçağında yer var mı amca?
Çocuğunun fotoğraflarının yanına,
Benim de kellemi koyar mısın?..

Ellerin ne kadar temiz pilot amca,
Yüreğin kadar kirlenmemiş!..

KAYNAKLAR:
1) ÇAM, Ahmet Ünal, “BIRAKIP GİTTİN BENİ YARALI”, Gündüz Yayınları, Birlik Matbaası, 96s. Nisan, Ankara, 2006
2) GÜNDÜZ Ali, aligunduz@gunduzkitabevi.com.tr              
3) www.gunduzkitapevi.cm.tr  






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder