1 Ağustos 2021 Pazar

ŞAFAK SAHİPLİ’NİN ÖZKAN HÜSEYİN HAKKINDA YAZDIĞI: “ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜYEN ADAM” KİTABI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ; Abdullah Çağrı ELGÜN

                                ŞAFAK SAHİPLİ’NİN ÖZKAN HÜSEYİN HAKKINDA YAZDIĞI

 ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜYEN ADAM” KİTABI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

Abdullah Çağrı ELGÜN

PROF. DR. (HC) ÖZKAN HÜSEYIN’IN HAYATI:

Abdullah Çağrı ELGÜN

1947 yılında Batı Trakya'nın Rodop (Gümülcine) vilayetinin Kargılı Sarıca Köyünde dünyaya geldi. Orta halli rençper bir ailenin beş çocuğundan en küçüğüdür. İlkokulu burada okudu. 1969’da askerliğini tamamladı.

O dönemdeki siyasîlerin uyguladığı politikalar sebebiyle, Yunanlıların Batı Trakya Türklüğüne olan baskıları, gün geçtiçe artıyordu… 1972 yı­­lın­­da Yunanlıların o dönemde Türk azınlığına uyguladığı baskılar çok rahatsız ediciydi. Bu sebeple Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türkleri’nin haklarını Almanya’da daha rahat ve daha iyi savunup müdafâ edebileceğini düşünmüştü!..

Özkan Hüseyin de Batı Trakya Türkleri’nin her ferdi gibi vatanını müdafânın  ve Yunanistan tarafından ellerinden alınan haklarını, yeniden elde etmenin peşindeydi…

O yıllarda Almanya’ya işçi göcü vardı!.. Yunanlıların baskısı karşısında Batı Tarakya Türklüğü çok tedirgindi. Özkan Hüseyin de bu tedirginlik ve baskılar sebebiyle eşi­­ni ve bir (1) ya­­şın­­daki ço­­cu­­ğu­­nu, ba­­ba­­sı­­nın ya­­nın­­da bı­­ra­­ka­­rak kö­­yü­­nü terk ederek Almanya’ya gitti. Almanya’da Batı Trakya’nın haklı davasını daha iyi müdafa edeceğini düşünüyordu…

1972 yılında Almanya’nın Münih kentindeki MAN Fabrikası’nda çalışmaya başladı. MAN Yetkilileri ile iyi ilişkiler kuran Özkan Hüseyin, MAN Firması Yetkililerinden, din kardeşlerinin topluca ibadet edebilecekleri bir Mescit temin etti. (1973)

Bundan sonraki yılları Avrupa ülkeleri ve Al­­man­­ya’nın Mü­­nih, Bavyera  şeh­­irleri­­nde ça­­lış­­ma­­ya başladı. Ora­­da ör­­güt­­le­­ne­­rek, der­­nek­­ler kur­­du. Yu­­na­­nis­­tan’­­da­­ki Türkle­­r’in hak­­la­­rı­­nı sa­­vun­­mak için ulus­­la­­rar­­sı alan­­da büyük bir mü­­ca­­de­­le baş­­lattı.

Çavuşoğulları sülalesinden olan Özkan Hüseyin, evli ve iki oğlan babası olup bunlardan da beş torun sahibi olarak, hayatını bir “Seyyah” olarak devam ettirmektedir!..

KÜLTÜR, SOSYAL ÇALIŞMA ve DERNEK FAALİYETLERİ:

Yunanistan, Batı Tarkya’dan, Almanya’ya geldiği günden itibaren, Almanya’nın Münih kentinde bulunan, Türk Kültür Dernekleri faaliyetlerine, iştirak etti. Burada Folklor ve Musiki Grupları oluşturdu. Kültür Gecelerine katıldı.

Bavyera Türk Sanat ve Kültür Derneğinin idare ve kültürel çalışmalarında görev aldı. Batı Trakya Türkleri Kurultayı ile Türk Dünyası Kurultayları’na delege olarak katıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Yılı Kutlamalarına, Romanya, Köstence’de yapılan II. Balkanlar ve Avrupa Türk Edebiyatları Toplantısı’na KIBATEK (Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu) davetli olarak katıldı.

Batı Trakya Türkleri’ni “Tek Dernek” çatısı altında birleştirme yönünde büyük gayret gösterdi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Doğumunun 100. Yılı Hürmetine, 22 Mart 1981’de Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği’nin kurulmasında rol aldı.

Batı Trakya Türkleri Dernekleri Federasyonu’nu temsilen Dr. Sadık Ahmet'in Yunanistan, Selanik'teki Mahkemesine arkadaşlarıyla birlikte “Gözlemci” olarak katıldı. Bu arada “Yabancı Gözlemciler” ile Batı Trakya’yı dolaştı.

Çeşitli Avrupa şehirlerinde düzenlenen Açık Oturum ve Konferanslara katılarak, Batı Trakya Türklüğünün, haklı davasını anlattı. Yine bu konularla ilgili muhtelif gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Hemşerilerini bilgilendirmek için dernek lokaline bazı konuşmacılar davet ederek, çeşitli sohbet toplantıları düzenledi.

Özkan Hüseyin, kurucusu olduğu Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği’nde, altı (6) yıl Genel Sekreterlik, bir (1) yıl Din İşleri Sorumluluğu, bir (1) yıl Denetim Kurulu Başkanlığı yirmi (20) yıl da Genel Başkanlık görevinde bulundu.

2008 yılında kendi isteğiyle başkanlığa veda etti. 8 Haziran 2008 tarihinde yapılan Derneğin Genel Kurulunda “Yeniden Yapılanma Komitesini” oluşturdu. Derneği bu komiteye teslim etti. Yapılan Genel Kurulda, kendisine Onursal Başkanlık görevi verildi. Aynı zamanda da Yeniden Yapılanma Komitesi yeni bir seçim yapılıncaya kadar da kendisine, “Yeniden Yapılanma Komitesine Başkanlık” yapma görev ve yetkisi verdi. 

Kurucusu bulunduğu dernekte hiç aralıksız yirmi sekiz (28) sene görev yaptı. Yine kurucusu bulunduğu: Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nda 1988 yılından 2002 yılına kadar hiç aralıksız on dört (14) sene görev yaptı.

Ayrıca kurucusu bulunduğu, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nda üç (3) dönem Başkan Yardımcılığı, üç (3) dönem Genel Sekreterlik, bir (1) yıl Yönetim Kurulu Üyeliği, bir (1) dönen Teşkilat Kolları Başkanlığı, beş (5) dönem de Sosyokültür Kolları Başkanlığı görevini sürdürdü.

Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türkleri, Balkan Türkleri ve Türk Dünyası için büyük çabalar harcayarak özellikle Almanya ve bütün Avrupa’da Türk ve Türklük için kalıcı birçok hizmetlerde bulundu. Orada SARICALI lakabıyla ün saldı!..

5 Ekim 2002 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul'da, Kültür ve Eğitim Kolları Başkanlık görevine seçildi ve bu görevi layıkıyla yerine getirdi…

ÖZKAN HÜSEYİN

BİTİRDİĞİ OKULLAR, ALDIĞI EĞİTİM ve KURSLAR:

Özkan Hüseyin, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Batı Avrupa Programında Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmayanlara tanınan, haklardan istifade ederek, Almanya’da Açık İlköğretim Okuluna kaydını yaptırarak, öğrenimine devam etti ve Almanya’dan sekiz (8) yıllık “İlköğretim Diploması” aldı.

Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Lisesinde tahsiline devam eden Özkan Hüseyin, Ocak 2016 tarihinde Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Lisesi’nden de mezun olarak “Lise Diploması” almaya hak kazandı...

“Osmanlıca Okuma ve Yazma Eğitimi”, “Çini Kursu”, “Kriz Yönetimi”, “Sosyal Medya” gibi konularda “Uzmanlık Eğitimi” aldı. Burada Uluslararası geçerliliği olan sertifikaların da sahip oldu.

Dr. Özkan Hüseyin, Academy Education & Consultancy (AEC) ve KARİYER.NET Firmaları’nın iş birliği ile gerçekleştirilen “Kariyerini Kampüste Netleştir Programı” çerçevesinde seminerlere katıldı. “Bireysel Kariyer Planlaması”, “Mülakat Teknikleri Eğitimi”, “Uygulamalı CV Hazırlama Eğitimi”, “Olmaz Böyle Mülâkat (Tiyatro – Uygulama)”, “Beden Dili ve İletişim”, “Sorunlara Çözüm Önerileri”, “Diksiyon ve İletişim”, “İşaret Dili Eğitimi”, “Yaşam Koçluğu Eğitim”,.. gibi eğitimlerini de başarılarla tamamladı. Alınan gerekli kurslar sonucunda, Uluslararası Geçerliliği Bulunan, IBPDA ve AEC Onaylı, Sertifikaların sahibi oldu..

Dr. Özkan Hüseyin, bunlardan başka kendini geliştirmek ve toplum karşısında bir adım daha önde olabilmek maksadıyla başka eğitimler de aldı:

Liderlik Okulunun: “Sertifika ve Uzmanlık Eğitimleri Programları” dahilinde, Ankara Gazi Üniversitesi İktisadi ve idarî Bilimler Fakültesi 100. Yıl Salonunda yapılan kurslarda da başarı sağlayarak “Liderlik ve Takım Çalışması”, “Proje Yönetimi”, Eğitim Sertifikalarının da sahibi olmuştur.

ALDIĞI UNVAN, BELGE ve ÖDÜLLER:

Kurduğu Uluslararası Araştırma Merkezi (BATTAM) ve “BATTAM Kültür Hizmetleri” olarak yayınladığı bilimsel kitaplarla: Türk, Türklük ve Türkoloji Bilimine önemli katkılar yaptı. “Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi” tarihinde ilk kez üç gerçekleştirdiği hizmetlerine karşılık olarak Özkan Hüseyin’e Azerbaycan Hükumetine Bağlı Bilim Kuruluşu: VEKTÖR Beynelhalg Elm Merkezi (International Scientific Center) tarafından:

1.      “FAHRİ DOKTORA” Belgesi ve Payesi vererek, onurlandırıldı.

Azerbaycan'ın Uluslararası Saygın Bilim Kuruluşunun Beratı 22 Mayıs 2007 günü Gence Devlet Üniversitesi’nde düzenlenen özel bir törende: Azerbaycanlı Bilim Adamları ve Öğrenciler huzurunda VEKTÖR Başkanı Prof. Dr. Elçin İSKENDERZADE’nin eliyle Özkan Hüseyin’e “FAHRİ DOKTORA” Belgesi ve Unvanı takdim edildi.

 

2. Özkan Hüseyin Batı Trakya Türklerine, Türk Kültürüne ve Türk Dünyasına kazandırdığı on beş (15) ayrı konuda (15) kitabı göz önünde bulundurularak VEKTOR Beynelhalg Elm Merkezi (International Scientific Center) tarafından:

“FAHRİ PROFESÖRLÜK.” Unvanı ve Belgesi verilerek onurlandı.

 

3. Bu belge ile aynı zamanda, Özkan Hüseyin’e, VEKTOR Beynelhalg Elm Merkezi (International Scientific Center) tarafından:

 YUNANİSTAN TEMSİLCİSİ” görevi de verildi…

 

4. Özkan HÜSEYİN (BM) Birleşmiş Milletler tarafından, “2011 YILI LİYAKÂTİ”,DÜNYA KÜLTÜRÜ ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ” ne layık görülerek:

 “ORDEN” ile ödüllendirilmiştir!..

 

5. Azerbaycan Beynel Halk İlim Merkezinin, İlmi Şurası tarafından “Türk Dünyası Medeniyetine Gösterdiği Hizmetlerine” karşılık olarak Özkan Hüseyin:

“ULUSLARARASI ALTIN YILDIZ MADALYASI” ile ödüllendirildi.

 

6. Prof. Dr. (HC) Özkan Hüseyin’e, “Beynel Halk Mükafat Komitesi” tarafından:

TÜRK DÜNYASI FAHRİ KÜLTÜR ADAMI” ödülü de takdim edildi.

 

7. Dr. (HC) Özkan Hüseyin'e “Dünya Medeniyet ve Barışına” gösterdiği hizmetlere göre, Cenevre şehrinde faaliyet gösteren “Uluslararası Ödül Birliği” (UNKOPA) tarafından:

“AVRUPA ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ”,  (ORDEN)  takdim edildi.

 

8. Birleşmiş Milletler “Uluslararası Halk Mükafat Komitesi” tarafından, “Fahri Barış Büyük Elçisi” unvanı, kırk (40) yıldır Avrupa’da verdiği “Özgürlük ve Barış Mücadelesi” göz önünde bulundurularak “AMBASSADOR LİEDER ORDEN” madalyası ile ödüle layık görüldü…

ÖZKAN HÜSEYİN’İN DOĞUP BÜYÜDÜĞÜ VATANI

BATI TRAKYA İÇİN VERDİĞİ MÜCADELE:

AGİK­­­'e Ba­­­tı Trak­­­ya Türk­­­le­­­ri’­­­nin adı­­­nı “Yu­­­na­­­nis­­­tan'­­­da­­­ki  ‘Türk’  Azın­­­lığı" ola­­­rak yaz­­­dırıp kabul ettiren ilk, cesur ve efsane bir isimdir.

Av­­­ru­­­pa Gü­­­ven­­­lik İş Bir­­­li­­­ği Teş­­­ki­­­la­­­tı (AGİK-AGİT) Ka­­­pı­­­la­­­rı­­­nı ara­­­la­­­yıp 1992 yı­­­lın­­­da Ba­­­tı Trak­­­ya Türk­­­le­­­ri­­­'nin problemlerini AGİK­­­'e ta­­­şı­­­yan ve orada konuşan ilk Batı Trakya Türk’üdür!..    

Özkan Hüseyin: Avrupa Parlementosu önünde Yunanistan Başbakanı Kontantinos MİÇOTAKİS’i: “SAYIN BAŞBAKANIMIZ, KONTANDİNOS MİÇOTAKİS! BATI TARAKYA TÜRKLERİ’NİN YASAL ve ANAYASAL HAKLARINI NE ZAMAN VERECEKSINIZ?..”   yazılı pankartla karşılamış, sorusunu sormuştur?.. Bu girişimden bir müddet sonra Batı Tarakya Türkleri’ne yapılan kısıtlamalar kaldırılmıştır!..

Özkan Hüseyin’in daha önceden de tanıdığı “Avrupa Federatif Halklar Topluluğu” (FUEV), Dr. Yvo Pieters’in de girişim ve katkılarıyla Batı Trakya Türk Dernekleri Federasyonu’na da bu konferansa davet edilme hakkı kazandırmıştır!..  

Bu konferans, Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu Yönetim Kurulunda gündeme getirilmişti. Yönetim Kurulu, Özkan Hüseyin ve diğer iki (2) arkadaşıyla beraber bu konferansa katılma ve Batı Trakya Türkleri’nin haklarını savunması yetkisi verilmişti.

Daha önceleri Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif, Yunanistan'da 5 Kasım 1989 tarihinde yapılacak olan Genel Seçimlerde, propaganda esnasında: “Türk” kelimesi kullandıkları için Yunan Mahkemelerince, tutuklanarak hapse atılmışlardı!..

25 Ocak 1989 tarihinde Gümülcine Bidayet Mahkemesinde “Güven Listesi” adaylarından Doktor Sadık Ahmet ile İbrahim Şerif yargılandılar. Bu iddia ve yargılama sonucunda sanıklara: on sekizer (18) ay hapis ve üçer (3) yıl da “Siyasi Haklardan Mahrumiyet Cezası” verilmişti. Sanıkların, karara karşı temyiz edilme hakkı olmakla beraber, bu temyiz davası görüşülünceye kadar, hapsedilmelerine hüküm verildiği için Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in Millet Vekili Adayı olma hakları ellerinden alınmış oluyordu… Bu ince bir ayardı!..

İstinaf Mahkemesi, Güney Yunanistan da Patra kenti Bidayet Mahkemesinde 30 Mart 1989 tarihinde dava görüşülmeye başlandı… Doktor Sadık Ahmet’in on beş (15) ay, İbrahim Şerif’e ise on (10) ay verilmiş olan Mahkûmiyet Cezaları paraya çevrildi…   

Özkan Hüseyin ve üç arkadaşı da aynı tarihte Danimarka'nın Başkenti Kopenak‘ta Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Toplantısı’na katılmışlardı. Komite Başkanı “Prof. Crhristian Erik Siesby” “Yunanistan Başbakanı Konstandinos Miçotakis’e” 29 Mart 1990 tarihinde Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in haksız yere hapsedildiklerini gerekçe gösterilerek, serbest bırakılmaları için komite adına bir mektup göndermişti.

Mektuba: Başbakan Konstandinos Miçotakis’ten, 1 Nisan 1990 tarihinde cevap gelmiş ve Mektubun cevabında: “İnsan Hakları İzleme Komitesi Başkanı: “Prof. Crhristian Erik Siesby” ye: “Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in serbest bırakıldıkları” belirtilmişti!..

HAPİSTEN MECLİSE:

Dr. Sadık Ahmet, 8 Nisan 1990 tarihinde Batı Trakya (Rodop) Milletvekili, Ahmet Faikoğlu da İskeçe’den Bağımsız Milletvekili olarak Yunan Meclisine girmeyi başarabilmişlerdi… Bu olay da Batı Trakya Türkleri’nin tarihinde bir, “ilk” olarak yaşanmıştı.

O günlerde, Özkan Hüseyin de bu soruşturma ve kısıtlamalardan boş bırakılmıyordu!.. Hakkında şikâyet üzerine şikayetler ve mahkeme üstüne mahkemeler ile meşgul edilerek Batı Trakya Türklüğünün Avrupa İnsan Hakları Konseyi’nde konuşması istenmiyor; Batı Trakya Türklüğüne, sözcülük yapması engellemeğe çalışılıyordu!..

Çok çok dikkat çekici ve düşündürücüdür ki Özkan Hüseyin’in “Yunanistan, Patra” ’daki Mahkemesi ile “Danimarka Kopenak”’taki her iki görev ve toplantıları da aynı tarihte tekabül ettirilerek çakıştırılmıştı!.. Bunun bir tesadüf olacağını var saymak, olayları akıl, mantık ve vicdan süzgecinden geçirenler için hiç de mümkün gözükmemektedir!..

Prof. Dr. (HC) Özkan Hüseyin’in bu mücadeledeki, girişimleri, önüne serilen kısıtlamalar ve bunların üstesinden nasıl bir kurnazlık, kıvrak bir zekâ, konulara vakıflık, hazır cevaplılık, akıl, mantık kullanma … gibi hünerlerine bakılıp, ciddî mânâda ele alınınca, “Uluslararası İlişkiler” ve “Siyasal Bilgiler Fakülteleri”nde ders ve tez konusu olabileceği görülmektedir…

PROF. DR. (HC) ÖZKAN HÜSEYİN ANLATTIKLARI:

“Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif hapisten nasıl serbest bırakıldı? Bütün engellemelere rağmen, nasıl Bağımsız Millet Vekili seçilebildiler?..

Bir Devrin Şahidi olanlar arasında bulunan Özkan Hüseyin’in “Türkün Sesi ve Sözü” adlı 490 sayfalık kitabında, devrin en önde gelen saygın insanları Özkan’dan yeterince bahsetmektedir!.. Özkan Hüseyin’in: “Dürüstlüğünü, çalışkanlığını, kahramanlığını, sözüne sadakati, mert, yiğit ve kelle koltukta gezen, nasıl bir vatan sevdalısı, Türk aslanı” olduğunun anlatıldığı, destanlar, şiirler, besteler, makaleler ve methiyelerin yazılmış olduğu dikkat çeker!..  Kısaca bu adamın özü ve sözü bir ve doğrudur!..

 “Bizim Finlandiya Helsinki AGİK toplantısına katılmamızın engellenmesi mümkün değildi! AGİK’e katılmamız için, bize bu görevi, (Batı Trakya Türkleri’ni temsil yetkisini), Almanya’daki Batı Trakya Türk Dernekleri Federasyonu’nda, Federasyon toplantısına katılarak karar alan Dernek Başkanları vermişti. Bu sebeple, bu işin hiçbir şekilde bahanesi ve aşağısı ve yukarısı yoktu!...

Oraya, muhakkak gidilecekti. Gitmemekle, Batı Trakya Türklüğüne en büyük ihaneti etmiş olurduk! “Ne pahasına olursa olsun, Batı Trakya Türkleri’nin haklarının savunulması için, oraya gitmek, orada konuşmak ve Batı Trakya Türk’ünün yaşadığı mağduriyetleri anlatmak bizim için bir vatan borcuydu!.. Buna mecburduk!.. Ne üzücü ki bizim oraya gitmemiz ve orada konuşma yapmamız kurum ve en yetkili ağızlar tarafından asla unutulmaması gerekli bir tavır ve davranışla engelleniyordu!..

Bizim oraya gitmemizi engellemek isteyen kişinin veya kişilerin kim olduklarını okuyucularımız da merak etmiş olmalılar… Ben, bunların kim olduklarını merak edip de Cafer Alioğlu’na hiç de sormadım. Sormaya da gerek duymadım. Zaten bu gibi olaylar da bir ilk değildi... İlk kez yapılmıyordu!.. Şüphesiz ki bu durum, bizim üzerimizden, ucuz siyaset yapanların işiydi... Bunların kim olduklarını çok iyi biliyordum. Bildiğim için, bunlara hiçbir zaman fırsat tanımadım; çünkü milletim için yapacağım bir işi severek, inanarak ve o duyguyu yaşayarak yaparım. Bu sebeple yapılması gerekeni de yaptım... Bundan da haz duyuyordum. Cezasını çekmem gerekirse de seve seve çekmeye hazırdım; ama milletimin hakkını aramamak gibi bir vebali de çekemezdim… Ne milletimi bir menfaat karşılığı satacaktım ne de milletimin hakkını yedirecektim… Bu yolda kellemizi ortaya koymuşken kimseden bir emir, direktif alamazdım!.. Bunun için ne birinden bir para aldım ne de bir menfaat elde etmedim… Benim için her zaman, milletimin menfaati ilk planda gelmiştir!..

Böylesi önemli bir toplantıda Batı Trakya Türklüğünü anlatmak, onların haklarını istemek ve savunmak, uluslararası alanda ilk kez yapılıyordu!..  Bu ilk girişim başarılı oldu. Bazıları bizleri tenkit, bazıları da tebrik ederken, bazıları da Ankara’ya özel davet çıkardılar; ama Ankara’ya çıkartılan bu davete, icabet etmedim!.. 

İşte Özkan Hüseyin böyle bir davayı adamıydı… Omuzlarında büyük
bir mesuliyet, sırtında ağır bir yük vardı!.. Dönemin siyasetçileri idrakten yoksun olarak Yunan delegelerinin yanında, belki de onlarla anlaşmış olarak, Özkan’ın konferansta konuşmasını ve Batı Trakya Türklüğünün hakkını savunmasını, engellemeye çalışıyordu!..  

Çile ve mücadelelerle dolu hayatı, ileride de söyleyeceğimiz gibi çetin, taş ve çakıl yığınlarıyla dolu ve hedefleri Cudi, Erciyes ve Ağrı Dağı kadar zorlu ve ulaşılamayacak kadar yüksektir!..

 

KİMLER, ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜR ve ÖLÜMSÜZ OLURLAR?

Tarihte bunun örnekleri çoktur: Kürşat, Bilge Kağan, Kültiğin Kağanlar ve Vezirleri Toyukuk (725-734) yani 7.y.y. bugün 21.y.y. 14.yüz yıl sonra bile, bugün yaşıyormuş gibi hatırlanmalarının sebebi nedir? Atatürk ise ölümünden yüz (100) yıl sonra bile kabrinin başına bugün yüz binlerce kişiyi topluyor. Yani, hâlâ dipdiri ve dimdik ayaktalar!..

Bu liderlerin sarsılmaz inançları, dirençli duruşları, ortaya koyduğu kimliği, şahsiyeti, tavrı, gösterdiği cesaret, yüreklilik ve başardığı işlerle, daha hayatta iken halkının gönlüne taht kurmuşlar. Halkıyla ağlamış, halkıyla gülmüş ve halkıyla bütünleşmiş kahramanlardır; ancak bu bunun gibiler ölümün üstüne yürüyebilir ve ölümsüz olabilirler… İşte, ÖZKAN HÜSEYİN de bunlardan biri olarak “Ölümün Üstüne Yürüyen” adandır!..

 

AHMET YESEVÎ, Hacı Bektaşî Veli, Yunus, Mevlânâ niçin hiç unutulup yitmiyor, kaybolmuyorlar? Hangi görevi taşımış, eziyeti çekmiş ve inancın yükünü sırtlamışlardır? Bu kahramanlar: Bu kutsal ve meşakkatli görevi bütün acı ve ıstıraplarına, eziyetlerine, yaralanma, suikastlarla öldürülme pahasına, bile bile ölümü göze alıp, gözünü kırpmadan ölümün üstüne atlama yüreklilik ve cesaretini göstererek, ideali uğrunda ölümü hiçe sayarak ölümsüzleşirler… Bu ise zor bir görev ve karardır. İşte bu cesaret ve yüreklilikleri onların ölümü hiçe sayan ve hayata kıymet vermeden ölümün üstüne yürüyerek ölümsüzleşmelerindendir!..

Bu kahramanlar, adlarını ebedî taşlara yazdırır ve kendilerinden yüz yıllarca sonra bile övünç, gurur, kıvanç ve iftiharla kendilerinden söz ettirirler… Onlar ölebilirler; fakat arkada bıraktıkları örnek olmuş hayatları: Hareket ve tavırlarıyla, yürüdüğü yollarda bıraktığı izlerle, efsanevileşirler. Erişilmez büyüklükleri, efsanevî hayatları, kendileri gibi arkada bıraktıkları genç, cesur, yürekli, mücadeleci ve gelecek nesillerle, her daim hatırlanmağa yaşamağa devam ederler…

Velhasıl: “Bir ölür, bin dirilirler!..”  Bu yüce, mübarek ve ulvî, kahramanları, olağandışı mücadeleci insanları halk, kalbine öylesine gömer ve ona öyle bir taht ve taç giydirir ki yüz yıllar sonra bile, bu taç ve tahtta, kendisini kat kat geçen, fedakârlık, başarı ve hizmette çok çok geride bırakanlar dahi onların, halk tarafından giydirilmiş taht ve tacını elinden alamazlar!.. İnsanların gönlüne kurduğu tahtından indiremezler... Bu kahramanlar sadece kendi milleti tarafından değil, başka milletlerin halkları, başka milletlerin fertleri tarafından da sevilir, takdir edilir ve her daim hatırlanıp gönüllerde yaşatılırlar…

Onların heykelleri ülkelerinin caddelerini sokaklarını, parklarını, meclislerini, resmî ve gayri resmi binalarını, üniversitelerini, müzelerini, kütüphanelerini süsler. Adı ile hayat hikâyesiyle gelecek nesillere ilham olur, daha nice yüz yıllar boyunca da ilham kaynağı olmaya ve ilham vermeye devam ederler!..

İşte biz de: Özkan Hüseyin gibi kahramanlarımızı, posta pullarına, kartpostallara, yaptığımız çanak ve çömleklere, fotoğraflarını işleyerek, fotoğraflarını koyarak; caddelere, sokaklara, yeni mahallelere, parklara, stadyumlara, tiyatro binalarına hızlı tiran istasyonlarına isimlerini vererek; kitaplara, çocuk hikâyelerine, romanlara, şiirlere, bestelere, şarkılara konu yaparak adını duvarlara kazıyarak abideleştirebiliriz!..

Böylesi kahramanlar, milleti tarafından sevilir, sayılır, hürmet bulur. Her vakit saygı bulur, saygı görür ve hiçbir vakit ne unutulur ne unutturulabilir ne son bulur ne de tükenirler!.. İşte Özkan Hüseyin de bunlar gibi yaptıkları ve bıraktıkları eserlerle, izleri, halkının ve diğer milletlerin halklarının gönüllerine altın harflerle kazılmış olduğundan, ölümsüzlüğün sırrına erecekler yolunda ilerlemeğe devam etmektedir!..

 

ALİ ŞİR NEVÂÎ: Bütün eserlerinde 1 milyon 328 bin kelime kullanmıştır!.. Türkçenin ses bayrağıdır. Bunlardan sadece 26 bini tekrarlanmayan kelimelerdir. “Divanımı Çin’den Tebriz’e kadar göndererek Türkçe’nin ses bayrağını dalgalandırmak suretiyle, 150’ye yakın ülkeyi, sadece Divan’ımı göndermekle fethettim!” der…  

Bu isimler, binlerce yıl önce ölüp gittikleri halde, hâlâ canlı ve dipdiri olarak hatırlanmaya devam etmektedirler?..  İradeleri sağlam, zekâları keskindir. Devvâsa; hayalleri olan, ufukları geniş insanlardır. Yıllar öncesini, gelmeden önce görebilenlerdir. Bunlar, vatanı ve milleti uğrunda her daim kelle koltukta; çoluk çocuk, aile ve efratları aleyhinde olan düşmanları tarafından, her daim tehlike altında olsalar da gözü kara, serden geçti, kelle koltukta, yürekli, cesur kahramanlardır.  

Bunlar dirençleri ve dik duruşlarıyla, söyledikleri sözleriyle bizleri cezbetmeye devam ediyorlar… Özkan Hüseyin de yaşadığımız bu çağda ve gelecekte bizi kendi cazibesine kaptıran, gittiği yollardaki bıraktığı izlerle, kendini takip ettiren, gelecekte de ettirecek olan ender şahsiyet olmaya ve ender şahsiyet kalmaya devam edenlerdendir.  

 

ESKİ ve YAKIN ZAMANLARIN KAHRAMANLARINDAN:

Oğuz Han, Cengiz Han, Timur Han, Alparslan, Süleyman Şah, Osman, Yıldırım, Yavuz, Fatih, Kanunî… Osman Batur, İsa Yusuf Alptekin, Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU, Dr. Sadık Ahmet, Rauf DENKTAŞ, Özkan Hüseyin…

 

KURTULUŞ SAVAŞINDA KADINLARIMIZDAN:

Halide Edip Adıvar (Halide Onbaşı), Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Fatma Seher ERDEM (Kara Fatma), Halime Çavuş, Hafız Selman İzbeli, Gördesli Mahbule, Çete Emir Ayşe, Tayyar Rahmiye ,…

ÇOCUK KAHRAMANLARDAN:

Fındıkoğlu İbrahim, Sait Yalçın, Kısakürekzâde Şahap, Etlioğlu Ahmet Duran, Bombacı Ahmet, Şekerci Ökkeş, Cuhadar Ali, … çocuk olmalarına rağmen vatanları uğrunda canlarını feda etmekten çekinmediler… Vatanlarını müdafâ edip savunmak için “Kurtuluş Savaşı” na katılarak Gelibolu, Kanlı Sırt, Kanlı Dere, Çanakkale, Tınaztepe, Koca Tepe, Conk Bayırı, … yerlerde şehitlerin kanları oluk oluk akıp dereleri doldururken, korkmadan tam bir ercesine ileri atıldılar. Tepeden yağan bombalar, mermi şimşekleri, ortalığı toz ve dumana katarak düşen güller onları korkutamadı. Yağmur gibi başlarına inen kaya parçalarından, mermi ve süngülerden çekinmeden Şehit ve Gazi olmak için cephelere koştular…

 

Mareşal Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Mehmet Âkif; Ali Rıza Paşa, Salih Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Rafet Bale Mustafa kemal Atatürk ve diğer cesur, yürekli ve kahraman arkadaşları ise cephelerde düşmanla yüz yüzedir... Bu kahramanlar sadece bizim ülkemiz için değil başka devlet ve başka ülkeler için de insana ve insanlığa örnek teşkil ettiği ve örnek alınacak işler başardıkları, mazlum, masum ve esir milletlere de ufuk açtılar. Bu kahramanların hedefi: “İnsan, insanlık, hak, hukuk, adalet, hürriyet” olduğu, vatanlarını müdafaada korkusuz davrandıkları için bu milletlerin de şehirlerini ülkelerini resim, heykel, söz ve davranışlarıyla süslemeğe devam ederek unutulmasına engel olurlar… Başka başka yüzlerce ülkenin meydanları, caddeleri, sokakları, parklarını, bunların isimleri süsler, heykelleri aydınlatır, fotoğrafları can vermeye devam ederler.

İşte Özkan Hüseyin de bunlardan biri olma yolunda azimle yürümektedir.

Bunlar kimi zaman dinî liderler, vatana ve milletine kendisini adayan idealist insanlardır. Bunlar, kimi ilim adamları kimi zaman sanatçılar, kimi zaman da devlet kuran baş komutanlardır…  Hayatını insanlığa, vatanına, milletine, milletinin hür ve bağımsızlığına adamış mücadeleci önderlerdir. Halk tarafından sevilmiş, saygı görmüş ve halkının gönlünde taht kurmuşlardır!..

Batı Trakya Türk’ü de varlığını, ataları Bilge ve Kültiğin Kağanlar gibi Özkan Hüseyin’in gece uyumayan, gündüz oturmayan, ölesiye bitesiye milleti, vatanı ve Batı Trakya Türklüğü için çalışan, yılmaz, sarsılmaz, inançlı, gayreti ve büyük, dev, devvâsa tanıtımlarına borçludur!.. 

Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türk’ünün sesini, dünya kamuoyuna duyurdu. Özkan Hüseyin’in kurduğu derneklerin birleşerek, federasyon oluşturduğu bu yapıyla dev kültür ve şiir etkinlikleri, devasa festivaller, fuarlar; koca tanıtımlar, kocaman kampanyaları, açık oturum ve konferanslara kapı açtı. Akabinde çıkartılan görsel ve basılı eserler, video konuşmaları, televizyon programlarıyla etrafını gümbür gümbür salladı, sarstı ve fırtınalar estirdi. Bora ve kasırgalarla her yere yayıldı… Bu hareket ve faaliyetlerle Özkan Hüseyin, Batı Trakya Bayrağını gökyüzünde dalgalandırdı. Batı Trakya’nın sesini dünya kamuoyuna duyurdu. Bu etkinlikler ve tanıtımlar ile yetkililerle birebir görüşmeler Özkan Hüseyin’in önderliğinde Batı Trakya çok büyük kazanımlar elde etti. Özkan Hüseyin olmasaydı belki de Batı Trakya Türk’ü, bir köşede bütün haklardan mahrum, kısıtlanmış, ezik bir şekilde kalmağa devam edecekti.

Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türkü’nü içine düştüğü bu bataklıktan kurtardı. Onların ellerinden tutup, içinde yaşadıkları durumlarını, açığa ve herkesin gözlerinin önüne getirip serdi!.. Onları, Dünya Kamı Oyunun da temaşasına sundu!.. Avrupa’nın ve dünyanın gözlerinin önünde cereyan eden hadiseleri bilmelerini, görmelerini ve azınlık haklarının Batı Trakya Türklerine verilmesini sağladı.  Özkan Hüseyin olmasaydı belki de Batı Trakya Türk’ü unutulup gidecekti.  

Batı Trakya, Türkiye, Türkistan veya dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Türk toprağının hür bağrından gür bir tohum gibi çıkan evladı Özkan Hüseyin ile ne kadar övünse, iftihar etse azdır!..

Özkan Hüseyin: Bir can dost, sırdaş, mert arkadaş; sadakat ve vefayı kendisine şiar edinmiş bir kardeş, hepsinden daha da önemlisi Türk ve Türklüğe sevdalı serden geçmiş gözü kara, cesaret ve atılganlığı kendisine ilke edinmiş bir dava adamı, korkusuz ve göğsü imanlı bir kahramandır. Öncelikle Batı Trakyalılar olmak üzere. Hak hukuk, adalet, hürriyet; vatan, bayrak; Türk ve Türklük sevdalıları, Özkan Hüseyin’i her daim hatırlayacaklardır. Bu, kelle koltukta, korkusuzca mücadele veren, kalbur yürekli “ölümün üstüne yürüyen” millet serdarı, Akıncı Beyini, asla ve asla unutmayacak ve unutturmayacaklardır. 

ÖZKAN HÜSEYİN’İN İÇİNDE YER ALDIĞI veya KURDUĞU DERNEK, FEDERASYON ve KURULUŞLAR:

Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi (BATTAM)

Özkan Hüseyin: Gümilcine’den Yunanistan’ın artan baskılarından kaçmak için Almanya’ya geldiği günlerde, Almanya’nın Münih Westend‘de BATTAM derneğini kurarak harekete geçiyor.

Eski bir fırını güzel bir Cami’ye çeviriyor. Almanlar’ın bir müddet sonra bu Camii yıktırmaları üzerine, yıkılan yerin çok çok yakınlarında, Batı Trakya Türklüğü Liderlerinden Dr. Sadık Ahmet’in adını taşıyan Camii’nin açılışını yapıyor. Folklor Ekibi, Spor Kulübü, Bavyera Batı Trakya Türkleri Aile Birliği (BTAB) kuruyor.  Arkasından da:

Batı Trakya Türk Evi  (BTTE)

İlim ve İletişim Merkezi (İLMER);

Bilim ve Bilgisayar Merkezi (BİLMER);

Kütüphane, Kültür ve Gençlik Merkezi (KÜGMER)

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Kurucu Üyesi

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Genel Sekreteri

Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Genel Başkanı

“BATTAM” Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi Başkanı

BEBTTAB Kurucu Üyesi

ABTTF Kurucu Üyesi

Birdenbire çoğalan Türk Derneklerini bir araya getirip birleştirerek, Batı Trakya Türk Dernekler Federasyonu (BATTAM)’ı kuruyor. Bu arada “Teşkilat ve İdarecilik” üzerine yazdığı kitapla Batı Trakya Türk Gençliği ve Halkını eğiterek, kendi aktivitesi ile faaliyete geçirdiği Dernek ve kuruluşlarda yetiştirdiği gençleri görevlendirerek teşkilatlandırıyor. Birçok Kültür ve Şiir Festivallerinde ve Uluslararası Konferanslarda (Avrupa Konseyi), Avrupa Parlamentosu, Kopenhag İnsan Hakları Konseyi, Helsinki AGİK Toplantıları gibi toplantılara konuşmacı olarak davet ediliyor. Buralarda Batı Trakya Türk Halkını basında yayında ve Festivallerde tanıtarak azınlık haklarını savunuyor.  

Bir zamanlar atalarının dünyanın 3/3’nün yüzde seksen (80) toprağına, 3/3’nün yüzde doksan (90) nüfusuna hükmetmiş, “Dünya bir hükümdara dar!..” dediği topraklarından, küçüle küçüle küçücük bir kara parçasına sıkışıp kalan halkının, çile ve ıstıraplı hayatları karşısında, içi yanıyor. Onları yeniden uyandırmak Türk, adıyla yeniden bir ve beraber yapmak için ömrünü seferber ediyor.

Türk, Türkistan, Birleşik Türkiye, Kızılelma, Ötüken, Moğolistan Bilge Kağan Abideleri, Orhun ve Selenga’nın suladığı, yiğitlerin yay gerip ok attığı bütün topraklarının ve Türk Yurtlarının özlemiyle yanıp tutuşuyor. 

Balkanlar, Çin, Hint, Afganistan, Pakistan, Türkistan, Ortadoğu, Balkanlar…ve burada yaşayan, per perişan kardeşleri Türkler, Özkan Hüseyin’in beynini kemiriyor. Geri kalmış Müslüman Türk Yurtlarını ayağa kaldırarak, teşkilatlandırmak ve çağdaş ileri medeniyetler seviyesine yeniden çıkarmak için kolları sıvıyor. BÜTÜN TÜRKLÜĞÜ, TEK BİR MİLLET OLARAK BİRLEŞTİRMEK ONUN EN BÜYÜK HAYALDİR!.. Bunun için ömrünün yarım asrının geçtiği Avrupa’da işe başlıyor ve çok büyük başarılar sağlıyor…

Özkan Hüseyin’in, bu kadar gayret ve çabadan sonra Türk Dünyası bir çatı altında birleşmeden ölürse, Vatan Şairi Namık Kemal gibi şöyle seslendiğini duyar gibi oluyorum:

“Görmeden ölürsem millette ümit ettiğim feyzi,

Yazılsın seng i kabrime: ‘Vatan mahsun, ben mahsun!..’  

BİR ÖMRÜ, TÜRKLÜK MÜCADELESİYLE GEÇEN İNSAN, ÖZKAN HÜSEYİN:

Özkan Hüseyin, ömrünü: Türklüğe, Türkistan’a, Türk Dünyasına, Batı Trakya Türk’ü ve Batı Trakya Türklüğünün mücadelesine adıyor. Özkan Hüseyin, Batı Trakya’da Yunan zulmünden kaçarak geldiği Almanya’da Akıncı Beyi Malkoçoğlu Ali Bey gibi öncü bir Akıncı, olarak ortaya atılıyor… Sadece Özkan mı? Ailesi de bu mücadelenin tam ortasında yer alıyor.

Üç beş beyinsiz kafa onun başarılı faaliyetlerini ve yılmayan mücadele ruh ve azmini kıskanıyor. Üniversitelerden aldığı Fahri Doktora, Doçentlik ve Profesörlük, üstün Başarı belgelerinden dolayı:

“Sen bunları nasıl alabilirsin? Alsan da sen bunları kullanamazsın!” diye diye kıskançlık krizine giriyorlar!.. Özkan Hüseyin bütün bunlara aldırmayarak yoluna devam ediyor; fakat bu defa da hakkında şikâyette bulunuyorlar.

Yetmiyor!..  

Hatta mahkemeye veriyorlar iyi mi?   Ziya Paşa’nın dediği gibi:

“Erbâb ı kemâli çekemez nakıs olanlar,

Rencide olur, dide i huffaş ziyadan!..”

(Eksik ve yetersiz olanlar, mükemmel kemâle ermiş bilgiyle donatılmış, tam insanları çekemezler. Yarasanın gözleri, nasıl ışıktan, güneşten incinir, rahatsız olur ise bu eksik, noksan ve kıskanç insanların da gözleri, başarılı insanlarının yüzünün ışığından, şavkından, nurundan güneş gibi etrafı aydınlatmasından rahatsız olup incinirler!)

Bu ne kıymet bilmezlik?

Bu ne densizlik?

Bu ne hadsizlik?

Bu ne gaflet ve dalâlet?

Bu ne ahmaklık ki şikâyetler boşunadır… 

“Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.

Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar.

Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık,

Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar!.. Özkan Hüseyin yalnız uçan gökyüzünün kartalı, Batı Trakya Türklüğünün efsâne ismidir… Özkan Hüseyin! Bil ki belli bir ideale yürüyen her fedai, çoğu kez yalnız kalmış yalnız bırakılmışlardır. Hükümetlerin yetkililere baskısı, ajanların takibi, istihbaratın, hükümetler eliyle bunları sıkıştırması, hep ideal adamının etrafını boşaltmaya yöneliktir…

Özkan Hüseyin hiçbir konuda hiçbir şekilde yalnız kalmamıştır, yalnız kalmayacaktır! Uğruna kellesini koyduğu bu davadan yılmamış, yılmayacak ve hiçbir güç tarafından da yıldırılamayacaktır…

Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türklüğü için ne kadar mücadele vermiş ve ne kadar yorulmuşsa, o kadar da kendisi için çarpan yürek, kendisine gıpta eden; övünç ve gururla bakan, binlerce hayran ve seven kalpler kazanmıştır… Bu vesile ile Üniversiteler, Kurum ve Kuruluşlar, katıldığı Fuar, Festivaller, Kültür ve Şiir Etkinliklerinde adına düzenlenen “üstün hizmet madalyaları, paye ve ünvanları” vermeye, Özkan Hüseyin de almaya, devam etmekte, edecektir!..

Özkan Hüseyin’in gösterdiği gayret, performans, çalışkanlık, başarıları sebebiyle, Batı Trakya Türklüğünün övüncü, kahramanı ve medarı iftiharıdır! Böyle “belgelerin, unvanların” verilmesi Üniversite veya Dekanlığın Öğretim Üyelerinin toplanıp birlikte “Senato Kararı” çıkartması ile gerçekleşebilecek bir iştir …

Bre akılsız!..

Hiç kimseye boşu boşuna böyle bir diploma veya paye verilmez, verilemez!..

Bu payeleri alan kişi, çevresinde en az üniversitedeki o hocalar kadar kıymet bulmuş, dişini tırnağına takıp çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa, ustalıktan da usta öğreticiliğine yani Profesörlük veya Ordinaryüs Profesörlük seviyesine çıkmış âlim değil belki; ama ârif ve erbapkimselerdir ki her zamanda bu unvanları hak ederler!..

Senin, bu şikayetleri yapmak ile ne kadar boş olduğun belli ki durmadan böyle bir garaiplikler içerisinde gocunup, ahlayıp oflayıp kendi kendini yersin!.. Atalarımız ne güzel demişler:

“Âlimle sohbet et, alırsın mertebe;

Cahil ile sohbet et dönersin merkebe!..”

 Malesef cahilin cüreti de çoktur. Ne yapacağı ne edeceği asla belli olmaz!.. Onun için cahilden dostun olacağına, âlimden düşmanın olsun daha iyi!...

Kişinin aynası işidir ki o işi, onu, her yerde gösterip yansıtır! O şahsın rütbesi ve aklının nasıl ve ne şekilde işlediğini anlamak için kendisinin ortaya koyduğu ve kendisini yansıyan bu eserlere bakmak kafidir.. Gerisi laf kalabalığıdır:

“Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,

Şahsın görünür rütbesi aklı eserinde (Ziya Paşa)

(Aslı kötü olana sırmalı ünüforma altın ve gümüş takılar ve işlemeler, hiç asalet mi verir? Altından semer vursan eşek yine eşektir. Değişmez!..) İşte, Özkan Hüseyin, yaptığı işler ve başarılarıyla her yerde bir iz bir eser bırakarak, ortaya koyduğu bu eserleriyle ölümsüzlüğe koşmaktadır!.. Bu ve bunun gibi vatan ve millet kahramanlarını, kötülemeğe, onların milletin gönlüne kurdukları köşklerinden, oturdukları tahtlarından indirmeğe hiçbir zevatın gücü yetmez, yetmeyecektir!..

Bed asla necabet mi verir hiç ünüforma, (Ziya Paşa)

Zerduz palan vursan eşek yine eşektir.”

Özkan Hüseyin gibi bu vatana canını, kanını ve kellesini adamış ve başını koltuğunun altına almış kişiler, belki ölebilirler, öldürülebilirler; fakat davaları asla ölmez, öldürülemez! Onların Allah’tan başka hiçbir şeyden korkuları yoktur! Olamaz! Bu çetin ve meşakkatli yola bilerek, isteyerek ve kalbur yüreklerini ortaya koyarak girmişlerdir. Yolları çetindir, çakıl ve dikenlidir. Onları ölüm bile, o yolda durduramaz; çünkü yetiştirdikleri binlerce gençlerle: “Bir ölür, bin dirilirler!” 

Onlar bilirler ki:

“Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz!

Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na.

Halbuki yoldaşını bırakıp kaçanların,

Değişilir topu da bir sokak kaltağına!..(H.N.Atsız)

İftira atmak,gambazlamak, şikâyette bulunmak, mahkemeye vermek, yoluna engeller dizmek, hele hele yoldaşını yarı yolda bırakıp kaçmak, ideal, ülkü ve dava adamına yakışmaz!.. Böyle doğar, böyle öğrenir bir ömür böyle şan ve şerefle yaşadıkları için başları dik, alınları açık yüzleri daima aktır. Böylece ebediyete göçerler!..

Osman Batur, Canibeg, Çoybolsan, Abay Kuanabay, Alihan Töre, İsa Yuısuf Alptekin, Dağistan Aslanı Şeyh Şamil, Topal Molla, Hacı Murat, Cevher Dudayev, Şamil Basayev,  gibi şan ve şerefle yaşar, kahramanca ölürler:

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği düşünmek, boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp, bir daha dönmemektir…

 

Sızlasa da gönüller, düşenlerin yasından,
Koşar adım gitmeli, onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından,
İleriye atılmak ve sonra, dönmemektir…

Adsız şansız olsa da, en büyük kahramanlık,
Göz kırpmadan saldırıp, bir daha dönmemektir…

Bunun için ölüme, bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra, bir daha dönmemektir...

Özkan Hüseyin gibi ideal adamlarını yolundan ancak ölüm durdurabilir. Türk ölür; ancak davasından asla dönmez! Döndürülemez; ama namları ve isimleri efsaneleşerek ebediyete kadar yaşamaya devam eder…

 

RİSK ALMAK ve EYLEME GEÇMEK…

İnsanlara “risk” almayı öğretmek gerekir!.. Korkmadan “risk almak” yürekliliktir; fakat korkularına rağmen “risk alanlar” daha cesurdurlar; çünkü cesaret, korkunun ettiği duadır!..  Özkan Hüseyin korkusuz ve pek cesurdur!..

İnsan yüreği sırların mezarlığıdır. Her sır onunla birlikte toprağa karışır… Özkan Hüseyin’in de sırları vardır; fakat o onun yüreğine gömülmüştür!..

Hayat bir yarıştır. Yarış veya öl!  Özkan Hüseyin hem hayatla hem de zamanla yarışmaktadır!..

Dağlar göklerden yağmur ve kar dilenmez!.. İlk yağmur ilk kar, dağların tepesine düşer... Her arayan bulamaz; fakat aramadan bulmak hiç mümkün olmamıştır!..

Özkan Hüseyin Yunanistan Gümülcine’den baskılara dayanamayıp Almanya’nın Bavyera’ya geldiğinde asla düşünmeden ortaya atıldı. Arayaşlara başladı; çünkü bu mücadele büyüktü! Yollar çetin, zirveler yüksekti; ama Özkan Hüseyin,  aramaya ve mücadeleye başladı.  Bu arayış ve mücadeleden ne usandı ne bıktı!.. Hiç kimseden bir yardım ve ikbal dilenmeden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir insan, dava adamı olarak sahaya çıktı.

Zorlukların ve belâların üstüne atıldı. Yılmadı, yorulmadı, yıldırılamadı, vazgeçmedi vazgeçirilemedi!.. Sonunda Özkan’ın da başına ilk kar ilk yağmur düştü...

İlk dolu onun başına yağdı! İlk şimşek onun başının yükseklen ziresinin  ufuklarda. çaktı! Özkan, artık uafukların ötesindeydi!..

Bane ne yazdan bahardan, bana ne borandan kardan,

Aşağıdan, yukarıdan, yolun sonu görünüyor.

Geçtim dünya üzerinden, ömür bir nefes derinden,

Bak feleğin çemberinden yolun sonu görünüyor.

 

Azrailin gelir kendi, ne ağa der ne efendi.

Sayılı günler tükendi, yolun sonu görünüyor.

Bu dünyanın direği yok, merhameti yüreği yok!

Klavuzun gereği yok, yolun sonu görünüyor!..

 

Yapılmış ve yapılan şikâyetler, mahkemeler, ihanetler, iftiralar ve vefaızlıkları görmesi yaşaması çok tabiiydi… O hiç aldırmadan şöyle seslendiğini duyar gibi oluyorum:

“Bir gün yollanıyorken, bir gurbete yeniden,

Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize!.,

Bir kemiğin ardından, saatlerce yol giden,

İtler bile gülecek, kimsesizliğimize…H.N.Atsız”

Özkan Hüseyin, ideallerin adamıdır. İdealler konuşulmaz, yaşanır. Özkan idealini konuşmak yerine eyleme geçerek ve fiiliyata dökerek mücadeleye atılarak, yaşayan ve yaşatan insan olduğu için isminden hep bahsettirecektir…

BIR İN­SAN KEN­DİN­DEN NA­SIL SÖZ ET­Tİ­Rİ­R?

“Bu so­ru­ya ve­ri­le­cek ya­nıt, ve­ren­le­re gö­re, kuş­ku­suz de­ği­şik de­ği­şik ola­caktır!..

Bu ge­çen on üç (13) yıl için­de, Al­man­ya’­da ça­lı­şan bir­kaç ar­ka­daş var­dır ki, ger­çek­ten bu ad­la­rı ve ki­şi­le­ri duy­ma­yan, ta­nı­ma­yan kal­ma­mış­tır azın­lık için­de. Sı­ra­la­ya­lım:

1.Ay­dın Öme­roğ­lu,

2.Ca­fer Şük­rü kar­deş­ler,

3. Öz­kan Hü­se­yin...

Ne­den bu ar­ka­daş­lar­dan, di­ğer­le­ri­ne gö­re, da­ha çok söz edil­miş­ti­r; çün­kü bu ar­ka­daş­lar dur du­rak bil­me­miş­ler­dir. Batı Trakya Türklüğünü ve onların haklarını savunmak, Türk toplumunu bütün Avrupa ve dünyaya tanıtmak gayesiyle, kazançlarını, emeklerine, zamanlarına kıymışlar, ceplerindeki (Yok!) paralarını bu uğurda sebil etmişlerdir!.. Yetmemiş, ailesi, yakınları ve etrafı da bu çileyi, acıyı yaşamıştır… Yokluklara, takiplere, göz altında bulundurulmalara, sık sık kontrollere aldırmadan; baskılara boyun eğmeden, yapılan eziyet ve sıkıntılara dayanmışlar…Ceplerindeki son kuruşlarını da bu dava ve gaye uğrunda har­ca­maktan çekinmemiş ve bundan asla bıkmamış, yılmamış ve yıldırılamamışlardır!..

Kı­­­­­sa adı BAT­­­­­TAM olan “Ba­­­­­tı Trak­­­­­ya Türk­­­­­le­­­­­ri Araş­­­­­tır­­­­­ma Mer­­­­­ke­­­­­zi” adı­­­­­na, Ba­­­­­tı Trak­­­­­ya­­­­­’nın bi­­­­­lin­­­­­me­­­­­yen ko­­­­­nu­­­­­la­­­­­rı­­­­­nı gün ışı­­­­­ğı­­­­­na çı­­­­­ka­­­­­ran ki­­­­­tap­­­­­la­­­­­rı, di­­­­­ğer ül­­­­­ke mil­­­­­lî kü­­­­­tüpha­­­­­ne­­­­­le­­­­­rinin raflarını süslemektedir. Bugün de bir çok ülkelerden ol­­­­­du­­­­­ğu gi­­­­­bi, şim­­­­­di de Ko­­­­­re ve Hin­­­­­dis­­­­­tan kütüphaneleri bu kitapları almak için ta­­­­­lep yazısı göndermekte ve bir çok yeni talepleri de sırada yer alacak gibidir!.. ­­­­­


ÖZKAN HÜSEYIN’IN İZ BIRAKTIĞI YERLERDEN BAZILARI:

Edir­­­­­ne den, Ada­­­­­na, Ha­­­­­tay, Dört­­­­­yol, Tar­­­­­sus,Edir­­­­­ne den, Ga­­­­­zi An­­­­­tep, An­­­­­tal­­­­­ya, Is­­­­­par­­­­­ta, Bodrum,
Edir­­­­­ne den, Kay­­­­­se­­­­­ri,  Uşak,  Afyon, Eskişehir,Edir­­­­­ne den, Şa­­­­­lı Ur­­­­­fa, Su­­­­­ruç, Burdur, Bucak,  Aydın, Söke, Ahmetli, Söğüt, Edirne den, Gemlik, Orhangazi, Orhaneli, İnegöl,  , Kemelpaşa, Karacabey, Adana, Uşak, Edirneden, İstanbul, Sakarya, Yalova, Çanakkale, Çan, Edir­­­­­ne den, Yozgat, Sorgun, Si­­­­­vas, Kangal, Er­­­­­zu­­­­­rum, Kırşehir, Er­­­­­zin­­­­­can, Ağ­­­­­rı, Van, Er­­­­­ciş, Kars, Çıldır, Arpaçay, Anı, Konya, Ereğli, Karaman, Osmaniye Edir­­­­­ne den Ka­­­­­ra­­­­­de­­­­­niz da­­­­­hil vs...

.

ÖZKAN HÜSEYIN’IN İZ BIRAKTIĞI DIĞER ÜLKELER DE ŞUNLARDIR:

Avusturya, Macaristan, Azerbaycan, Kırgızistan, Gürcistan, Bulgaristan, Sofya, Kırcalali, Haskova, Plevne, Razgrad, Şumnu, Dulova, Varna, Ruscuk, Romanya, Köstence, Tekirgöl, Bosna Hersek, Avusturya, Hollanda, Kuzey Kıbrıs, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Ba­­­­­tı Trak­­­­­ya’da ya­­­­­şa­­­­­yan Türk Kar­­­­­deş­­­­­le­­­­­ri­­­­­mi­­­­­zin kül­­­­­tü­­­­­rel de­­­­­ğer­­­­­le­­­­­ri­­­­­ni, var­­­­­lık­­­­­la­­­­­rı­­­­­nı, on­­­­­la­­­­­rın çek­­­­­tik­­­­­le­­­­­ri sı­­­­­kın­­­­­tı­­­­­la­­­­­rı an­­­­­latıyor.
    

ÖZKAN HÜSEYİN HAKKINDA SÖZ EDEN SANATÇI, ARAŞTIRMACI, ŞAİR YAZAR ve AKADEMİSYENLER:

Narıngül (Şair, Puplisist, AYB üznü, Prezident tagaütcüsü); Hüseyin Sözlü (Azabeycan Devlet Deniz Akademiyasının Baş Muallimi,Şair, Bestekâr, Azarbeycan Yazıcılar Birliğinin Üzvü va Prezident Tagaüdcüsü) Melahat YUSUFGIZI; Fargana MEHDİYEVA (Şair, Popilist, Prezident Mükafatçısı);  Gülamail MURAT ( (Şair, Popilist, Prezident Mükafatçısı); Arzu KAZIMGIZI NEHRAMLI (Şair, Tarih Üzre Felsefe Doktoru);Mansura GAÇAYGIZI (Şair, Popilist, Prezident AYB’nin Üzvü) ; Şelâlâ ÇİNGİZ (Şair); Ali CAFEROĞLU ALİYEV (Prezident Tagaüdcüsü, Yazıcı-Popilist, Azarbeycan Yazıcılar ve Jurnalistler Birliklerinin Üzvü, Ağstafa Rayon Tekstil Şöbesinin aparıcı maslahatçısı) ; Galiba Caferova(Şair); Nigar RAHİMOVA( Atatürk Markazinin Elmî Emakdaşı) ;Ganira PAŞAYEVA (Azarbeycan Milletvekili); Yunus ZEYRAK (Ankara Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi); Irak Millî Türkmen Partisi Genel Başkanı Dr. Muzaffer ASLAN; Doç. Dr. Kıyamettin BARLAS; Abdurahman BİLGİÇ (Londra Büyükelçisi); Kemal GÜR (!988) Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu, Büyükelçi) ; Onur ÖYMEN (Büyükelçi) ; feyyaz SAĞLAM (Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi); Mustafa Babür HIZLAN (Büyükelçi: Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığında  “İkili Siyasî İşler”, Orta Avrupa ve Balkanlar Genel Müdürü); Mehmet AHMET; Ahmet Çelebi (Batı Tarkya Camii Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları Mütevelli Heyeti Başkanı) ; İdris Güdücüler (Şair) ; Mehmet DELİBALTA (Yazar); Ali AYBEK (Alevî Cemaati Dedesi); Athene Goras YILLASKOPOULOS (Arsimandriti- Baş Papazı); Adanalı Şair Hasan; Figen SEZER (Tiyatro Sanatçısı); Nedim HASANOĞLU; Dilekay YAYLA (Gazeteci, Şair-Yazar);Prof. Dr.Nadir MAMMADLİ; Zahid MAMMADOV; Ruhiyya ABBASOVA;  Semrab Mumcu NAZ(Araştırmacı Yazar; Muzaffer KAPLAN (Diyalog Türk- Alman Cemiyeti Başkanı) Hikmet Yalçın KAMARAT; Dr. Kader ÖZLEM; Halit HABİBOĞLU (ABTTF Başkanı)Şaziye ÇELİKLER (Eğitimci, Şair-Yazar);Mustafa ALTINAY (Şair); Nizamoğlu (Şair); Şahin KARAMAN (Şair); Çakırgöz PALANDÖKEN (Şair); Adnan TOKUÇ (Tanıtım Haber Gazetesi); Mehmet MUSTAFAOĞLU; Hüsamettin TAŞDEMİR (Marmara Gazetesi Köşe Yazarı; Bursa Arena Gazetesi Sahibi); Mete YILDIZ( Şair);

Şafak SAHİPLİ; Şa­fak NA­SİR ( Fi­lo­lo­gi­ya Üz­rə Fəl­sə­fə Dok­to­ru, Ya­zı­çı-Pub­li­sist); Şafak Nasır (Filologiya üzre felsefe doktoru, yazıçı-publisist Müstekil. Azertac Me­la­hat YU­SİF­KI­ZI şa­ir, Azər­bay­can Ya­zı­çı­lar Bir­li­yi­nin üz­vü, Pre­zi­dent tə­qa­üd­çü­sü, Ab­şe­ron ra­yon, Xır­da­lan şə­hər Mər­kəz­ləş­miş Ki­tab­xa­na­nın di­rek­to­ru); Ab­şe­ron Ra­yon MKS; ki­ta­bın tər­tib­çi­si Şə­fəq Sa­hib­li­nin, Re­dak­to­ru Na­rın­gü­lün, “Qaf­qaz-press” və “Bor­ça­lı” qə­zet­lə­ri­nin baş re­dak­to­ru “Qaf­qaz-me­dia” İc­ti­mai Bir­li­yi­nin səd­ri Aza­də Ta­le­hin, So­na is­ma­yi­lo­va­nın, Ra­yi­fə Sər­xan­qı­zı­nın, İl­qar Tür­koğ­lu­nun, Nif­ta­lı Göy­çə­li­nin, Hü­seyn Söz­lü­nün, Meh­man Göy­tə­pə­li­nin, Xa­liq La­çın­lı­nın, Sa­bir Za­man­lı­nın, Ba­la­yar Sa­di­qin, Mə­hər­rəm Şəm­kir­li­nin, Aləm­zər Sa­dıq­qı­zı­nın, Ta­hir Əy­yu­boğ­lu­nun, Sə­ma­yə Gü­lə­li­qı­zı­nın, Es­mi­ra Məm­məd­li­nin, Ar­zu Neh­rəm­li­nin, Azad Qəl­bi­nur, Ba­har Ab­ba­so­va­nın, ki­tab­xa­na iş­çi­lə­rin­dən Pə­ri Mu­ra­do­va­nın, rəs­sam Zöh­rə Cə­fə­ro­va­nın, Nai­lə mü­əl­li­min, Qa­li­bə Cə­fə­ro­va­’nın çı­xı­şı din­lə­nil­di, “Fəx­ri fər­man”lar, ki­tab və hə­diy­yə­lər təq­dim olun­du. Öz­kan Hü­seyn və Pər­viz Axun­dun saz­da ifa­la­rı təd­bi­rə xü­su­si ov­qat qat­dı.

Ted­bir­də Öz­kan Hü­se­yin özü hakkın­da məalu­mat ver­di. Ki­ta­bın ter­tib­çi­si Şa­faq Sa­hib­li­nin, re­dak­to­ru Na­rın­gü­lün ki­tab və mü­el­lif hakkın­da çı­kış­la­rı din­lenil­di. Şa­ir­ler­den Ha­lik La­çın­lı­nın, Ek­ber Ko­şa­lı­nın, Na­fi­le Mün­təezi­rin, Ba­la­yar Sa­dık’ın, Re­na Mer­zi­li­nin, Se­nan Çı­ra­ğın, Alam­zar Sa­dıkkı­zı­nın, Sema­ye Gü­leli­kı­zı­nın, Ar­zu Neh­rem­li­nin, Nu­ri­de Mısı­rın, Azad Kal­bi­nu­run, Rus­lan Mem­məedo­vun, Vü­sal Ağa­ye­vin, Şelâle Çin­gi­zin, Ba­har Ab­ba­so­va­nın, Sev­da Ahe­do­va­nın, ki­tab­ha­na iş­çi­le­rin­dən Pe­ri Mu­ra­do­va­nın, res­sam Zöh­re Ca­fe­ro­va­nın çı­kış­la­rı da ma­raqkla din­ləenil­di, “Fəh­rifər­man” lar, ki­tab ve he­diy­ye­ler iş­ti­rak­çı­la­ra takdim olun­du.

Öz­kan Hü­se­yin Ab­şe­ron MKS –in mer­kez və fi­li­al­la­rı­na kitab he­diy­ye et­di.   Öz­kan Hü­se­yin­le gö­rüş ve tel­tif me­ra­si­mi 03 okt­yabr 2019-cu il ta­ri­xin­də Ab­şe­ron ra­yon Mər­kə­zi Ki­tab­xa­na­sın­da  bö­yük Tu­ran­çı, araş­dır­ma­çı, şa­ir-ozan, BAT­TAM-ın (Ba­tı Trak­ya Türk­lə­ri Araş­dır­ma Mər­kə­zi ) baş­ka­nı Öz­kan Hü­se­yin­lə gö­rüş, ona təq­dim olu­na­caq dün­ya mə­də­niy­yət və ba­rı­şı­na elə­di­yi xid­mə­tə gö­rə İs­veç­rə­nin Ce­nev­rə şə­hə­rin­də fəa­liy­yət gös­tə­rən Ulus­la­ra­ra­sı Ödül Bir­li­yi­nın (UN­KO­PA) “Av­ro­pa Ali Xid­mət or­de­ni” nin - me­da­lı­nın təq­di­ma­tı ke­çi­ril­di. Təd­bi­ri gi­riş sö­zü ilə MKS-in di­rek­to­ru M.Ab­dul­la­ye­va aç­dı və sö­zü me­da­lı Öz­kan He­se­yi­nə təq­dim et­mək üçün “Vek­tor” Bey­nəl­xalq Elm­lər Aka­de­mi­ya­sı­nın pre­zi­den­ti, ­­­­Azərbay­can Tex­ni­ki Universitetin­də "Met­ro­lo­gi­ya və stan­dart­laş­dır­ma" ka­fed­ra­sı­nın mü­di­ri, Tex­ni­ka və Fi­lo­lo­gi­ya Elm­lə­ri Dok­to­ru, Pro­fes­sor, Pre­zi­dent tə­qa­üd­çü­sü, Azər­bay­can Res­pub­li­ka­sı­nın Əmək­dar Mü­əl­li­mi, Av­ro­pa­nın Fəx­ri Ali­mi, Mə­də­niy­yət Sə­fi­ri, şa­ir El­çin İs­gən­dər­za­də­yə ver­di. Təd­bir­də di­gər iş­ti­rak­çı­lar­dan El­də­niz Ab­bas­lı, Hü­seyn Söz­lü, Nu­rəd­din Mir­zə­xan­lı, İl­qar Tür­koğ­lu, Ba­la­yar Sa­diq, Mi­na Rə­şid, Şə­fəq Sa­hib­li, Ar­zu Neh­rəm­li, Aləm­zər Sa­dıq­qı­zı, Sə­ma­yə

Gü­lə­li­qı­zı, Gü­lə­ma­yıl Mu­rad, Na­rın­gül, Əzi­zə Ağa­hü­seyn­qı­zı, Es­mi­ra Məm­məd­li, Şə­fəq Na­sir, Mü­ta­lib Ta­hi­roğ­lu, Qə­zən­fər Mə­si­moğ­lu, Pər­va­nə Mu­ra­do­va, Vü­sal Ağa­yev, Hüm­bət Məm­mə­dov, Azad Qə­bi­nur, Sə­nan Çı­raq, Ay­gün Hü­seyn, Ələd­din kəl­­bə­cər­li, El­mi­ra As­lan­xan­lı, Səa­dət Ka­mil­qı­zı, Xə­lil Əh­mə­də­li­yev,    çıxışedib, sə­bəb­ka­rı təb­rik et­di.

Zül­fiy­e KA­RA­BAĞ­LI: Tür­ki­ye­li Araş­dır­ma­çı, Şa­ir-Ozan BAT­TAM (Batı Trakya Dernekleri Federasyon Başkanı) Öz­kan Hü­se­yin­le Gö­rüş Ke­çi­ril­di

Üç okt­yabr 2019-cu yıl ta­ri­hin­də Ab­şe­ron ra­yon Mer­e­zi Ki­tab­ha­naesin­de bö­yük Tu­ran­çı, araş­tır­ma­çı, şa­ir, ozan, BAT­TAM’ın (Ba­tı Trak­ya Türk­lə­ri Araş­tır­ma Mer­ke­zi ) Baş­ka­nı Öz­kan Hü­se­yin­le gö­rüş ke­çi­ril­di.

 Gö­rüş za­ma­nı hem de, Öz­kan Hü­se­yi­ne dün­ya me­de­niy­yət və ba­rı­şı­na eyle­di­yi hiz­me­te gö­re İs­viç­renin Ce­nev­re şehi­rin­de faa­liy­yet gös­te­ren Ulus­la­ra­ra­sı Ödül Bir­li­yi­nin (UN­KO­PA) “Av­ru­pa Üstün Hiz­met Or­de­ni” ni tak­dim edildi; Me­la­hat Yu­sif­qı­zı;

He­kim - Şa­ir Ma­fi­la MÜN­TE­ZİR; Xa­lıd LA­ÇIN­LI Şa­ir; Re­na MER­Zİ­Lİ

şa­ir, Xan Qızı Natevan edebi məclisinin yaradıcısı və rehberi.; Redaktör, Yazıcılar Birliği Üyesi Naringül Nadir, Gönüllü Araştırmacı Yazar Prof. Dr. (hc) Özkan Hüseyin, Kitabın Yazarı Araştırmacı Yazar Şafak Sahipli ve  Şair, Bestekar, Deniz Akademisi Baş Muallimi Hüseyin Sözlü;  Per­va­ne MU­RA­DO­VA; Ab­şe­ron Ra­yon, Hır­da­lan Şe­hir Mer­ke­zi; Ki­tab­ha­naenin İş­çi­si;  Em­rah SA­RI­CAL­LI ;  An­ka­ra Ga­zi Üni­ver­si­te­si Öğ­re­tim Gö­rev­li­si  Rahmetli Yu­nus Zey­rek; Ha­lil HA­Kİ İle­ri Ga­ze­te­si Sa­hi­bi Ha­lil Ha­ki 1987;  Feyyaz SAĞLAN (KIBATEK Başkanı); Ey­lül Üni­ver­si­te­si Eği­tim Fa­kül­te­si; Öğ­re­tim Gö­rev­li­si Fey­yaz SAĞ­LAM; Özkan Hüseyin Fahri Profesörlük beratını Vektör Başkanı Prof. Dr. Elçin İSKENDERZADE'nin elinden aldı... BTS Ajansı BATTAN İletişim Merkezi;

Erol YILMAZ.(Gazeteci, Araştırmacı Yazar) Erol YILMAZ  Edirne 01.11. 2020; Metin BARBOROZ (Nefesi) ; Urfa Suruç Beyi Cindi Ylıdız, Urfa Kara Keçililer Dernek Başkanı, “Rumeli Beyler Beyi”  ve Dünya Yörükleri Fahri Kültür Elçisi, Prof. Dr. Özkan Hüseyin’i ile.Söğüt Hatırası Esmira Memmedova, Sem­ra Mum­cu NAZ, Araş­tır­ma­cı-Ya­zar 30.11.2007; Mu­zaf­fer KAP­LAN, DI­YA­LOG TÜRK – Al­man Ce­mi­ye­ti Baş­ka­nı; Hikmet Yalçın KAMARAT, MİDER BAŞKANI (Münih İşçi Derneği) ; Xırdalan şeheri, 18.06.2020. Halık Laçınlı; Prof. Dr. Fuat YÖNDEMLİ; "Kay­­nak Ha­­ber: Ba­­ye­­rin Ha­­ber, Ad­­nan TO­­KUÇ'­­tan; Adnan TOKUÇ Haber Bayerin Gazetesi Sahibi; Taş­ka­le Be­le­di­ye Baş­ka­nı Mu­hit­tin Su­na­oğ­lu ve sunu­cu Şeri­fe Özdemir Barçın ;    Adnan Tokuç, Gazeteci Yazar / Münih Almanya.

Güterslof  Derneğimizin düzenlediği Kültür Gecesine katılan Rodop Milletvekili Ahmet Hacı Osman, İskeçe Milletvelili Çetin Mandacı, Almanyada’ki Dernek Başkanlarımızla bir hatıra fotoğrafı çektirilmiş ve  Bu oluşum tablo Yunanlıları çok tedirgin etmişti.

 Ali Rıfkı Atasever, Dr. Özkan Hüseyin, Hayrettin Elmas, Cafer Alioğlu (23 Nisan 1991)

 

BATI TRAKYA ve TÜRK DÜNYASINA KAZANDIRDIĞI KİTAPLAR

1.Teşkilat ve İdare.2000 Almanya (2. Baskı 2001  3. Baskı 2002)

2.  Batı Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi Üzerine Bir Araştırma 2000, İzmir (1924-2000)

3.  Yunanistan Anayasası (1975-1986) Türkçe Tercümesi

4.  Batı Trakya Fetih Tarihi 1261-1367 / 2002

5.  Batı Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi

6.  Gurbet (Batı Trakya Türkleri) Şiirleri

7.  Batı Trakya Manevi Tarihi  I. Cilt

8.  Batı Trakya Türk Kültürü Araştırmaları.

9.  Batı Trakya  Manevi Tarih  II. Cilt

10.I.Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi

11. Gurbette Açık Mezar

12. Azerbaycan’da Batı Trakya

13. Azınlıklar Yabancı Unsur mu? Almanca

14. III. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırılmaları Kongresi

15. Batı Trakya Camileri ve Hazireleri