ASIM KISBET’in ESERİ:
GÜLLERE SOR SÖYLESİN
Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI:
1955 yılında Uşak’ta doğdu. İlkokul ve ortaokulu Kütahya’da bitirdi. Simav da, Endüstri Meslek Lisesinde okudu.
Yüksek okula Ankara Edebiyat Fakültesinde başladı. İki yıl Edebiyat
fakültesinde okuduktan sonra buradan çeşitli sebeplerle ayrıldı.
Sonraki yıllarda Afyon Bolvadin’den İnşaat Teknikeri olarak mezun oldu. İş
hayatına Simav Belediyesi’nde İnşaat Teknikeri olarak görev yapmaya başladı.
Görevi esnasında hem şiir yazan hem de çeşitli etkinliklerde de bulunan Asım
KISBET, şiirleriyle halka sesini duyurdu.
Şair gençlik yıllarında şiire başladı. Ozan (Adana), Sevgiyolu (Salihli),
Ana (İstanbul), Berceste (Kayseri), Gürpınar(Ankara) gibi dergilerle, internet
sitelerinde şiirleri yayımlandı.
2007 Ağustos ayında Simav Belediyesi’nden emekli oldu. Şair halen hayatını
Simav’da çeşitli sosyal etkinliklere katılarak ve şiirlerini sergileyerek sürdürmektedir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ:
Asım KISBET’in şiirlerinde sevgi,
aşk ve hasretlik hakim. Sanatçı şiirlerini hece vezninin belli kalıplarıyla
denediğinde oldukça başarılı.
Sanatçıyı böylesine duygu yüklü şiirler yazmaya iten enerjiyi Simav’dan
almış olduğunu söyleyebiliriz. Simavlıya yazılan üç şiire aşkın kattığı heyecan
ve ivmeyi ortaya koyuyor. Şüphesiz aşk olmadan şiir olmaz. Demek ki aşk insanda
olmazı olduran ve gönüllere başka bir heyecan ve enerji veren bir şey.
Şairin kitabına ismini verdiği şiir “Güllere
Sor Söylesin I ve II” Şairin şiirleri arasında en çok etkilendiği şiir
olmalı. Kitapta bestelenmeye uygun bir çok şiir olduğunu görerek
gururlanıyoruz.
Türk Edebiyatına yeni yolcular kazandıran şölenler, toylar, festivaller,
şair Asım KISBET tarafından da beklenir hale gelmiş. Bu durum da gösteriyor ki
her etkinliğe yeni yeni yüzler ve yeni yeni kişiler çağırılarak etkinliklerin
zengin yapısı yeni şairler ve namzetlerle çeşitlenmelidir.
Şairin şiirlerindeki orijinallik buluştaki zenginlik, kelime
hazinesindeki varlık, kolay ve
orijinal söyleyişi yakalamak açısından bakıldığında fevkâlâdelik arz etmektedir. Bu şiirler Türk edebiyatının Türk
Musikisinin, Türk Dilinin zengin yapılanmasının ve dağarcığının da bir
göstergesi, ve harikası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ne yazık ki, gül bahçesinin içine atılmış ayrık otlarının yolunarak
oradan çıkarılması gerekir. Bir kısım ayrık
otlarının bu bahçede yeşermemesi için serbest tarzı bırakıp, hecede karar
kılarak Türk Edebiyatına ölümsüz şahaserler gerçekleştirebilir.
KISBET’in, hecede gösterdiği başarıları ve yazdığı eserlerin edebî eser
olma yolunda ilerleyebilmesi, serbest tarzı bırakıp heceye yönelmesiyle
gerçekleşecektir.
Asım KISBET, artık güreş meydanına KISBETİNİ giyinerek çıktığına göre,
bu meydanın yiğit, baş pehlivanlarından biri olmaya namzet, birkaç şair
içerisinde incelenebilir.
Kitap, kapak tasarım, baskı yönünden fazlaca bir eleştiri
almayacaktır. Bununla birlikte “GÜLLERE SOR SÖYLESİN” başlığını taşıyan kitabın kapağında suların
kabarcıkları arasında tek bir gül görünüyor. Tabiî ki bu şairin iç dünyasına
ruh haletinin ve tasavvuruna kalmış
bir şey; lâkin “GÜLLERE SOR” diyen bir kitap, sadece bir gülü niçin gösterir?
Gül bahçesi ve içinde bin bir rengin barındı güller olsaydı bir diyeceğimiz
olmazdı.
Kapaktaki iki türlü yazı, hemen dikkati çekiyor. Bu, renk renk yazı da
hem font açısından hem de boy açısından birbirlerinden farklı. Kapak, zeminin
rengine uymadığı gibi basit bir tasarım izlenimini uyandırıyor.
Kapağın içinde, şairin hayatına dair birkaç kelime bulmak için baktımsa
da hiçbir ize rastlamadım. Üç kitaba imza atmış, bu kadar şiir yazmış bir
şairin, dolu dolu bir hayat hikâyesi olması gerekmez mi?
Nerede, kaç yılında doğdu? Hangi okulları bitirdi? En son bitirdiği okul
neresidir? İşe nerede başladı? Askerliğini nerede yaptı? İş hayatına ve
şairliğe atılma durumu hakkında bilgiler nelerdir? Küçüklüğünde, okul
hayatında, meslek hayatında şiire ait duyguları nelerdir? Şiire olan hevesini
nereden aldığı, okul hayatı ve meslek hayatında şiirle olan yakınlığı
başarıları, var ise aldığı ödüller açısından bakıldığında, şairin eleştirilecek
bir çok yönünün olduğu görülmektedir.
“Adresim Meçhûl Olalı”, age.
s.18; “Sensiz”, age. s.19; “Gecenin
Yalnızlığı”, age. s.22; belki de bu kitapta hiç olmaması gereken kelime
kirliliğinden ibarettir. Bunlar doldurma söz, kalıpları ve mânâsız
yapılanmalarla bir araya getirilmiş birkaç sözden ibaret karalamalardır diye
düşünmekteyim. Bu şiirlerin ve benzerlerinin bu kitapta yeri asla olamaz.
Bunlar çıkarılıp ayıklandığında kitap tekrar basılarak orijinalliği korunabilir.
İçinde birçok nadide güllerin bulunduğu bahçeye ayrık otları yakışmamış.
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:
GÜLLERE SOR SÖYLESİN-1
Bülbül gönlün ahını benden sorma sevdiğim,
Yürek nasıl yanarmış, güllere sor söylesin.
Neşter vurup yarama kenar durma sevdiğim
Yaram kaç dem kanamış güllere sor söylesin.
Ateş topu hasretin, düşerken kucağıma,
Güneş bile doğmuyor, yurduma, bucağıma.
Yokluğunda köyüme, kentime
ocağıma
Baykuş nasıl konarmış, güllere sor söylesin.
Mevsim, güzden çıkmıyor, tana düşer kırağı.
Ömrümdeki molalar, hüzünlerin durağı.
Gözden akak yaşı bekleyen her yaprağı
Seller nasıl yunarmış, güllere sor söylesin.
KISBET, Asım, “GÜLLERE SOR
SÖYLESİN”, s. 9, Kütahya 2009
Çileye çıkıyor gittiğim yollar.
Mutluluk uzakta yüzüm gülmüyor.
Umudum diyerek tuttuğum dallar
Kırıldı elimde kimse bilmiyor.
Sensiz geçecekse bunca ay, sene
Günler kurşun olur batar bu tene.
Senle sırat bile bana kâşane
Yoksan gönlüm asla huzur bulmuyor.
Bu sevda ecelim olsa da yakın,
Yanayım aşkınla dokunma sakın,
Sen yine o mağrur tavrını takın,
Elimden başka da bir şey gelmiyor.
Akıyor gözümden bir hüzün seli
Sinemden bir hançer hasretin eli.
Sen beni bırakıp gittin gideli,
Gözümün yaşını kimse silmiyor.
KISBET, Asım, “GÜLLERE SOR
SÖYLESİN”, s. 11, Kütahya 2009
NEDEN AĞLARSIN?
Her gün bitiminde neden ağlarsın?
Dolmayan çilenin ağında mısın?
Yaralı gönlümü yakar dağlarsın.
Dertlerin en yüce dağında mısın?
Seni yel değmeyen dalda bekledim.
Sımsıcak sarmaya çölde bekledim.
Kavuşuruz diye yolda bekledim
Yoksa ulaşılmaz çağında mısın?
Uykumu bölerken sitem etmedim,
Anladım, ben sana asla yetmedim!
Hâlâ yaşıyorum, henüz bitmedim.
Kaderin çözülmez bağında mısın?
Başka bir boyuna bağ mı kolların?
Naçar mısın söyle nedir halların?
Neden gelmiyorsun, kar mı yolların?
Şu karlı dağların çağında mısın?
KISBET, Asım, “GÜLLERE SOR
SÖYLESİN”, s. 14, Kütahya 2009
HASRETEİ SEVDİM
Umutların senle gittiği yerde,
Lâl olan dilimde hasreti sevdim.
Her şeyimin bir bir bittiği yerde,
Uslanmaz gönlümde geceyi sevdim.
Ömrümden ömrümü sildiğin yerde,
Boş yere kinini döktüğün yerde.
Sevda güllerini söktüğün yerde.
Lâl olan dilimde heceyi sevdim.
Bensiz asla iflâh olmaz demi,şsin.
Çilesine hasret yetmez demişsin.
Sevdamın üstüne sevmez demişsin
Sensiz yaşamımda niceyi sevdim.
KISBET, Asım, “GÜLLERE SOR
SÖYLESİN”, s. 32, Kütahya 2009
YANMAZDIM
Sensiz gecelerin sabahlarına,
Ah, mahmur çiçeğim, bir geliversen.
Sevdana susayan dudaklarıma,
Çektiğin özlemi bırakabilsen.
Sensiz iklimlerde böyle yanmazdım.
Kimseler görmeden gecelerime,
Yağmur gibi yağıp bir düşüversen.
Uykuya darılan şu gözlerime,
Ökseye tutulan kuş oluversen.
Sensiz iklimlerde böyle yanmazdım.
Ansızın gelseydin yokluk bilmezdim.
Zamanı benimle unutuversen
Üşür şu yüreğim ayaz gecede
Esen fırtınayı dindirebilsen
Sensiz iklimlerde böyle yanmazdım.
KISBET, Asım, “GÜLLERE SOR
SÖYLESİN”, s. 42, Kütahya 2009
ESERLERİ:
1)KISBET,
Asım, “SİMAVLIYIM”, Kütahya. 2007, Kütahya, Ay Yayınları (0236 714 37 38)
2)KISBET,
Asım, “HÜZÜN YAĞMURLARI”. 2009, Kütahya
Ay Yayınları (0236 714 37 38)
3)KISBET, Asım,“GÜLLERE SOR SÖYLESİN”, Ay Yayınları (0236 714 37 38), Kütahya
2009, ISBN: 978-605-88937-0-2, Kanyılmaz Matbaası, İZMİR
KAYNAK:
1)KISBET,
Asım, “SİMAVLIYIM” Ay Yayınları
(0236 714 37 38)
2)KISBET,
Asım, “HÜZÜN YAĞMURLARI” Ay Yayınları
(0236 714 37 38)
3)KISBET, Asım, “GÜLLERE SOR SÖYLESİN”,
Ay Yayınları (0236 714 37 38) 1. Baskı Kütahya 2009, T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı, ISBN: 978-605-88937-0-2, Kanyılmaz Matbaası, İZMİR
İLETİŞİM ve KİTAP İSTEME ADRESİ
Cep Tel: 0530 691 76 70
e-mail: asim_simav@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder