11 Ekim 2016 Salı

EMİNE SÖNMEZ ve ŞİİRİ KİTABI "ÖZLEM ŞARKISI" Abdullah Çağrı ELGÜN



EMİNE SÖNMEZ ve ŞİİRİ KİTABI "ÖZLEM ŞARKISI"
Abdullah Çağrı ELGÜN

1948 yılında Rize’nin Fındık İlçesi’ne bağlı Gürsu köyünde doğdu. O günlerde okula gidebilen birkaç şanslı kişiden biriydi.
Kızların okutulmadığı o dönemlerde Emine SÖNMEZ ablalarımdan şanslı olarak onların gidemediği okula giderek okumaya başladı. İlkokuldan sonra ortaokulun köyünden çok uzakta olması sebebiyle kızların okumalarının engellenmesi düşüncesi ona da uygulanmak istendi. Buna rağmen okuma azmini yitirmeyen Emine SÖNMEZ çok çok sonraki yıllarda dışarıdan sınavlara girerek  ortaokul diplomasını aldı.

Emine SÖNMEZ ilkokul sıralarında şiir yazmaya başladı. Okumayı öğrendiği günden bu yana şiir onda müthiş bir tutku oldu. Babasının da şair ruhlu olması, kitaplara düşkünlüğü ve SÖNMEZ’in babasının yazdığı şiirleri okuyarak yetişmesi ve şiirler yazmaya özenmesi ile şiire olan tutkusu arttı.
Şiirler yazıyor; fakat bunları kimseye göstermiyordu.

Ağabeyi Ali Rıza YILDIZ’ın kitapları basıldıktan sonra kendi şiirlerini de görücüye çıkarmaya başladı. Şiirleri arkadaşları tarafından okunmaya başladıktan sonra ve yine onların teşvikiyle Ağustos 1997’de “Bir Sevgi İstiyorum” ve Ekim 1997 ‘de “Cumhuriyet Çocuğuna Sesleniş” adlı kitapları yayınlandı.
Okuyucudan aldığı büyük destekle yeni kitabı Özlem Şarkısı adlı üçüncü kitabını yayınladı. Sevginin amansız tutsağı olan sanatçı “HAYAT SEVDİKÇE GÜZELLEŞİR”, felsefesini kendisine prensip edindi. 
KİTABIN İÇİNDE GEÇEN KONULAR:  
Bekliyorum, Koşuyorum Son Kervanın Peşinden, O Benim İşte, Bir Bilsen, Bir varmış Bir Yokmuş, Gel, Deniz, Hayatım Roman, Gün Ortasında Gece, Artık Üşümüyorum, Gurbet El, Kır Zinciri, Öyle Bakmayın, Gönlüme Hayatın Ateşi Aktı, Yanamazsın, Hayatı Seninle Tatmış Gibiyim, Kavuşalım Yeter, İstanbul’a Aşığım, Gemi Yok, Sana Doyamam, Yolumuzda Kuyular Var, Özlem Şarkısı, Güneş, Şarkılar Seni Söyler, Açsın Sarı Güllerim, Sırrına Eremediğim, Vakur Ol, Gözleri, Başını Dik Tut, Yolda Bıraktı Beni, Alev Alev Yanarım, Göz Pınarlarım, Can Evimden Vuruldum, Uyandım, Gelmeyeyim mi?, Bütün Çiçekler Güzel, Öldürüyorsun, Yavrum, Eski Sevdalar, Hasretim, Saadet Rüyama Bile Girmez, Kadir Bilen Kalmadı, Güneş Yine Doğacak, Gelir Geçer, Tek Sen Varsın, Umut Kalmadı, Sen de Görürsün, Var, İsyanım Gecenin Sessizliğine, Bir Düşün, Benim O Giden, Ne Seni Veren Var Ne Beni Alan,, Vermiyorlar, Dost Bildiklerim, Bir Yudum Sevgi, Sen Olmasan Da, Sevda Çiçeğim, Diller Susmasın, Yine Sevdaya Daldım, Arkadaşım, başlıklarını taşımaktadır.
KİTAP HAKKINDA:

Kitap 75 gramajlı beyaz birinci hamur kağıda (76.s) sayfa olarak basılıyor. Parlak ve kuşe kapak sıcak tutkal ile yapıştırılarak ciltleniyor. Bu bakımdan kolay kolay cildini bırakmayan dayanıklı ve güzel bir görünüme sahip.
Ön kapakta sanatçının resminin yanına bir dörtlük yerleştiriliyor. Arka kapakta ise yine sanatçıya ait olan küçük bir fotoğrafın yanında sanatçının hayatı kendi ağzından naklediliyor.
Kapağın iç kısmında Lale Şairi olarak isim yapan, ünlü şair ve araştırmacı Abdullah SATOĞLU’nun kitabın bir bakıma tanıtımı ve aynı zamanda kadın şairelerin geçmişten geleceğe bir kıronolojisi çıkartılıyor. Özellikle Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerde yetişerek üne kavuşmuş kadın şairelerimizin isimlerine yer veriliyor. 
Bunlardan:  Fitnat Hanım, Halide Nusret Zorlutuna, Şuküfe Nihâl, İffet Halim Oruz, Gülten Akın, Julide Gülizar, Güzide Taranoğlu, Faika Sarp, Emine ÖKTEM, Mualla Damar, Dr. Yüksel GEWMALMAZ, Nevin EMGEN, Gülten ÇİÇEK, Hatice YÜCEL, Şükriye TURAN, Filiz BEDÜK, Melda ÖZATA gibi sanatçılardan bahsederek kitabın yazarı hakkında iltifat dolu ve heveslendirici, heyecanlandırıcı sözlerine şahit oluyoruz.
Diğer sayfada bir zamanlar gazetecilik,şairlik İLESAM yönetim kurulu üyeliği ve İLESAM BAŞKANLIĞI görevleri üstlenmiş, bu görevleri büyük bir fedakârlık ve şevkle yerine getirmiş sn. İsmail KARA’nın bir yazısı yer alıyor. Sn. KARA ‘da sanatçıyı tanıtırken eski bir geçmişten bahsederek sanatçının mücadeleci ruhundan ve başarılı şiirlerinin olduğuna yer veriyor.

SANATÇININ EDEBÎ KİŞİLİĞİ:
Sanatçı “GÜNEŞ DOĞACAK”  adlı şiirinde: Ruhunun sıkıntısını bahçeye ektiği çiçeklerle gidermeye çalışır. Bahçesine ektiği bu çiçeklerin büyüyüp serpilmesiyle yeniden bir umut bekleyişe girer. Ekilen çiçeklerden, sevgilinin bağından kendi bohçasına çiçekler toplar. Kanayan yarasına tuz basılmamasını, gözlerinden yağmurların yağmamasını isteyerek böyle bir şey beklemeyin. Yeniden ekilen çiçeklere yeni ümitlere bağlandığını ifade eder.
Kalbinde “ok” olanın hasret değil, “sevgi, aşk” olduğunu, sevda ateşiyle gönlünü yakıp durmasını, boşa ağlamaya ise zamanın olmadığını, sevginin ise bir mutluluk olduğunu, bunun kendisini boğmayacağını, sonunda kendisinin de nihayet: “Benim de ufkuma güneş doğacak.” diyerek ufkuna güneşin doğacağını belirterek kendi kendini teselli eder.

Yeniden bir çiçek ektim bahçeme,
Yar bağından, gül topladım bohçama,
Kanıyorken, tuz basmayın yarama,
Sanmayın gözlerden yağmur yağacak,
Benim de ufkuma güneş doğacak.

Hasret değil, sevgin kalbimde oktur,
Boşa ağlamaya zamanım yoktur,
Sevda ateşinle gönlümü yak dur,
Sevgi mutluluktur, sanma boğacak,
Benim de ufkuma güneş doğacak.

Şaire, sevda yağmurlarından nem kaparak yağmurlardan sonra sevgilisi yanındayken, onun ateşli kollarında ısınırken, güneşin doğmasını isteyemeyeceğini, yüreğinin bu güçlü ve büyük aşkı alamayacağını anlatır.
Geçmişe boş vererek geriye dönüp de bakmayacağını, sevgilisinin kalbine yerleştiğini sarılmasının dünyalara değeceğini, kalbine yerleşmesi sebebiyle sevgilisini kolay kolay bırakmayacağını söyleyerek bu günlerin de geçeceğini sonunda kendisinin de ufkuna güneşin doğacağını belirterek kendi kendine teselli bulur. 

Sevda yağmurları kar olup yağsa,
Kolların sevdanın narına boğsa,
Sen varken diyemem bir güneş doğsa,
Aşkın yüreğime nasıl sığacak,
Benim de ufkuma güneş doğacak.

Boş verdim geçmişe, geriye bakmam,
Sel olsam gönlünden dışarı akmam,
Yerleştin kalbime, kolay bırakmam,
Bir sarılman, dünyalara değecek,
Benim de ufkuma güneş doğacak.

Sanatçının şiirlerinde, renk cümbüşünün renk akislerinin renk ahenginin kelimelerle dans edişi gibi dans ettiklerini görüyoruz. Kelimeler insanı kendi dünyasından alıp kedersiz, sıkıntısız, bunsuz iklimler diyarında gezdirirken mevsimlerin anlık dahiyane güzelliklerini şiirlerin kelimelere dizilmiş incilerinde görmek mümkün oluyor.
Şaire hece ile yazılmış şiirlerinde olduğu gibi serbest tarzda yazdığı şiirlerinde de kimi zaman başarıları yakalamış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şiirlerinde gerçekleştirdikleri yenilik ve orijinallikle, duru, sade, açık Türkçe ile söyleyişine güzellik katabilmektedir.
Şiirlerinde işlediği gül, bülbül, bahçe, bağ, bahar, son bahar kelimeleriyle baharın , gülün ve bağın güzellikleri içinde gezini gülün kokusunu, bülbülün sesini ve kır çiçeklerinin rengini hissetmek mümkün olabilmektedir.  Şairenin şiiri öylesine çoşkulu candan ve renklidir.
Şiirlerindeki güzellik, kolay ve külfetsiz söyleyişinden ileri gelen Emine SÖNMEZ’in, gelecekte kadın şairler arasında etkin bir yer alacağını şimdiden söylemek mümkündür.

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Bir varmış, bir yokmuş diye başlar,
Anlatırlar birer birer.
Tohumlar filizlenir,
Yeşerir
Ya sonra?

Sonra
Bakarsın dallar tomurcuklanmış,
Açılmaya yüz tutmuş çiçekler,
Rengarenk,
Doyumsuz güzel.
Gün olur
Bakmaya kıyamazsın,
Koklayamazsın, solmasınlar diye.

Farkına varmadan hazan gelir.
Yapraklar sararır, dökülür.
Birer birer...
Bir bakarsın, her yer bembeyaz olmuş,

Beyaz güzel,
Beyaz lekesiz
Peki
Ne kaldı dünyada temiz?
Ne kaldı beyaz saçımdan başka?
Ben:
Bütün renkleri kızla boyamak istiyorum.

Gün batımı…
Yakamozlar gibi
Günün son çırpınışları
Aydınlığın karanlığa isyanı;
Ve
Bu da benim isyanım.
Ne siyahi
Ne beyaz,
Baharı çoktan geride bıraktık.
Başka renk kalmadı elimde
Sadece kızıl olsun dünya,
Alev alev yansın yüreğim gibi
Gün batımı
Beni hatırlasın,
Bir varmış bir yokmuş diye.
(1998,  SÖNMEZ,  Emine. “ÖZLEM ŞARKISI”   s.12-13)
  
DENİZ
Deniz:
Kainatta bir nokta,
Yüreğimde dalgalar,
Köşe başında beklemek,
Bir sigara içimi.

Deniz:
Göz yalarımdan damlalr,
Alınterimin gücü,
Halka halka genişleyen umman,
Yudum yudum tükenen hayat.

Deniz:
Kalemimden damlayan mürekkep,
Dilimden dökülen nağmeler,
Gönül dolusu sevgiler
Ve yüreğimdeki özlem…

Deniz:
Çöl ortasında serap,
Tepelerin arkasında vadi,
Sevda çiçeği,
Özlem yağmuru,
Burcu burcu kokan memleket kokusu;
Yaşama sevinci deniz…
(1998,  SÖNMEZ,  Emine. “ÖZLEM ŞARKISI”   s.15)

KIR ZİNCİRİ
Yine akşam oldu, güneş batıyor,
Sensiz günler gönlümü kanatıyor,
Virane yüreğim, baykuş ötüyor,
Kır zinciri, gel gönlümü şenlendir.

Baharı görmeden yazı getirdik
Ayrılık acıdır canı yitirdik,
Bir tek gün görmeden ömrü bitirdik
Kır zinciri, bir günümü şenlendir.

Açmaz oldu güller, bağım virane,
Hasretinle oldum deli divane,
Dön gel artık, yeter bunca bahane,
Kır zinciri, yüreğimi şenlendir.

Tek dileğim seni görmek bir daha,
Yüreğimde sevdan, çöldeki vaha,
Mutlu olmam tüm dileğim Allah’a
Kır zinciri, mezarımı şenlendir.

Hicranı salmıştır gönlümü gama,
Ben ölürsem mezarıma uğrama
Gel şimdi derman ol gönül yarama
Kır zinciri yollarımı şenlendir.
 (1998,  SÖNMEZ,  Emine. “ÖZLEM ŞARKISI”   s.21)

ŞARKILAR SENİ SÖYLE
Şarkılar seni söyler,
Sazlar aynı nakarat.
Sevmeden sevilmeden,
Çekilir mi bu hayat?

Bir şarkıda hasret var,
Birinde özlem yüklü,
Aşk dolu hatıralar
Hep yüreğimde saklı.

Şarkılar seni söyler,
Sazlar aynı nakarat.
Sevmeden sevilmeden,
Çekilir mi bu hayat?

Fal tuttum şarkılardan
Yine ayrılık çıktı
Ayrı kalınca yardan,
Gönlüme hüzün çöktü.

Şarkılar seni söyler,
Sazlar aynı nakarat.
Sevmeden sevilmeden,
Çekilir mi bu hayat?
 (1998,  SÖNMEZ,  Emine. “ÖZLEM ŞARKISI”   s.34)

AÇSIN SARI GÜLLERİM
Yaşamış sayamam ki,
Onsuz geçen günlerim.
Neyim varsa hep alın
Kalsın sarı güllerim.

Sordum seher yeline,
Dokunma güllerine,
Ben ağlarım yerine,
Gülsün sarı güllerim.

Aşkı başımda duman,
Gönül dinlemez ferman.
Başka renkten hoşlanmam,
Açsın sarı güllerim.

Gözüm yoktur varlıkta,
Kalmışım karanlıkta,
Kelebekle birlikte,
Uçsun sarı güllerim.

Sakındım meleklerden,
Silinmez yüreklerden.
Bütün kötülüklerden,
Kaçın sarı güllerim.

Gönlümde onun tahtı,
Hep açık olsun bahtı,
İstediği her ahtı.
Sürsün sarı güllerim.

Bakmam dünya malına,
Can adadım yoluna.
Sevdiğini gönlüne
Sarsın sarı güllerim.

Gülüm dedim adına,
Ermedim muradına.
Gönlünce kana kana.
Sevsin sarı güllerim.

Dokunmayın adına,
Varmasan da yanına.
Hayatı kana kana
İçsin sarı güllerim.
 (1998,  SÖNMEZ,  Emine. “ÖZLEM ŞARKISI”   s.35)
  
ARKADAŞIM
Ben kelebek olsaydım, çiçekler arkadaşım,
Hayat sırdaşım benim, gerçekler arkadaşım.
Bu günler gelir geçer, gam çekme arkadaşım.
Ben bir güle aşığım, tabiat arkadaşım.

Benim sevda çiçeğim solsa da yine açar,
Vefasız sevgililer bir görünür bir kaçar.
Gurbet ellerde  yalnız gezsem de böyle naçar,
Sevip sevilmek güzel, sen de tat arkadaşım.

Suyun çağlayışını, yüreğimde duyarım.
Sılayı özlesem de gurbet benim diyarım.
Gurbet bana uymazsa, ben gurbete uyarım.
Böyle gelip geçecek bu hayat, arkadaşım

Dünya cennete benzer, sevdalar melek gibi,
Hep seni diliyorum Tanrı’dan dilek gibi.
Bu sefer de sen vurma şu zalim felek gibi.
Hasretinden çıkıyor bu feryat arkadaşım.

Bir zamanlar ben de kırda koşardım, deli gibi.
Yâr kokusu gelirdi, baharın gülü gibi.
Aramıza girdiler, kara bir çalı gibi.
Biz gibi gariplere, yok murat arkadaşım.

Düşlerimde yaşarsın, sarı gülüm kanaryam.
Senden ayrı kaldıkça, durmadan kanar yaram
Tabip derman bulamaz, yâr elindeymiş çarem
Benden geçti bu hayat, kaldır at arkadaşım.

Ele nasihat verir tutamazsın sözünü,
Felek kara yazmışsa, silemezsin yazını.
Hasretten açık kalır, kapatırlar gözünü,
Kendi özüne geçmez nasihat, arkadaşım.
(1998,  SÖNMEZ,  Emine. “ÖZLEM ŞARKISI”   s.75-76)

DAR GELİYOR ANKARA
Sesim asılı kaldı fezanın boşluğunda,
Hayalını ararım gecenin loşluğunda,
Sonunu düşünmedim, sevda sarhoşluğunda,
Git gide derinleşti yüreğimdeki yara,
Yaralı yüreğime, dar geliyor ANKARA.

Bomboş kalmış sokaklar, kuşlar bile göç etmiş,
Beni benden koparıp, uzak diyara gitmiş,
Yârin kalbine girmek, aşılmayan geçitmiş,
Kimse çare bulamaz, yüreğim düştü dara,
Yaralı yüreğime, dar geliyor ANKARA.

N'olur selâm göndersen, bir kuşun kanadından,
Aşkta gurur mu olur, vazgeç şu inadından,
Bir gün payına düşer aşkımın feryadından,
İsyan edip dururken sensiz geçen yıllara,
Yaralı yüreğime, dar geliyor ANKARA.

Açmak istemiyorum gözlerimi dünyaya,
Dönemez miyiz bir gün, tekrar aynı rüyaya?
Her gece seni sordum, gökte yıdıza-aya,
Bağladım kaderimi coşkun akan sulara,
Yaralı yüreğime, dar geliyor ANKARA.

Benden uzaklaşınca yıldızlar düştü yere,
Sığdıramadım seni uykusuz gecelere,
Neden derman bulunmaz, yaralı gönüllere,
Teslim olmak istemem, başıma yağan kara,
Yaralı yüreğime, dar geliyor ANKARA.
(http://www.yeniforumuz.biz/emine-sonmez-t1999791.html)

KADERSİZ
Değirmen misali döner talihim,
Hayatımı öğütüyor un gibi.
Geçip gitti hayatımın baharı,
Karşıma çıkardın, daha dün gibi.

Nerde ümit veren sevdalı sesin,
Hangi ilde, söyle kime gölgesin,
Hayalimde duyduğum her sefesin,
Kaderimi eğiriyor, yun gibi.

Ümitsiz gecenin sabahı olmaz,
Sevgiyle beslenen çiçekler solmaz,
Unutma bu dünya kimseye kalmaz,
Kimler gelip geçti, daha dün gibi.

Kaç bin yıldır, gönlüm sensiz virane,
Dünya ören yeri, bir viranhâne,
Görmek istemezsen her şey bahane,
Eller ile, bir tutuyormuş gibi.

Gönlüme işlerken bin bir deseni,
Kime saklıyorsun, tatlı buseni,
Başımdaki kar mı korkuttu seni,
Varlığımdan, usanıyormuş gibi.

Uzaklaşıyorsun benden git gide,
Yalnız kaldım dünya denen gemide,
Özlemin mi kaldı başka sevgide,
Artık aşka susamıyorsun gibi.

ÖTEYE YOL YOK
Sabah doğan güneş, akşama batar,
Sevilen, sevenin gönlünde yatar,
Sanma ki söz veren, sözünü tutar,
Kahrolup gidersin, öteye yol yok.

Zaman gelir, gökten yıldız da düşer,
Hasret seni bulur, gönlünü deşer,
Ok atmak istersin, hedefin şaşar,
Kendini vurmaktan, öteye yol yok.

İnciler dizmeye olmaz zamanın,
Kavrulur yüreğin, tütmez dumanın,
Kimse duymaz seni, boşa figanın,
Istırap çekmekten, öteye yol yok.

İndirmezler seni bayırdan, düze,
Boyun eğdirirler, sararmış güze,
Takılır kalırsın bir tatlı söze,
Kendinden bilmekten, öteye yol yok.

Gelmez olur yardan, bir tatlı seda,
Düşmanların bekler, her gün pusuda,
Balık avlanmıyor, bir damla suda,
Derbeder olmaktan, öteye yol yok.

Hayatını süsler, gördüğün serap,
Terk edip giderler, olursun harap,
Bulutlu gecede görülmez mehtap,
Hayaller kurmaktan, öteye yol yok.

Yüreğini kaplar ince bir sızı,
Ah edip inlersin, döversin dizi,
Cansız hayallere gözlerinizi,
Dikerek bakmaktan, öteye yol yok.

Geçit vermez, kalbine örülen ağ,
Dikilir önüne aşılmayan dağ,
Boşalırsa bir gün gönlünde otağ,
Yıkılıp kalmaktan, öteye yol yok.

Susarsın, soracak sualin olmaz,
Boşalır bakışın, hedefi bulmaz,
Terk edip giderler, tek dostun kalmaz,
Perişan olmaktan, öteye yol yok.

Bunca yıl hayattan sana ne kalmış,
Gönül bağını sel, yarı el almış,
Açar zannettiğin, kuru bir dal mış,
Ateşe atmaktan, öteye yol yok.

Tomurcuklar açmaz, kuruyor çiçek,
Hayale benzemez, acılar gerçek,
Dünyanın kahrını ömür boyu çek,
Sonunda, ölümden öteye yol yok.

TOPRAK KUCAKLAR
Bir sen varsın bir de ben, bütün çiçekler soldu,
Yollarına bakmaktan, saçlarıma ak doldu,
Esti bora - fırtına, sorma bize ne oldu,
Birer - birer döküldü, dallarından yapraklar.

Bir zamanlar çiçektim, kardelen gibi açan,
Ben hayata aşığım, kaçsın sevgiden kaçan,
Gezdiremezsin beni boynuma takıp de çan,
Özgür yaşamayınca, ağarır mı şafaklar.

Bir zamanlar bahçede, bülbüller kadar şendik,
Kendi isteğimizle, çamurlara döşendik,
Kırdığımız kalpleri, onarmaya üşendik,
Kararıyor, el ele gezdiğimiz sokaklar.

Ben artık gül istemem, dikeni acı verir,
Kavuşmamız imkansız, ayrılık sancı verir,
Kader böyle yazmışsa, döner ilacı verir,
Yaşatmıyorsan beni kara toprak kucaklar.

Yüreğime taş bastım, ipek diye severken,
Baharı yaşamadık, hazana erdik erken,
Kapandı kederlere yüreğimde ki mesken,
Benim de bedenimi, kara toprak kucaklar.

GÜZEL YURDUMA
Anadolu, benim güzel vatanım,
Denizi var, ovası var, dağı var.
Köprüsüdür iki büyük kıtanın,
Çağıl, çağıl çağlayan ırmağı var.

Yolları ağ gibi bir uçtan uca,
Fabrikaları var tütüyor baca,
Erciyes dağında sabah olunca,
Eteğinde Erkilet'in bağı var.

Edirne'den Van'a, İzmir'den Kars'a,
Cennet vatanımda benim ne varsa,
Afyon kalesi var, yeşildir Bursa,
Egesinde efeler durağı var.

Urfa'nin etrafı dağlar bürümüş,
Ağrı, Nuh'un gemisiyle yürümüş,
Yürek yangınından karlar erimiş,
Ayrı düşmüş o yüzden merağı var.

Geçit vermez dağlar, Kop ve Zigana,
Anadolum, bize her zaman ana,
Yurdumda tek nefer yeter cihana,
Gözü pektir, demirden yüreği var.

Kimi halay çeker, kimi bar oynar,
Kimi hoyrat, kimi de kibar oynar,
Hepsi neşe dolu kanları kaynar,
Alev - alev yanacak çerağı var.

Karadeniz deli eser, durulmaz,
İnsanları çalışkandır, yorulmaz,
Sis basınca menziline varılmaz,
Bahçesinde çayı var, fındığı var.

Unutmadım Erzincan'ı, Sıvas'ı,
Bereket doludur Konya ovası,
Güzel diyar, Mevlana'nın yuvası,
Isparta'nın gülü var, yaprağı var.

Sayamadım, çok yurdumun illeri,
Efkâr dağıtıyor seher yelleri,
Sevgi dolu hanımları, beyleri,
Bende tükenmeyen sevda çağı var.

Aslı sevmiş, ateş sunmuş Kerem'e,
Ferhat için Şirin düşmüş vereme,
Cennetten köşedir Ürgüp, Göreme,
Her bölgede erenler ocağı var.

Emine Sönmez'im, il il gezerim,
Bazan durur dertlerimi yazarım,
Seksen ilde olsun benim mezarım,
Desinler, bu elde dert ortağı var.

SAAT  01.30
Saat 01 30, hep böyle kalsın e mi,
Demirledi kalbimde seni getiren gemi,
Sesini duyduğum an yendim kederi - gamı,
Dünya bir yana dursun, sen kalbimde dur yeter.

Hata ettim diyorsun, affetmem seni daha,
Sesini duyduğum an yeşerdi çölde vaha,
Fırtınalar esmesin aramızda bir daha,
Yeter ki güller açsın, bir gün bülbül de öter.

Sesini duymak yeter, sitemin bile tatlı,
Uçacak gönül kuşum, sevdan ile kanatlı,
Seni benden alamaz, gelseler bin bir atlı,
Beni yaşatan sensin, kalbim seninle atar.

Karanlık gecelerde, mehtap gibi doğarsın,
Kurumuş topraklara yağmur olur yağarsın,
Devleşirsin gözümde, yüreğime sığarsın,
Görür bizi Yaratan, bu hasretlik de biter.

Sensin ufkuma doğan, ayım da, güneşim de,
Besmele gibi seni anarım her işimde,
Hasret ateşi tüter, duman - duman başımda,
Ayrılığın acısı, ölümden daha beter.

SEVECEĞİM
Hiç bir seste bulamam, sesindeki ahengi,
Gözlerinde parlıyor, sevdasının bin bir rengi,
Bulunmaz sanıyordum, seven gönlümün dengi,
Dünya dursa vız gelir, her zaman seveceğim.

Güneşin sıcağını üstüme giydirseler,
Aşkın haramdır diye, fermanlar bildirseler,
Senin için doğarım, bin kere öldürseler,
Bin yıl bana az gelir, her zaman seveceğim.

Şafaklar hep kararsa, gözlerin ışıyacak,
Kalbim senin sevgini ebedi taşıyacak,
Asırlar geçse bile bu sevda yaşayacak,
Felek vursa naz gelir, her zaman seveceğim.

Dağ başına çıkarıp, sarsalar bulutlara,
Parçalayıp atsalar, yılanlara, kurtlara,
Seni bekleyeceğim, sarılıp umutlara,
Mevsim döner, güz gelir, her zaman seveceğim.

Susuz da bıraksalar, aşkı içer, kanarım,
Ateşten gömlek olsan, cayır - cayır yanarım,
Hasretinle kavrulsam, kurusa göz pınarım,
Sen gelince yaz gelir, her zaman seveceğim.

HAYAT
Değişir insanlar, değişir çağlar,
Hep ayni düzende gitmiyor hayat.
Kırılır gönüller, yıkılır dağlar,
Her zaman elinden tutmuyor hayat.

Güneş doğmaz her gün, sabah olunca,
Gökyüzü fırtına, bora dolunca,
Yıllar sürüp gider kendi halınca,
Bulutları boşa çatmıyor hayat.

Duvarlar yıkılır, gemiler batar,
Gelenler gidiyor, göç katar, katar,
Kim nafile gelmiş, yan gelip yatar,
Zevk-i sefalara yetmiyor hayat.

İnce bir çizgidir sonsuza kapı,
Ne olursa, kalbe sığıyor çapı,
Hak'tan dır, gönülde kurulan yapı,
Çizgiyi geçince batmıyor hayat.

Kimi seyran eder gönül dağında,
Kimisi çırpınır sevda ağında,
Bir düşün ömrünün son durağında,
Seni senden mahrum etmiyor hayat.

Sonu geldi sanma, ömür bitince,
Elbet gideceksin vaden yetince,
Yaptığını Hak katında tartınca,
O gün asla hile katmıyor hayat.

Dünya'nın kadrini, var mıdır bilen,
İster saltanat kur, istersen dilen,
Olabiliyorsan seven, sevilen,
Kıyamete kadar bitmiyor hayat.

İSTERSEN PADİŞAH OL
Yaz geçti dolu dizgin, olanca hızı ile,
Felek seni de yazmış alnıma yazı ile,
Nerelere gideyim, gönlümde sızı ile,
Hani her zaman vardı, gönülden gönüle yol,
Ben sararıp solmuşum, sen istersen bahar ol.

Bulut uçurtma yapmış, güneşi uçuruyor,
Yıllar elimden almış, gençliği kaçırıyor,
Henüz vade dolmadan, sırattan geçiriyor,
Hani her zaman vardı, gönülden gönüle yol,
Seven sen olup yanma, sevilen gönüle dol.

Son kırlangıç de uçtu, göç etti bu diyardan,
Rüzgâr bile uğrayıp, haber getirmez yardan,
Kimse tutamaz beni, giderim bu diyardan,
Hani her zaman vardı, gönülden gönüle yol,
Arş'a uzanmak için, ne derman kaldı, ne kol.

Geldi sarı sonbahar, kucağında bulutla,
Bu yol nereye kadar, gönlümdeki umutla,
Bir gün her şey bitiyor, istersen bine katla,
Hani her zaman vardı, gönülden gönüle yol,
Sen de Hakk’in kulusun, istersen padişah ol.

KAYNAKLAR:
1)1998 SÖNMEZ, Emine. “ÖZLEM ŞARKISI” ISBN:975-96344-2-2, Dizgi: Yılmazlar Basın Yayın Dağıtım, Toros Matbaacılık Aş. İzmir Cad.37/B Kızılay/ANKARA,  Tel: 0312 418 36 27, Faks: 0312 418 41 49
2)1998 SÖNMEZ, Emine, “CUMHURİYET ÇOCUĞUNA SESLENİŞ”
3)1998 SÖNMEZ, Emine, “BİR SEVGİ İSTİYORUM”
4)  (http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=24528)
5)  (http://www.yeniforumuz.biz/emine-sonmez-t1999791.html)

İSTEME ADRESİ:
Demetevler 6.Cd. No:44/b 06200 ANKARA
Tel:031 336 70 59 – 0312 336 70 59-334 33 62- 0312 334 61 88
Dizgi: Yılmazlar basın Yayın Dağıtım 229 60 79 Ankara
Toros Matbaacılık Aş. İzmir Cad.37/B Kızılay/ANKARA,
Tel: 0312 418 36 27   Faks: 0312 418 41 49
Emeil: eminesonmez53@hotmail.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder