15 Ekim 2016 Cumartesi

MUSTAFA AYVALI ve ESERİ: “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” Abdullah Çağrı ELGÜN

                    MUSTAFA AYVALI ve ESERİ:
“KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ”

             Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI:

1964 yılında Amasya ili Suluova ilçesi Bayırlı köyünde, annesinin deyişiyle arpalar biçilirken dünyaya geldi. Mustafa AYVALI, üniversite mezunu olup, halen Amasya’da bir kamu kurumunda görev yapmaktadır.
Mesleğine ait bir derneğin uzun yılar şube başkanlığını yaptı. Aynı zamanda bir kamu sendikasının il temsilciliği görevini yürütmektedir.

Amasya İlinde ikamet eden sanatçı şiir yazmaya karşı, ilgisi dolayısyla elinizdeki kitabı çıkartmıştır. Şair şiiri bir hobi olarak düşünmekte ve bu yolda ilerleme çabası içerisindedir.

AYVALI şiirini bir iş, uğraş olarak gördüğünden şiirlerini bir kuyumcu titizliği içerisinde yontar, işler ve ona şekil verir. Onu öylesine parlatır ki artık o müşterisi tarafından “al beni” denilecek kadar çekici hale gelmiştir.
Şair şiirlerinde aşkın, sevdanın, acı veren ıstırabından yakıcılığından amansız korundan ilham alıyor. Aşk olmazsa şiir de olmaz. Şiir aşkın dağladığı kor olarak yüreklerden fışkırır. İşte Mustafa AYVALI’da öyle bir sevdanın kor ateşinden etkileniyor ki AYVALI’nın yüreğinde onulmaz sevdanın tesirinde “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” filizleniyor. Yürekten dökülen bu sözler, şiir olup kitabın sayfalarına diziliyor.
Şairin şiirlerinden başka, deneme yazıları da mevcuttur.

ŞİİRLERİNDEKİ KONULAR:
Şairin şiirlerinde konular çeşitlidir. Şairde konu zenginliği, sayesinde humanist, insanlığa kucak açan, insanı seven bir güzellik vardır. Tabiatı ve dünyadaki yaratıklara karşı duyarlı olan AYVALI’nın yüce bir gönle sahip olduğu yazdığı şiirlerinden anlaşılmaktadır.  
Şiirlerinde hüznü, sevinci, mutluluğu, insanı, insanlığı, hasretliği, vedayı, karlı dağları, onun mor menekşelerini, denizleri, kirve, ırmak, su, yazgı, gelincik, aşk ateşi, güfteleri, aşkın enkazı, ağlamak, rüyalar, göçmen halk, şehirler, ırmaklar, çınar gölgesi, yaşamaya dair, anne, baba, dualar, hazan, gecenin gönlü, özlem, can pazarı, yazgı, umutlar, yağmurlar, postacı, kaseler, vuslat, gurbet kuşu, fecrin ışıkları, anne, baba, vefa, kadı, ay, güneş, devriye gibi konuları şiirlerinde işlediğini görmekteyiz.
                                                                                                                                                     
Hayatı hakkında fazla bilgilere rastlamamaktayız. Kitabının arka kapağına yazdığı yazılardan anlıyoruz ki Mustafa AYVALI, diğer şairler gibi romantik bir yapıya sahip. Bunu kendi ifadelerindeki sözlerden anlamak mümkün:
Sağbaştan: Mustafa AYVALI, Münevver DÜVER,..., İsmet Bora BİNATLI

Şair: “Hayatın girift ve meşekkatli yollarında yürüyüp yoğrulurken; bîçare kalışlarda hüzünler, özlemler, kiminde mutluluklar dile getirmiştir şiirlerde.
Aşkın mekânı yanarken, gönül tellerini titreten nağmeler kaleme alındığında “şiir” olur. Nihavent güfte olur. Kimi zaman da  şairin feryat edişleri “makber” olur. Sevdayı hüzünlere katık yapıp meyin şarabıyla, imbikten damla damla içerken dizelerini, bir şiirinde dosta şöyle seslenir:

Zaman perdesini çekmeden ey, dost!
Derdin aşkı demde, çağ olmadan gel.
Arayı arayı bıkmadan ey, dost!
Şu âhengin hüznü, dağ olmadan gel.”

Şair kitabının önsözünde de şiiri tarif eder:
“Sürgündeki yaşamda, insanoğlunun kendisini yoktan var edene kavuşması süresindeki çileli yoldur. Şairin bu çileli yolda verdiği amansız mücadelelerin kırılma noktasında, ruhun kozasından sıyrılmasıdır. Ufkun efsunkar iklimlerinde gezinirken, gönle düşen değerlerin söze, kaleme yansımasıdır şiir.” diyerek şiir hakkındaki görüşünü belirtir.
(AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” s.5)

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:
KURTULUŞ
Zaman perdesini çekmeden ey, dost!
Derdin aşkı demde çağ olmadan gel.
Arayı arayı bıkmadan ey, dost!
Şu âhengin hüznü dağ olmadan gel.

Memnun değil sanma sürgünlüğümde,
Gezip de âlemi yorgunluğumda,
Cehâletin sonu erginliğimde,
Serde divaneler çığ olmadan gel.

Demirden ağların sardığı anda,
Yanık tenime gün vurduğu anda,
Sabrın gözyaşına durduğu anda,
Kirpiğim gözüme iğ olmadan gel.
  
Dağın bildiğini sor, çöllere sor,
Cefâ etme cana dimağını yor,
Şahlansa da zifir O’na mizan dur,
Nefsim mabedime ağ olmadan gel.
(AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” s.7)

ÇİLLİ ÇİGAN
Çal tepede bulutlar dağ gibi sıralanır.
Yamaçlara giz düşer ufkun bittiği yerde.
Çilli Çigan göz kırpar, beş perde aralanır.
Yangın öze tez düşer aklın yittiği yerde.

Şerare düşer gönle o yârin gözlerinden.
Bir meşale yanınca yavaş yavaş derinden,
Yangın yeri iç deniz, dağ taş oynar yerinden.
Güle şebnem öz düşer aşkın gittiği yerde.

Perçem belik cemalden savaklara lav akar.
Salınır gül endamı, beyaz gerdan can yakar.
Kavak yeli esende gülşene yağar mı kar ?
Takvimlere iz düşer bülbül öttüğü yerde.

Bir kuşun kanadında enginlere çıkılır.
Boş durmaz ağyar fettan, aşka ağu ekilir.
Baldıran sarar bağı, sırça köşkler yıkılır.
Yüreklere köz düşer günün battığı yerde
(AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” s.27)
  
HERİ
Keçiğ bağlamış al yazmayı başa,
Zülfü kâkül güzel, bak dedi heri,
Çevirip davarı vursan yokuşa,
Gel, yüzüne güller, “Yok!” dedi heri.

Çıt deyip çalıya düştün gün gibi,
Fenikiyor kafam, şukirman gibi.
Bir Şirin bilirdim, tıpkı sen gibi
“Bizim buralarda, çok!..” dedi heri

Fağrifi şu ömrüm gız geze geze,
Gel hele şöyle koy başını dize,
İyice kazınsak vurup da saza
Yaksam mı cerağı? “Yak!” dedi heri

Kız seni baban mı çağırıp durur?
Yo sofada kınnap eğirip durur.
Habire ağama bağırıp durur.
Dedim sert mi baban? “Pek!” dedi heri

Bir hörpüm su versen yanan bağrıma,
Topuklu gaynanam gitmez ağrıma,
Kulak versin dağlar taşlar çağrıma,
“Senin anan bana yük.” dedi heri

Öncekte pirpirim pörsüdü gitti,
Çıtkırıldım huyu canıma yetti,
Kurduğum sofrada tabağı itti,
“Karnım hasudaya tok.” dedi heri

Gel gidelim dilber, bağda eyvana,
İşgevefe tavlamış gız ebem sana,
Semaverde yiti çay oy oy bana,
Dökeyim bir bardak: “Dök!” dedi heri.
(AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” s.49)

DUA
Kudretin sonsuzdur arz-ı âlemde
Ruhu Cehennemde,  pişirme Yarab!
Cehaleti görür isen kalemde,
Yönümü menzilden şaşırma Yarab!

Okusan da ehil, ahmaklık baki,
Hoşgörü yolunda olasın saki.
O’na açılan el, kalmaz âfâki,
Şaşırıp dayardan aşırma Yarab!

Şaşığp vursa beşer, özün kan dolsa,
Yaraşmaz beddua düşmanın olsa.
Gül figan ederek hazanda solsa,
Sabır ihsan eyle,  şaşırma Yarab!

Kadere isyan boş, Mevlâ’dır gani,
İsyankâr ruhuyla terleyen fâni.
O sosuz vuslata dünyadır mâni
Sırat Köprüsü’nden düşürme Yarab!
(AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” s.60)
  
AYAZDIM
Telafisi olmayan bir zamanda ayazdım,
Cinnet düşse gözlerim seğirirken gör beni.
Hicran soluyan dağda aşkı karlara yazdım.
Pencerende titreyen serçelere sor beni.

Yıldızlar eriyorken k,irpikte gmönül çelen,
Süzülür bam teline düşer de var mı bilen?
Ah, ellerim üşüyor, elleri ey, kardelen!
Buz mavisi takvimden gözlerine sür beni.

Suskunduı deli gönül, sisler çökerken dağa,
Sürgün yerken tipide, muhtaç oldum toprağa,
Ağustos ortasında çiğ düşmedne yaprağa,
Kuru bir:  “Merhaba!”nın ateşiyle sar beni.
(AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” s.118)

ESERİ:
AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ; Toplam: 136 s. Kültür Ajans Yayınları Yayın No:5; ISBN: 978-975-8951-43-7, BRC Basım, I. Baskı, 2009, Kapak tasarım: Erhan İVGİN, Kültür Ajans Tanıtım ve Organizasyon Lmt.Şti. Konur Sok. 66/9 Bakanlıklar/ANAKARA, Tel: 0312 425 93 53; Faks: 0312 419 44 43)
Kitap İsteme Adresi:
www.mustafaayvali.com; ayvalimustafagmail.com; CepTel: 0532 643 52 28

FAYDALANILAN KAYNAK:
AYVALI, Mustafa “KARLI DAĞLARIN MOR MENEKŞESİ” Toplam: 136 s. Kültür Ajans Yayınları Yayın No:5; ISBN: 978-975-8951-43-7, BRC Basım, I. Baskı, 2009, Kapak tasarım: Erhan İVGİN, Kültür Ajans Tanıtım ve Organizasyon Lmt.Şti. Konur Sok. 66/9 Bakanlıklar/ANAKARA, Tel: 0312 425 93 53; Faks: 0312 419 44 43)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder