ŞAZİYE ÇELİKLER ve ESERİ
“HAYÂLİM GÜÇLÜYDÜ”
Abdullah Çağrı ELGÜN

Çalıştığı
okullarda Türk Halk Müziği Koroları kurup, öğrencilere Türk kültürünü
sevdirirken, bir yandan da bando takımları kurarak öğrencileri sosyal hayata
hazırlama ve onları topluma yararlı, kendine güvenen gençler olarak
yetiştirmeyi kendisine görev kabul etmiştir.
Yaptığı
hizmetler devlet yetkilileri tarafından değerlendirilip, Bingöl ve Bursa
Valiliklerinden Takdir aldı.
BURSA, Yazın
Sanatı Derneği, Yönetim Kurulu Üyesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yerel Gündem
21. Sanatçılar Grubu Temsilcisidir.
Şaziye
ÇELİKLER’in okullarda kaynak olarak okutulan iki kitabı da bulunmaktadır.
1998 yılında
“ZOR GÜNLER” şiiriyle Millî Eğitim Vakfı’nın düzenlediği şiir yarışmasında TKM’de üçüncülük ödülü aldı. Şiirin yanında, hikâye, deneme yazıları da
yazan Şaire Şaziye ÇELİKLER’in eserleri, çeşitli gazete ve dergilerde
yayınlanmaktadır.
HBVK-AYŞAD-Mevlâ
Dünya Kardeşlik Derneği üyesidir. Yurt içinde yapılan sosyal ve kültürel
etkinliklelere, şiir ve şairler
şölenlerinde de aktif olarak rol aldı.
İLESAM üyesi
olan Şaziye ÇELİKLER, 4.Bursa Kültür Sanat Şöleni’nde İLESAM’dan;
2006 Antalya,
Olimpos, Kültür ve Sanat Buluşması, “Türk Şiirine Hizmet”, ödülleri aldı.
8 Mart Dünya
Kadınlar gününde AYŞAD (Aşıklar ve Yazarlar Derneği) tarafından ÇELİKLER’e,
Ozan MARALI mahlası verildi.
3-6 Mayıs
2008 tarihleri arasında Kars’ta düzenlenen 4.Uluslararası Murat ÇOBANOĞLU
Aşıklar Bayramı’nda açılan, “KARS’TAN SELAM OLSUN ANADOLU’YA” adlı şiiri ile
3.lük ödülü aldı.
2004 Yılından
itibaren geleneksel hale getirilen, Bursa Kültür ve Sanat Şölenleri’nin
düzenleme komitesinde aktif olarak yer alan şaire, sanatçılar grubu temsilcisi
olarak görev aldı.
Bodrum’da
düzenlenen Birinci Uluslar arası Kültür ve Sanat Şöleni’nde organizasyon
komitesinde yer aldı ve İLESAM tarafından plaketle ödüllendirildi.
Çocuk
Edebiyatı yazarı da olan şairenin, dördüncü
kitabı “Kördüğüm” Kosova’da BAY YAYINLARI tarafından yayınlanmak üzere
alındı.
SEVGİ YOLU,
BAY, MAVİ, DUYGU SELİ dergilerinin Bursa temsilcisidir.
Şaziye
ÇELİKLER’in: Çiler(İngilizce Öğretmeni),
Pelin(Ana okulu Öğretmeni) olan iki kızı ve Makine mühendisi bir oğlu ve bir de
torunu bulunmaktadır.
Kitabı Hakkında:
15.12 2008
tarihinde kitabın ön yüzünde şaire gençlik yıllarının güzel bir fotoğrafını kapak yapıyor. Kitabın kapağın iç
kısmı boş bırakılıyor. Birinci sayfada ise Kitabın ismine yer verilerek,
kitabın içinde nelerin yer aldığı başlıklar halinde (Deneme-Öykü-Şiir)
belirtiliyor.
İkinci
sayfada, küçük başlık halinde kitabın ismi
ile yazarının ismine, ISBN
numarasına yer veriliyor.
Kitap AY
YAYINLARI tarafından Salihlide, baskısı ise Kanyılmaz Matbaası tarafından
İzmir’de yapılıyor.
Şaire
dördüncü sayfada : “Sevgili Okuyucular” başlığıyla okuyucusuna seslenerek:
“Yaşadıklarımızı
asla unutamayız. Yıllar sonra da olsa anlatıp dururuz. Gün gelecek
anlatamayacak temelli susacağız. Yazdıklarımdan mesajlar alabilirsiniz.
Hayalinizi güçlü tutacağınıza inanıyor; en güzel duygularla siz değerli
okuyucularımı saygıyla, sevgiyle selâmlıyorum.
Her yaştaki
kişilerin okuyabileceği bu kitapta belki de kendinizi bulacaksınız. Duygu ve
düşüncelerimi şeffaflık içinde sizlerle paylaştığım için çok mutluyum. "Hayâliniz güçlü olsun.” diyerek sözünü sonlandırıyor.
Şairenin
kitabının on dördüncü sayfasında, doğum gününü ve hayatından kısa bir kesiti
anlattığı şirinde hayatın zorluklarından bahsediyor. Çocuk büyütmenin
maharetini, anneliğin fedakâr ve müşfikliği, çocukluk zamanların kışının
sertliği ve tipinin müthişliğini anlatarak bahara çıkabilmenin başarısını: “Çok
şükür bahara çıkabilmişim!..” diyerek adeta tebrik ediyor.
Kışın
soğuk,ayaz dolu günlerinde doğan köy çocukları, çoğu kez zatürre, sarılık,
kızıl, kızamık, havale sebebiyle hastalanır. İlaç yok, doktor yok, hastane yok…
Yok yokluklar içerisinde “KOMİK” lakaplı kocakarılar(ebe hemşire yerine geçen),
deney ve tecrübelerini, kocakarı ilaçlarını bu hastalar üzerinde denerler;
hastalara deva bulmaya çalışırlar; veya hanımlara doğum yaptırırlar. Hasta
olanları iyileştirmek için, urganları getirip üzerinde düğüm çözerler, doğum
esnasında çocuğun ters gelmesi durumunda, bu durumu düzeltmek maksatlı, bir
savan veya kilimin içine koyarak sallarlar, atıp tutarlar.Çocuklardaki başka
başka hastalıkları geçirmek maksatlı, eşek sütü, karga kirpi, kaplumbağa eti
yedirilir veya kanları içirilir. Aman Yarabbi!.. Ne hüner var ise gösterirlerdi
.
Şaziye ÇELİKLER, bu olayların tam ortasında,
yatağı koca bir ayının postu olarak dünyaya gelir. İşte o günlerin ve
hayatından bir kesiti anlatan şiiri:
ÇOCUKLUĞUM
Yatağım,
babamı yemek isteyen,
Kocaman bir
ayının postuymuş.
Yoksullukta
çocuk büyütmek meğer ne zormuş!..
Anam
anlatırken gözleri doldu.
İçime
tarifsiz duygular doldu.
Tipili bir
kış gününde;
Dünyaya
gelmişim mahallemizde.
Lakabı
“KOMİK” olan,
Komşunun
karısıymış, ebem de.
Çok şükür,
bahara çıkmışım!..
Tek odalı,
yıkık dökük kulübemizde.
Şairenin
Şiirlerinin Konusu:
Sosyal hayat,
ana , baba, öğretmen, Atatürk, dost, düşman, çoçukluk yılları, güçlü hayâller,
yaşayış biçimi, onur, gurur, erdem, erdemli yürek, şan, şeref, tabiatın insana
bahşettiği güzellikler, çayır, çimen, şifalı bitkiler, kenger,enginar, kenger
sakızı, taş, taş yürekli insanlar, saz, söz, kadın, erkek, vefâ, mezar taşı,
çakıl, toprak, yağmur, kar, buz, buzların kırılma zamanı, sel, deprem, ateş,
hava, aşk, sevda, gurbet, yalnızlık, tarihî mekanlar, savaş, zafer, sevinç,
sosyal ve beşerî konular oluşturur.
Şairenin
Şiirlerinde Kullandığı Mahlası ve Mahlasın Verilişi:
Şaire
şiirlerinin bir kısmında bir âşıklık geleneği olan MAHLAS kullanıyor. Bu
geleneğin gelişimi aşağıdaki şekildedir:
Âşıkların
Gelenek İçinde Yetişme Safhaları:
1. Mahlas
Alma.
2. Rüyada Pîr
Elinden Bade İçerek Aşık Olma. (Bade İçme)
3.Usta –
Çırak İlişkisi İçinde Yetişme
4. Atışma –
Karşılaşmalar Yaparak Yetişme
5. Leb -
Değmez (Dudak Değmez)
6. Askı
(Muamma) Çözme
7. Dedim -
Dedi Tarzı Söyleyiş.
8. Tarih
Bildirme (Ebced Hesabı ile Tarih Düşme)
9. Nazire
Söyleme.(Usta Şairlerin Şiirlerine Benzer Şiirler Yazma)
10. Saz
Çalma.
1- Mahlas Alma:
Mahlas,
şairlerin yazdıkları şiirlerde asıl adlarının yerine kullandıkları takma ada
denilir. Halk edebiyatında mahlas geleneğe bağlı olarak süregelen bir uygulama
biçimidir. Şaziye ÇELİKLER de bu kültür ortamları ile birlikte, usta-çırak
ilişkisiyle kendini yetiştirmeye çalışan ozanlardandır.
Mahlası: OZAN
KARALI'dır.
Böylelikle
âşıkların bir kısmının asıl ismi unutularak mahlasları isim olarak kullanılır
hale gelmiştir. Dadaloğlu`nun asıl adı
(Veli), Köroğlu’nun(Ruşen Ali), Sümmani`nin (Hüseyin), Gevherî`nin (Mehmet)
vb.`dir. Firkatî (Mustafa ALKAN), Meydanî (İdris EROĞLU), Âşık geleneğe uygun
olarak kullanacağı mahlası şu yollarla almaktadır:
a) Mahlasını Kendi Seçerek Alma:
Bu durumda
âşık adını, soyadını mahlas olarak kullanır. Hayatı yaşayış biçimine ve
sanatının tarzı ve gücüne uygun olarak kendi seçtiği bir ismi mahlas olarak
kullanabilir. Âşık Ozan MARALI'da mahlasınıkendisi tarafından
seçerekalınmıştır. Bundan böyle adını
Ozan MARALI olarak kullanır. Böylece, Ozan MARALI'nın adı Ozan MARALI olarak
geçmeğe başlar. Âşık Ozan MARALI ismini, mahlasını kendi seçerek aldığından bu
maddenin uygulamanın içinde yar
almaktadır.
b) Bir Usta Âşıktan İmam, Pîr veya Mürşitten Alma.
Bu usülde usta
âşık, çırağı sınava tabi tutar. Çırağının durumuna göre ona uygun bir mahlası
belirler. Bu mahlası âşığa ad olarak verir.
Âşık, Şeyh ve
Pîrin manevî tesiriyle mahlas alır. âşık Ozan MARALImahlasınıkendisi aldığından
bu grup içinde yer alma maktadır.
c) Rüyasında Bade İçerek Ad Alma.
Âşık MARALI’nın mahlası kendisitarafından
verildiğinden bu gruba dahil olmamaktadır. Bu grup içerisindeki âşıklar da
rüyalarında On iki İmam, Evliyâ, Enbiyâ, Veli, Şeyh, Hızır, Üçler, Beşler,
Yediler, Kırklar, Peygamber, ...vb ululardan birini görüp onların yanında
yapılan bir törende veya uluların elinden âbı hayat, bade, iksir içerek ad
alır. Âşık böylece aşka tutularak kendini halka tanıtarak şiirler söylemeğe
başlar.
2- Rüyasında Pîr Elinden Bade İçerek Aşık Olma.
Rüyasında
Bade İçme Geleneği Türk Halk Edebiyatında sıkça karşımıza çıkan bir durumdur.
Genellikle halk hikâyeleri içerisinde yer alan halk âşıklarının hayat
hikâyeleri içinde yer alır.
Örneğin: Köroğlu(Koca Yusuf’un Oğlu, Ruşen Âli), Âşık Musa MERDANOĞLU,
... vb. bunlardandır. Bunlara Badeli Âşık adı verilmektedir.
Âşıklar, âşıklığa başlamayı veya usta elinde yetişerek ustalaşmayı
geleneksel bir unsur olarak görmektedirler. Ayrıca bu durum ustalarının halk
içindeki itibarlarına göre de kendilerine bir statü kazandırmaktadır.
Bade, aşk şarabı, âbı hayat, hayat iksiri, köpüklü su (Köroğlu Hikâyesi’nde geçen üç köpük:
yiğitlik, aşk, nam) gibi içilecek bir materyalin olması veya yiyecek cinsinden
bir şeyler de olabilmektedir. Bunlar da kırmızı elma, ayva, nar, kudret üzümü,
tuz-ekmek, ...vb gibi yiyecekler
olabilmektedir.
Âşık Edebiyatında bade içme geleneği, uzun yıllar halk arasında
nesilden nesile süregelen bir inanış ve değerler manzumesidir. Bu tarz inanış,
âşıklar arasında bir şairin âşka
düştüğüne delâlet eden en önemli âşıklık alâmeti olup âşıklık için vazgeçilemez
en yüce değerlerimizdendir.
Halk inanışına göre âşık olmak için, ustanın yanında yetişmek veya Pîr
elinden bade içmek gerekmektedir. İçilen
bade âşığa aşağıdakilerden:
1) Bir Pîr tarafından verilebilir,
2) Üçler tarafından verilebilir,
3) Beşler tarafından verilebilir,
4) Yediler tarafından verilebilir,
5) Kırklar tarafından verilebilir.
3-
Usta - Çırak:
Âşık Ozan MARALI, bu grup içerisinde değildir.Yani “Usta – Çırak” ilişkisi
içerisinde yer almamaktadır. Böyle olunca da yine bu grup içerisinde
incelenmeyecektir. Yalnız kendiağzından edindiğimiz bilgi ye göre: “8 Mart
Dünya Kadınlar gününde AYŞAD (Aşıklar ve Yazarlar Derneği) tarafından
ÇELİKLER’e, Ozan MARALI mahlası verildi.” demektedir.
Halk Âşıkları Edebiyatında yüzyıllar boyu yaşatılan geleneklerin en
önemlilerinden biri de usta çırak geleneğidir. Âşıklar genellikle bir usta
aşığın yanında onun çırağı olarak yetenekleri ölçüsünde olgunlaşırlar. Hazânî
de ustası Ali BAŞ’ın yanında onun duyuş düşünüş, şiir söyleyişindeki uslûbu,
dörtlük ve üçlüklerindeki tarzı açısından kendisine örnek bir yol çizecektir.
Böylece
olgunlaşan şiirleri, usta malı olmaya namzet olarak görücüye çıkacak ve diğer
ustalar tarafından da ölçülüp tartılacaktır.
Usta çırak ilişkisi gereği icracılık ve âşığın şairlikteki ustalığı
için üstad da denilen bir aşığın yanında ders alıyor olması âşığın sanatı,
uslûbu şiir söylemekteki yeteneğini geliştirecek ve ustalaşmasında büyük bir
emeği olacaktır. Sabırla pişen üzümün pekmez olması gibi âşığın şiirleri de tad vermeye başlayacaktır.
4- Âşık Atışmaları (Karşılaşmalar):
Atışma,
âşıkların dinleyenler karşısında, atışma sırasında birbirini iğneleyici; fakat
mizah çerçevesi içinde söyleşmeleridir.
Karşılama, aşıkların rakibine üstün gelmek için, sorulu cevaplı tarzı
seçmesi; veya rakip âşığı alt etme, fikir ve söz atışmasında yenme ve galip olma isteğidir.
İrticalen,
hiçbir hazırlık yapmaksızın kendiliğinden âşıkların belli kurallar içerisinde karşılıklı
saz çalıp söylemelerine "atışma"
adı verilmektedir. Bu atışmalar iki veya daha fazla aşığın bir topluluk
huzurunda karşı karşıya gelerek; veya yan yana durarak birbirlerini sazda ve
sözde belli kurallar çerçevesinde denemeleri esasına dayanmaktadır.
5- Leb Değmez:
Leb Değmez
sanatı, âşıklar arasında ustalıkların sergilenmesi ve maharetlerin ortaya
çıkarılması için yapılan atışmalardır. Âşıklar arasında yapılan bu atışmalar
esnasında, alfabemiz içerisinde geçen şu sessiz harfler “B,P,M,V,F” âşıkların
söyledikleri dörtlükler içerisinde bulunmaması gerekirdi. Ayrıca aşıklar, bu
sesleri yanlışlıkla söylememek için iki dudakları arasına bir iğne koyarak
atışma yaparlardı. Eğer bir yanlışlık yapıp bu seslerden birini söyleyecek
olursa, dudağının arasında bulunan iğne dudaklarına batarak yanlış söylemesini
engellerdi. Böylece âşıklar, söz söylemekteki ustalığını ve maharetini de
içinde bu sessiz harflerin bulunmadığını, şiirler söyleyerek göstermek
isterlerdi.
6- Askı (Muamma):
Askı, genel olarak kıraathanelerde, köy kahvehanelerinde, köy
odalarında tavanda bir yere, bir torba veya çıkın denilen bir beze sarılarak
kıraathaneye veya köy kahvehanesinin
ortasına asılırdı. Bu yalnız asanın bildiği; fakat herkes tarafından kolaylıkla
çözülemeyecek bir bilmecedir. Buna Askı(Muamma) veya Askı Asma, Tavanda Askı
gibi isimler verilirdi.
Askı(Muamma) Halk Edebiyatımız gelenekleri içerisinde Âşık
Edebiyatınının elemanları olan âşıkların maharetlerini yansıtmaktadır. Âşık
Edebiyatı içerisinde Muammanın özel bir önemi vardır. Âşıklarca muamma
düzenlemek veya bir muammayı çözmek
önemli bir durum olup bilgi ve zeka gerektirir.
Kimi zaman
âşıklardan bu muammayı tavana asan kimse, bulmacanın çözümünün gecikmesi
üzerine âşıklara ipuçları verebilir. Kimi zaman da çözülmemesi için “ser
verilir, sır verilmez” gizliliği içerisinde, muamma hakkında asla açıklamada
bulunmazlardı.
Kahvehaneye gelenlerin durum ve sosyal statülerine göre ağırlamalar
söylerler, onlar da âşıkların yanında duran tahtaya para yapıştırırlardı. Bu
para bazan o kadar fazla birikirdi ki bilmece çözülünceye kadar hatırı sayılır
hale gelirdi. Böylece bilmece bir hafta çözülemez ise bilmeceyi oraya asan bu
bilmecenin cevabını kendisi açıklayarak paraları da kendisi alırdı.
7- Dedim - Dedi Tarzı Söyleşi:
Halk şiirinde
yaygın olarak kullanılan bir biçim de “Dedim - Dedi Tarzı Söyleşi” olup koşma
ve semâilerdeki âşık ve sevgilinin (dedim-dedi ifadesine bağlı)
karşılıklı(Erzurumlu Emrah, Ercişli Emrah, Âşık Ömer ... vb) söyleşmelerdir.
8- Tarih Bildirme(Tarih Düşme):
Âşık, kıtlık,
yangın, sel felaketleri, salgın hastalık, önemli savaşlar vb. toplumu yakından
ilgilendiren sosyal hayatla ilgili olaylarla kendi doğum tarihini şiirlerinde
belirtebilir. İşte bu durma Tarih Düşme adı verilmektedir. Âşıklar, böyle günlerin unutulmaması veya
zaman zaman hatırlanması açısından şiirlerinin son dörtlüğünde veya
dörtlüklerden birinde tarih belirtir.
9- Nazire Söyleme:
Nazire, bir
şairin şiirini diğer bir şair tarafından aynı kafiye ve ölçüde benzer bir
biçimde yazma demektir.
Saz, âşık
için ilhamı kamçılayan bir âlet olup âşıklık geleneğinin en önemli
unsurlarından biridir.
Âşıkların
özellikle saray ve konaklarda pek rağbet gördüğü bu dönemde âşıkların düzenli
teşkilatları ve esnaf loncalarına benzer loncaları olduğu ve bu loncalar
sayesinde organize oldukları ve korundukları bilinmektedir. Âşıkların hükümet
tarafından tayin edilen saraylarda bir kahyaları bulunurdu. Devletin, âşıkları
bazı zamanlar kendi iktidar propagandalarını yapmak için kullandığı
görülmektedir.
Diğer âşıklar ise bugün de olduğu gibi belli kahvehanelerde ellerinde
saz, yetenekleri doğrultusunda düğünlerde dergahlarda, köy kahvehanelerinde
veya köy odalarında çeşitli şenlikleri gerçekleştirerek para da kazanırlardı.
Âşık Ozan MARALI’ya mahlası kitabında da belirtildiği üzere: “8 Mart
Dünya Kadınlar gününde AYŞAD (Aşıklar ve Yazarlar Derneği) tarafından
ÇELİKLER’e, Ozan MARALI mahlası verildi.” Sözleriyle yer almaktadır.
Âşık Ozan MARALI’nın kendisine
mahlas verilmeden önce bir mahlas daha kullandığını şiirlerindeki bir mısrada
geçen “DİDÂRÎ perişan bakın tabana” mısrasından anlıyoruz.
Bununla
birlikte şairenin daha önce kullandığı bir mahlası varsa, AYŞAD’ın böyle bir
mahlası vermemesi gerekirdi. Yok ise bu mahlasın verilmesi yerinde
olmuştur.
Didarî mahlası ile yine bir bayan şaire daha bulunmaktadır ki bu da Pakize
ALTAN'dır. Şaire, ALTAN 1961 yılında Sorgun’un Bahadın kasabasında doğuyor. Asıl
adı Pakize Altan’dır. Bugün Ankara’da şiir etkinliklerine katkı yapmakta ve
çeşitli şiir dinletileriyle sosyal aktiviteler gerçekleştirmektedir. ALTAN’ın
şiirinden örnek:
“GÜLÜM
Seni bana
unutturmak isteyen
Yıllarınan
aram açıldı gülüm
Zaman ilaç
unutursun dediler
Kullarınan
aram açıldı gülüm
Kaç mevsim
eskittim kaç mevsim saydım
Resmini
başımın ucuna koydum
Sen benden
gideli karalar giydim
Allarınan
aram açıldı gülüm
İntizar
etmeye dilim varmıyor
Derbeder
halimi kimse görmüyor
Sazım sualime
cevap vermiyor
Tellerinen
aram açıldı gülüm
Didari’yim
yine feleğe çattım
Kaç kez
yüreğimle pazarlık ettim
Geleceksen
tez gel tükendim bittim
Yollarınan
aram açıldı gülüm” (www.FolklorEdebiat.com. (http://ozanlar.biz/didari-o.html), OZANLAR, 4.4.2009)
YALAN SÖYLEMEZ
Dostum
sevdayla bakılan
Gözler yalan
söylemez
Gönülden dile
dökülen
Sözler yalan
söylemez
Ne vakti var
ne zamanı
Zordur
sevdanın amanı
Arşa çıkarken
dumanı
Közler yalan
söylemez
Aşk gıdayı yardan
alır
İki gönül
bahar olur
Vurgun yese
izi kalır
İzler yalan
söylemez
Sevgi her
engeli aşar
Didari
şahlanır coşar
Duygular
mızraba düşer
Sazlar yalan
söylemez (www.FolklorEdebiat.com.
(http://ozanlar.biz/didari-o.html), OZANLAR, 4.4.2009)
Bundan başka, asıl adı Abdullah olan, 1854-1939 yılları arasında
yaşamış Şavşatlı bir Aşık Didari daha bulunmaktadır.
Şaziye ÇELİKLER mahlas olarak, Didarî’den sonra kendisine AYŞAD
(Aşıklar ve Yazarlar Derneği) tarafından verilen OZAN MARALI mahlasını
KULLANIYOR.
Çelikler’in:
mahlasları şiirlerinde nasıl kullandığını gösteren örnek dörtlükleri aşağıya
alıyoruz:
“Mâhtaki
yıldızlar yakın tabana,
Denizler
yürüdü, akın tabana
DİDÂRÎ
perişan bakın tabana
Kudret
neşteriyle çizildi toprak
(ÇELİKLER,
Şaziye, “Hayâlim Güçlüydü”, Toprak,
s.101-102, AY YAYINLARI, Salihli, baskı Kanyılmaz Matbaası İZMİR-2008.)
“…
Maralı’yım,
sorma; kan ağlar gözüm,
Yıkıntıyı
dile getirdi sözüm,
Vatana
millete bağlıdır özüm
Marmara Fay
Hattı sezildi toprak
(ÇELİKLER,
Şaziye, “Hayâlim Güçlüydü”, Toprak,
s.101-102, AY YAYINLARI, Salihli, baskı Kanyılmaz Matbaası İZMİR-2008.)
…
HAKKINDA
YAZILANLAR:
Salihliden
ocak 2009 yılında ÇELİKLER’in bu kitabı
için duygularını belirten Gündüz AYDIN’da (Bursa’dan Dünyaya Açılan Işık
Şaziye ÇELİKLER) başlığı ile yazdığı tanıtım yazısında:
“…bu ışığı her kültür etkinliğinde görmek
mümkündür. O’nu Kars Âşıklar Şöleni’nde,Yozgat Sürmeli festivalinde,Bodrum
Kültür ve Sanat Şenliği’nde,veya yurt dışındaki bir çok festival ve şölenlerde
görüyoruz. Bir çok önemli etkinlikte de öncülük rolünü üstlenen bu sanatçı
arkadaşımı, meslektaşımı Türk Kültürü ve Edebiyatı açısından alkışlıyorum.
…Yurt
sevgisi,insan sevgisi ve doğa sevgisi ile dolu şiir ve yazıları ile o, dünya
barışına önemli katkı sağlamaktadır.
…Bursa’nın
dünyaya açılan bu ışığının hiç sönmemesi dileğim ile…” diyerek sözlerini
noktalıyor.
Bursa Yazın
ve Sanat Derneği(Buyaz) Başkanı “Şaban AKBABA” kitabın altıncı sayfasına alınan
yazısında Şaziye ÇELİKLER için:
“Fizikî
güzelliğiyle ozan güzelliğinin birleşimini hep yanında taşıyarak Anadolu’yu
karış karış dolaşmakta ve adım bastığı her yeri sazına, sözüne pelesenk
etmekte. Bu yönüyle onu Karacoğlan’ın. Erzurumlu Emrah’ın, Davut Sularî’nin,
Şeref TAŞLIOVA’nın, Murat ÇOBANOĞLU’nun, Şah TURNA’nın, Senem BACI’nın kutsal
izlerini süren duayen duayen olarak görmekteyim.
Bodrum’dan,Alanya’ya;
Manisa’dan, Zonguldak’a; Uşak’tan, Van’a; Bilecik’ten, Samsun’a; kısacası
ülkemizin güneyinden kuzeyine, batısından doğusuna kadar her karışına güzelleme
düzen Şaziye ÇELİKLER, Bursa yazın dünyasının da kendi çizgisindeki mihenk
taşlarından biridir. Son yıllarda Bursa Halk Ozanlarının başını çekerek onları
Andolu’ya, Anadolu Halk Ozanları da
Bursa’ya taşıyarak büyük buluşmalara öncülük etmektedir.” diyerek
övgüler düzmektedir.
14 Mart 2009
Cumartesi, “YEŞİL BURSA`NIN HAYALLERİ GÜÇLÜ ŞAİRİ, ŞAZİYE ÇELİKLER"
başlığı ile yazı yazan *Emine SEVİNÇ
ÖKSÜZOĞLU* ise:
“…
Nasıl
anlatayım size yurdumu,
Her tarafı
Cennet, doyum olur mu?
Gezip
gördüklerim yetiyor bana
Ormanla kaplı
Bursa, Bolu, Kastamonu.
O bir yurt
sevdalısı, Atatürk aşığı, eğitim ve öğretim gönüllüsü, Mevlana aşkı ile yanan
yüreğindeduygularını dizelere dökmüş, dizelerinde can bulan duygularını sazı
ile buluşturmuş bir ozan. Bakınız Mevlana\`ya olan sevgisini
"Yüce Mevlana" isimli şiirinde ne de güzel kaleme almış.
Kusurları
görmeyip gece olmuşsun
Merhametli,
şefkatli güneş olmuşsun
Alçak gönüllü
toprak olmuşsun
Dünyada
saygınsın yüce Mevlana*
*"Haksızlığa
karşı gelmeyenler. Birgün hakları ile birlikte onurlarını da kaybederler." *
Sözü ile
Atatürk`e olan sevgisini ne de güzel dizelere dökmüş Şaziye Çelikler.
*Cumhuriyet
senin eserin
Sayısızdır
hizmetlerin
Atatürk`üm
şanslısın
Dünyada
yoktur benzerin.*
Ya şanlı Türk
Bayrağımız için kaleme aldığı dizelerin güzelliğine, anlatım dilindeki zenginliğe ne dersiniz?
ESERLERİ:
Bestelediği Eserler:
1) Ata’yı
Söyler (Söz:Ülker AYGÜN)
2) Orman
Şarkısı (Söz-Müzik: Şaziye ÇELİKLER)
3) Aylar ve
Mevsimler (Söz-Müzik :Şaziye ÇELİKLER)
4) Sazım
Seninle (Söz-Müzik: Şaziye ÇELİKLER)
5) Gördüm
Seni Türkmen Kızı (Söz: A.Kadir GÜLER)
(Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
6) Kurşuna
Dizer Beni (Söz: Osman KARAASLAN)
(Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
7) Turna
Kanadına Sevda Yükledim (Söz:Saadet ÜN)
(Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
8)
Yaranamadım (Söz-Müzik: Şaziye ÇELİKLER)
9) Annesiz
Gelin (Söz: Turgut Çelik)
(Müzik:Şaziye ÇELİLKLER)
10) Kars’tan
Selam Olsun Anadolu’ya (Söz-Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
İletişim
Adresi: Ertuğrulgazi Mah.Emek Cad. Ersoy Sit. F. Blok Kat:1/1
İrtibatTelefonları:
0224 366 42 02- 0533 435 99 93- 0505 400 22 41
saziye_celikler@hotmail.com
ŞİİRLERİNDEN
ÖRNEKLER:
SAZIM
SENİNLE(TÜRKÜ)
Bülbül oldum
figandayım
Sazım seninle
seninle
Türkü oldum
yanındayım
Sözüm seninle
seninle
Benim bu
hallarım yaman,
Sen oldun
derdime derman
Yârimden gelirse
ferman
Özüm seninle
seninle
Elden ele
kapılırsın
Usta elden
yapılırsın
Baş üstünde
öpülürsün
Sızım seninle
seninle
Maralı’yım
ağlıyorum
Dert üste
dert bağlıyorum
Pınar oldum
çağlıyorum
Gözüm seninle
seninle
(ÇELİKLER,
Şaziye, “Hayâlim Güçlüydü”, (Kitap arka
kapağında yer almaktadır), AY YAYINLARI, Salihli, baskı Kanyılmaz Matbaası
İZMİR-2008.)
BUĞULU GÖZLER
Sanki sisler
çökmüş güzel yüzüne,
Utanarak
bakışını sevdiğim,
Gece hüzün
dökmüş garip sözüne
Yıldızları
yakmış buğulu gözler
Nice gündüz gece
geçti görmeden,
Eline kırmızı
güller vermeden
Hasret gönlü
vurdu aşka ermeden
Kalbe zincir
takmış buğulu gözler
Hâlâ özlüyor
mu, aklımda soru?..
Simâsı bir
sitem, bakışı duru,
Göklerden
süzülüp kalbime doğru
Şimşek olup
çakmış buğulu gözler.
Buğulu gözlerle
hülyaya daldım
Düşündüm,
taşındım çıkmazda kaldım
Eşimden
dostumdan nasihat aldım,
Hayâlime
akmış buğulu gözler
(ÇELİKLER,
Şaziye, “Hayâlim Güçlüydü”, (s.98 ), AY
YAYINLARI, Salihli, baskı Kanyılmaz Matbaası İZMİR-2008.)
TOPRAK
(17 Ağustos
1999, saat 003’te meydana gelen Marmara Depremi Düzenleme, 9 Mart 2008)
On yedi
ağustos yıl doksan dokuz
Ayaklar
altından süzüldü toprak
Vatan
kilitlendi, tarih, millî yas,
Nicesine
mezar kazıldı toprak
Sıfır üçü
vakit, tam beş geçerken
Koca bir
uğultu çığır açarken
Panikte
insanlar bir bir kaçarken
Kırıldı
direnci çözüldü toprak
Yanan ocak
söndü duman hisleri
Yüzyıllar
geçse de bitmez yasları
Beton
yığınları kemik sesleri
Alınlara
kader yazıldı toprak
Mâhtaki
yıldızlar yakın tabana,
Denizler
yürüdü, akın tabana
Didârî
perişan bakın tabana
Kudret
neşteriyle çizildi toprak
Devrilmiş
binalar yaslanmış yana,
Kolon
demirleri battı çok cana
Nicesi kül
oldu hep yana yana
Hüzünlü
Sakarya üzüldü toprak
Araba sesleri
acı frenler
Birbirine
ağıt yakan yarenler
Ölmeden toprağa
canlı girenler
Artçı
sarsıntılar, hız aldı toprak
Ceset
kokuları her yanı sardı,
Umutla
yeşeren düşleri vardı,
Toplu
mezarları dozerler kazdı
Çukurlar
oldukça büzüldü toprak
Ulaşılamayan,
nice canlılar,
Bîmurat
gittiler delikanlılar
Gündüzden ölmüştü,
gece canlılar,
Belki bir
yerine yüz aldı toprak
Maralı’yım,
sorma; kan ağlar gözüm,
Yıkıntıyı
dile getirdi sözüm,
Vatana
millete bağlıdır özüm
Marmara Fay
Hattı sezildi toprak
(ÇELİKLER,
Şaziye, “Hayâlim Güçlüydü”, (s.101-102),
AY YAYINLARI, Salihli, baskı Kanyılmaz Matbaası İZMİR-2008.)
KAYNAKALAR:
1) ÇELİKLER,
Şaziye, “Hayâlim Güçlüydü”, AY
YAYINLARI, Salihli, baskı Kanyılmaz Matbaası İZMİR-2008.
2) Ata’yı
Söyler (Söz:Ülker AYGÜN)
3) Orman
Şarkısı (Söz-Müzik: Şaziye ÇELİKLER)
4) Aylar ve
Mevsimler (Söz-Müzik :Şaziye ÇELİKLER)
5) Sazım
Seninle (Söz-Müzik: Şaziye ÇELİKLER)
6) Gördüm
Seni Türkmen Kızı (Söz: A.Kadir GÜLER)
(Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
7) Kurşuna
Dizer Beni (Söz: Osman KARAASLAN)
(Müzik:Şaziye ÇELİLKLER)
8) Turna
Kanadına Sevda Yükledim (Söz:Saadet ÜN)
(Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
9)
Yaranamadım (Söz-Müzik: Şaziye ÇELİKLER)
10) Annesiz
Gelin (Söz: Turgut Çelik)
(Müzik:Şaziye ÇELİLKLER)
11) Kars’tan
Selam Olsun Anadolu’ya (Söz-Müzik:Şaziye
ÇELİLKLER)
12) DURBİLMEZ
Bayram, Kayseri’de Âşıklık Geleneğinin Tarihî Gelişimi, Erciyes Üniversitesi
Araştırma Fonu:Kayseri,1999
13) DURBİLMEZ
Bayram, Kayserili Âşuğlarda Âşık Tarzı Kültür Gelenekleri,(Hoşgörü Toplumunda
Eremeniler) Hzl.Prof.Dr.M.Metin HÜLAGU.vd.c.I, Erciyes ÜnviversitesiYay.
Kayseri Ocak 2007, s.435-457
14) DURBİLMEZ
Bayram, Âşık Tarzı Şiirlerde Sözlü Tarih(Kayserili ve Yozgatlı Âşıkların
Şiirlerinden Örneklerle),II.Kayseri ve Yöresi Kültür ve Sanat ve Edebiyat Bilgi
Şöleni (10-12 Nisan 2006) Bildiriler, Erciyes Üniversitesi
Yay.,Kayseri,2007,s.299-317
15) DURBİLMEZ
Bayram,Hacılar’da Âşık Tarzı Kültür Geleneklerii” I.Hac ılar Sempozyumu,
11-13Mayıs 2007
16) ELÇİN
(Şükrü) 1975: “Halk Şairi Deyimi Üzerine” Uluslar arası Folklor ve Halk
Edebiyatı Semineri Bildirileri. Konya.
17) GÜNAY
(Umay) l988: “Âşık Tarzı Edebiyat Hakkında Düşünceler” Mehmet Kaplan İçin.
Ankara.
18) GÜNAY
(Umay) l988: “Âşık Tarzı Edebiyat Hakkında Düşünceler” Mehmet Kaplan İçin.
Ankara
19) GÜNAY
(Umay) 1992: Türkiye’de Âşık Tarzı Şiir Geleneği ve Rüya Motifi. Akçağ
Yayınları, Ankara.
Şaziye
ÇELİKLER’in Kitapları ve Kitaplarının Kapakları
ALMUS, ŞİİR ŞÖLENİ: (Ali
AKBAŞ-Kahramanmaraş, Nihat AYMAK-Tokat, Ali BAL-Tokat, Osman
BAYMAK-Prizren-Kosova, İsmet Bora BİNATLI-Rize,Mustafa BİLİR-Samsun, Ali
CİHANGİR-Almus, Şaziye ÇELİKLER-Bursa, Kadir ÇELİKTAŞ-Almus, İdris DEMİR-Almus,
Ahmet DİVRİKOĞLU-Zile, Necati GÜNEŞ- Niksar, İlhan KOÇGÖZ-Tokat, M. Nuri
PARMAKSIZ-İstanbul, Ebubekir ALTUNTAŞ-Sivas,Ramazan YAVUZASLAN-Samsun.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder