15 Ekim 2016 Cumartesi

İMDAT GÜMÜŞ’ÜN ŞİİR KİTABI: SEVDA SADAKATIN USTURA AĞZIDIR Abdullah Çağrı ELGÜN

     İMDAT GÜMÜŞ’ÜN ŞİİR KİTABI: 
SEVDA SADAKATIN USTURA AĞZIDIR
                        Abdullah Çağrı ELGÜN
20 Temmuz 1970’te Rize’nin Ardeşen’de doğdu. Ardeşen Merkez ilkokulu, Fatih Ortaokulu, Ardeşen Lisesini bitirdi.
Futbola meraklı olan İmdat GÜMÜŞ Ardeşen Spor, Genç Takımı’nda yer aldı.
1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Erzurum Karayazı Lisesi, Mohaç İlköğretim Okulu’nda görevler yaptı. Halen Yücetepe İlköğretim Okulu’nda Türkçe dersleri vermektedir.

Askerliğini Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığında Neşriyat  Şubesinde yedeksubay olarak tamamladı.
Ankara’da bir çok radyo ve televizyon programlarına katıldı. Monografi çalışması Torbalı Köyü Derlemesi, (Hacetepe Üniversitesi Kütüphanesinde) bulunmaktadır.

Şiirleri: Damar, Ayhaber, Bay (Kosova), Sevgi Yolu, Duygu Seli, Altarnatif Sanat, Aksu ...vb. gibi bir çok  dergilerde yayınlandı.
Bodrum Ekspres, Büyük Anadolu Birliği, Bakış, Hür Işık, Sorgun Selâm, Hürsöz, Yeni Ufuk, Anadolu, Güzel Hisar, Zümrüt, Söke Ekspers, Tasvir,  Olay, İleri, 24 Saat, Yeni Gün, Kemer, Gözcü, Zafer, Fırtına gazeteleri hakkında köşe yazıları yazdı. Şiirleri bu gazetelerde yayınlandı.
1998 -1999 yılları arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığında gazeteci olarak çalıştı. Hava Kuvvetleri ve Personel Bülteninin çıkmasında yazı ve düzenleme sorumlusu olarak görev yaptı.

Anadolu Birliği Gazetesinde sanat danışmanlığı, çeşitli yerlerde şiir programları, İLESAM (Radyo Televizyon)  asil üyeliklerinde bulundu. “Sevda Şairi”  adı ile de bilinen İmdat GÜMÜŞ,  halen Ankara’da hayatını sürdürmektedir.

Vedat FİDANBOY’un sanatçıya, adından bahsederek yazdığı şiirde kendisine “Sevda Şairi”  dedirtmesine karşılık vererek şöyle sesleniyor:

“Sevgili Dost, İmdat GÜMÜŞ’e;
Yaptığın o hatadan, zordur geri dönüşün,
Olamaz mucizesi, ne hayâlin ne düşün.
Öyle kolay mı bilmem, “Sevda Şairi “ olmak?
Bundan böyle işi zor, bence İmdat GÜMÜŞ’ün.”
(2007, Nisan; FİDANBOY, Vedat, Baskı: İnkansa Matbaacılık Tic. Ltd. Şti; ISBN: 978-975-00622-3-0, SAKÜDER, Katip Çelebi Sok. No:2/1 Kavaklıdere/ANKARA)

ŞAİRİN ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER:
DÜŞLERİM KAN KUSUYOR
Nice baharlar geçti, eridi bütün buzlar,
Gözyaşlarım gün be gün, yarelerimi tuzlar.
Ateşte hasret kaldı, alev aşkımdan sızlar.

Düşlerim kan kusuyor, cân ayaklanır şimdi,
Sen yokken ey sevgili, gün çoraklanır şimdi.

Feleğin tokadından, hiç kimse kaçamadı.
Gönül köşkünü yârân, hiç kimse açamadı,
Bülbül de küstü güle, derdinden açamadı.

Düşlerim kan ağlıyor, cân ayaklanır şimdi,
Selâmını bir duysa aşk duvaklanır şimdi.

Köz düşürdün içime, kendimi arıyorum.
Her gün düşümde seni, delice sarıyorum
Peri uykusundayken, saçını tanıyorum.

Düşlerim kan kusuyor, cân ayaklanır şimdi,
Akşam çöker üstüme, yol meraklanır şimdi.

Sular habersiz benden, bilse hiç çağlamazdı,
Ceylan halim görseydi, şaşırır ağlamazdı
Mecnûn çöllere düşüp, kendini dağlamazdı.

Düşlerim kan kusuyor, cân ayaklanır şimdi.
Belki yürekte cânân, her şey haklanır şimdi.

Sigaram rüzgar içti, seni düşünürken yâr,
Efkârım güle düştü, yarada merhem ağlar,
Sinem bükülür kol, akıl çölünde donar

Düşlerim kan kusuyor, cân ayaklanır şimdi.
Bir tebessüme dahi, hayat saklanır şimdi.
2008, Haziran, GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” s. 29.

ÖYLE Mİ SANDIN ?
Yaşarken kefene sarılır mı yâr?
O daha goncayken kırılır mı yâr?
Yangına körükle gidilir mi yâr?
Kanadı kırık kuş vurulur mu yâr?

Seneyi vurunca sevda yaşıma,
Yıl değil asırlar ağlaşıyordu.
Geleni bir bilsen dertli başıma,
Acıda demlenmiş can taşıyordu.
Kar  beyaz saçımı dağlar mı sandın?

Aşk rüzgarı, aklı dağ taş savurur.
Bir gönül sabırla ancak bilenir.
Sen kaçsan da bulup seni kavurur.
Seni sokak sokak  arar dilenir.
Yaralı yüreği bağlar mı sandın?

Gecem gündüzümün, ganimetiydi.
Zühre’den sorandım yaman halini,
Her akşam, düşümde yâr suretiydi.
Efkâr kuşatırdı duman halimi.
Yanan bülbül gülsüz susar mı sandın?

Ruhum bedenime hep ağır geldi
Şehir küçülüyor, sokak bir nokta,
Kökünden koparan tufandı, seldi
Varda bulamadım, saklısın yokta,
Sudan çıkmış balık yaşar mı sandın?
(2008, Haziran, GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” s. 36.)

DİLEDİĞİNCE YAŞA  
Tendeki kokun hayat, bendeki adın cânân
Cihânda bir tek benim, senin uğruna yanan
Sende uykuya dalıp, görülmedi uyanan
Duvağından görüp de, eririm gözde yaşa
Bir asır değil bende, dilediğince yaşa

Aklından şüphe eder, yüzüne bir an bakan
Yoktu senden öncesi, zülfüne güller takan
Mahallenin dilinde, hep peşin satan cakan
Hasretinle kavurdun, saldın gönlüm ataşa
Bir asır değil bende, dilediğince yaşa

Diktiğim o fidanlar, çoktan boynunu geçti
Gönlün gelmeyi değil, uzaklaşmayı seçti
Mesafe hükümsüzdür, sanma cân senden geçti
Sen yüreğe her daim, közler ekleyen maşa
Bir asır değil bende, dilediğince yaşa

Bildim ki dünyada yâr, umuda çıkan yoldun
İçimde duman değil, sigaramdan sen doldun
Zaman zaman kuş gibi, bulutlarda kayboldu
Bende hiç bitmeyecek, gözümde tek temaşa
Bir asır değil bende, dilediğince yaşa

Türlü türlü giyinip, salınarak yürürdün
Gönlümü acımadan, ardın sıra sürürdün
İçimi bahar gibi, hep umuda bürürdün
Kulak ver ey sevgili, kendindeki savaşa
Bir asır değil bende, dilediğince yaşa
(2008, Haziran, GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” s. 27)

GELDİM 
Beynimi gönlüme katık edipte, 
Sana lal-ü şerbet vermeye geldim, 
Dolaştım cihanı sorgu sualsiz, 
Kendimi kendimden dermeye geldim. 

Hoyrattı ellerin, yabandı dilin, 
Öz canda gizliyken aşktaki ilim, 
Sevda yangınından habersiz alim, 
Senin ahvalini sormaya geldim. 

Şahı, padişahı diz çökerten yâr, 
Sırrına ermeye uğraşan mı var? 
Bilsin ki yalancı, dünya ona dar. 
Sıratta cananı, sarmaya geldim. 

Ceset hükmündesin yaşayan diri, 
Taşıyorsan eğer ihanet kiri. 
Aşkta saklanmıştır sırların piri, 
Akılı fikirden dürmeye geldim. 

Hasret perdesini çekme yüzüme
Azrail karışır sonra özüme. 
Karanlık görünür dünya gözüme, 
Yürek sazına can, vurmaya geldim. 

Kıs kıvrak yakalar gecede beni, 
Gözle kurşunlar her hecede beni. 
Mecnun da, Leylâ da nicede beni, 
Ararken gönlüne girmeye geldim. 
(2008, Haziran, GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” s. 30)

BİLMEZSİNİZ 


Bilmezsiniz, 
Bir yaprağın duvarla sevişmesini. 
Yalın ayak, 
Kaldırımda zamansız üşüdüğünü. 
Bilmezsiniz, 
Yaprağın yalnızlıktan solduğunu. 
Her sabah, 
Kızarmış gözleriyle, 
Rüzgarda seherler sevdiğini. 
Bilmezsiniz, 
Solgun sokaklarda, 
Kaç hülyanın boğulduğunu. 
Siz bilmezsiniz, 
Kaç yaman baharda, 
Narkoz bakışlarım seyretti, 
Nice sevdalıları. 
Ama, siz bilmezsiniz. 
(2008, Haziran, GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” Elvan Yayınları: 8, Şiir Dizisi: 4, I. Baskı, Haziran; Baskı Pozitif Matbaacılık, ISBN: 978-975-98027-1-4, Tel: 0312 379 00 31, Faks: 0312 397 00 31)

EDEBî KİŞİLİĞİ:
Şair mesleği gereği edebiyatın içerinde, edebiyatla haşır neşir, edebiyatla iç içedir.  Mesleğin içinde edebiyat, ve edebiyatın yazı türlerinden şiir, hikâye, roman, makale fıkra, hatıra, denemeler, sohbet ...vb türlerle haşır neşir olmuştur. Çeşitli yerlerde ve özellikle dost meclisleri “Sevda Yangını Şiir Programları” ve İLESAM’da  şiir dinletileriyle yakından alâkadar olan İmdat GÜMÜŞ, dergi, gazete ve mecmualarda şiirler yazdı. Radyo ve televizyon programlarına da katılan, İmdat GÜMÜŞ, askerlik yaptığı Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığında da gazeteci olarak çalıştı.
Şiirlerinde, belli bir ivmeyi yakalayan İmdat GÜMÜŞ’ün şiirleri kalıcı olma yolunda büyük bir hızla ilerlemektedir. Özellikle “AŞK, SEVDA, GÖNÜL YANGINI, YÜREK SIKINTISI, KALP AĞRISI, KÖHNE BEDEN, KAYIP AŞK, SENSİZLİK, SEVDA FAİLİ, YOKLUKTA VAR  OLMAK, AŞK OKYANUSU...vb.” konularda başarıyı yakalamıştır:
Aşk ve sevda konulu şiirleri, şairin şiirlerinin bütününü oluşturmaktadır. İmdat GÜMÜŞ, aşkı arayan, onu bulan ve bulduklarını şiirlerine yansıtmağa çalışan modern şairlerdendir. Şiirleri biraz da Divan Edebiyatının klasik yapısını andırır. Buna göre her mısranın kendi içinde bütünlüğü, bazen de iki mısranın birbiri arasında bütünlüğüne önem verilen bir özelliktir: (GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Deli Rüzgar s.16), Bazı şiirleri tek tek mısralar arasında bağımsızlık meydana getirirken, bazı şiirleri de  bir bütün olarak güzellik ve orjinallik arzetmektedir: (GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Düşlerim Kan Kusuyor s. 28-29) 

“Kaç mevsim geçti yâr, yüzün gülmedi.
Hiç mi kurşun bakış, bağrın delmedi?
Söylediğin sözler, hatra gelmedi.

Sen vurdun, kim bana  sahip çıkar ki?
Alevden sevdayı kimler yakar ki?..
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Sen Vurdun) s. 15

Deniz tuzu tadında, mavi burnumda tüter,
Avcumda köpük tadı, ertelenmiş günlerden.
Sensizlik yaman vurgun, zulmü ölümden beter.

Kılı kırk kez yarıp da kırk yılda bir ararsın,
Şimdi nereye gider yokluğumu sorarsın?
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Gönül Alevi)s. 18

...
ARİFAN RADYO'da İsmail KARA ile ŞİİR SOHBETİ
Köz düşürdün içime kendimi arıyorum.
Her gün düşümde seni, delice sarıyorum.
Peri uykusundayken, saçını tarıyorum.

Düşlerim kan kusuyor, cân ayaklanır şimdi.
Akşam çöker üstüme, yol meraklanır şimdi.
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Düşlerim Kan Kusuyor) s. 29
Tamamen orijinal bir şiir:

Yaşarken kefene, sarılır mı yâr?
O daha goncayken, kırılır mı yâr?
Yangına körükle gidilir mi yâr?

Kanadı kırık kuş vurulur mu yâr?
Ölmüş eşek kurttan korkar mı sandın?..
...
Sudan çıkmış balık, yaşar mı sandın?..
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Öyle mi Sandın?) s.36
“Kulak ver ey sevgili, her şey aşkta gizlidir;
Sevdanın girdabında, aşk ne kadar nazlıdır.”
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Güneşe Yürüyorum) s.25
Şairin kimi şiirlerinde, bütün güzelliğini yakalama kaygısı taşıdığı görülmektedir. Kimi şiirleri Divan edebiyatının yekâhenk gazellerini andırmaktadır. Şiirin tamamında bütün güzelliğini sağlamak yerine, bağımsız mısralar meydana  getirmek ve mısraların her birinin kendi içinde güzelliğine önem vermek prensibiyle hareket ettiğini görmekteyiz:
Deli Rüzgar
Rüyamda gül diye seni sararım,
Bahar da neymiş yâr, mevsimler küser.
Deli rüzgar gibi seni sararım.
O kavak yelleri nereden eser?”
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Deli Rüzgar) s.16
 “Geldim
Beynimi gönlüme katık edip de,
Sana lâl ü şerbet vermeye geldim.
Dolaştım cihânı sorgu, sualsiz,
Kendimi kendimden dermeye geldim.”
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Geldim) s.30

Divan Edebiyatına vakıf olmak, Divan tarzı şiirlere hayranlık, Osmanlının yükselme devrinin ihtişam ve görkemine olan sevgi, şairi bağımsız mısralar yazmaya itiyor olabilir. Bunların yanında şair, şiirin bütününde şiirdeki bütün güzelliğine bakışı, bu olmakla birlikte kimi şiirlerinde orijinal söyleyişleri yakalamış görülmektedir.
Şair şiirlerinde Türkçenin kelimelerini ustaca kullanmayı başarmıştır. Şiirleri orijinal, söyleyişte zenginlik ve halk dilinde pelesenk olmuş sözleri, mısralarına taşımış olması, bu orijinalliği sağlayan, önemli unsurlardan biridir.

KİTABA ELEŞTİRİ:
Kitaba yazılan özgeçmiş yazıları hayatın romanı değildir.  Böyle olunca özgeçmiş yazılarında önemli, belirgin noktalar, dikkate değer ve sanatçıyı tam anlamıyla tanıtacak bilgiler yer almalıdır. Bu durum hayatın gizli yanlarını, mahrem durumlarını, başkalarının bilmesinde bir yarar olmayacak özel durumları açıklamanın, sözü gereksiz şekilde uzatmak bir anlamı olmaz.

“Ben” anlatımlı roman, hikâye, deneme, özgeçmiş yazılarında, Mişli Geçmiş Zaman (Öğrenilen Geçmiş) kullanılamaz. Eğer kullanılırsa bu kişi o işin yapıldığına inanmıyor, o işi yapan kişi kendisi değilmiş gibi olur. Sonra yapmışım, etmişim, gitmişim; (yapan, eden, giden kendisi; ama bunları yaptığını bilmeyen, bunlara inanmayan da kendisi) bu sebeple, romanlardaki yanlışa düşmüş bir kısım yazar gibi yanlış yapmaya devam ederiz.
Türkçenin kurallarını kendimize göre düzenlemek: “Ben yaptım; öyleyse oldu demek” kolaycılığına kaçılamaz. Türkçe de matematik gibi kurallara tabidir. Bu kurallar bir milletin sınırlarını bekleyen askeri, ordusu gibidir. Nihayet bu ordular nasıl ki fetihler yapıyor, zaferler kazanıyor ise ana dilimiz Türkçede de durum aynıdır.
Kitapta özellikle yazım kuralları, imlâ ve noktalama kurallarına uyulmadığı, noktalama işaretleri ile yazım kurallarının önemsenmediğini söylemek gerekiyor.
Soru(?), ünlem (!) üç nokta(...), noktalı virgül (;) gibi işaretlerin, yerli yersiz kullanıldığı; veya hiç kullanılmadığını görüyoruz:
Bu anlamda bozuk olan mısralar:
“Sen vurdun kim bana  sahip çıkar ki;
Alevden sevdayı kimler yakar ki.”

Düzeltilen mısralar:
Sen vurdun, kim bana  sahip çıkar ki?
Alevden sevdayı kimler yakar ki?.. 
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Sen Vurdun) s. 15

Bozuk olan mısralar:
 “Kılı kırk kez yarıpta kırk yılda bir ararsın,
Şimdi nereye gider, yokluğumu sorarsın.”

Düzeltilen mısralar:
Kılı kırk kez yarıp da, kırk yılda bir ararsın,
Şimdi nereye gider, yokluğumu sorarsın?
GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR, Gönül Alevi)s. 18

Mısralarda anlatım bozukluğu:
“Serseri Hayat” şiiri: “ Bu saatlerde kim cânânı unutur” s. 20.birinci dörtlük, üçüncü mısra.
“Gittiğin gibi dön artık böyle gel” s.20 dördüncü dörtlük, üçüncü mısralarda anlatım bozuklu; ve, veya anlam bozuklu yer almaktadır. Bunlar düzeltildiğinde  şiirler bir başka güzellik ve orijinallik kazanacaktır

       FAYDALANILAN KAYNAKLAR:

1) 2007,GİTMELER” (ŞİİR)
2) 2008,  Haziran, GÜMÜŞ, İmdat, “SEVDA SADAKATİN USTURA AĞZIDIR” (ŞİİR) Elvan Yayınları: 8, Şiir Dizisi: 4, I. Baskı, Haziran ; Baskı Pozitif Matbaacılık, ISBN: 978-975-98027-1-4, Tel: 0312 379 00 31Faks: 0312 397 00 31


1 yorum:

  1. İmdat hoca Karayazı lisesinde öğretmenidir çok değerli öğretmendir yolun açık olsun

    YanıtlaSil