12 Ekim 2016 Çarşamba

HACI FERHAT MİRZA’NIN KİTABI: “KELÂMLAR, ÖZDEYİŞLER” Abdullah Çağrı ELGÜN

      HACI FERHAT MİRZA’NIN  KİTABI: 

“KELÂMLAR, ÖZDEYİŞLER”

Abdullah Çağrı ELGÜN

HA­CI FER­HAT MİR­ZA’NIN HAYATI 

 HAKKINDA BİLGİ
Çağ­daş öz­de­yiş eko­­nün ku­ru­cu­su, kelâm ve fi­kir ada­Fer­hat Ah­med Ali oğ­lu Mir­za­yev (Ha­cı Fer­hat Mir­za) 11 Şu­bat 1950 ta­ri­hin­de Ba­kü şeh­rin­de doğ­du. İn­şa­at mü­hen­di­si­dir. Dev­let Halk Kon­tro­lü Şu­be Baş­ka­nı gö­re­vin­de bu­lun­du. 1995 yı­lın­dan iti­ba­ren ku­ru­cu­su ol­du­ğu "Azer­biz­nes" Hay­ri­ye - Üre­tim - Ti­ca­ret Şir­ke­ti­nin Baş­ka­­dır.
Top­lu­mun ya­zar, fi­lo­zof ve ilim ada­mı ola­rak ta­­­ğı Ha­cı Fer­hat Mir­za eser­le­rin­den do­la­yı Azer­bay­can Mil­li İlim­ler Aka­de­mi­si­nin Fel­se­fe ve Hu­kuk Ens­ti­­­nün Ge­nel Ku­ru­lu­nun ka­ra­rıy­la din ve fel­se­fe ilim­le­ri dok­to­ru fah­ri pa­ye­siy­le ödül­len­di­ril­miş­tir. Ulus­la­ra­ra­sı Eko­ener­ge­tik Aka­de­mi­si­nin ve ay­nı za­man­da Azer­bay­can Ta­rih Ku­ru­mu­nun aka­de­mik üye­si­dir.
Azer­bay­can Ya­zar­lar Bir­li­ği­nin, Rusya Yazarlar Birliğinin ve Azer­bay­can Ga­ze­te­ci­ler Bir­li­ği­nin üye­si­dir.
Türk Dün­ya­sı Araş­tır­ma­la­rı Ulus­la­ra­ra­sı İlim­ler Aka­de­mi­si­nin Aka­de­mik üye­si ve Fah­ri Pro­fe­­­dür.
2008 yı­lın­da "Ulus­la­ra­ra­sı Al­tın Yıl­dız Ma­dal­ya­sı"yla ödül­len­di­ril­miş ve Yı­lın Kül­tür Ada­mı se­çil­miş­tir.
2009 yı­lın­da "Dün­ya Kül­­­ne Hiz­met" Ulus­la­ra­ra­sı Ödü­­nü ka­zan­mış­tır. Aynı yıl Birleşmiş Milletler tarafından A. S. Puşkin Altın Madalyasına layık görülmüştür.

KİTAP HAKKINDA
Sanatçı daha eserinin hemen başında “EVRENİN KURTULUŞU İSLÂMDADIR;  KANUNU  ise KUR`AN'DADIR!;  kitaba başlarken de: “DEVLETLERİ BÜYÜK AİLE, MİLLETLERİ, KARDEŞ GÖRMEK DİLEĞİYLE” diyerek sözlerini devam ettiriyor.

Bu kitap toplam iki yüz atmış beş (265) sayfadan oluşuyor. İslâm dinini kurallarının anlatıldığı kitapta, insan olmanın erdemleri tek tek sıralandıktan sonar bu erdemleri insana kazandıran asıl nüvenin Kuan’ın kendisi olduğu belirtiliyor.
Kitabın editörlüğü, Türk Dünyası Araştırmaları Uluslararası İlimler Akademisi Ankara Başkanı, Prof. Dr. Hayrettin İVGİN, Azerbaycan Türkçesinden, Türkiye Türkçesine Aktaranlar Prof. Dr. Elçin İSGENDERZADE ve Oktay HACIMUSALI, Ka­pak Ta­sa­­mı, Er­han İV­GİN, Düzeltmen, Saide ASLANKIZI, Mi­zam­paj, Kül­tür Ajans Ta­nı­tım ve Or­ga­ni­zas­yon Ltd. Şti., Ko­nur Sok. 66/9 Ba­kan­lık­lar-AN­KA­RA, ISBN: 978-975-8951-38-3, Tel: 0.312.425 93 53 Fax: 0.312.419 44 43, Bas­, BRC Ba­sım Mat­ba­acı­lık Ltd. Şti., Bü­yük Sa­na­yi 1. Cad. Elif Sk. No: 7/243 Ak­köp­rü/AN­KA­RA, Tel: 0.312.384 44 54 (pbx), Bas­kı Ta­ri­hi, Şubat ,Türkiye/ Ankara/ 2009

İS­TE­ME AD­RESI:  Konur Sokak No: 66/9 Kızılay/Ankara-TÜRKİYE
Tel: 0.312.4259353 (PBX) - Faks: 0.312.4194443
kulturajans@gmail.com

KITABIN KONU BAŞLIKLARI ŞU ŞEKILDE

 SIRALANMAKTADIR:


Din Adamları, İlahiyat, İslam, Kur'an-ı Kerim,, Fatiha Suresi, Allah'a Sadıklık, Allah'ı Tanımak, Allah'ın Rahmeti, Peygamberler, Hazreti Muhammed, İman, İmanlı Kimseler, Hakk, Hakk Yolu, İmamlar,  Müminler,  Müslümanlar, Sevap, Sevap Sahipleri, Mekke, Kâbe, Bu Dünyanın Anlamı, İnsanlığın Kurtuluşu, İnsanlık Borcu, İbret,  Hidayet,  Kader ve Alın Yazgısı, Sebep, Sonuç, Nur,  Enerji, İnsan, İnsanî Özellikler, Kendinin Farkına Varma, Kâmillik, Temizlik, Medeniyet, Maneviyat, Benlik, Ölüm, Şehitlik, Sakatlar, İntihar, Ruh,Kıyamet, Gayb, Cennet, Cehennem, Ezan, Namaz, Oruç, Kadir Gecesi, Mizan, Eşitlik, Helâllık, İhsan, Sadaka, Merhamet, Rahmet, Saygı, Sorun, Zorluk, Sabır, Umut, Tevbe, Pişmanlık, Hidayet, Niyet, Ziyaret,Hacc, Hacı, Zevvar, Mescit, Yol, Düşünce, Hafıza, Dil, Arapça, Söz, İsimler, Kelam, Felsefe, Müzik, İlim, İlim Adamları, Aydınlar, Öğretmen ,Kitap, Bilgi, Şairler, Vatan, Nesil, Nesle Vefa, Mutlu Yarınlar, Gelecek Nesil, Aile, Aile Reisleri, Anne Baba,Kadın. Sevgi, Nikah, Ahlak,Tesettür, Namus,Vicdan, Liyakat, Akıl, Amel, Çalışkanlık, Terbiye, Gelişme, Övgü, Eleştiri, Babalık Borcu, Babalık Duygusu,Çocuk, Çocuk Borcu, Dost, Misafir, Gezegenimiz, Tabiat, Hayat, Dünya Malı, Halkın Malı,Toprak, Maddi Manevi Gıda,Su, Hava, Kan, İsraf,Ticaret, Zorla Alışveriş, Rızık, Maddi Beden, Bedenin Anlamı, Maddi Sağlık, Uyku, Mide, Deri, Kalp, Devlet, Halk, Milletler, Toplum, Rehberler, Bakan, Avukat, MilletvekiliHakem, Halk Mahkemesi, Makam Sahipleri, Yasalar, Polis, Politika ve Politikacılar, Demokrasi, Diktatörlük, Anarşi, Devrim, Geçiş Süresi, Seçim,Bağımsızlık,Beraberlik, Mücadele, İktidar ve Muhalefet, Bakilik, Sonsuzluk, Zaman, Zaman Dilimi, Ekonomi, Erkek, Asker, Firar, Göçmen, Cihat, Savaş, Tecavüz, Korkutmak, Zafer, Süre, Süre Tanımak, Kabahat Bela, Kafirler, Küfr, Haram, Nefs, Şehvet, Şer, Gıybet,, Şeytan,, Cahiliye,, Cehalet,, Cahiller, Kibirlilik, Şahsiyetin Yükseltilmesi, Vurdumduymazlık, Korkaklık,Sinir, Öfke, Lanet, Yalan, Namert, Nankör,  Haset,Yalaka, Sahtekarlık, Rüşvet ve Rüşvetcilik, Cinayet       ,İhanet, Haksızlık, Zor, Zalimler, Fakirler, Yetim, İhtiyarlar (Yaşlılar), Fizyoloji, Psikoloji ve Genetik, Doğu-Batı, Allah'ın Yasaları, Geçmiş, Komşu, Birlik, Allah Korkusu, Akıl, İstismar, ve Soygun, İrade, Soygun,Azerbaycan, Fakir, Şükür, Avcı, Padişahlar, Hacı Ferhat Mirza gibi konular kitabın konu başlıklarını oluşturmaktadır.

Kitap daha sonar şu şekilde devam etmektedir:
Allahın sözünü ederim beyan,
Ey insan, n'olur duruver bir an!
Olmuştur ta baştan insana güven,
Öğüt penceresi, hikmet kapısı.
Hikmet bir çeşmedir, ilaç bir kuyu,
Her içen insana zemzemdir suyu.
İmam evladıdır hikmet ummanı,
Ehli - Beyt olmuştur onun ünvanı.
Yasalar başından insana rehber,
Rehber insanlıksa, ondan ne rehber?!
Devlet ailedir, dinse iman,
Bulur mu kurtuluşu imansız cihan!
Deniz dalgasıyla, toprak dağıyla,
İnsan Allahıyla korkutur seni.


Daha sonra eserde Prof. Dr. Hayrettin İVGIN’in (Türk Dünyası Araştırmalar ıUluslararası İlimler Akademisi Ankara Başkanı)  sunuşuna yer veriyor:

Türk ede­bi­ya­tı li­te­ra­­rün­de "Öz­de­yiş" bi­çi­min­de ifa­de edi­leni bir kav­ram bu­lu­nu­yor. Bu bi­le­şik ve Türk­çe olan ke­li­me­yi; bir ah­lâk il­ke­si­ni ve­ya ge­nel bir yar­­yı, dü­şün­ce­yi, duy­gu­yu; kı­sa ve ke­sin bir bi­çim­de özet­le­yen, an­la­tan, ge­nel­lik­le kim ta­ra­fın­dan söy­len­di­ği bi­li­nen öz­lü söz ola­rak ta­nım­la­ya­bi­li­riz. Arap­ça'da bu­nun kar­şı­­ğı "ve­ci­ze" ola­rak ve­ri­lir. "Kelâmlar" ola­rak da bi­li­nir; ama Ba­­da öz­de­yi­şin kar­şı­­ğı Fran­sız­ca ad olan "Ap­ho­ris­me (Afo­riz­ma)" ola­rak söy­le­nir. Afo­riz­ma ke­li­me­si bir sü­re Os­man­­cada ve Türk­çede (19. yüz­yıl ve 20. yüz­­lın ba­şın­da) kul­la­nıl­mış­tır.
Di­li­mi­ze "Öz­de­yiş­ler" ola­rak çev­ri­len Hi­pok­ra­tes'in "Ap­ha­ris­moi" ad­lı (İÖ V. yy.) ese­ri, her sa­­rı bir ola­yı açık ve öz­lü bir bi­çim­de ak­ta­ran öğüt­ler­den oluş­muş­tur. Kos Oku­lu­nun tıp kav­ra­­nı özet­le­yen bu eser; XVI­II. yüz­­la ka­dar Ba­tı tıp okul­la­rın­da ders ki­ta­bı ola­rak oku­tu­lu­yor­du.
La Roc­he­fo­uea­uld'nun 1664'te "Ref­le­xi­ons ou Sen­ten­ces et Ma­xi­mes Mo­ra­les" baş­­ğı al­tın­da ve ken­di adı­nı ver­me­den ya­yım­la­­ğı bir me­tin bu­lu­nu­yor. Bu me­tin "Dü­şün­ce­ler ve­ya Hü­küm­ler ile Ah­la­ki Öz­de­yiş­ler" adıy­la Türk­çe­ye de çev­ril­miş­tir. Ça­ğın­da bu me­tin di­ğer dü­şü­nür ve ya­zar­la­rı kız­dır­mış­tır ; çün­kü La Roc­he­fo­uea­uld; he­men kar­şı­lık gö­ren iyi­lik­le­ri, in­sa­nı anın­da ün­lü ya­pan er­dem­le­ri (fa­zi­let­le­ri) acı­ma­sız­ca kı­­yor­du. Kar­şı­sın­da olan­lar onu ben­cil­lik­le suç­la­mış­lar­dı. La Roc­he­fo­uea­uld'un saf bir er­dem an­la­­şı var­dır ki, er­de­min kar­şı­lık­sız ol­ma­­nı is­ter ve bun­dan do­la­yı er­de­min öy­le ko­lay­ca bu­lu­na­bi­le­cek bir sos­yal ol­gu ol­ma­­ğı so­nu­cu­na va­rır. Ay­­ca kar­şı­lık­sız er­de­min var ol­du­ğu­nu da in­kar et­mez. De­mek ki, mak­si­mes­ ve afo­riz­ma kav­ram­la­rı Ba­­dan di­li­mi­ze ve sos­yal bi­lim­le­ri­mi­ze gi­re­rek, biz­le­ri de öz­de­yiş kav­ra­­na çek­miş­tir.
Ben bun­la­rı an­la­tır­ken; “Türk dü­şün­ce sis­te­min­de hiç Öz­de­yiş kav­ra­mı yoktu” di­ye bir ka­na­ata va­rıl­ma­sın. Es­ki Türk­ler­de "Sav" ola­rak ad­lan­­­lan bir kök ke­li­me var­dı. Sav; öne sü­­len ve sa­vu­nu­lan bir dü­şün­ce için söy­le­nir­di. Eş an­lam­­sı (da­va), (tez) ola­rak söz­lük­le­ri­miz­de ye­ri­ni al­mış­tır. Man­tık il­min­de bu­na "müd­dea" de­nir­di. Ta­­tıl­ma­sı ge­re­ken öner­me ve tez­dir sav­lar. Bir şe­yi ken­di­si­ne da­ya­na­rak, ken­di­ni de­lil ola­rak gös­te­ren ta­nıt­ma­la­ra sav de­nir. Na­sıl ol­du bi­le­mi­yo­rum ; ama sav ke­li­me­si, gi­de­rek söz, ata­­zü, dar­­me­sel, ata­lar­­zü, ve­ci­ze ke­li­me­le­ri­nin kar­şı­­ğı ola­rak kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış­tır ; oy­sa; ve­ci­ze Arap­ça bir sı­fat­tır, "kı­sa ve an­la­mı et­ki­li" de­mek­tir. Bu sı­fat "söz" ke­li­me­si­nin önü­ne ge­le­rek bir tam­la­ma oluş­tu­rur.
Her ne ise; Arap­ça olan, "ve­ca­zet" kö­kün­den ge­len bu ve­ci­ze sı­fa­tı, Türk­çe­de "öz­de­yiş" ola­rak kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış­tır; ama "ata­­zü" ve "ata­lar­­zü"nün an­lat­­ğı kav­ram fark­­dır. Ata­­zü; uzun de­ne­me ve göz­lem­ler so­nu­cu söy­len­miş ve hal­kın ma­lı ol­muş, öğüt ve­ri­ci ni­te­lik­te­ki anonim söz­ler­dir. Arap­ça kar­şı­­ğı "dar­­me­sel"dir. Öz­de­yiş ve­ya Kelâm'ın ise söy­le­ye­ni bel­li­dir. Ger­çi söy­le­yen şah­sın uzun de­ne­me ve göz­lem­le­ri­nin so­nu­cu­dur ama bi­rey­sel­dir.
Öz­de­yiş­le­rin bi­rey­sel ol­ma­sı, o söz­le­rin de­ğe­ri­ni dü­şür­mez. Hat­ta söz­le­rin sağ­lam­­ğı ve doğ­ru­lu­ğu, söy­le­yen şah­sın yü­cel­me­si­ne se­bep olur.
Türk Dün­ya­sı Araş­tır­ma­la­rı Ulus­la­ra­ra­sı İlim­ler Aka­de­mi­si­nin (TDA­UİA) aka­de­mik üye­si, fah­ri pro­fe­sör Fer­hat Mir­za­yev; gü­­müz öz­de­yiş eko­­nün ku­ru­cu­su ni­te­li­ğin­de olan bir fi­kir ada­­dır ; çün­kü ilk Kelâmlar (Öz­de­yiş­ler) ki­ta­­nı 1997 yı­lın­da ya­yım­la­mış­tır. Bu ki­ta­bı ay­nı yıl için­de Rus­ça­ya da çev­ril­miş­tir. Öz­de­yiş­le­ri, Kelâmlar adıy­la 1998 ve 2000 yıl­la­rın­da da ki­tap ha­lin­de ya­yım­lan­mış­tır. "40 Kelâm 40 Kıt'a" ad­lı ya­­mı da öz­de­yiş eko­lü çer­çe­ve­sin­de or­ta­ya koy­du­ğu ça­lış­ma­dır.
Eli­niz­de­ki bu "Kelâmlar (Öz­de­yiş­ler)" ad­lı ki­tap­ta 232 baş­lık al­tın­da, 1602 kelâm bu­lu­nu­yor. Bu kelâmlar, Ha­cı Fer­hat Mir­za'nın İs­lam di­ni çer­çe­ve­sin­de; ah­lakî ve sos­yal ha­ya­tın na­sıl dü­zen­len­me­si ge­rek­ti­ği­ne iliş­kin uzun göz­lem ve de­ne­yim­le­ri­ne, özel­lik­le dü­şün­ce gü­­nün sağ­lam­­ğı­na da­ya­na­rak kı­sa ve öz ha­lin­de­ki yo­rum­la­­dır.
Şüp­he­siz Ha­cı Fer­hat Mir­za'nın bu öz­lü dü­şün­ce­le­ri ken­di­ne ait­tir ; an­cak; bun­la­rı, top­lum­la pay­laş­mak is­te­me­si onun fi­kir ada­mı ol­ma ka­rak­te­rin­den kay­nak­lan­mak­ta­dır. Bu kelâmla­ra ba­­la­rı katılmayabilir. Ola­bi­lir ; ama bu gö­rüş­ler ve söy­le­yiş­ler üze­rin­de tar­­şıl­ma­­dır; kar­şıt gö­rüş­ler var­sa; o kar­şıt gö­rüş­te olan­lar da dü­şün­ce­le­ri­ni öz­lü ha­le ge­tir­me­li­dir. İna­­yo­rum ki, Ha­cı Fer­hat Mir­za'nın bu kelâmla­­nı doğ­ru bul­ma­yan­lar da ola­cak­tır ; ama 1602 kelâmın için­den, bi­li­yo­rum ki, o kar­şıt gö­rüş be­yan ede­cek olan­lar ken­di dü­şün­ce­le­ri­ne uyan kelâm bu­la­cak­lar­dır. Mut­lak bu­la­cak­lar­dır. İna­nın ba­na.
Bu 1602 kelâmın için­den, en karşıt görüşte olan in­sa­nın bi­le ken­di­ne uyan en az on ta­ne öz­de­yiş bul­du­ğu­nu ka­bul ede­lim. Bu on sa­­sı az mı­dır? Ha­yır, az de­ğil­dir. Bir sö­ze ku­lak ver­mek bi­le çok an­lam­­dır. Bu ki­ta­bı oku­yu­nuz, gö­re­cek­si­niz ken­di­ni­ze ait çok kelâm bu­la­cak­­nız.
Ha­cı Fer­hat Mir­za'yı kut­luyor, başarılarının devamını diliyorum.” diyerek sunuş yazısını bitiriyor.

KİTAPTAKİ KONU BAŞLIKLARINDAN SEÇILEN ÖRNEK METİNLER:
DİN
Din in­san­­ğı zul­met­ten ışı­ğa gö­­re­cek hur, ilim ve iman onun anah­ta­rı, ken­di­ni bil­mez si­ya­set ve yo­baz­lık­sa onun uyuş­tu­ru­cu­su­dur.
Din ge­rek dev­let­le­rin, ge­rek­se de dev­let­le­rin yö­ne­ti­mi­ne bi­la­kis ka­tıl­mak zo­run­da­dır. On­la­rı Al­lah'ın ku­ral­la­rı doğ­rul­tu­sun­da kon­tröl al­tın­da tut­ma­lı. Di­ni dev­let­ten ayır­mak de­mek dev­le­ti Al­lah'tan uzak­laş­tır­mak de­mek­tir. Al­lah'ın ol­ma­­ğı bir yer­de ise şey­tan he­men ken­di­ne yer edi­nir ve in­san­la­rı kon­tröl al­tın­da tu­tar.
Din ma­ne­vi­ya­tın te­me­li­dir. Ma­ne­vi­ya­tın te­me­liy­se ah­lak, ilim ve kül­tür­dür.
Bir ulu­su var eden de­ğer­le­rin ba­şın­da hiç kuş­ku­suz din gel­mek­te­dir.
Din; iman için ışık, vü­cut için yü­rek, ma­ne­vi­yat için di­rek­tir.
Di­ni ol­ma­yan halk her­şey­den yok­sun­dur.
Din se­nin te­miz­li­ğin, te­miz­li­ğin ise ahi­ret için yap­­ğın ha­zır­lık­tır.
Din ide­al top­lu­mun oluş­ma­sı için Al­lah' ta­ra­fın­dan be­ğe­nil­miş ve be­lir­len­miş bir yol­dur.
DİN ADAM­LA­RI
Din ada­mı; top­rak üze­rin­de Al­lah'ın ka­nun ve hü­küm­le­ri­ni in­san­­ğa an­la­tan, in­san­­ğın korunması, kur­tul­ma­sı ve ka­mil­leş­me­si için hiç dur­ma­dan ça­ba sar­fe­den, son­suz ilim ve ir­fan sa­hi­bi,
ya­tağı top­rak, yor­ga­nı gök­ler olan nur­lu şah­si­yet­dir.
Ey din adam­la­rı! Si­zin Al­lah'a kar­şı sa­dık­­ğı­nız, in­san­la­ra hiz­me­ti­niz­le ve hak­sız­­ğa kar­şı koy­ma­nız­la öl­çül­mek­te­dir.
­kümm sa­hi­bi Al­lah'tır, yer­­zün­de onun ha­li­fe­le­ri ilim ve iman sa­hi­bi din adam­la­­dır.
İLA­­YAT
Bu kos­ko­ca ba­ğın bah­çı­va­nı Al­lah'tır.
İla­hi­yat­sız ilim mey­va­sız ağa­ca ben­ze­mek­te­dir.
Ru­hun vü­cut­tan ay­rıl­ma­sı...
Bi­zim dün­ya­nın ka­de­ri, yaz­­sı...
­yük bir son­suz de­niz, se­kiz ge­mi, her ge­mi için­de bir de­niz...
İS­LAM
İs­lam di­ni; Al­lah' ta­ra­fın­dan in­san­­ğa ar­ma­ğan olun­muş, tüm dün­ya din­le­ri­ni ken­di için­de ba­rın­­ran on­la­rın en ka­mil bi­çi­mi­dir.
İs­lam, öze ya­ni Adem'e ge­ri dön­mek­tir.
İs­lam, Adem ev­lat­la­­na bir­bi­ri­ni an­la­tan, bir­lik ve be­ra­ber­li­ği öğüt­le­yen bir ne­den­dir.
İs­lam son­suz ha­yat, Kur'an-ı Ke­rim­se onun ka­­­dır.
İs­lam, hem ko­ru­nan, hem de ko­ru­yan­dır.

KUR'AN-I KE­RİM
Kur'an-ı Ke­rim se­ma­vi ki­tap­la­rın top­lu­su, pey­gam­ber­lik yo­lu ve pey­gam­ber­le­rin ta ken­di­si­dir.
Geç­ti­ği­miz yol ulu­la­­­zın ve ba­ba­la­­­zın yo­lu­nun tek­ra­­dır. Ya­şa­­­zın an­la­mı bu yol­da­dır. Bu yol ma­ne­vi­yat yo­lu­dur. Onun ku­ral­la­rı ise Kur'an-ı Ke­rim'de sak­­dır.
Ayet­ler Al­lah'ın hük­mü, onu de­ğiş­tir­mek ve­ya ona uy­ma­mak Al­lah'a kar­şı çık­mak­tır, Al­lah'a kar­şı çı­kan­la­rın so­nu azap­tır. O gi­bi in­san­la­rın amel­le­ri ise ko­ca­man bir hiç­tir.
Kur'an-ı Ke­rim ka­pa­lı ka­­lar için anah­tar, taş kalp­ler için ise ilaç­tır.
Kur'an-ı Ke­rim ev­ren için prog­ram, cen­net için ka­­

FA­­HA SU­RE­
El Fa­ti­ha ih­las için ka­­dır.
AL­LAH'A SA­DIK­LIK
Al­lah'a sa­dık­lık İs­la­mı ko­ru­mak, ta­ri­kat­ler­den bir­li­ğe doğ­ru gel­mek­tir. Ger­çek­ten kı­ya­met çok deh­şet­li bir gün­dür. Al­lah'ın ipi­ne sa­­la­lım, o za­man bel­ki kur­tu­lu­ruz.
Yük­sel­mek Al­lah' kar­şı­sın­da kü­çül­mek­le baş­lar.
Al­lah'a iba­det, in­sa­nın amel­le­riy­le ve o amel­le­ri na­maz­la pe­kiş­tir­me­siy­le öl­çü­lür.
Uzak­tan dağ­lar da kü­çük gö­­kür. Fa­kat sen yak­laş­tık­ça o, bü­­mez, sen kü­çü­lür­sün.
Re­zil ol­ma­yan kim­se kar­şı­sın­da­ki­ne de­ğil, her za­man ba­şı­nın üze­rin­de bu­lu­na­na dik­kat et­miş kim­se­dir.
Ey Müs­li­man­lar! "Al­lah', Al­lah'" de­mek­le ken­di­ni­zi kan­dır­ma­­nız. Al­lah' si­zin gü­zel amel­le­ri­niz­de, kar­şı­lık­lı ha­yat mü­na­se­bet­le­ri­niz­de, kıl­­ğı­nız na­maz­lar­da­dır.
AL­LAH'I TA­NI­MAK
Al­lah'ı ta­­mak in­san ol­mak­tır, in­san ol­mak ise çev­re­sin­de­ki­le­re say­gı duy­mak ve on­la­rı sev­mek­tir.
Al­lah'ı gör­me­den iba­det et­mek bi­le gü­nah­tır.
AL­LAH'IN RAH­ME­
Ey in­san­lar! Her bir pey­gam­be­re ve­ri­len mu­ci­ze ve ki­tap­lar Al­lah'ın si­ze rah­me­ti­dir. Bu rah­me­tin de­re­ce­si si­zin ce­ha­let ve küf­­nüz­den kay­nak­la­nan mik­tar­da­dır. Al­lah'tan kor­kun ve gü­nah­lar­dan sa­­nın. Et­ti­ği­niz gü­nah­lar si­zin ve siz­den son­ra ge­le­cek olan­la­rın la­ne­ti­dir ki, so­nuç­ta Ahi­ret­te si­zin için ce­hen­nem aza­­nı iyi­ce şid­det­len­di­re­cek­tir. Ce­hen­nem aza­bı na­sıl da elim bir azap­tır, in­sa­noğ­lu ke­sin­lik­le ona da­ya­na­maz.
Al­lah', ken­di­ni­zin bi­le sev­me­di­ği­niz öl­çü­de si­zi sev­mek­te­dir.
PEY­GAM­BER­LER
Pey­gam­ber­ler yük­sek ah­la­ki de­ğer­le­re sa­hip olup, Al­lah'ın nu­run­dan nur­la­nan ve bü­tün ev­re­ni bu nur­la do­na­tan, ay­dın­la­tan kut­sal ki­şi­ler­dir. On­lar in­san­­ğı kö­le­lik­ten öz­gür­­ğe, ba­tıl­dan Hakk'a doğ­ru ta­şı­yan, Al­lah'ın emir ve ya­sak­la­­nı her­ke­se ta­ne ta­ne an­la­tan, on­la­rın ki­şi­sel ye­te­nek­le­ri­ni or­ta­ya çı­ka­rıp za­man­la ka­mil­leş­me­si­ni sağ­la­yan, bu yol­da yo­rul­ma­dan ça­ba har­ca­yan, Bü­yük He­sap gü­nün­de ta­nık­lık ede­bi­le­cek se­çil­miş kim­se­ler­dir. Al­lah'ın ver­di­ği­ni hiç kim­se ala­maz, yü­celt­ti­ği­ni hiç kim­se ye­re­mez. Bu­nu yal­nız Al­lah' ya­pa­bi­lir.
Pey­gam­ber­lik yo­lu her­kes için, pey­gam­ber­lik­se sa­de­ce se­çil­miş­ler için­dir.
Pey­gam­ber­ler bü­yük bir eko­lün öğ­ret­men­le­ri­dir.
HAZ­RE­Tİ MU­HAM­MED(S.A.V)
Haz­re­ti Mu­ham­med (s.a.v) bir in­san­lık ör­ne­ği­dir. O, bü­tün pey­gam­ber­le­ri ken­din­de top­la­yan bü­yük bir alem­dir. O, ev­re­nin ya­ra­­­şın­dan ahi­re­te ka­dar tür­lü tür­lü ha­ber­ler ver­miş, in­san­la­ri Hakk dergâhı­na gö­­re­cek yo­la bık­ma­dan usan­ma­dan da­vet et­miş ve bu yo­lu ışık­lan­dır­mış pey­gam­ber­dir.
Haz­re­ti Mu­ham­med ak­lın der­ya­sı, Haz­re­ti Ali(r.a) onun kal­bi­dir.
Müs­­man bir­lik ve be­ra­ber­li­ğin sim­ge­si­dir.
İMAN
İman inan­­ğı­na kal­ben inan­mak­tır.
Al­lah'a iman dil­de de­ğil, amel­de­dir.
Al­lah'a iman, onun emir­le­ri­ne uy­mak­tan ge­çer.
İMAN­LI KİM­SE­LER
İman­lı kim­se­ler Al­lah'a ve onun ku­ral­la­­na her yer­de uyan kim­se­ler­dir.
Ey iman­lı kim­se­ler! Sı­kı bir ima­na sa­hip olun, siz hiç kuş­ku­suz doğ­ru yol­da­­nız. Ey ka­fir­ler, ha­zır­la­nın, kı­ya­met gü­nü iyi­ce yak­la­şı­yor. Bu Rab­bi­ni­zin bi­ze ver­di­ği apa­çık bir müj­de­dir ki, onu Ay­da ezan ses­le­ri ve Yü­ce Ki­tap­la ver­di. Hamd ol­sun bi­zi Ya­ra­da­na, ya­ra­tıp ya­şa­ta­na, kı­ya­met gü­nü aff ve mağ­fi­ret ede­cek ola­na!
HAKK
Hakk var­lık de­mek­tir. Onu in­kar eden ken­di­ni in­kar et­mek­te­dir.
Hakk söz, ok ya­ra­sı gi­bi acı bi­le ol­sa da­ha son­ra tat­­­ğı­na do­yum ol­mu­yor.

Hakk'ı gör­mek Al­lah'ı gör­mek­tir. Al­lah'ı gör­mek giz­li ve aşikâr olan gü­nah­lar­dan uzak ol­mak­tır.
Hakk'ı in­kar eden­ler es­ki püs­kü bir eş­ya­ya dö­nüş­müş­ler­dir. On­lar­la ar­ka­daş olan­lar da es­ki eş­ya­lar­dan fark­sız­dır­lar.
HAKK YO­LU
Ey in­san­lar! Hakk yol Al­lah' der­ga­­na gö­­ren bir yol­dur. Bu yo­la sır­­nı dö­nen­ler ken­di­le­ri­ne zulm et­miş ola­cak­lar. Onun kar­şı­­na sır­tüs­tü sü­­ne­cek ve yap­tık­la­rı ada­let­siz­lik, hak­sız­lık yü­zün­den he­sap ve­re­cek­ler­dir. On­lar na­sıl da kö­tü ruh­lu ve art ni­yet­li kim­se­ler­dir. Al­lah'a ta­­nın ve ke­sin­lik­le sır­­nı dö­nen­ler­den ol­ma­yın. Eğer on­la­ra uyar­sa­nız o za­man ken­di­ni­ze zulm et­miş olur­su­nuz.
Hakk yo­lun reh­be­ri Al­lah', yol­cu­la­rı mü­min­ler­dir.
İMAM­LAR
İmam­lar, in­san­­ğa Al­lah' ta­ra­fın­dan gön­de­ri­len reh­ber­ler­dir. İmam­lar, in­san ka­mil­li­ği­nin do­ruk nok­ta­sı, il­min şa­he­se­ri, şe­hit­lik ör­ne­ği, te­miz­lik ve he­lal­lik sim­ge­si­dir­ler.
Ey Müs­­man­lar, ge­rek­siz tar­tış­ma­lar si­zi bir­bi­ri­niz­den uzak­laş­­rır. Eh­li Bey­tin si­ze de­ğil, si­zin Eh­li­bey­tin ih­ti­ya­­nız var.
Haz­re­ti Ali(r.a) de­mir ira­de ve yu­mu­şak huy­dur.
­MİN­LER
­min, Al­lah'ın emir ve ya­sak­la­­na uyan ay­dın­dır.
­min kim­se in­san­­ğa Al­lah' ta­ra­fın­dan lütûf ve ih­san­dır.
En bü­yük ve af­fe­dil­me­ye­cek gü­nah, mü­min bir kim­se­ye ya­pıl­mış olan hak­sız­lık­tır. Zi­ra Al­lah', mü­min­le­rin dos­tu­dur.
Yal­nız­lık bü­yük dert­tir, ca­hil­lik zul­met,
    Yok­sul­luk, ga­rip­lik, zen­gin­lik has­let
    Mü­min­lik ra­hat­lık, bü­yük fa­zi­let.
­min­li­ğin do­ruk nok­ta­sı pey­gam­ber ve imam­lar­dır. Son­suz cen­net ha­ya­­nın ve dün­ya ha­ya­­nın do­ruk nok­ta ise kan­dır­ma­ca oyun­cak­lar olan dün­ya ni­met­le­ri­dir.
MÜS­­MAN­LAR
Ger­çek Müs­­man bu dün­ya­nın ol­gun­laş­mak­ta olan mey­va­­dır.
Ey Müs­­man­lar! Ağa­mız Al­lah'tır, kıb­le­miz Ka­be, sec­de ye­ri­miz te­miz ve he­lal top­rak, bu­dur ara­­ğı­mız so­ru­ya ce­vap.
Eh­li Bey­ti se­ven her­kes Müs­­man­dır.
SE­VAP
Bu dün­ya­da en bü­yük ka­zanç se­vap­tır.
Ağaç da ken­di mey­va­­nı ih­san eder.
Yo­lun se­va­bı, se­vap­lar se­va­­dır.
SE­VAP SA­HİP­LE­
Ka­zan­­ğın se­vap­lar ahi­ret için harç­lık­tır.
Ve­rir­ken kork­ma, alır­ken şük­ret.
Se­vap sa­hip­le­ri bi­ri­si­nin sön­müş so­ba­­nı ya­kar­lar. On­la­rın so­ba­la­­nı ise Al­lah' ya­kar.
MEK­KE
Mek­ke, Al­lah'ın en bü­yük ti­ca­ret evi­dir; zi­ra bu­ra­da her­kes ken­di na­si­bi­ne dü­şen ka­zan­­nı ser­gi­ler.
KÂBE
­be gök­ler­le ala­ka­lı bir yer­dir, dört yo­lun bir­leş­me­sin­de­dir.
BU DÜN­YA­NIN AN­LA­MI
Bu dün­ya­nın an­la­mı gay­ret ve iba­det­te­dir.
Bu ev­ren ve ya­şa­­ğı­mız bu yer­­zü Al­lah'ın mül­­dür. Biz­ler ise bi­rer mi­sa­fi­riz. Bu­ra­da en gü­zel mi­sa­fir­ler Al­lah'ın hi­da­yet na­sip et­tik­le­ri­dir.
Ey in­san­lar! Git­ti­ği­niz yol Al­lah dergâhı, gö­­ren­se Al­lah! Biz­ler ya yol­dan az­mış­lar­dan ya da kur­tu­lu­şa er­miş­ler­den olu­ruz.
İn­sa­nın bü­yükl­­ğü dün­yay­la, dün­ya­nın bü­yük­­ğü in­san­lar­la öl­çü­lür.
İN­SAN­LI­ĞIN KUR­TU­LU­ŞU
Ey in­san­lar! Biz si­zi İs­la­ma da­vet edi­yo­ruz, biz si­ze Müs­­man ol­du­ğu­nu­zu ha­tır­lat­ma­ya ça­­şı­yo­ruz.
İN­SAN­LIK BOR­CU
Ta­bi­at, ken­di bor­cu­nu ge­ri ver­me­si­ni bil­di­ği gi­bi, in­san­lar da ken­di borç­la­­nı ge­ri ver­me­si­ni bil­me­li­dir­ler.
Her bir can­­ya onun sa­hi­bi­nin yü­zü su­yu hür­me­ti­ne say­gı gös­te­rir­ler. İn­sa­na say­gı Al­lah' için­dir. Al­lah'ı sev­me­yen­ler, onun kul­la­­nı da sev­mez­ler.
Al­lah ta­ra­fın­dan ya­ra­tıl­mış can­lı ve can­sız bü­tün var­lık­lar, bu alem­de Adem nes­li­nin ken­di im­kan­la­­nın far­­na var­ma­sı için bi­rer ve­si­le­dir.
­DA­YET
İn­sa­nın iç dün­ya­­nın in­san­lık adı­na açıl­ma­sı, Al­lah'ın rah­me­ti ve hi­da­ye­tiy­le vu­ku bu­lur.
KA­DER VE ALIN YAZ­GI­SI
Mah­lu­kat­tan her bi­ri­si­nin ken­di­ne öz­gü prog­ra­mı var ve bu prog­ram ve­ri­len emir­le­re uy­gun ola­rak ha­yat bu­lur ve da­ima kon­trol al­tın­da tu­tu­lur.
SE­BEP
Se­bep, za­man ve za­ru­ret­le alâka­­dır.
SO­NUÇ
So­nuç, se­be­bin se­be­bi­dir.
NUR
Nur, ha­ya­tın en gü­zel özel­li­ği­dir, ya­ni ca­­dır.
ENER­
Ener­ji hem can, hem de can ve­ren­dir.
İN­SAN
İn­san, çok dal­lı bir ağaç­tır. Ken­di­sin­den ve ken­din­den son­ra ka­la­cak olan mey­va­sı gü­zel ol­ma­­dır. Ağaç da ken­di bor­cu­nu iş­te böy­le öder ve onun­la gu­rur du­yar.
İN­SANÎ ÖZEL­LİK­LER
Di­renç in­sa­nın has­ta­lık­la­­nı, has­ta­­ğıy­sa in­sanî özel­lik­le­ri­ni bel­li eder.
KEN­­NİN FAR­KI­NA VAR­MA
Zor­luk­lar­dan kur­tu­lu­şu in­san­da gör­mek pu­ta ta­pın­ma­nın bir ala­me­ti­dir. Yar­dım eden Al­lah'tır. Sen Ona yak­laş. O, sa­na şah­da­ma­rın­dan da­ha ya­kın­dır.
Adak­lar ada­yıp kar­şı­­ğın­da bir şey­ler bek­le­mek se­ni pu­ta tap­ma­ğa ka­dar gö­­rür. Kur­ban kes, Al­lah'a ham­det. Hiç kuş­ku­suz O, her­şe­yi Hakk'ıy­la bi­len­dir.
­MİL­LİK
Al­lah ta­ra­fın­dan ya­ra­tıl­mış bu dün­ya­da can­lı ve can­sız­lar in­sa­nın ara­­ğı so­ru­la­rın dü­pe­düz ce­vap­la­­dır.
TE­MİZ­LİK
Bir ev­de ya da bir bel­de­de Al­lah'ın nu­ru yok­sa o ev­de ya da o bel­de­de be­re­ket ve hu­zur ol­maz.
ME­DE­­YET
Me­de­ni­yet se­nin dış gö­rün­tün, ma­ne­vi­yat se­nin iç dün­yan, ahlâksa de­ğe­rin­dir.
MA­NE­­YAT
Ma­ne­vi­yat de­ğiş­me­ye­cek olan ya­sa­lar­dır. Onun hük­­nü Al­lah ver­miş, biz­ler ona uyan­la­rız.
BEN­LİK
Se­nin ben­li­ğin, za­lim ve ka­fir kim­se­le­re kar­şı kul­la­na­ca­ğın si­lah­tır.
ÖLÜM
Ölüm ka­fe­sin da­ğıl­ma­sı ve gü­ver­ci­nin öz­gür­­ğü­ne ka­vuş­ma­­dır.
Ölüm bir göz­ya­şın­da iki ha­yat: bi­ri se­vinç, öte­ki­si ay­­lık­tır.
ŞE­HİT­LİK
Şe­hit­lik ma­ka­mı Al­lah'a iman, nefs üze­rin­de za­fer çal­mak ve in­san­­ğın en yük­sek ka­­dır.
SA­KAT­LAR
Hakk yo­lun­da sa­kat ka­lan­la­rı se­vin ve on­la­ra say­­da ku­sur et­me­yin. Bu si­ze Al­lah ta­ra­fın­dan in­di­ril­miş bir borç ve im­ta­han­dır. Unut­ma­yın Al­lah kı­ya­met­ten son­ra si­ze kalp­le­ri­ni­ze uy­gun yüz ve­re­cek. Za­lim­ler­den ol­ma­­nız, yok­sa re­zil olur­su­nuz.
İN­­HAR
İn­ti­har et­mek hem mert­lik, hem na­mert­lik, hem de ih­ti­yaç­lar­dan do­ğan psi­ko­lo­jik bir an­dır. Mertlik ma­ne­vi­ya­tın, na­mert­lik kor­kak­­ğın, in­ti­yaç­lar ise top­lu­mun vur­duy­maz­­ğın­dan kay­nak­la­­yor.
RUH
Ruh; Al­lah ka­tın­da olup, mad­di be­den­de olu­şan ve du­yu or­gan­la­rı ara­sın­da ile­ti­şim ya­ra­tan, on­la­rı bi­ra­ra­ya ge­ti­ren, hay­va­ni his­le­ri ka­mil­leş­ti­ren, ema­net ve­ril­miş vü­cut için so­rum­lu­luk ta­şı­yan ve ahi­ret ale­min­de ve­ri­le­cek be­den­ler için ha­­za prog­ra­mı gö­re­vi­ni üst­le­ne­cek olan bir ila­hi var­lık­tır.
KI­YA­MET
­ya­met gü­nü bi­zim dün­yay­la Cen­net ara­sın­da köp­­dür, ona sa­de­ce iman eden­ler, iman edip is­te­yen­ler ula­şa­cak­lar­dır. Kı­ya­met gü­nü mü­min­le­rin kur­tu­luş gü­­dür.
GAYB
Gayb si­zin fet­het­ti­ği­niz ve fet­he­de­ce­ği­niz yol­dur.
CEN­NET
Cen­net Al­lah'ın mü­min ben­de­le­ri­ne ar­ma­ğan et­ti­ği ve on­la­rın bu dün­ya­da gü­zel amel­le­ri ve iba­det­le­riy­le ka­zan­dık­la­rı ebe­di me­kan­dır.
CE­HEN­NEM
Ce­hen­nem yer­le bir ol­mak­tır, or­da bu­lu­nan­lar unu­tul­muş­lar, akı­bet­le­ri yu­mur­ta­da ge­li­şe­me­yen civ­civ­dir.
EZAN
Ezan, Al­lah'ın çağ­­­dır.
NA­MAZ
Na­maz Al­lah'ın kul­la­rı için ayır­­ğı ka­bul za­man­la­­dır.
Ço­cuk ebe­veyn­le­re borç­lu ol­du­ğu gi­bi kul­lar da Al­lah'a borç­lu­dur­lar. Bu borç hiç kuş­ku­suz na­maz­dır.
ORUÇ
Oruç in­san me­ka­niz­ma­­nın te­miz­len­me­si için en önem­li sü­reç­ler­den bi­ri­dir. Ya­nı va­cib amel­dir.
Ra­ma­zan ma­ne­vi, hem de mad­di sağ­lık oca­ğı­dır, sen has­ta isen oruç ila­cın, Al­lah dok­to­run­dur.
KA­DİR GE­CE­
Her bir dev­le­tin ana­ya­sa­sı ol­du­ğu gi­bi Ka­dir ge­ce­si de bü­yük dev­le­ti­mi­zin ya­sal gü­­dür.
MİZAN
Mi­zan ilim­dir, mi­zan ahenk
Mi­zan ile­ti­şim­dir, mi­zan bağ­­lık
Mi­zan şe­fa­at­dır, bü­yük zen­gin­lik.
EŞİT­LİK
Hem ha­yat­ta, hem de ti­ca­ret­te te­ra­zi ahenk­tir. On­dan şaş­ma­yın, yok­sa la­net­li­ler­den olur­su­nuz.
HELÂLLIK
Helâl ka­zanç iki tür­­dür, bi­ri se­ni arar, öte­ki­si­nin pe­şin­den sen gi­der­sin. Zor ve do­lan­­­­lık­la ka­zan­mak ha­ram­dır ve si­zi helâl rı­zık­tan da alı­ko­yar.
İH­SAN
­min imam, imam pey­gam­ber, pey­gam­ber Hakk, Hakk Al­lah yo­lu­dur. Al­lah yo­lun­da ya­­lan her bir iş ve­ya ada­nan her bir adak ka­bul gö­­lür.
SA­DA­KA
Sa­da­ka te­miz ve helâl rı­zık­la ka­za­­lan ka­zanç­tan ve­ri­lir. Rüş­vet­le ya hır­sız­lık­la ka­za­nıl­mış ka­zanç­tan ve­ri­len sa­da­ka; ve­re­ne de, ala­na da ha­ram­dır. Ken­di­ni­zi kan­dır­ma­­nız. Sa­da­ka Al­lah rı­za­­nı ka­zan­mak için­dir. Al­lah ha­ra­mı sev­mez ve ka­bul et­mez.
MER­HA­MET
Ger­çek Al­lah'ı se­ven ki­şi odur ki, ge­le­cek ne­sil­ler için dü­şü­­yor.
RAH­MET
Rah­met bü­yük­lük ve ahi­re­te iman­dır.
SAY­GI
Say­gı ke­li­me­ler­le, alış­ve­riş pa­ray­la öl­çü­lür.
SO­RUN
So­run bir çer­çe­ve­dir ki, in­san onu ken­di­si ya­ra­tır, son­ra da için­de sı­­şır ka­lır.
ZOR­LUK
Zor­luk ıs­rar eden­ler için bir ib­ret, hem de de­ğer oku­lu­dur. Her bir zor­lu­ğun so­nun­da gü­zel ha­yat var.
SA­BIR
Sa­bır in­san­sı özel­lik­ler­den bir ta­ne­si­dir.
UMUT
Umut sa­bır­la ala­ka­lı olup ge­le­ce­ğe açık ka­pı, umut­suz­luk­la mah­va gö­­ren yol­dur.
TEV­BE
Tev­be vic­da­nın te­miz­li­ği ve Hakk yo­lun ışı­ğı­dır.
VİC­DAN
Vic­dan se­nin den­gen­dir, onu ko­rur­san as­la düş­mez­sin.
­YA­KAT
Kör bi­ri­si şe­ref­siz bi­ri­sin­den da­ha yük­sek­te­dir.
AKIL
Akıl ha­zi­ne, ilim ser­vet­tir.
MİL­LET­VE­­
Mil­let­ve­ki­li; hal­kın seç­ti­ği de­ğer­li ay­dın­lar­dan olup her za­man onun hu­kuk­la­­nı ko­ru­yan, ya­sa­lar­la halk ara­sın­da iliş­ki­le­ri denk­leş­ti­ren, halk kar­şı­sın­da so­rum­lu ol­du­ğu­nu an­la­yan kim­se­dir.
SE­ÇİM
Ey in­san­lar! Se­çim, se­çip se­çi­len­ler, se­çim­le­re git­mek kut­sal ya­sa­nın hü­küm­le­ri­ni ger­çek­leş­tir­mek­tir.
­RAR
As­ker­den fi­rar et­mek dev­le­tin, top­lu­mun ve ai­le­le­re kar­şı so­rum­suz dav­ran­ma­­nın so­nu­cu­dur.
­HAT
Ci­hat, Hakk yo­lun­da za­fer ka­zan­mak­tır.
SA­VAŞ
Sa­vaş in­san ak­­nın kıt­­ğı­dır.
TE­CA­VÜZ
Te­ca­vüz af­fe­dil­me­ye­cek bir suç­tur. Onu onay­la­mak da o su­ça or­tak ol­mak­tır.
KOR­KUT­MAK
İn­san­la­rı Al­lah'la ya da ya­sa­lar­la kor­kut­mak pey­gam­ber ve mü­min işi­dir; in­san­la kor­kut­mak­sa şey­tan işi­dir.
AL­LAH KOR­KU­SU
Al­lah kor­ku­su kö­tü amel­ler­den uzak dur­mak­tır. Uzak dur­mak te­miz vic­dan ve sağ­lık­lı dü­şün­cey­le, sabr ser­gi­le­ye­rek Al­lah'ı din­le­mek­le olur.
AZER­BAY­CAN
Azer­bay­can Ba­tı kül­­­ne Do­ğu ah­la­kıy­la gem vu­ran ül­ke­dir.
FA­KİR
Mad­di fa­kir­lik ge­çi­ci, ma­ne­vi fa­kir­lik ebe­di ve azap­­dır.
ŞÜ­KÜR
Se­nin şük­rün, gü­zel ame­lin ve iba­de­tin­dir.
PA­­ŞAH­LAR
1.Ken­di ba­­şı­nı ve gü­ven­li­ği­ni te­min ede­me­yen bir kim­se hal­kın ba­­şı­nı ve gü­ven­li­ği­ni as­la te­min ede­mez.

KAYNAKLAR:
HACI FERHAT MİRZA; “KELÂMLAR, ÖZDEYİŞLER”, Kül­tür Ajans Ta­nı­tım ve Or­ga­ni­zas­yon Ltd. Şti., Ko­nur Sok. 66/9 Ba­kan­lık­lar-AN­KA­RA, ISBN: 978-975-8951-38-3, Bas­kı Ta­ri­hi, Şubat ,Türkiye/ Ankara/ 2009;  Tel: 0.312.425 93 53 Fax: 0.312.419 44 43,
Bas­: BRC Ba­sım Mat­ba­acı­lık Ltd. Şti., Bü­yük Sa­na­yi 1. Cad. Elif Sk. No: 7/243 Ak­köp­rü/AN­KA­RA, Tel: 0.312.384 44 54 (pbx),


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder