ŞAFAK SAHİPLİ’NİN ÖZKAN HÜSEYİN HAKKINDA YAZDIĞI
“ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜYEN ADAM” KİTABI HAKKINDA
BİRKAÇ SÖZ
Abdullah
Çağrı ELGÜN
Abdullah Çağrı ELGÜN |
1947 yılında Batı Trakya'nın Rodop (Gümülcine) vilayetinin Kargılı Sarıca
Köyünde dünyaya geldi. Orta halli rençper bir ailenin beş çocuğundan en
küçüğüdür. İlkokulu burada okudu. 1969’da askerliğini tamamladı.
O dönemdeki siyasîlerin uyguladığı politikalar
sebebiyle, Yunanlıların Batı Trakya Türklüğüne olan baskıları, gün
geçtiçe artıyordu… 1972 yılında Yunanlıların o dönemde Türk azınlığına
uyguladığı baskılar çok rahatsız ediciydi. Bu sebeple Özkan Hüseyin, Batı
Trakya Türkleri’nin haklarını Almanya’da daha rahat ve daha iyi savunup müdafâ
edebileceğini düşünmüştü!..
Özkan Hüseyin de Batı
Trakya Türkleri’nin her ferdi gibi vatanını müdafânın ve Yunanistan tarafından ellerinden
alınan haklarını, yeniden elde etmenin peşindeydi…
O yıllarda Almanya’ya işçi göcü vardı!.. Yunanlıların
baskısı karşısında Batı Tarakya Türklüğü çok tedirgindi. Özkan
Hüseyin de bu tedirginlik ve baskılar sebebiyle eşini ve bir (1) yaşındaki
çocuğunu, babasının yanında bırakarak köyünü terk ederek
Almanya’ya gitti. Almanya’da Batı Trakya’nın haklı
davasını daha iyi müdafa edeceğini düşünüyordu…
1972 yılında Almanya’nın Münih kentindeki MAN Fabrikası’nda
çalışmaya başladı. MAN Yetkilileri ile iyi ilişkiler kuran Özkan Hüseyin,
MAN Firması Yetkililerinden, din kardeşlerinin topluca ibadet
edebilecekleri bir Mescit temin etti. (1973)
Bundan sonraki yılları Avrupa ülkeleri ve Almanya’nın
Münih, Bavyera şehirlerinde çalışmaya
başladı. Orada örgütlenerek, dernekler kurdu. Yunanistan’daki
Türkler’in haklarını savunmak için uluslararsı alanda
büyük bir mücadele başlattı.
Çavuşoğulları sülalesinden olan Özkan Hüseyin, evli ve iki oğlan babası olup bunlardan da beş torun sahibi olarak, hayatını bir “Seyyah” olarak devam ettirmektedir!..
KÜLTÜR, SOSYAL ÇALIŞMA ve DERNEK FAALİYETLERİ:
Yunanistan, Batı Tarkya’dan, Almanya’ya geldiği
günden itibaren, Almanya’nın Münih kentinde bulunan, Türk Kültür Dernekleri faaliyetlerine, iştirak etti. Burada Folklor ve Musiki Grupları oluşturdu. Kültür Gecelerine katıldı.
Bavyera Türk
Sanat ve Kültür Derneği’nin idare ve
kültürel çalışmalarında görev aldı. Batı Trakya Türkleri Kurultayı ile Türk Dünyası
Kurultayları’na delege olarak katıldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. Yılı Kutlamalarına, Romanya, Köstence’de yapılan II. Balkanlar ve Avrupa Türk
Edebiyatları Toplantısı’na KIBATEK (Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk
Edebiyatları Kurumu) davetli olarak katıldı.
Batı Trakya Türkleri’ni “Tek
Dernek” çatısı altında birleştirme yönünde büyük gayret gösterdi.
Batı Trakya Türkleri Dernekleri Federasyonu’nu temsilen Dr. Sadık Ahmet'in Yunanistan, Selanik'teki
Mahkemesine arkadaşlarıyla birlikte “Gözlemci” olarak katıldı. Bu arada “Yabancı
Gözlemciler” ile Batı Trakya’yı dolaştı.
Çeşitli Avrupa şehirlerinde düzenlenen Açık Oturum ve
Konferanslara katılarak, Batı Trakya Türklüğünün, haklı davasını
anlattı. Yine bu konularla ilgili muhtelif gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Hemşerilerini
bilgilendirmek için dernek lokaline bazı konuşmacılar davet ederek, çeşitli
sohbet toplantıları düzenledi.
Özkan Hüseyin, kurucusu olduğu Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği’nde, altı (6) yıl Genel Sekreterlik, bir (1) yıl Din İşleri Sorumluluğu, bir (1) yıl Denetim Kurulu Başkanlığı yirmi (20) yıl da Genel Başkanlık görevinde bulundu.
2008 yılında kendi isteğiyle başkanlığa veda etti. 8 Haziran 2008 tarihinde yapılan Derneğin Genel Kurulunda “Yeniden Yapılanma Komitesini” oluşturdu. Derneği bu komiteye teslim etti. Yapılan Genel Kurulda, kendisine Onursal Başkanlık görevi verildi. Aynı zamanda da Yeniden Yapılanma Komitesi yeni bir seçim yapılıncaya kadar da kendisine, “Yeniden Yapılanma Komitesine Başkanlık” yapma görev ve yetkisi verdi.
Kurucusu bulunduğu dernekte hiç aralıksız yirmi sekiz (28) sene görev
yaptı. Yine kurucusu bulunduğu: Avrupa
Batı Trakya Türk Federasyonu’nda 1988 yılından 2002 yılına kadar hiç
aralıksız on dört (14) sene görev yaptı.
Ayrıca kurucusu bulunduğu, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nda üç
(3) dönem Başkan Yardımcılığı, üç (3) dönem Genel Sekreterlik,
bir (1) yıl Yönetim Kurulu Üyeliği, bir (1) dönen Teşkilat Kolları
Başkanlığı, beş (5) dönem de Sosyokültür Kolları Başkanlığı görevini
sürdürdü.
Özkan Hüseyin, Batı Trakya
Türkleri, Balkan Türkleri ve Türk Dünyası için büyük çabalar harcayarak
özellikle Almanya ve bütün Avrupa’da Türk ve Türklük için
kalıcı birçok hizmetlerde bulundu. Orada SARICALI lakabıyla ün saldı!..
5 Ekim 2002 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul'da, Kültür ve Eğitim Kolları Başkanlık görevine seçildi ve bu görevi layıkıyla yerine getirdi…
ÖZKAN HÜSEYİN |
BİTİRDİĞİ OKULLAR, ALDIĞI EĞİTİM ve KURSLAR:
Özkan Hüseyin, Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Batı Avrupa Programında Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşı olmayanlara tanınan, haklardan istifade ederek, Almanya’da Açık
İlköğretim Okuluna kaydını yaptırarak, öğrenimine devam etti ve Almanya’dan
sekiz (8) yıllık “İlköğretim Diploması” aldı.
“Osmanlıca Okuma ve Yazma Eğitimi”, “Çini Kursu”, “Kriz Yönetimi”, “Sosyal
Medya” gibi konularda “Uzmanlık
Eğitimi” aldı. Burada Uluslararası geçerliliği olan sertifikaların da sahip
oldu.
Dr. Özkan
Hüseyin, Academy Education & Consultancy (AEC) ve KARİYER.NET Firmaları’nın
iş birliği ile gerçekleştirilen “Kariyerini Kampüste Netleştir Programı”
çerçevesinde seminerlere katıldı. “Bireysel Kariyer Planlaması”, “Mülakat
Teknikleri Eğitimi”, “Uygulamalı CV Hazırlama Eğitimi”, “Olmaz Böyle Mülâkat (Tiyatro
– Uygulama)”, “Beden Dili ve İletişim”, “Sorunlara Çözüm Önerileri”, “Diksiyon ve İletişim”, “İşaret Dili Eğitimi”,
“Yaşam Koçluğu Eğitim”,.. gibi eğitimlerini de başarılarla tamamladı.
Alınan gerekli kurslar sonucunda, Uluslararası Geçerliliği Bulunan, IBPDA
ve AEC Onaylı, Sertifikaların sahibi oldu..
Dr. Özkan Hüseyin, bunlardan başka
kendini geliştirmek ve toplum karşısında bir adım daha önde olabilmek
maksadıyla başka eğitimler de aldı:
ALDIĞI UNVAN, BELGE ve ÖDÜLLER:
Kurduğu Uluslararası Araştırma Merkezi (BATTAM) ve “BATTAM Kültür
Hizmetleri” olarak yayınladığı bilimsel kitaplarla: Türk, Türklük ve
Türkoloji Bilimine önemli katkılar yaptı. “Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi” tarihinde
ilk kez üç gerçekleştirdiği hizmetlerine karşılık olarak Özkan Hüseyin’e
Azerbaycan Hükumetine Bağlı Bilim Kuruluşu: VEKTÖR Beynelhalg Elm
Merkezi (International Scientific Center) tarafından:
1.
“FAHRİ DOKTORA” Belgesi ve Payesi vererek, onurlandırıldı.
Azerbaycan'ın Uluslararası Saygın Bilim Kuruluşunun Beratı 22 Mayıs
2007 günü Gence Devlet Üniversitesi’nde düzenlenen özel bir törende: Azerbaycanlı
Bilim Adamları ve Öğrenciler huzurunda VEKTÖR Başkanı Prof. Dr. Elçin
İSKENDERZADE’nin eliyle Özkan
Hüseyin’e “FAHRİ DOKTORA” Belgesi ve Unvanı takdim
edildi.
2. Özkan Hüseyin Batı Trakya Türklerine, Türk Kültürüne ve Türk Dünyasına
kazandırdığı on beş (15) ayrı
konuda (15) kitabı göz önünde bulundurularak VEKTOR Beynelhalg Elm Merkezi (International
Scientific Center) tarafından:
“FAHRİ PROFESÖRLÜK.” Unvanı ve Belgesi verilerek onurlandı.
3. Bu belge ile aynı zamanda, Özkan
Hüseyin’e, VEKTOR Beynelhalg Elm Merkezi (International Scientific
Center) tarafından:
4. Özkan HÜSEYİN (BM) Birleşmiş Milletler tarafından, “2011 YILI LİYAKÂTİ”, “DÜNYA KÜLTÜRÜ ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ” ne layık görülerek:
“ORDEN” ile ödüllendirilmiştir!..
5. Azerbaycan Beynel Halk İlim Merkezinin, İlmi Şurası tarafından “Türk
Dünyası Medeniyetine Gösterdiği Hizmetlerine” karşılık olarak Özkan
Hüseyin:
“ULUSLARARASI ALTIN YILDIZ MADALYASI” ile ödüllendirildi.
6. Prof. Dr. (HC) Özkan Hüseyin’e, “Beynel Halk Mükafat Komitesi”
tarafından:
“TÜRK DÜNYASI FAHRİ KÜLTÜR ADAMI”
ödülü de takdim edildi.
7. Dr. (HC) Özkan Hüseyin'e “Dünya Medeniyet ve Barışına” gösterdiği
hizmetlere göre, Cenevre şehrinde faaliyet gösteren “Uluslararası Ödül Birliği” (UNKOPA) tarafından:
“AVRUPA ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ”, (ORDEN) takdim edildi.
8. Birleşmiş Milletler “Uluslararası Halk Mükafat Komitesi” tarafından, “Fahri Barış Büyük Elçisi” unvanı, kırk (40) yıldır Avrupa’da verdiği “Özgürlük ve Barış Mücadelesi” göz önünde bulundurularak “AMBASSADOR LİEDER ORDEN” madalyası ile ödüle layık görüldü…
ÖZKAN HÜSEYİN’İN DOĞUP BÜYÜDÜĞÜ VATANI
BATI TRAKYA İÇİN VERDİĞİ MÜCADELE:
AGİK'e Batı Trakya
Türkleri’nin adını “Yunanistan'daki ‘Türk’
Azınlığı" olarak yazdırıp kabul ettiren ilk, cesur ve efsane
bir isimdir.
Avrupa Güvenlik İş Birliği Teşkilatı (AGİK-AGİT) Kapılarını aralayıp 1992 yılında Batı Trakya Türkleri'nin problemlerini AGİK'e taşıyan ve orada konuşan ilk Batı Trakya Türk’üdür!..
Özkan Hüseyin: Avrupa Parlementosu önünde Yunanistan Başbakanı Kontantinos MİÇOTAKİS’i: “SAYIN BAŞBAKANIMIZ, KONTANDİNOS MİÇOTAKİS! BATI TARAKYA TÜRKLERİ’NİN YASAL ve ANAYASAL HAKLARINI NE ZAMAN VERECEKSINIZ?..” yazılı pankartla karşılamış, sorusunu sormuştur?.. Bu girişimden bir müddet sonra Batı Tarakya Türkleri’ne yapılan kısıtlamalar kaldırılmıştır!..
Özkan Hüseyin’in daha önceden
de tanıdığı “Avrupa Federatif Halklar
Topluluğu” (FUEV), Dr.
Yvo Pieters’in de girişim ve katkılarıyla Batı Trakya Türk Dernekleri
Federasyonu’na da bu konferansa davet edilme hakkı kazandırmıştır!..
Bu konferans, Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu
Yönetim Kurulunda gündeme getirilmişti. Yönetim Kurulu, Özkan Hüseyin
ve diğer iki (2) arkadaşıyla beraber bu konferansa katılma ve Batı Trakya
Türkleri’nin haklarını savunması yetkisi verilmişti.
Daha önceleri Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif, Yunanistan'da
5 Kasım 1989 tarihinde yapılacak olan Genel Seçimlerde,
propaganda esnasında: “Türk”
kelimesi kullandıkları için Yunan Mahkemelerince, tutuklanarak hapse
atılmışlardı!..
25 Ocak 1989 tarihinde Gümülcine
Bidayet Mahkemesinde “Güven Listesi”
adaylarından Doktor Sadık Ahmet ile İbrahim Şerif yargılandılar.
Bu iddia ve yargılama sonucunda
İstinaf Mahkemesi, Güney Yunanistan da Patra kenti Bidayet Mahkemesinde 30
Mart 1989 tarihinde dava görüşülmeye başlandı… Doktor Sadık
Ahmet’in on beş (15) ay, İbrahim Şerif’e ise on (10) ay verilmiş olan Mahkûmiyet
Cezaları paraya çevrildi…
Özkan Hüseyin ve üç arkadaşı
da aynı tarihte Danimarka'nın Başkenti Kopenak‘ta Helsinki İnsan
Hakları İzleme Komitesi Toplantısı’na katılmışlardı. Komite
Başkanı “Prof. Crhristian Erik Siesby” “Yunanistan Başbakanı Konstandinos
Miçotakis’e” 29 Mart 1990 tarihinde Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in
haksız yere hapsedildiklerini gerekçe gösterilerek, serbest bırakılmaları için
komite adına bir mektup göndermişti.
Mektuba: Başbakan Konstandinos Miçotakis’ten, 1 Nisan 1990 tarihinde cevap gelmiş ve Mektubun cevabında: “İnsan Hakları İzleme Komitesi Başkanı: “Prof. Crhristian Erik Siesby” ye: “Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in serbest bırakıldıkları” belirtilmişti!..
HAPİSTEN MECLİSE:
Dr. Sadık Ahmet, 8 Nisan 1990 tarihinde Batı Trakya (Rodop) Milletvekili, Ahmet Faikoğlu da İskeçe’den Bağımsız Milletvekili olarak Yunan Meclisine girmeyi başarabilmişlerdi… Bu olay da Batı Trakya Türkleri’nin tarihinde bir, “ilk” olarak yaşanmıştı.
O günlerde, Özkan Hüseyin de bu soruşturma ve kısıtlamalardan boş
bırakılmıyordu!.. Hakkında şikâyet üzerine şikayetler ve mahkeme üstüne
mahkemeler ile meşgul edilerek Batı Trakya Türklüğünün Avrupa İnsan Hakları
Konseyi’nde konuşması istenmiyor; Batı Trakya Türklüğüne, sözcülük yapması engellemeğe
çalışılıyordu!..
Çok çok dikkat
çekici ve düşündürücüdür ki Özkan Hüseyin’in “Yunanistan, Patra” ’daki Mahkemesi
ile “Danimarka Kopenak”’taki her iki görev ve toplantıları da aynı tarihte
tekabül ettirilerek çakıştırılmıştı!.. Bunun bir tesadüf olacağını var saymak, olayları
akıl, mantık ve vicdan süzgecinden geçirenler için hiç de mümkün gözükmemektedir!..
Prof. Dr. (HC) Özkan Hüseyin’in bu mücadeledeki, girişimleri, önüne serilen kısıtlamalar ve bunların üstesinden nasıl bir kurnazlık, kıvrak bir zekâ, konulara vakıflık, hazır cevaplılık, akıl, mantık kullanma … gibi hünerlerine bakılıp, ciddî mânâda ele alınınca, “Uluslararası İlişkiler” ve “Siyasal Bilgiler Fakülteleri”nde ders ve tez konusu olabileceği görülmektedir…
PROF. DR.
(HC) ÖZKAN HÜSEYİN ANLATTIKLARI:
“Doktor
Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif hapisten nasıl serbest bırakıldı? Bütün
engellemelere rağmen, nasıl Bağımsız Millet Vekili seçilebildiler?..
Bir Devrin Şahidi
olanlar arasında bulunan Özkan Hüseyin’in “Türkün Sesi ve Sözü” adlı 490 sayfalık kitabında, devrin en önde
gelen saygın insanları Özkan’dan yeterince bahsetmektedir!.. Özkan
Hüseyin’in: “Dürüstlüğünü, çalışkanlığını, kahramanlığını, sözüne
sadakati, mert, yiğit ve kelle koltukta gezen, nasıl bir vatan sevdalısı, Türk
aslanı” olduğunun anlatıldığı, destanlar, şiirler, besteler, makaleler ve
methiyelerin yazılmış olduğu dikkat çeker!.. Kısaca bu adamın özü ve sözü bir ve doğrudur!..
“Bizim Finlandiya Helsinki AGİK
toplantısına katılmamızın engellenmesi mümkün değildi! AGİK’e katılmamız için, bize bu görevi, (Batı Trakya Türkleri’ni temsil
yetkisini), Almanya’daki Batı Trakya Türk Dernekleri Federasyonu’nda, Federasyon
toplantısına katılarak karar alan Dernek Başkanları vermişti. Bu sebeple, bu işin hiçbir şekilde bahanesi
ve aşağısı ve yukarısı yoktu!...
Oraya, muhakkak gidilecekti. Gitmemekle, Batı Trakya Türklüğüne en büyük ihaneti etmiş olurduk! “Ne pahasına olursa olsun, Batı Trakya Türkleri’nin haklarının savunulması için, oraya gitmek, orada konuşmak ve Batı Trakya Türk’ünün yaşadığı mağduriyetleri anlatmak bizim için bir vatan borcuydu!.. Buna mecburduk!.. Ne üzücü ki bizim oraya gitmemiz ve orada konuşma yapmamız kurum ve en yetkili ağızlar tarafından asla unutulmaması gerekli bir tavır ve davranışla engelleniyordu!..
Bizim oraya gitmemizi engellemek isteyen kişinin veya kişilerin kim olduklarını okuyucularımız da merak etmiş olmalılar… Ben, bunların kim olduklarını merak edip de Cafer Alioğlu’na hiç de sormadım. Sormaya da gerek duymadım. Zaten bu gibi olaylar da bir ilk değildi... İlk kez yapılmıyordu!.. Şüphesiz ki bu durum, bizim üzerimizden, ucuz siyaset yapanların işiydi... Bunların kim olduklarını çok iyi biliyordum. Bildiğim için, bunlara hiçbir zaman fırsat tanımadım; çünkü milletim için yapacağım bir işi severek, inanarak ve o duyguyu yaşayarak yaparım. Bu sebeple yapılması gerekeni de yaptım... Bundan da haz duyuyordum. Cezasını çekmem gerekirse de seve seve çekmeye hazırdım; ama milletimin hakkını aramamak gibi bir vebali de çekemezdim… Ne milletimi bir menfaat karşılığı satacaktım ne de milletimin hakkını yedirecektim… Bu yolda kellemizi ortaya koymuşken kimseden bir emir, direktif alamazdım!.. Bunun için ne birinden bir para aldım ne de bir menfaat elde etmedim… Benim için her zaman, milletimin menfaati ilk planda gelmiştir!..
Böylesi önemli bir toplantıda Batı Trakya Türklüğünü anlatmak, onların haklarını istemek ve savunmak, uluslararası alanda ilk kez yapılıyordu!.. Bu ilk girişim başarılı oldu. Bazıları bizleri tenkit, bazıları da tebrik ederken, bazıları da Ankara’ya özel davet çıkardılar; ama Ankara’ya çıkartılan bu davete, icabet etmedim!.. İşte Özkan Hüseyin böyle bir davayı adamıydı… Omuzlarında büyükbir mesuliyet, sırtında ağır bir yük vardı!.. Dönemin siyasetçileri idrakten yoksun olarak Yunan delegelerinin yanında, belki de onlarla anlaşmış olarak, Özkan’ın konferansta konuşmasını ve Batı Trakya Türklüğünün hakkını savunmasını, engellemeye çalışıyordu!..
Çile ve mücadelelerle dolu hayatı, ileride de söyleyeceğimiz gibi çetin,
taş ve çakıl yığınlarıyla dolu ve hedefleri Cudi, Erciyes ve Ağrı
Dağı kadar zorlu ve ulaşılamayacak kadar yüksektir!..
KİMLER, ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜR ve ÖLÜMSÜZ OLURLAR?
Tarihte bunun örnekleri çoktur: Kürşat, Bilge
Kağan, Kültiğin Kağanlar ve Vezirleri Toyukuk (725-734) yani 7.y.y. bugün
21.y.y. 14.yüz yıl sonra bile, bugün yaşıyormuş gibi hatırlanmalarının sebebi
nedir? Atatürk ise ölümünden yüz (100) yıl sonra bile kabrinin
başına bugün yüz binlerce kişiyi topluyor. Yani, hâlâ dipdiri ve dimdik
ayaktalar!..
Bu liderlerin sarsılmaz inançları, dirençli
duruşları, ortaya koyduğu kimliği, şahsiyeti, tavrı, gösterdiği cesaret,
yüreklilik ve başardığı işlerle, daha hayatta iken halkının gönlüne taht kurmuşlar.
Halkıyla ağlamış, halkıyla gülmüş ve halkıyla bütünleşmiş kahramanlardır;
ancak bu bunun gibiler ölümün üstüne yürüyebilir ve ölümsüz olabilirler… İşte,
ÖZKAN HÜSEYİN de bunlardan biri olarak “Ölümün Üstüne Yürüyen”
adandır!..
AHMET YESEVÎ, Hacı Bektaşî Veli, Yunus, Mevlânâ niçin hiç unutulup yitmiyor, kaybolmuyorlar? Hangi
görevi taşımış, eziyeti çekmiş ve inancın yükünü sırtlamışlardır? Bu
kahramanlar: Bu kutsal ve meşakkatli görevi bütün acı ve ıstıraplarına, eziyetlerine,
yaralanma, suikastlarla öldürülme pahasına, bile bile ölümü göze alıp, gözünü
kırpmadan ölümün üstüne atlama yüreklilik ve cesaretini göstererek, ideali
uğrunda ölümü hiçe sayarak ölümsüzleşirler… Bu ise zor bir görev ve karardır. İşte
bu cesaret ve yüreklilikleri onların ölümü hiçe sayan ve hayata kıymet vermeden
ölümün üstüne yürüyerek ölümsüzleşmelerindendir!..
Bu kahramanlar, adlarını ebedî taşlara yazdırır ve
kendilerinden yüz yıllarca sonra bile övünç, gurur, kıvanç ve iftiharla kendilerinden
söz ettirirler… Onlar ölebilirler; fakat arkada bıraktıkları örnek olmuş hayatları:
Hareket ve tavırlarıyla, yürüdüğü yollarda bıraktığı izlerle, efsanevileşirler.
Erişilmez büyüklükleri, efsanevî hayatları, kendileri gibi arkada bıraktıkları
genç, cesur, yürekli, mücadeleci ve gelecek nesillerle, her daim hatırlanmağa yaşamağa
devam ederler…
Velhasıl: “Bir ölür, bin dirilirler!..” Bu yüce, mübarek ve ulvî, kahramanları,
olağandışı mücadeleci insanları halk, kalbine öylesine gömer ve ona öyle bir taht ve
taç giydirir ki yüz yıllar sonra bile, bu taç ve tahtta, kendisini kat kat
geçen, fedakârlık, başarı ve hizmette çok çok geride bırakanlar dahi onların,
halk tarafından giydirilmiş taht ve tacını elinden alamazlar!.. İnsanların
gönlüne kurduğu tahtından indiremezler... Bu kahramanlar sadece kendi milleti
tarafından değil, başka milletlerin halkları, başka milletlerin fertleri
tarafından da sevilir, takdir edilir ve her daim hatırlanıp gönüllerde
yaşatılırlar…
Onların heykelleri ülkelerinin caddelerini
sokaklarını, parklarını, meclislerini, resmî ve gayri resmi binalarını, üniversitelerini,
müzelerini, kütüphanelerini süsler. Adı ile hayat hikâyesiyle gelecek nesillere
ilham olur, daha nice yüz yıllar boyunca da ilham kaynağı olmaya ve ilham
vermeye devam ederler!..
İşte biz de: Özkan Hüseyin gibi
kahramanlarımızı, posta pullarına, kartpostallara, yaptığımız çanak ve
çömleklere, fotoğraflarını işleyerek, fotoğraflarını koyarak; caddelere,
sokaklara, yeni mahallelere, parklara, stadyumlara, tiyatro binalarına hızlı
tiran istasyonlarına isimlerini vererek; kitaplara, çocuk hikâyelerine,
romanlara, şiirlere, bestelere, şarkılara konu yaparak adını duvarlara
kazıyarak abideleştirebiliriz!..
Böylesi kahramanlar, milleti tarafından
sevilir, sayılır, hürmet bulur. Her vakit
saygı bulur, saygı görür ve hiçbir vakit ne unutulur
ne unutturulabilir ne son bulur ne de tükenirler!.. İşte Özkan
Hüseyin de bunlar gibi yaptıkları ve bıraktıkları eserlerle, izleri,
halkının ve diğer milletlerin
ALİ ŞİR NEVÂÎ: Bütün eserlerinde 1 milyon 328 bin
kelime kullanmıştır!.. Türkçenin ses bayrağıdır. Bunlardan sadece 26 bini
tekrarlanmayan kelimelerdir. “Divanımı Çin’den Tebriz’e kadar göndererek Türkçe’nin
ses bayrağını dalgalandırmak suretiyle, 150’ye yakın ülkeyi, sadece Divan’ımı
göndermekle fethettim!” der…
Bu isimler, binlerce yıl önce ölüp gittikleri
halde, hâlâ canlı ve dipdiri olarak hatırlanmaya devam etmektedirler?.. İradeleri sağlam, zekâları keskindir. Devvâsa;
hayalleri olan, ufukları geniş insanlardır. Yıllar öncesini, gelmeden önce
görebilenlerdir. Bunlar, vatanı ve milleti uğrunda her daim kelle koltukta;
çoluk çocuk, aile ve efratları aleyhinde olan düşmanları tarafından, her daim
tehlike altında olsalar da gözü kara, serden geçti, kelle koltukta, yürekli,
cesur kahramanlardır.
Bunlar dirençleri ve dik duruşlarıyla, söyledikleri
sözleriyle bizleri cezbetmeye devam ediyorlar… Özkan Hüseyin de yaşadığımız
bu çağda ve gelecekte bizi kendi cazibesine kaptıran, gittiği yollardaki
bıraktığı izlerle, kendini takip ettiren, gelecekte de ettirecek olan ender şahsiyet
olmaya ve ender şahsiyet kalmaya devam edenlerdendir.
ESKİ ve YAKIN ZAMANLARIN KAHRAMANLARINDAN:
Oğuz Han, Cengiz Han, Timur Han, Alparslan, Süleyman
Şah, Osman, Yıldırım, Yavuz, Fatih, Kanunî… Osman Batur, İsa Yusuf Alptekin,
Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU, Dr. Sadık Ahmet, Rauf DENKTAŞ, Özkan Hüseyin…
KURTULUŞ SAVAŞINDA KADINLARIMIZDAN:
Halide Edip Adıvar (Halide Onbaşı), Nezahat
Onbaşı, Şerife Bacı, Fatma Seher ERDEM (Kara Fatma), Halime Çavuş, Hafız Selman
İzbeli, Gördesli Mahbule, Çete Emir Ayşe, Tayyar Rahmiye ,…
ÇOCUK KAHRAMANLARDAN:
Fındıkoğlu İbrahim, Sait Yalçın, Kısakürekzâde
Şahap, Etlioğlu Ahmet Duran, Bombacı Ahmet, Şekerci Ökkeş, Cuhadar Ali, … çocuk
olmalarına rağmen vatanları uğrunda canlarını feda etmekten çekinmediler…
Vatanlarını müdafâ edip savunmak için “Kurtuluş Savaşı” na katılarak Gelibolu,
Kanlı Sırt, Kanlı Dere, Çanakkale, Tınaztepe, Koca Tepe, Conk Bayırı, …
yerlerde şehitlerin kanları oluk oluk akıp dereleri doldururken, korkmadan tam
bir ercesine ileri atıldılar. Tepeden yağan bombalar, mermi şimşekleri,
ortalığı toz ve dumana katarak düşen güller onları korkutamadı. Yağmur gibi
başlarına inen kaya parçalarından, mermi ve süngülerden çekinmeden Şehit
ve Gazi olmak için cephelere koştular…
Mareşal Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, İsmet
İnönü, Mehmet Âkif; Ali Rıza Paşa, Salih Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Rafet Bale Mustafa
kemal Atatürk ve diğer cesur, yürekli ve kahraman arkadaşları ise cephelerde
düşmanla yüz yüzedir... Bu
kahramanlar sadece bizim ülkemiz için değil başka devlet ve başka ülkeler için
de insana ve insanlığa örnek teşkil ettiği ve örnek alınacak işler başardıkları,
mazlum, masum ve esir milletlere de ufuk açtılar. Bu kahramanların hedefi: “İnsan,
insanlık, hak, hukuk, adalet, hürriyet” olduğu, vatanlarını müdafaada
korkusuz davrandıkları için bu milletlerin de şehirlerini ülkelerini resim, heykel,
söz ve davranışlarıyla süslemeğe devam ederek unutulmasına engel olurlar… Başka
başka yüzlerce ülkenin meydanları, caddeleri, sokakları, parklarını, bunların
isimleri süsler, heykelleri aydınlatır, fotoğrafları can vermeye devam ederler.
Bunlar kimi zaman dinî
liderler, vatana ve milletine kendisini adayan idealist insanlardır. Bunlar, kimi
ilim adamları kimi zaman sanatçılar, kimi zaman da devlet kuran baş
komutanlardır… Hayatını insanlığa,
vatanına, milletine, milletinin hür ve bağımsızlığına adamış mücadeleci önderlerdir.
Halk tarafından sevilmiş, saygı görmüş ve halkının gönlünde taht kurmuşlardır!..
Batı Trakya Türk’ü de varlığını, ataları Bilge ve Kültiğin
Kağanlar gibi Özkan Hüseyin’in gece uyumayan, gündüz oturmayan,
ölesiye bitesiye milleti, vatanı ve Batı Trakya Türklüğü için çalışan,
yılmaz, sarsılmaz, inançlı, gayreti ve büyük, dev, devvâsa tanıtımlarına
borçludur!..
Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türk’ünün sesini, dünya kamuoyuna duyurdu. Özkan Hüseyin’in kurduğu
derneklerin birleşerek, federasyon oluşturduğu bu yapıyla dev kültür ve şiir
etkinlikleri, devasa festivaller, fuarlar; koca tanıtımlar, kocaman kampanyaları,
açık oturum ve konferanslara kapı açtı. Akabinde çıkartılan görsel ve basılı eserler,
video konuşmaları, televizyon programlarıyla etrafını gümbür gümbür salladı, sarstı
ve fırtınalar estirdi. Bora ve kasırgalarla her yere yayıldı… Bu hareket ve
faaliyetlerle Özkan Hüseyin, Batı Trakya Bayrağını gökyüzünde
dalgalandırdı. Batı Trakya’nın sesini dünya kamuoyuna duyurdu. Bu etkinlikler
ve tanıtımlar ile yetkililerle birebir görüşmeler Özkan Hüseyin’in
önderliğinde Batı Trakya çok büyük kazanımlar elde etti. Özkan
Hüseyin olmasaydı belki de Batı Trakya Türk’ü, bir köşede bütün
haklardan mahrum, kısıtlanmış, ezik bir şekilde kalmağa devam edecekti.
Özkan Hüseyin, Batı
Trakya Türkü’nü içine düştüğü bu
bataklıktan kurtardı. Onların ellerinden tutup, içinde yaşadıkları durumlarını,
açığa ve herkesin gözlerinin önüne getirip serdi!.. Onları, Dünya Kamı
Oyunun da temaşasına sundu!.. Avrupa’nın ve dünyanın gözlerinin
önünde cereyan eden hadiseleri bilmelerini, görmelerini ve azınlık haklarının Batı
Trakya Türklerine verilmesini sağladı.
Özkan Hüseyin olmasaydı belki de Batı Trakya Türk’ü unutulup
gidecekti.
Batı Trakya, Türkiye,
Türkistan veya dünyanın herhangi
bir yerinde yaşayan Türk toprağının hür bağrından gür bir tohum gibi çıkan
evladı Özkan Hüseyin ile ne kadar övünse, iftihar etse azdır!..
Özkan Hüseyin: Bir can dost, sırdaş, mert arkadaş; sadakat ve vefayı kendisine şiar edinmiş bir kardeş, hepsinden daha da önemlisi Türk ve Türklüğe sevdalı serden geçmiş gözü kara, cesaret ve atılganlığı kendisine ilke edinmiş bir dava adamı, korkusuz ve göğsü imanlı bir kahramandır. Öncelikle Batı Trakyalılar olmak üzere. Hak hukuk, adalet, hürriyet; vatan, bayrak; Türk ve Türklük sevdalıları, Özkan Hüseyin’i her daim hatırlayacaklardır. Bu, kelle koltukta, korkusuzca mücadele veren, kalbur yürekli “ölümün üstüne yürüyen” millet serdarı, Akıncı Beyini, asla ve asla unutmayacak ve unutturmayacaklardır.
ÖZKAN HÜSEYİN’İN İÇİNDE
YER ALDIĞI veya KURDUĞU DERNEK, FEDERASYON ve KURULUŞLAR:
Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi (BATTAM)
Özkan Hüseyin: Gümilcine’den Yunanistan’ın
artan baskılarından kaçmak için Almanya’ya geldiği günlerde, Almanya’nın
Münih Westend‘de BATTAM derneğini kurarak harekete geçiyor.
Batı Trakya Türk Evi (BTTE)
İlim ve İletişim Merkezi (İLMER);
Bilim ve Bilgisayar Merkezi (BİLMER);
Kütüphane, Kültür ve Gençlik Merkezi (KÜGMER)
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Kurucu Üyesi
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Genel Sekreteri
Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Genel Başkanı
“BATTAM” Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi Başkanı
BEBTTAB Kurucu Üyesi
ABTTF Kurucu Üyesi
Birdenbire çoğalan Türk Derneklerini bir araya getirip
birleştirerek, Batı Trakya Türk Dernekler Federasyonu (BATTAM)’ı
kuruyor. Bu arada “Teşkilat ve İdarecilik” üzerine yazdığı kitapla Batı
Trakya Türk Gençliği ve Halkını eğiterek, kendi aktivitesi ile faaliyete
geçirdiği Dernek ve kuruluşlarda yetiştirdiği gençleri görevlendirerek teşkilatlandırıyor.
Birçok Kültür ve Şiir Festivallerinde ve Uluslararası Konferanslarda (Avrupa
Konseyi), Avrupa Parlamentosu, Kopenhag İnsan Hakları Konseyi, Helsinki AGİK Toplantıları
gibi toplantılara konuşmacı olarak davet ediliyor. Buralarda Batı Trakya
Türk Halkını basında yayında ve Festivallerde tanıtarak azınlık haklarını
savunuyor.
Bir zamanlar atalarının dünyanın 3/3’nün yüzde seksen
(80) toprağına, 3/3’nün yüzde doksan (90) nüfusuna hükmetmiş, “Dünya bir
hükümdara dar!..” dediği topraklarından, küçüle küçüle küçücük bir kara
parçasına sıkışıp kalan halkının, çile ve ıstıraplı hayatları karşısında, içi
yanıyor. Onları yeniden uyandırmak Türk, adıyla yeniden bir ve beraber
yapmak için ömrünü seferber ediyor.
Türk, Türkistan, Birleşik Türkiye, Kızılelma, Ötüken,
Moğolistan Bilge Kağan Abideleri, Orhun ve Selenga’nın suladığı,
yiğitlerin yay gerip ok attığı bütün topraklarının ve Türk Yurtlarının özlemiyle
yanıp tutuşuyor.
Balkanlar, Çin, Hint, Afganistan, Pakistan, Türkistan,
Ortadoğu, Balkanlar…ve burada yaşayan, per perişan kardeşleri Türkler,
Özkan Hüseyin’in beynini kemiriyor. Geri kalmış Müslüman Türk Yurtlarını
ayağa kaldırarak, teşkilatlandırmak ve çağdaş ileri medeniyetler seviyesine
yeniden çıkarmak için kolları sıvıyor. BÜTÜN TÜRKLÜĞÜ, TEK BİR MİLLET OLARAK
BİRLEŞTİRMEK ONUN EN BÜYÜK HAYALDİR!.. Bunun için ömrünün yarım asrının
geçtiği Avrupa’da işe başlıyor ve çok büyük başarılar sağlıyor…
Özkan Hüseyin’in, bu kadar gayret ve çabadan
sonra Türk Dünyası bir çatı altında birleşmeden ölürse, Vatan Şairi Namık
Kemal gibi şöyle seslendiğini duyar gibi oluyorum:
“Görmeden ölürsem millette ümit ettiğim feyzi,
Yazılsın seng i kabrime: ‘Vatan mahsun, ben mahsun!..’
BİR
ÖMRÜ, TÜRKLÜK MÜCADELESİYLE GEÇEN İNSAN, ÖZKAN HÜSEYİN:
Üç beş beyinsiz kafa onun başarılı faaliyetlerini ve yılmayan mücadele ruh
ve azmini kıskanıyor. Üniversitelerden aldığı Fahri Doktora, Doçentlik ve Profesörlük,
üstün Başarı belgelerinden dolayı:
“Sen bunları nasıl alabilirsin? Alsan da sen bunları kullanamazsın!” diye diye kıskançlık krizine giriyorlar!..
Özkan Hüseyin bütün bunlara aldırmayarak yoluna devam ediyor; fakat bu defa da hakkında
şikâyette bulunuyorlar.
Yetmiyor!..
Hatta mahkemeye veriyorlar iyi mi? Ziya Paşa’nın dediği gibi:
“Erbâb ı kemâli çekemez nakıs olanlar,
Rencide olur, dide i huffaş ziyadan!..”
(Eksik ve yetersiz olanlar, mükemmel kemâle ermiş bilgiyle donatılmış, tam
insanları çekemezler. Yarasanın gözleri, nasıl ışıktan, güneşten incinir, rahatsız
olur ise bu eksik, noksan ve kıskanç insanların da gözleri, başarılı
insanlarının yüzünün ışığından, şavkından, nurundan güneş gibi etrafı
aydınlatmasından rahatsız olup incinirler!)
Bu ne kıymet bilmezlik?
Bu ne densizlik?
Bu ne hadsizlik?
Bu ne gaflet ve dalâlet?
Bu ne ahmaklık ki şikâyetler boşunadır…
“Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.
Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar.
Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık,
Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar!.. Özkan Hüseyin yalnız uçan
gökyüzünün kartalı, Batı Trakya Türklüğünün efsâne ismidir… Özkan Hüseyin! Bil
ki belli bir ideale yürüyen her fedai, çoğu kez yalnız
kalmış yalnız bırakılmışlardır. Hükümetlerin yetkililere baskısı, ajanların
takibi, istihbaratın, hükümetler eliyle bunları sıkıştırması, hep ideal
adamının etrafını boşaltmaya yöneliktir…
Özkan Hüseyin hiçbir konuda
hiçbir şekilde yalnız kalmamıştır, yalnız kalmayacaktır! Uğruna kellesini
koyduğu bu davadan yılmamış, yılmayacak ve hiçbir güç tarafından da
yıldırılamayacaktır…
Özkan Hüseyin, Batı Trakya
Türklüğü için ne kadar mücadele vermiş ve ne kadar yorulmuşsa, o kadar da kendisi
için çarpan yürek, kendisine gıpta eden; övünç ve gururla bakan, binlerce
hayran ve seven kalpler kazanmıştır… Bu vesile ile Üniversiteler, Kurum ve
Kuruluşlar,
Özkan Hüseyin’in gösterdiği
gayret, performans, çalışkanlık, başarıları sebebiyle, Batı Trakya
Türklüğünün övüncü, kahramanı ve medarı iftiharıdır! Böyle “belgelerin,
unvanların” verilmesi Üniversite veya Dekanlığın Öğretim Üyelerinin
toplanıp birlikte “Senato Kararı” çıkartması ile gerçekleşebilecek bir
iştir …
Bre akılsız!..
Hiç kimseye boşu boşuna böyle bir diploma veya paye verilmez, verilemez!..
Bu payeleri alan kişi, çevresinde en az üniversitedeki o hocalar kadar
kıymet bulmuş, dişini tırnağına takıp çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan
ustalığa, ustalıktan da usta öğreticiliğine yani Profesörlük veya
Ordinaryüs Profesörlük seviyesine çıkmış âlim değil belki; ama ârif ve erbapkimselerdir
ki her zamanda bu unvanları hak ederler!..
Senin, bu şikayetleri yapmak ile ne kadar boş olduğun belli ki durmadan böyle bir garaiplikler içerisinde gocunup, ahlayıp oflayıp kendi kendini yersin!.. Atalarımız ne güzel demişler:
“Âlimle sohbet et, alırsın mertebe;
Cahil ile sohbet et dönersin merkebe!..”
Kişinin aynası işidir ki o işi, onu, her yerde gösterip yansıtır! O şahsın
rütbesi ve aklının nasıl ve ne şekilde işlediğini anlamak için kendisinin
ortaya koyduğu ve kendisini yansıyan bu eserlere bakmak kafidir.. Gerisi laf
kalabalığıdır:
“Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbesi aklı eserinde (Ziya Paşa)
…
(Aslı kötü olana sırmalı ünüforma altın ve gümüş takılar ve işlemeler, hiç
asalet mi verir? Altından semer vursan eşek yine eşektir. Değişmez!..) İşte, Özkan
Hüseyin, yaptığı işler ve başarılarıyla her yerde bir iz bir eser bırakarak,
ortaya koyduğu bu eserleriyle ölümsüzlüğe koşmaktadır!.. Bu ve bunun gibi vatan
ve millet kahramanlarını, kötülemeğe, onların milletin gönlüne kurdukları
köşklerinden, oturdukları tahtlarından indirmeğe hiçbir zevatın gücü yetmez,
yetmeyecektir!..
Bed asla necabet mi verir hiç ünüforma, (Ziya Paşa)
Zerduz palan vursan eşek yine eşektir.”
Özkan Hüseyin gibi bu vatana canını, kanını ve kellesini adamış ve başını koltuğunun altına almış kişiler, belki ölebilirler, öldürülebilirler; fakat davaları asla ölmez, öldürülemez! Onların Allah’tan başka hiçbir şeyden korkuları yoktur! Olamaz! Bu çetin ve meşakkatli yola bilerek, isteyerek ve kalbur yüreklerini ortaya koyarak girmişlerdir. Yolları çetindir, çakıl ve dikenlidir. Onları ölüm bile, o yolda durduramaz; çünkü yetiştirdikleri binlerce gençlerle: “Bir ölür, bin dirilirler!”
Onlar bilirler
ki:
“Yufka
yüreklilerle çetin yollar aşılmaz!
Çünkü bu yol
kutludur, gider Tanrı Dağı’na.
Halbuki yoldaşını
bırakıp kaçanların,
Değişilir topu da bir sokak kaltağına!..(H.N.Atsız)
İftira atmak,gambazlamak, şikâyette bulunmak, mahkemeye vermek, yoluna engeller dizmek, hele
hele yoldaşını yarı yolda bırakıp kaçmak, ideal, ülkü ve dava adamına yakışmaz!..
Böyle doğar, böyle öğrenir bir ömür böyle şan ve şerefle yaşadıkları için başları
dik, alınları açık yüzleri daima aktır. Böylece ebediyete göçerler!..
Osman Batur, Canibeg, Çoybolsan, Abay Kuanabay, Alihan Töre, İsa Yuısuf
Alptekin, Dağistan Aslanı Şeyh Şamil, Topal Molla, Hacı Murat, Cevher Dudayev,
Şamil Basayev, … gibi şan ve şerefle yaşar, kahramanca
ölürler:
Kahramanlık ne yalnız
bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği düşünmek, boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp, bir daha dönmemektir…
Sızlasa da gönüller, düşenlerin yasından,
Koşar adım gitmeli, onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından,
İleriye atılmak ve sonra, dönmemektir…
…
Adsız şansız olsa da, en
büyük kahramanlık,
Göz kırpmadan saldırıp, bir daha dönmemektir…
…
Bunun için ölüme, bir
atılış gerekir.
Atıldıktan sonra, bir daha dönmemektir...
Özkan Hüseyin gibi ideal
adamlarını yolundan ancak ölüm durdurabilir. Türk ölür; ancak davasından asla
dönmez! Döndürülemez; ama namları ve isimleri efsaneleşerek ebediyete kadar yaşamaya
devam eder…
İnsanlara “risk”
almayı öğretmek gerekir!.. Korkmadan “risk almak” yürekliliktir; fakat korkularına
rağmen “risk alanlar” daha cesurdurlar; çünkü cesaret, korkunun
ettiği duadır!.. Özkan Hüseyin
korkusuz ve pek cesurdur!..
İnsan yüreği
sırların mezarlığıdır. Her sır onunla birlikte toprağa karışır… Özkan
Hüseyin’in de sırları vardır; fakat o onun yüreğine gömülmüştür!..
Hayat bir
yarıştır. Yarış veya öl! Özkan
Hüseyin hem hayatla hem de zamanla yarışmaktadır!..
Dağlar
göklerden yağmur ve kar dilenmez!.. İlk yağmur ilk kar, dağların tepesine düşer...
Her arayan bulamaz; fakat aramadan bulmak hiç mümkün olmamıştır!..
Özkan Hüseyin
Yunanistan Gümülcine’den
baskılara dayanamayıp Almanya’nın Bavyera’ya geldiğinde asla
düşünmeden ortaya atıldı. Arayaşlara başladı; çünkü bu mücadele büyüktü! Yollar
çetin, zirveler yüksekti; ama Özkan Hüseyin, aramaya ve mücadeleye başladı. Bu arayış ve mücadeleden ne usandı ne bıktı!..
Hiç kimseden bir yardım ve ikbal dilenmeden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür
bir insan, dava adamı olarak sahaya çıktı.
Zorlukların
ve belâların üstüne atıldı. Yılmadı, yorulmadı, yıldırılamadı, vazgeçmedi
vazgeçirilemedi!.. Sonunda Özkan’ın da başına ilk kar ilk yağmur düştü...
İlk dolu onun
başına yağdı! İlk şimşek onun başının yükseklen ziresinin ufuklarda. çaktı! Özkan, artık uafukların
ötesindeydi!..
Bane ne
yazdan bahardan, bana ne borandan kardan,
Aşağıdan,
yukarıdan, yolun sonu görünüyor.
Geçtim dünya
üzerinden, ömür bir nefes derinden,
Bak feleğin
çemberinden yolun sonu görünüyor.
Azrailin
gelir kendi, ne ağa der ne efendi.
Sayılı günler
tükendi, yolun sonu görünüyor.
Bu dünyanın
direği yok, merhameti yüreği yok!
Klavuzun
gereği yok, yolun sonu görünüyor!..
Yapılmış ve
yapılan şikâyetler, mahkemeler, ihanetler, iftiralar ve vefaızlıkları görmesi
yaşaması çok tabiiydi… O hiç aldırmadan şöyle seslendiğini duyar gibi oluyorum:
“Bir gün
yollanıyorken, bir gurbete yeniden,
Belki bir
kişi bile gelmeyecektir bize!.,
Bir kemiğin
ardından, saatlerce yol giden,
İtler bile
gülecek, kimsesizliğimize…H.N.Atsız”
Özkan Hüseyin, ideallerin adamıdır. İdealler konuşulmaz, yaşanır. Özkan idealini konuşmak yerine eyleme geçerek ve fiiliyata dökerek mücadeleye atılarak, yaşayan ve yaşatan insan olduğu için isminden hep bahsettirecektir…
BIR İNSAN KENDİNDEN NASIL SÖZ ETTİRİR?
“Bu soruya
verilecek yanıt, verenlere göre, kuşkusuz değişik değişik olacaktır!..
1.Aydın Ömeroğlu,
2.Cafer Şükrü
kardeşler,
3. Özkan
Hüseyin...
Neden bu arkadaşlardan,
diğerlerine göre, daha çok söz edilmiştir; çünkü bu arkadaşlar dur
durak bilmemişlerdir. Batı Trakya Türklüğünü ve onların
haklarını savunmak, Türk toplumunu bütün Avrupa ve dünyaya tanıtmak
gayesiyle, kazançlarını, emeklerine,
Kısa adı BATTAM olan “Batı Trakya Türkleri
Araştırma Merkezi” adına, Batı Trakya’nın
bilinmeyen konularını gün ışığına
çıkaran kitapları, diğer ülke millî kütüphanelerinin
raflarını süslemektedir. Bugün de bir çok ülkelerden olduğu gibi,
şimdi de Kore ve Hindistan kütüphaneleri bu
kitapları almak için talep yazısı göndermekte ve bir çok yeni talepleri de
sırada yer alacak gibidir!..
ÖZKAN
HÜSEYIN’IN İZ BIRAKTIĞI YERLERDEN BAZILARI:
Edirne den, Adana, Hatay, Dörtyol,
Tarsus,Edirne den, Gazi Antep, Antalya, Isparta,
Bodrum,
Edirne den, Kayseri,
Uşak, Afyon, Eskişehir,Edirne
den, Şalı Urfa, Suruç, Burdur, Bucak, Aydın, Söke, Ahmetli, Söğüt, Edirne den,
Gemlik, Orhangazi, Orhaneli, İnegöl, ,
Kemelpaşa, Karacabey, Adana, Uşak, Edirneden, İstanbul, Sakarya, Yalova,
Çanakkale, Çan, Edirne den, Yozgat, Sorgun, Sivas, Kangal, Erzurum,
Kırşehir, Erzincan, Ağrı, Van, Erciş, Kars, Çıldır,
Arpaçay, Anı, Konya, Ereğli, Karaman, Osmaniye Edirne den Karadeniz
dahil vs...
.
ÖZKAN
HÜSEYIN’IN İZ BIRAKTIĞI DIĞER ÜLKELER DE ŞUNLARDIR:
Avusturya, Macaristan, Azerbaycan, Kırgızistan,
Gürcistan, Bulgaristan, Sofya, Kırcalali, Haskova, Plevne, Razgrad, Şumnu,
Dulova, Varna, Ruscuk, Romanya, Köstence, Tekirgöl, Bosna Hersek, Avusturya,
Hollanda, Kuzey Kıbrıs, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Batı Trakya’da
yaşayan Türk Kardeşlerimizin kültürel
değerlerini, varlıklarını, onların
çektikleri sıkıntıları anlatıyor.
ÖZKAN HÜSEYİN HAKKINDA SÖZ
EDEN SANATÇI, ARAŞTIRMACI, ŞAİR YAZAR ve AKADEMİSYENLER:
Narıngül (Şair, Puplisist, AYB üznü, Prezident tagaütcüsü); Hüseyin Sözlü (Azabeycan Devlet Deniz Akademiyasının Baş Muallimi,Şair, Bestekâr, Azarbeycan Yazıcılar Birliğinin Üzvü va Prezident Tagaüdcüsü) Melahat YUSUFGIZI; Fargana MEHDİYEVA (Şair, Popilist, Prezident Mükafatçısı); Gülamail MURAT ( (Şair, Popilist, Prezident Mükafatçısı); Arzu KAZIMGIZI NEHRAMLI (Şair, Tarih Üzre Felsefe Doktoru);Mansura GAÇAYGIZI (Şair, Popilist, Prezident AYB’nin Üzvü) ; Şelâlâ ÇİNGİZ (Şair); Ali CAFEROĞLU ALİYEV (Prezident Tagaüdcüsü, Yazıcı-Popilist, Azarbeycan Yazıcılar ve Jurnalistler Birliklerinin Üzvü, Ağstafa Rayon Tekstil Şöbesinin aparıcı maslahatçısı) ; Galiba Caferova(Şair); Nigar RAHİMOVA( Atatürk Markazinin Elmî Emakdaşı) ;Ganira PAŞAYEVA (Azarbeycan Milletvekili); Yunus ZEYRAK (Ankara Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi); Irak Millî Türkmen Partisi Genel Başkanı Dr. Muzaffer ASLAN; Doç. Dr. Kıyamettin BARLAS; Abdurahman BİLGİÇ (Londra Büyükelçisi); Kemal GÜR (!988) Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu, Büyükelçi) ; Onur ÖYMEN (Büyükelçi) ; feyyaz SAĞLAM (Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi); Mustafa Babür HIZLAN (Büyükelçi: Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığında “İkili Siyasî İşler”, Orta Avrupa ve Balkanlar Genel Müdürü); Mehmet AHMET; Ahmet Çelebi (Batı Tarkya Camii Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları Mütevelli Heyeti Başkanı) ; İdris Güdücüler (Şair) ; Mehmet DELİBALTA (Yazar); Ali AYBEK (Alevî Cemaati Dedesi); Athene Goras YILLASKOPOULOS (Arsimandriti- Baş Papazı); Adanalı Şair Hasan; Figen SEZER (Tiyatro Sanatçısı); Nedim HASANOĞLU; Dilekay YAYLA (Gazeteci, Şair-Yazar);Prof. Dr.Nadir MAMMADLİ; Zahid MAMMADOV; Ruhiyya ABBASOVA; Semrab Mumcu NAZ(Araştırmacı Yazar; Muzaffer KAPLAN (Diyalog Türk- Alman Cemiyeti Başkanı) Hikmet Yalçın KAMARAT; Dr. Kader ÖZLEM; Halit HABİBOĞLU (ABTTF Başkanı)Şaziye ÇELİKLER (Eğitimci, Şair-Yazar);Mustafa ALTINAY (Şair); Nizamoğlu (Şair); Şahin KARAMAN (Şair); Çakırgöz PALANDÖKEN (Şair); Adnan TOKUÇ (Tanıtım Haber Gazetesi); Mehmet MUSTAFAOĞLU; Hüsamettin TAŞDEMİR (Marmara Gazetesi Köşe Yazarı; Bursa Arena Gazetesi Sahibi); Mete YILDIZ( Şair);
Şafak SAHİPLİ; Şafak NASİR ( Filologiya Üzrə Fəlsəfə Doktoru, Yazıçı-Publisist); Şafak Nasır (Filologiya üzre felsefe doktoru, yazıçı-publisist Müstekil. Azertac Melahat YUSİFKIZI şair, Azərbaycan Yazıçılar Birliyinin üzvü, Prezident təqaüdçüsü, Abşeron rayon, Xırdalan şəhər Mərkəzləşmiş Kitabxananın direktoru); Abşeron Rayon MKS; kitabın tərtibçisi Şəfəq Sahiblinin, Redaktoru Narıngülün, “Qafqaz-press” və “Borçalı” qəzetlərinin baş redaktoru “Qafqaz-media” İctimai Birliyinin sədri Azadə Talehin, Sona ismayilovanın, Rayifə Sərxanqızının, İlqar Türkoğlunun, Niftalı Göyçəlinin, Hüseyn Sözlünün, Mehman Göytəpəlinin, Xaliq Laçınlının, Sabir Zamanlının, Balayar Sadiqin, Məhərrəm Şəmkirlinin, Aləmzər Sadıqqızının, Tahir Əyyuboğlunun, Səmayə Güləliqızının, Esmira Məmmədlinin, Arzu Nehrəmlinin, Azad Qəlbinur, Bahar Abbasovanın, kitabxana işçilərindən Pəri Muradovanın, rəssam Zöhrə Cəfərovanın, Nailə müəllimin, Qalibə Cəfərova’nın çıxışı dinlənildi, “Fəxri fərman”lar, kitab və hədiyyələr təqdim olundu. Özkan Hüseyn və Pərviz Axundun sazda ifaları tədbirə xüsusi ovqat qatdı.
Tedbirdə Özkan Hüseyin özü hakkında məalumat
verdi. Kitabın tertibçisi Şafaq Sahiblinin, redaktoru Narıngülün
kitab və müellif hakkında çıkışları dinlenildi. Şairlerden Halik
Laçınlının, Ekber Koşalının, Nafile Müntəezirin, Balayar Sadık’ın,
Rena Merzilinin, Senan Çırağın, Alamzar Sadıkkızının, Semaye Gülelikızının,
Arzu Nehremlinin, Nuride Mısırın, Azad Kalbinurun, Ruslan Memməedovun,
Vüsal Ağayevin, Şelâle Çingizin, Bahar Abbasovanın, Sevda Ahedovanın,
kitabhana işçilerindən Peri Muradovanın, ressam Zöhre Caferovanın
çıkışları da maraqkla dinləenildi, “Fəhrifərman”
lar, kitab ve hediyyeler iştirakçılara takdim olundu.
Özkan Hüseyin Abşeron MKS –in merkez və filiallarına
kitab hediyye etdi. Özkan Hüseyinle
görüş ve teltif merasimi 03 oktyabr 2019-cu il tarixində Abşeron rayon
Mərkəzi Kitabxanasında böyük Turançı,
araşdırmaçı, şair-ozan, BATTAM-ın (Batı Trakya Türkləri Araşdırma Mərkəzi
) başkanı Özkan Hüseyinlə görüş, ona təqdim olunacaq dünya mədəniyyət
və barışına elədiyi xidmətə görə İsveçrənin Cenevrə şəhərində fəaliyyət
göstərən Uluslararası Ödül Birliyinın (UNKOPA) “Avropa Ali Xidmət
ordeni” nin - medalının təqdimatı keçirildi. Tədbiri giriş sözü
ilə MKS-in direktoru M.Abdullayeva açdı və sözü medalı Özkan Heseyinə
təqdim etmək üçün “Vektor” Beynəlxalq Elmlər Akademiyasının prezidenti,
Azərbaycan Texniki
Universitetində
"Metrologiya və standartlaşdırma" kafedrasının müdiri,
Texnika və Filologiya Elmləri Doktoru, Professor, Prezident təqaüdçüsü,
Azərbaycan Respublikasının Əməkdar Müəllimi, Avropanın Fəxri Alimi,
Mədəniyyət Səfiri, şair Elçin İsgəndərzadəyə verdi. Tədbirdə digər
iştirakçılardan Eldəniz Abbaslı, Hüseyn Sözlü, Nurəddin Mirzəxanlı,
İlqar Türkoğlu, Balayar Sadiq, Mina Rəşid, Şəfəq Sahibli, Arzu Nehrəmli,
Aləmzər Sadıqqızı, Səmayə
Güləliqızı, Güləmayıl Murad, Narıngül, Əzizə Ağahüseynqızı, Esmira Məmmədli, Şəfəq Nasir, Mütalib Tahiroğlu, Qəzənfər Məsimoğlu, Pərvanə Muradova, Vüsal Ağayev, Hümbət Məmmədov, Azad Qəbinur, Sənan Çıraq, Aygün Hüseyn, Ələddin kəlbəcərli, Elmira Aslanxanlı, Səadət Kamilqızı, Xəlil Əhmədəliyev, çıxışedib, səbəbkarı təbrik etdi.
Zülfiye KARABAĞLI: Türkiyeli Araşdırmaçı,
Şair-Ozan BATTAM (Batı Trakya Dernekleri Federasyon Başkanı) Özkan Hüseyinle
Görüş Keçirildi
Üç oktyabr 2019-cu yıl tarihində
Abşeron rayon Merezi Kitabhanaesinde böyük Turançı, araştırmaçı,
şair, ozan, BATTAM’ın (Batı Trakya Türkləri Araştırma Merkezi ) Başkanı
Özkan Hüseyinle görüş keçirildi.
Görüş zamanı hem de, Özkan Hüseyine dünya medeniyyət və barışına eylediyi hizmete göre İsviçrenin Cenevre şehirinde faaliyyet gösteren Uluslararası Ödül Birliyinin (UNKOPA) “Avrupa Üstün Hizmet Ordeni” ni takdim edildi; Melahat Yusifqızı;
Hekim - Şair Mafila MÜNTEZİR; Xalıd LAÇINLI
Şair; Rena MERZİLİ
şair, Xan Qızı Natevan edebi məclisinin yaradıcısı və rehberi.; Redaktör, Yazıcılar Birliği Üyesi Naringül Nadir, Gönüllü Araştırmacı Yazar Prof. Dr. (hc) Özkan Hüseyin, Kitabın Yazarı Araştırmacı Yazar Şafak Sahipli ve Şair, Bestekar, Deniz Akademisi Baş Muallimi Hüseyin Sözlü; Pervane MURADOVA; Abşeron Rayon, Hırdalan Şehir Merkezi; Kitabhanaenin İşçisi; Emrah SARICALLI ; Ankara Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Rahmetli Yunus Zeyrek; Halil HAKİ İleri Gazetesi Sahibi Halil Haki 1987; Feyyaz SAĞLAN (KIBATEK Başkanı); Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi; Öğretim Görevlisi Feyyaz SAĞLAM; Özkan Hüseyin Fahri Profesörlük beratını Vektör Başkanı Prof. Dr. Elçin İSKENDERZADE'nin elinden aldı... BTS Ajansı BATTAN İletişim Merkezi;
Güterslof
Derneğimizin düzenlediği Kültür Gecesine katılan Rodop Milletvekili
Ahmet Hacı Osman, İskeçe Milletvelili Çetin Mandacı, Almanyada’ki Dernek
Başkanlarımızla bir hatıra fotoğrafı çektirilmiş ve Bu oluşum tablo Yunanlıları çok tedirgin
etmişti.
Ali Rıfkı Atasever, Dr. Özkan Hüseyin,
Hayrettin Elmas, Cafer Alioğlu (23 Nisan 1991)
BATI TRAKYA ve TÜRK DÜNYASINA KAZANDIRDIĞI
KİTAPLAR
1.Teşkilat ve İdare.2000 Almanya (2. Baskı
2001 3. Baskı 2002)
2. Batı
Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi Üzerine Bir Araştırma 2000, İzmir
(1924-2000)
3.
Yunanistan Anayasası (1975-1986) Türkçe Tercümesi
4. Batı
Trakya Fetih Tarihi 1261-1367 / 2002
5. Batı
Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi
6.
Gurbet (Batı Trakya Türkleri) Şiirleri
7. Batı
Trakya Manevi Tarihi I. Cilt
8. Batı
Trakya Türk Kültürü Araştırmaları.
9. Batı
Trakya Manevi Tarih II. Cilt
10.I.Uluslararası Batı Trakya Türkleri
Araştırmaları Kongresi
11. Gurbette Açık Mezar
12. Azerbaycan’da Batı Trakya
13. Azınlıklar Yabancı Unsur mu? Almanca
14. III. Uluslararası Batı Trakya Türkleri
Araştırılmaları Kongresi
15. Batı Trakya Camileri ve Hazireleri