Abidin GÜNEYLİ’nin HAYATI ve ESERLERİ
Abdullah Çağrı ELGÜN
1947 Yılında doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini
Osmaniye’de tamamladı. İstatistik Eğitimi konusunda Yüksek
Lisans(MASTER) yaptı.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde tarım işçiliği
Santral Memurluğu, AİTİA Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü, TC. Başbakanlık, DİE
Başkanlığında çeşitli görevlerde bulunduktan sonra aynı kurumun Muğla ve Adana
Bölge Müdürlükleri görevlerinde bulundu.
Bir dönem Belediye Meclis Üyeliği (1999-2003) yaptı.
Mersin Şairler ve Yazarlar Derneğinin kuruluşundan bugüne kadar, faal üyesi
oldu.
Halen MEŞYAT BAŞKANLIĞI görevini yürütmektedir.
Gazeteciler cemiyeti üyesi olup; Mersin’de haftalık
yayınlanan İstikbal Gazetesi’nde “Topsuz İğne”
köşesinde makale yazmaktadır.
Sonbahara Çeyrek
Var kitabı, Abidin GÜNEYLİ’nin
son kitabıdır.
2006 Yılında toplam olarak 1000 adet baskısı yapılıyor.
Kitap toplam 162 sayfadan oluşuyor. Kitabına toplam olarak yüz elli sekiz (158)
şiir sığdırıyor.
Şair Kitabını Üç Bölüme ayırıyor. SONBAHARA ÇEYREK VAR, ESKİ SEVDALAR, BİR
BAŞKA SEVDA. Olmak üzere bölümlendiriyor. Kitap ilk bölümün ismi olan
“SONBAHARA ÇEYREK VAR” adını taşıyor.
Elma Şekeri 10.000 baskı ile piyasaya sürülüyor. Çeşitli
yerlerde tanıtımı yapılan kitap halen okuyucular için halen kitapçılarda
alıcısına ulaşmaktadır.
Topsuz İğne ve Pamuklu Şeker 4.000 baskı yapıyor.
Şair Son Söz adlı yazısında kitabının baskılarından da
söz etmektedir.
Bu kitabın ikinci baskıları, toplam 20.000 yapıyor. “Sonbahara Çeyrek Var” şairin son
kitabı olarak çıkıyor. Abidin GÜNEYLİ,
bu kitabının son sözünde:
“Günümüz Türkçesini kullandığını, Halktan hiç
kopmadığını, Halkla hep iç içe yaşadığını, Hep şiiri sevdirmek için çalıştığını
söylemektedir. Halkın kullandığı, yaşayan dili Türkçeyi kullandığını, asıl
maksadının şiiri ve okumayı ülkesinin vatandaşlarına, ülke insanlarına
sevdirmek için yola çıktığından bahseder.
İmlâ ve noktalama işaretlerine Karşı bir eksikliği
olduğunu peşinen kabul etmektedir.
Kitap: İSBN:
975- 00753-1-5 numarasıyla, Yayıncılık ve Matbaacılık Sanayi ve Ltd. Şti. Camii
Şerif Mah. 5210 k. No:13/C MERSİN Tel: 0324 237 57 64, PK.18.
Mezitli/MERSİN Abidin GÜNEYLİ, Emeil: a
guneyli@ttnet.net.tr Cep Tel: 0532 492 89 99 adresinden ve telefon
numaralarından temin edilebilmektedir.
KİTABIN İÇİNDE
GEÇEN ŞİİR BAŞLIKLARI:
(Sonbahara Çeyrek Var)
1)
Sonbahara Çeyrek
Var
2)
Sağlıklıdır
Ölmesinde Sakınca Yoktur
3)
Kimin Umurunda
4)
Kim Bilir?
5)
Çal Söyle
6)
Sen Gelince
7)
Geldiğin Gün
8)
Ateşi Yak
9)
Umut
10)
Sen de
11)
Böyle Akşamlar
12)
Mersin Gözlüm
13)
Bir Mektup Borcum Olsun
14)
Bu Şiir de Yarım Kalacak
15)
Çok Geç Kalmışım
16)
Gözlerimde Hüzün
17)
Şeytan
18)
Umutlarım Yangın Yeri
19)
Ay Firarda
20)
Denizin Yandığı An
21)
Şimdi Nerdesin?
22)
Sen Kalmadın
23)
Siyah Beyaz
Fotoğraflar
24)
Yaşanacak Şiirler
25)
Yüzde Kaç?
26)
Sevgiyi Bilmemen
Olmaz
27)
Sevda Borcun Var
28)
Sel Oldu Hüzün
29)
Isıtsa Ellerini
30)
Kırıldı Sevda
31)
Randevu
32)
Seni Seviyorum
Nasıl Denir?
33)
Ne Güzel
34)
Boynu Bükük Kaldı
Ellerim
35)
Süpürge
36)
Hüzünlendi Yüreğim
37)
Kumda Kale Yıkıldı
38)
Deli Kız
39)
Erken Geldin
40)
Gebe
41)
Biliyorum
42)
Bir Zamanlar
43)
Yolumu Düşüreceğim
Yoluna
44)
Hiçbir Şeyi Doğru
Dürüst Beceremedim
45)
İşte Bak Ufukta
46)
Kim?
47)
O Sahil
48)
Sende Kalsın
Gözlerin
49)
Ya Beni
50)
Üç Kuş
51)
Osmaniye
52)
İki Küçük
53)
Susma
54)
Olmalı
55)
Yasak
56)
Yolcu
57)
Gece Avı
58)
Düşler
59)
Güzel
60)
Bal Gibi
61)
Bir
62)
Gülnur
63)
Reyhan Gibi
64)
Sevgi Reçetesi
65)
Seyhan
66)
Unuttum Seni
67)
Kolay Olmuyor
68)
Bir Şairi Sev de
Gör Sevda Neymiş
69)
Yok Mersin Gözlüm
70)
Yaş Kemale Erdi
Bile
71)
Her Şey Yarım Kaldı
72)
Veysel’im
73)
Boş Bir Zamanımda
Gelirim
74)
Osmaniye’m
75)
Bulgur
76)
Dilek
77)
Dağlara Geç Gelen
Bahar Gibisin
78)
Gelebilirsin
79)
Oğlum
80)
Kırgınım
81)
Çok Güç
82)
Açım Nerdesin?
83)
Gelir Aklıma
84)
Falcı
85)
Uğurlar Olsun
86)
Yaşın Elli Beş
87)
Enişte
88)
Cicim Ayları
89)
Vallahi
90)
İnşallah
91)
Atışma 1
92)
Atışma 2
93)
Gündüz Gece
94)
Bozulmayan Ne
Kaldı?
95)
Dilimiz
96)
Çıkaramazsın
97)
Uslanmadın
BİR BAŞKA SEVDA
98)
Gençlik Sözü
99)
Bağımsızlık Güneşi
Gözlerin
100)
Sen Bilirsin
101)
Bir Adım da Olsa
Yürümek Yeter
102)
Tek Milletiz Biz
103)
Hedef
104)
Bu Vatan Bu Bayrak
Bizim
105)
Son Söz
KİTABA ELEŞTİRİ:
Abidin GÜNEYLİ de hemen hemen bütün kitap yazanların
yazdığı gibi çalakalem yazıyor. Bu şu demektir. Kitap imlâ noktalama
işaretlerinden nasibini almamış. Yani imlâ ve noktalama işaretleri olmadan
Türkçenin güzel kullanımından bahsedilemez.
Abidin GÜNEYLİ “Sonbahara Çeyrek Var” adlı kitabının
“Son Söz”, s. 160 adlı bölümde bu durumu anlatırken eksikliği fark eder ve onu
itiraf etmekten de çekinmez ve şöyle der:
“
Ben muzip bir adam olduğum için, şu nokta, virgül, soru işareti, ünlem, noktalı
virgül…vs gibi işaretleri “son söz” bölümüne yeterince koymak ve askerî bir
komutla: “Herkes yerlerine marş marş!” demek geçiyor içimden. Okuyan herkes
istediği yere koysun bu işaretleri diyorum; ama olmuyor.”
Elbette olmuyor Sn. GÜNEYLİ, sizin gibi bir memleket
sevdalısı, Türk Dilini imlâsız, noktalamasız bırakırsa memleketi de ordusuz,
polissiz, savunmasız bırakmış olmakla eşdeğerde tutmuş demektir; çünkü dil bir
milletin aynasıdır. Millet o aynaya bakarak kendini görür. Milletin hafızası
dilinin derinliklerinde gizlidir. Türküler, ağıtlar, maniler, ninniler,
efsaneler, halk hikâyeleri, fıkralar, bilmeceler bulmacalar bu halkın zekası,
bu halkın zengin bilgisinin bir tezahürüdür.
Halk bu aynaya bakınca kendini görür. Bunun için
Türkçenin imlâsı da her kişiye göre değişen bir kuralar yumağı olmadığı bir
gerçektir. Nasıl ki matematik kurallar, kaideler olmadan hesaplamaları yerine
getiremez ise Türkçe de kurallar ve kaideler bir tarafa bırakılarak, imlâ ve
noktalaması rafa kaldırılarak gerekli üretimi, zenginliği ve birikimi ortaya
koyamaz. Yazı yazanların bu kural ve kaidelere mutlaka dikkat etmeleri ve mutlaka
öğrenmeleri gerekmektedir.
Diğer unsurlar ise bu bir mazeret teşkil etmez. Türk
Dilinin kaidelerini bilgisayar denen teknoloji yok etmiyor; ancak onu bu
şekilde hoyrat kullanan tashihçiler, yazıları düzeltenlerin yok ettiğini
söylemek doğru olur. Bugün bilgisayar dili dilinin kısalttığı ve işaretler
yumağı haline getirdiği Türkçeyi bir de yazarlar, şairler eklenirse Türkçenin
vay haline!..
Bu düzeltmeleri yapan kişi, her kim olursa olsun
affedilemez bir hata yapmış. Sn. GÜNEYLİ’ nin kitabını heba etmiş. Tabii
yayıncının da bu konuda çok kabahatli olduğunu söylemek gerekir; çünkü kitap
hiçbir tashih(düzeltme)den geçmeden olduğu gibi baskıya sokularak affedilmez
bir hata yapılmış. Şurası bir gerçektir ki
kitap güzel Türkçemizin imlâ ve noktalama işaretlerinden yoksun bırakılmış.
EDEBî KİŞİLİĞİ:
Abdidin GÜNEYLİ, şair ve gazeteci, iktisatçı. Özellikle
emekli olduktan sonra şiire ağırlık veren şair, daha çok serbest nazmı deniyor.
Şiirlerinde günün konularını işleyerek zamana ve gündeme damgasını vurmak
istiyor.
Şair, günün yaşananlarından ve zamanının olaylarından
etkilenir. Sel, tabii afet, deprem, yangın, büyük yıkımlar, insanları top yekün
etkilediği gibi şairi de etkiler. Şair günü yazar. Günün aktüel olaylarını
anlatarak şiirinde işleyerek zamana ve damgasını vurur. Geleceğe ışık tutar.
Halkının dertleriyle dertlenir. Acılarıyla gamlanır, perişan olur, onu terennüm
ederek geleceğe duyurur. O bir tarihtir.
O geçmişin hafızasıdır. O geleceğin kurucusu ve geleceğin kılavuzudur. O bir yol göstericidir, rehberdir.
Şair, edebiyatçı her zaman diğer insanlardan ve
aydınlardan bir adım öncedir. Önde gider. Diğer bütün ilim adamlarıyla
kıyaslandığında edebiyatçıların onlardan kat kat önde oldukları bütün bilim
adamlarının onayı ile de tasdik edilmiş, müştereken kabul edilmiştir.
Abdidin GÜNEYLİ de sanatını zirvelere götürmek için bu
bilgisini yeteneğini kullanır. Ondan gereğince faydalanmayı ihmal etmez. Onun
şiirleri hayatın ta kendisidir. Şiir başlıklarından da anlaşılacağı gibi, o
yaşamadan görmeden, izlemeden, gezmeden, açık pencereden seyretmeden yazmaz.
Onun kaleminden gerçekler dile gelir. Çekinmesiz, korkusuz ve gerçekleri itiraf
etmekte tarafsızdır. Her şey bütün açıklığı ile ancak onun şiirlerinde dile
gelmiştir.
“Osmaniye” Şiirinde adeta bir kadasro planı çıkarmıştır.
Kroki çizer, haritayla yol gösterir, tarifler yapar Mahallesini, sokağını ve
içindeki saygın ve meşhur kişilerin hafızalarda bıraktığı izleri yansıtır. O
tam bir etnoğrafya müzesi gibi bizi geçmişe götürür ve geçmişin güzelliklerini
yeniden yaşatır ve Osmaniye’yi anlatır:
“Bir
Osmaniye vardı,
Bir
parke taşlı istasyon caddesi,
Bir
de Rauf Bey Mahallesi, Çiftçiler sokağı,
Şalgam
ve şam tatlısını saymazsam,
Bir
de sen vardın hasretini çektiğim.”
“Bir
Adım da Olsa Yürümek Yeter” şiirinde Atatürk’ü anlatır:
“İlkeleri,
devrimleri,
Çağlar
geçse günceldir.
O
DADECE Türk’e değil,
Tüm dünyaya önderdir”
diyerek büyük atayı tarif eder. İlerlemenin, ülke ve dünya için
gerekliliğine değinir. Savaşlarda kahraman barışlarda ozan olan bir milletin
tek lideri, tek millet olduğumuzdan söz eder.
Şiiri “Tek Milletiz Biz, Bu Vatan Bu Bayrak Bizim”
şiirlerinde vatanseverlik duygularının kabardığı, yurt ve millet sevgisinin
heyecanlı bir şekilde dile geldiği görülür. “Tek Milletiz Biz” şiirinde
söylediği: “Bir nesilden gelen tek milletiz biz” söyleyişi ile bizi bölmek ve parçalara
ayırmak isteyen gafillere seslenir.
“Bu vatan Bu Bayrak Bizim” şiirinin her beşliğinin
sonunda¨”Kanımız, canımız bu vatan bizim” diyerek maksadını açık ve net bir
şekilde dillendirir. GÜNEYLİ’yi zamanından çekip almak mümkün değildir. Şair
duygu yüklü, zamanın ve çevrenin olaylarını kendi ruhunda yaşayan onu terennüm
ederek aklında ve ruhunda esen fırtınaları şiirleştirerek şirini Türkçe, yalın
külfetsiz sözcüklerle mısralara aktaran bir gerçek bir şairdir.
GÜNEYLİ, serdengeçtidir. Şiirlerinde kısıtlamalara yer
vermez. O ne ise odur. Ne söylemek istiyorsa çekinmeden demek istediklerini
ortaya koyar, mısralaştırır. Her şeyi
açık seçik bir şekilde evirip çevirmeden sanatlaştırma, süsleme yapmadan
Türkçenin bütün sadeliği, güzelliği ve kolay bir söyleyiş ile ve halk arasında
yaşayan Türkçe ile yazar.
ŞİİRLERİNDEN SEÇME ÖRNEKLER:
YAŞANACAK ŞİİRLERBütün insanlar yaşayıp yazdığını sandılar
O aşk kokan şiirleri / kıskandılar
Oysa yaşamadan yazdığına üzüldün hep
Yazıp da yaşansaydı hayat
Beni yazardın
Sonra
Sevgiyi dostluğu barışı yazar
Ayrılığı silerdin sözlükten
Ama boş ver
Herkes öyle bilsin kıskansın
Keyfini sür sen de
Kıskananların gönlünde
Yaşamadan yazdığın şiirlerin
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 34, Koliden
Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210
Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)
Aslı adın gibi güzel yürekle
Bekliyorum gözüm yolda merakla
Cehenneme ateş atan kürekle
Katı yürekleri yak Mersin gözlüm
Umutlar biterken karanlık yolda
Yol göster sevdaya ışığı bul da
Cennete giderken yanına al da
Katı yürekleri yak Mersin gözlüm
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)
Bekliyorum gözüm yolda merakla
Cehenneme ateş atan kürekle
Katı yürekleri yak Mersin gözlüm
Umutlar biterken karanlık yolda
Yol göster sevdaya ışığı bul da
Cennete giderken yanına al da
Katı yürekleri yak Mersin gözlüm
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)
KİM BİLİR ?
Benim erken senin hiç gelmediğin
Bayıltıcı bir Haziran akşamıydı
Sanat evi bahçesinde ağaç olmuştum ya
Her şey hazırdı oysa
Dolapta kırmızı şarap
Masada güller ve karanfiller
Güneş bile batmamıştı daha balkonda
Her şey sana odaklanmıştı anlayacağın
Ne hayaller kurmuştum
Güneş batarken tek ses çın diyen
Kadehlerimizden çıkacak
Benim özgürlüğüm bitecek
seninki başlayacaktı
Hesabını soracaktık sevdalardan
Kısıtlı yaşamın
Yasaklara isyan bayrağı açacak
Gözlerimizle konuşacaktık
Yıllarca derinden çekilen ahlar oh olacaktı
Bir biri ardına tükendi düşlerim
Her şey yarım kaldı
Öyle yalnız ve sensizim ki şimdi
Yağmur olmuş bulut gibi darmadağınık
Zaman her şeyin ilacıdır ya
herkes öyle söyler
Ben de hayallerimi başka bir
yaz akşamına erteledim
Kim bilir belki o zaman gelirsin
hem de erken
Örtüşür hayâllerimiz o zaman
Kim bilir.
Benim erken senin hiç gelmediğin
Bayıltıcı bir Haziran akşamıydı
Sanat evi bahçesinde ağaç olmuştum ya
Her şey hazırdı oysa
Dolapta kırmızı şarap
Masada güller ve karanfiller
Güneş bile batmamıştı daha balkonda
Her şey sana odaklanmıştı anlayacağın
Ne hayaller kurmuştum
Güneş batarken tek ses çın diyen
Kadehlerimizden çıkacak
Benim özgürlüğüm bitecek
seninki başlayacaktı
Hesabını soracaktık sevdalardan
Kısıtlı yaşamın
Yasaklara isyan bayrağı açacak
Gözlerimizle konuşacaktık
Yıllarca derinden çekilen ahlar oh olacaktı
Bir biri ardına tükendi düşlerim
Her şey yarım kaldı
Öyle yalnız ve sensizim ki şimdi
Yağmur olmuş bulut gibi darmadağınık
Zaman her şeyin ilacıdır ya
herkes öyle söyler
Ben de hayallerimi başka bir
yaz akşamına erteledim
Kim bilir belki o zaman gelirsin
hem de erken
Örtüşür hayâllerimiz o zaman
Kim bilir.
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 4, Koliden
Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210
Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)
Yer yüzünde eşi dahi olmayan
Yüz yıllardır mavi gözü solmayan
Düşmanından bir an dahi yılmayan
Bir ata’ya sahip tek milletiz biz
Ordusuz savaşa kararı veren
Dağılan milleti gül gibi deren
Kurşun yağmuruna göğsünü geren
Bir ata’ya sahip tek milletiz biz
Asker dağıtılmış izne salınmış
Edirne adana mersin alınmış
Anadolu parça parça bölünmüş
Vatanı kurtaran tek milletiz biz
Yüz yıllardır mavi gözü solmayan
Düşmanından bir an dahi yılmayan
Bir ata’ya sahip tek milletiz biz
Ordusuz savaşa kararı veren
Dağılan milleti gül gibi deren
Kurşun yağmuruna göğsünü geren
Bir ata’ya sahip tek milletiz biz
Asker dağıtılmış izne salınmış
Edirne adana mersin alınmış
Anadolu parça parça bölünmüş
Vatanı kurtaran tek milletiz biz
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 154, Koliden Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve
Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210 Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
(http://www.antoloji.com/siir/sair/sair.asp?sair=16416)
Sevene sevdanın adını sorma
Bir kez şair sev de gör sevda neymiş
Şairi sevmenin tadını sorma
Mecnun’a sırrını sor sevda neymiş
Sevgi O’nda bitmez uzun süreçtir
Dizleri yorulur beyni hep dinçtir
Yaşı yüz olsa da gönlü hep gençtir
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Karabiber tarçın her şeyi katar
Bir yudum sevgiyi dağ gibi yapar
Girersen gönlüne hep sana tapar
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Gözlerinde her ton renkten bulunur
Dünyanın her derdi ondan sorulur
Vurgundur yüreği çabuk yorulur
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Toplumda hep saygı görür sevilir
On dakika sohbet eden bayılır
Yine de tahtası eksik sayılır
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 110, Koliden Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210 Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
Bir kez şair sev de gör sevda neymiş
Şairi sevmenin tadını sorma
Mecnun’a sırrını sor sevda neymiş
Sevgi O’nda bitmez uzun süreçtir
Dizleri yorulur beyni hep dinçtir
Yaşı yüz olsa da gönlü hep gençtir
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Karabiber tarçın her şeyi katar
Bir yudum sevgiyi dağ gibi yapar
Girersen gönlüne hep sana tapar
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Gözlerinde her ton renkten bulunur
Dünyanın her derdi ondan sorulur
Vurgundur yüreği çabuk yorulur
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
Toplumda hep saygı görür sevilir
On dakika sohbet eden bayılır
Yine de tahtası eksik sayılır
Bir şairi sev de gör sevda neymiş
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 110, Koliden Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210 Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
Çok rahat oluyorum böyle akşamlar
Gök yüzünde ay
Karşımda sen gülüyorsun
İçimde İlk bahar çiçekleri
Parmağımın ucunda muhabbet kuşum
Kanat çırpıyoruz mutluluğa
Ancak böyle akşamlar unutuyorum
Yolsuzluk üçgenlerini
Delik cebimi
Ayaklarımın ıslaklığını
Dünyanın yükü sırtımda
Şair yüreğim dayanmaz
Böyle akşamlar olmasa
Gök yüzünde ay
Karşımda sen gülüyorsun
İçimde İlk bahar çiçekleri
Parmağımın ucunda muhabbet kuşum
Kanat çırpıyoruz mutluluğa
Ancak böyle akşamlar unutuyorum
Yolsuzluk üçgenlerini
Delik cebimi
Ayaklarımın ıslaklığını
Dünyanın yükü sırtımda
Şair yüreğim dayanmaz
Böyle akşamlar olmasa
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 12, Koliden
Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210
Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
SAĞLIKLIDIR ÖLMESİNDE SAKINCA YOKTUR
Bilir misin kalemin gücünüYazınca dünyayı
Kırılınca dünyasını değiştirir insanın
Kırınca kalemi hakim
Umut çok az
Zaman dar
Güneş uykudayken gelirler
Bağı çözülür dizlerinin
Betona yığılırsın
Buz gibi
Görevliler girer koluna
Bir şeyler sorulur/söylenir
Duvar gibi kulakların/tınmaz
Çıkartırlar hücreden
Ve kurtulursun işkenceden
Rapor yazılır
Ahmet oğlu Mehmet
Sağlıklıdır
Ölmesinde sakınca yoktur
Ahmet oğlu Mehmet
Sağlıklıdır
Ölmesinde sakınca yoktur
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 12, Koliden
Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210
Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006
Ne yılbaşı ne bayramda aradın
Yüreğim yaralı sana kırgınım,
Merhaba, hoş geldin bile demedin
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Yaşanmış yılları saymadın mı hiç
Anılar olmadan yaşamak çok güç
Sevdayı sürgüne mahkum etmek suç
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Kanatlanıp kuşlar gibi uçacak
Bir gün yeni sevdan burdan göçecek
Bahar gelse umut açsa da çiçek
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Umut yüklü olsa papatya falı
Düştü yana kollar tutmuyor dalı
Dostlar toplanıp da açsalar yolu
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Anılar olmadan yaşamak çok güç
Sevdayı sürgüne mahkum etmek suç
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Kanatlanıp kuşlar gibi uçacak
Bir gün yeni sevdan burdan göçecek
Bahar gelse umut açsa da çiçek
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
Umut yüklü olsa papatya falı
Düştü yana kollar tutmuyor dalı
Dostlar toplanıp da açsalar yolu
Yüreğim yaralı sana kırgınım.
(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var” s. 126, Koliden Yayıncılık ve Matbaacılık San.
ve Tic.Ltd.Şti. Camii şerif Mh.5210 Sk.No:13/C , Mersin I. Baskı., 2006 )
ESKİ GÜNLER
Biz de bir zamanlar çocuktuk
O günleri ne de çabuk unuttuk.
Yamalı kısa pantolon
Yalın ayak, başı kabak
Simit sattığımız
O günleri nasıl unuttuk.
Umuda yolculuk çamurlu yolda
Bata çıka yürürdük ya birerli kolda
Ne oyunlar oynardık evde okulda
Harika o günleri nasıl unuttuk
Turunçtan top yapıp, topraktan kale
Futbol oynadığımız günleri nasıl unuttuk
İnci gibi portakal çiçeklerini
Kolye diye taktığımızı nasıl unuttuk.
Elimizde bavul gibi tahta çanta
Ayağımızda ham deriden bir çarık
Ne özel araba ne servis
Düşünürsek o eski günleri
Yine de özleriz.
O günleri ne de çabuk unuttuk.
Yamalı kısa pantolon
Yalın ayak, başı kabak
Simit sattığımız
O günleri nasıl unuttuk.
Umuda yolculuk çamurlu yolda
Bata çıka yürürdük ya birerli kolda
Ne oyunlar oynardık evde okulda
Harika o günleri nasıl unuttuk
Turunçtan top yapıp, topraktan kale
Futbol oynadığımız günleri nasıl unuttuk
İnci gibi portakal çiçeklerini
Kolye diye taktığımızı nasıl unuttuk.
Elimizde bavul gibi tahta çanta
Ayağımızda ham deriden bir çarık
Ne özel araba ne servis
Düşünürsek o eski günleri
Yine de özleriz.
HATIRSIZ KAHVE
Bir kahvenin
Kırk yıl hatırı vardır.
Dostlar eskiden
Hal hatır sorardı.
Savaşlar başladı
Dünya karardı
Ne kahvede hatır
Ne dostluk kaldı
Kırk yıl hatırı vardır.
Dostlar eskiden
Hal hatır sorardı.
Savaşlar başladı
Dünya karardı
Ne kahvede hatır
Ne dostluk kaldı
Gülüm benim
Yeni çiçeğe durmuş
Tomurcuk gül gibisin.
Seni sevdiğimi eller ne bilsin.
Kötü gözle bakan gözler kör olsun.
Vuran eller kırılsın.
Papatyam, kır çiçeğim,
Benim gülümsün.
Tomurcuk gül gibisin.
Seni sevdiğimi eller ne bilsin.
Kötü gözle bakan gözler kör olsun.
Vuran eller kırılsın.
Papatyam, kır çiçeğim,
Benim gülümsün.
Kurusa dalların düşse yaprağın
Umut tarlasında varsa toprağın
Gökyüzünde bulut olsa ortağın
Yağmur imdadına yetişmeyecek.
Kuruyup dalların düşünceye dek
Gitti o bir daha hiç dönmeyecek
Umut tarlasına ne ekersen ek
Yağmur imdadına yetişmeyecek.
YETER ARTIK
Yolları sel aldı kar kış kapladı
Gelmez sana tanrı diye taptığın
Gözlerin yollara takılı kaldı
Yeter artık her gün fala baktığın
Yeter artık her gün beni yaktığın.
Fallar nasıl olsa yalan çıkacak
Boş kalan yüreğin faldan bıkacak
Uzanıp elini bir el sıkacak
Yeter artık her gün fala baktığın
Yeter artık her gün beni yaktığın.
Gel tut ellerimi yat dizlerime
Baharı bekleme bak gözlerime
Sevdalar saklanmış son sözlerime
Yeter artık her gün fala baktığın
Yeter artık her gün beni yaktığın
HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLERDEN BİRKAÇI:
“MUĞLA –İHA, Fetullah DAĞLI
Fethiye'nin Ölüdeniz beldesine bir programa
katılmak üzere gelen şair Abidin Güneyli, 4 santimetre
büyüklüğündeki şiir kitaplarının ikincisini burada tanıttı.
Mersin Şairler
Derneği'nin (MEŞAD) Başkanı olan Güneyli, şiirlerini tanıtmak ve dikkat çekmek
için böyle bir fikir bulduğunu söyledi.
Şairin şiirlerini
okurlarına ulaştırmak için ne söylediği kadar, nasıl söylediğine de önem
vermesi gerektiğini anlatan Abidin Güneyli, şöyle konuştu:
"Şiirlerimi hiçbir eksiltme ya da değiştirmeye
tabi tutmadan aynı uzunlukta bu kitaplara koyuyorum. Bu şekilde hem farklı
olmayı hem de dikkat çekmeyi başarıyorum. Önceki şiir kitabım "Pamuklu
Şeker'de aynı ebatlardaydı. Bu kitabımı da 4'e 6 santimetre boyunda
çıkardım. İnsanlar istedikleri yere kolayca taşıyabilir ve orada şiirlerimi
okuyabilirler."
Ölüdeniz'in kıyısında tanıttığı küçük şiir kitabından
bazı şiirleri okuyan Güneyli, kitabının
orijinal olması kadar, şiirlerine de ilgi
gösterilmesinden memnun oldu.”
GÜNEYLİ
ŞİİRİNDE “BEKLEYİŞ”
TEMASI
R.Mithat YILMAZ
Bugünkü yazımızda Abidin GÜNEYLİ’nin Sonbahara Çeyrek Var adlı eserindeki 104 şiirde bir bekleyiş-tema taraması yapacağız.
Bekleme’nin birçok çeşidi vardır. Ne demişti Necip Fazıl:
“Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar.”
Her insanın bir beklentisi, bir beklediği vardır ayrıca. Her insanın bir Godoth’su. Büyük şairin buradaki “sen”den kastı kimdir, nedir bilemeyiz; fakat Sonbahara Çeyrek Var’daki şiirlerinde Abidin GÜNEYLİ’nin beklediği daha çok sevgili’dir;
Mevsimleri birbirine ekledim
Gece gündüz yollarını bekledim
Günahını omzuma yükledim
Sonbahara çeyrek kaldı ne desem
Bir haziran akşamıdır. Kavilleştikleri yere şair erkence gider; lakin o hiç gelmez. Beklemekten ağaç olur şairimiz. En sonunda ise; “Ben de hayallerimi başka bir yaz akşamına erteledim” diyerek savuşur gider.
Gelmese de, gelmeyecek olsa da beklemelerin en güzeli sevgiliyi beklemektir sanırım. Onu beklerken zaman güzelleşir; öyle diyor Yahya AKENGİN;
“Ey güzel gün, bekleyişe adanmış gün.”
Onu beklerken mekân güzelleşir; öyle diyor Abidin GÜNEYLİ;
“Kış çamurdan
Yaz sıcaktan ve tozdan
Yürümek zordu; ama
Sokaklar ne güzeldi seni beklerken”
Bir de GÜNEYLİ’nin Randevu şiiri vardır. Şairin hayâlinde kurguladığı bir bekleyiş senaryosu gibidir bu şiir; çünkü gözü yollardadır hep; “Bekliyorum gözüm yolda merakla” demesi bundandır.
Bugünkü yazımızda Abidin GÜNEYLİ’nin Sonbahara Çeyrek Var adlı eserindeki 104 şiirde bir bekleyiş-tema taraması yapacağız.
Bekleme’nin birçok çeşidi vardır. Ne demişti Necip Fazıl:
“Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar.”
Her insanın bir beklentisi, bir beklediği vardır ayrıca. Her insanın bir Godoth’su. Büyük şairin buradaki “sen”den kastı kimdir, nedir bilemeyiz; fakat Sonbahara Çeyrek Var’daki şiirlerinde Abidin GÜNEYLİ’nin beklediği daha çok sevgili’dir;
Mevsimleri birbirine ekledim
Gece gündüz yollarını bekledim
Günahını omzuma yükledim
Sonbahara çeyrek kaldı ne desem
Bir haziran akşamıdır. Kavilleştikleri yere şair erkence gider; lakin o hiç gelmez. Beklemekten ağaç olur şairimiz. En sonunda ise; “Ben de hayallerimi başka bir yaz akşamına erteledim” diyerek savuşur gider.
Gelmese de, gelmeyecek olsa da beklemelerin en güzeli sevgiliyi beklemektir sanırım. Onu beklerken zaman güzelleşir; öyle diyor Yahya AKENGİN;
“Ey güzel gün, bekleyişe adanmış gün.”
Onu beklerken mekân güzelleşir; öyle diyor Abidin GÜNEYLİ;
“Kış çamurdan
Yaz sıcaktan ve tozdan
Yürümek zordu; ama
Sokaklar ne güzeldi seni beklerken”
Bir de GÜNEYLİ’nin Randevu şiiri vardır. Şairin hayâlinde kurguladığı bir bekleyiş senaryosu gibidir bu şiir; çünkü gözü yollardadır hep; “Bekliyorum gözüm yolda merakla” demesi bundandır.
Bir
arayış, bir açlık içindedir;
“Gözlerimi yola diktim bekledim
…………………
Bir yudum sevgiye açım, nerdesin”
Yaş kemale ermiştir; fakat ne âşığın beklemesi bitmiştir, ne de beklenilen çıkıp gelmiştir;
“Gözlerimi yola diktim bekledim
…………………
Bir yudum sevgiye açım, nerdesin”
Yaş kemale ermiştir; fakat ne âşığın beklemesi bitmiştir, ne de beklenilen çıkıp gelmiştir;
“Göz yollarda aşk beklerken
Yorgun düştü yürek erken
Ak düşmesin saça derken
Yaş kemale erdi bile”
“Sevgi Reçetesi” şiirinde şöyle der bir gün;
“Hastayım yolunu bekler özlerim
Ne parada ne de pulda gözlerim
Her an duygulanır dalar gözlerim
Doktor reçetene biraz sevgi yaz.”
Doktor reçeteye “sevgi” yazmış olsa da kâr etmemiş olmalı ki bir başka gün aynı isteğini tekrarlamak gereğini duyar;
“Ne parada ne puldadır gözlerim
Hastayım yolunu bekler özlerim
Her an duygulanır dolar gözlerim
Doktor reçetene sevgi yazsana”
Belli ki doktor ocağından bir çare bulamayan şairimiz bu defa da falcı kucağına düşmüştür. Yalvarıp yakarırcasına neler der bakın;
“Hasretim ateşim sönecek mi ki
Gitti o bir daha dönecek mi ki
Yüreğin acısı dinecek mi ki
İyi şeyler söyle söyle be falcı”
Kendi kendisini teselli eder bir mısraında; “Günü gelir ben de bir gün gülerim” bekleyişine kapılır beklentisini duaya dönüştürür başka bir yerde; “Sevdiğine kavuşursun inşallah” der. Oysa Faruk Nafiz ne demişti; “Bekleyenim olsa da kavuşmasam.”
Bekleyen bekleyenin derdinden anlar olmalı ki 69. sayfada limanda yol gözleyen birine ufuktaki yelkenli müjdesini verirken buluruz onu. 109. sayfada ise onu bir anlamda bekleye bekleye beklemelere alıştığını ifade eder bir ruh haletinde yakalarız;
“Bilmediğim yola gittim yoruldum
Bekleye bekleye ben de duruldum”
Zaman zaman şairimizi başkalarının beklentilerini dile getirirken de gördüğümüz olur;
“Yollarını bekledi kurban kesti hayrına
Acılara dayandı taşlar bastı bağrına”
Bir de bakarsınız vuslat demindedir; sevgilinin kulağına muştular sunmaktadır;
“İşte yine baş başayız
Bekle gör ne günler yaşayacağız”
Sonra yine sitem, yine kırgınlık; beklentisi boşa çıkmıştır;
“Bu sene bayramda niçin gelmedin
Yüreğim yaralı kırgınım sana”
Bayramda dahi sevgiliyi ayağına bekleyen âşığa sormazlar mı fakat; “Sen niye ona gitmedin?” Nurullah Genç de öyle demişti;
“gelmedin; son hayal de yanıp yanıp kül oldu
…………………………
Gelmedin; yıldırımlar düştü hülyalarıma
Nasıl kıydın be zâlim, musum rüyalarıma
Sana doğru her adım neden hep ölüm sunar
Seni her andığımda, renk solar, edsen yanar”
“Ölüm” mü dedi şair?
Abidin GÜNEYLİ’de, ölüme “bekle” diyen şairlerdendir çünkü. Yaşamaya sebepleri, ölmemeye mazeretleri vardır çünkü. “Ölüm kısa günde beni bekleme” der; yani “yakın günde/tez zamanda.”
“Ellerimde nasır daha duruyor
Gözlerimin yaşı yeni kuruyor
Neden hep Azrail beni soruyor
Boş bir zamanımda gelirim inan”
Ölüme boş zaman bulamayacağını o da bilmektedir aslında. Amacı Azrail’i başından savmaktır şimdilik. Söz verdiği iki bin yüz beş yılı kışında da diyeceği; “Yapacağım işlerim daha çok inan”dan başkası olmayacaktır şüphesiz.
Güneyli’nin “Sonbahara Çeyrek Var” sözü bir teselli mi, teslimiyet mi pek bilmesek de Bekir Oğuzbaşaran’ın, “ölüm işleri yüzüstü bırakış değil mi” tespiti yerindedir. Hayat dediğin, işleri yüzüstü bırakış anını beklemekten öte nedir ki zaten? Dünya durağında ölümü bekleyenleriz hepimiz. Tanpınar’ın dediği de bu;
“Beklersin köşende sessiz ve yorgun
Siyah atlarını son yolculuğun.”
(Üstten: Abidin
GÜNEYLİ, Kerim ÖZBEKLER, Ahmet CANBABA)
Abidin
GÜNEYLİ, Ölü Deniz’de, Mini Şiir Kitaplarını Tanıtırken
BASILI ESERLERİ:
1)
GÜNEYLİ, Abidin. “Kırk Bahar Geldi Geçti”, I Baskı, (ŞİİR), Zemin Matbaası,
Adana, Hakan Ofset, 1992, (II. Baskı 1993)
2)
GÜNEYLİ, Abidin.”Beş Bahar Daha
Geçti”, (ŞİİR), Gül
Dikeni Yayınları, Yayınları, Demircioğlu Matbacılık, Ankara 2005
7) G(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var”, (ŞİİR), 1994, Koliden
Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Camii şerif Mh. 5210
Sk. No:13/C , Mersin I. Baskı, 2006
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
1)
GÜNEYLİ, Abidin. “Kırk Bahar Geldi Geçti”, I Baskı, (ŞİİR), Zemin Matbaası,
Adana, Hakan Ofset, 1992, (II. Baskı 1993)
2)
GÜNEYLİ, Abidin.”Beş Bahar Daha
Geçti”, (ŞİİR), Gül
Dikeni Yayınları, Yayınları, Demircioğlu Matbacılık, Ankara 2005
7) G(GÜNEYLİ, Abidin. “Sonbahara Çeyrek Var”, (ŞİİR), 1994, Koliden
Yayıncılık ve Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Camii şerif Mh. 5210
Sk. No:13/C , Mersin I. Baskı, 2006
Antalya, Belediye Önünde,
Abidin GÜNEYLİ, Abdullah Çağrı ELGÜN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder