SÜLEYMAN DURDAĞ’IN SERGİSİ ve MÜZİK DİNLETİSİ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ.
FONOGRAFTAN RADYOYA... “1877’DEN
GÜNÜMÜZE
ASIRLIK SERÜVEN”
Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI HAKKINDA:
1952 yılında Sarıkamış’ta doğdu. İlk
orta ve lise tahsilini Kayseri’de tamamladı. 1977 yılında Ankara Devlet Mimarlık Mühendistlik
Akademisi’nden Makine Mühendisi olarak mezun oldu. Makine Mühendistleri Odası,
TTM Derneği, Sosyal Araştırmalar Vakfı Koleksiyoncular Derneği üyesidir.
Lambalı Radyo biriktirme hayranı olan
Süleyman DURDAĞ bu hayalini sonunda gerçekleştirir. Bundan başka koleksiyonunda
Gramofon, Fotoğraf, Pikap ve aksesuarları ve bunlarını anlatan kitapların
koleksiyonlarını yapar.
2003 yılından beri Koleksiyon Kulüp
ve Koleksiyoncular Derneği Yöneticisi olarak bir çok faaliyetlere katılmıştır.
TRT 2 Televizyonu’nda iki adet
“RADYO” konulu Televizyon Programı, iki
adet dergi yazısı ve konu ile ilgili olarak bir çok radyo konuşmaları
yapmıştır.
Süleyman DURDAĞ, Mesleği mühendistlik
ile ilgili alanda, serbest çalışarak hayatını devam ettirmektedir.
YAPTIĞI SERGİLER ve ETKİLERİ
“ADA
MÜHENDİSTLİK” Katkılarıyla Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sanatlar D Galerisinde gerçekleştirilen FONOGRAFTAN
RADYOYA... “1877’DEN GÜNÜMÜZE ASIRLIK
SERÜVEN” ile GRAMOFONDAN TAŞ (PLAK)
PİLAK DİNLETİSİni gerçekleştiren Sn. Süleyman DURDAĞ’ı bir defa daha
kutluyorum.
Kültür değerlerimiz, kültürümüzün yansıyan unsurları ve uzun yıllar
evlerimizde, iş yerlerimizde, kahvehanelerde kullanıldıktan sonra bir yenisi
çıktığı için onunla yer değiştiren nice
hatıralarımıza şahitlik eden ve çoğu kez genç yaşlı, başında sabahladığımız bu
teknoloji aleti radyoları haksız, vefasız ve sadakatsızca mahsenlere,
ardiyelere hatta çöplüklere ve hurdacılara terk ederiz. Süleyman DURDAĞ, bu attığımız lambalı
radyoları toplayarak onlardan bir koleksiyon oluşturmuş; ve bu oluşturduğu koleksiyonu da dünden bugünlere
taşıyarak bizlere sergileyip, bize dün ile bugünü mukayese fırsatı tanımış,
bizi mazideki o günlere götürerek hafızalarımızı tazeleme fırsatı vermiştir.
Bu sergide, yüz yıllık ses ve müzik üreterek, insanların his ve ruh
dünyalarına hitabeden cihazlar inceleniyor. Sergi, koleksiyoncunun ifadelerine
göre, konusunda, Türkiye’de ilk defa böyle bir sergi olma özelliği de taşıyor.
Sergide ve sergi katalogunda yazılanlar: “Akademik bir çalışmanın, ürünü
olma iddiasında değildir. Hataları ve eksikleriyle kabul edilip değerlendirilmelidir.”
deniliyor.
“Mutlaka
bu konuda daha donanımlı kişiler ve kurumlar vardır. Ben burada koleksiyonumu
tanıtmak ve ilgilenenlere sunmak,
sunarken de mümkün olduğunca tarihsel, kültürel, teknik katagorilere ayırmak
istedim.
Edison’un: “Konuşun
makine yapacağım.” dediği ve yaptığı fonografın icadı, zamanla dev bir müzik endüstrisinin doğmasına yol açmıştır.
Bazı kaynaklar, Edison’la aynı
yıllarda hem Amerika’da hem de dünyanın başka ülkelerinde aynı türden çalışmalar yapıldığını
kaydederler. Hatta yeni bir iddia da
Edison’dan on yedi yıl önce, Fransız Eduoard-Leo Scott de
Martinville’in dünyanın ilk kaydını yaptığını iddia etmektedir. Genel
kanaat ise hep Edison’un bu işleri
yapanın ilki oluğu olarak bilinmesidir.
Mühendist ve Koleksiyoncu Süleyman
DURDAĞ’a göre sırasıyla şu aletler ortaya çıkmıştır:
Fotografın icadı,
Silindir mum (plak) pilağa kayıt ve
çoğaltılması,
Gıramofonun(gramafon) icadı,
Disk pilağa kayıt ve çoğaltılması,
Fonograf-Gıramofon mücadelesi,
Lambalı radyonun icadı,
Ve diğerleri, (Teyp, 33.45’lik
pilaklar ve pikaplar)
Dijital Teknoloji, CD’ler, CD
çalarlar...
Kayıt
sütüdyoları, cihaz imalatları, bu alanda yüz yıl öncesinde bir kıyasıya tanıtım kampanyaları, “NİPPER”in
logo olarak seçilmesi ve tüm dünyada az bilinen cihaz,(Gıramofon) pilak markası
olması. Bu rekabeti kazanan Gıramofon (gramaofon) olmuş ve disk biçimli pilak,
insanlığın yüz yıl hayatını etkilemiştir.
Bu etkileşim, ticaret, eğlence,
eğitim, tanıtım, tasarım, reklam, siyasî puropaganda (propaganda), eldeki
bilgilerin paylaşımı, bilgilerin kayıt altına alınarak arşivlenmesi, bu
bilgilerin radyo yayınında kullanılması olarak yansımıştır.
Dünyada ve ülkemizde de çok nadir olmakla birlikte, hâlâ 33’lük pilaklar
basılıp satılabilmektedir. G. Markoni tarafından 1901 telsizin icadı,
hayatımıza kısa bir zaman sonra Radyo
olarak girmiş ve hâlâ insanlık hayatının
vazgeçilemez, önemli bir ögesi olarak kalmaya devam etmektedir.
Galenli radyodan başlayarak, Lambalı
radyoya kadar geçen zaman hayatımızın en zevkli ve renkli yılları arasında olsa
gerek..
Süleyman DURDAĞ’ın bu hobisini,
uğraşını, emeğini yani bir çok lambalı radyo, pilak, gıramofon ve bunların
parçaları ve eklerini çeşitli imkansızlıklara rağmen satın alıp, biriktirerek
koleksiyonuna dahil edip sergilemesini tebrik ediyorum.
Emeğe saygı ve takdir bakımlarından
kendisini kutluyorum. Bir çok zorluklara rağmen bu kadar alet, edevata yer
bulabilmek saklayıp koruyabilmesindeki mahareti ve zekasına hayranlığımı
belirtmek istiyorum.
Bu eserleri sergi salonuna kadar,
kırıp dökmeden getirebilmesindeki maddî külfeti halletmiş olmasındaki
mücadelesini kutluyorum.
Bu ölümsüz eserleri, sergi haline
dönüştürerek biz seyredenlerin, yüz yıllık bir geçmişle yüz yüze gelmemizi ve
dünle bugünü mukayese fırsatı verdiği için, teşekkür ediyorum.
Bu çok çok özel koleksiyonu, Türk
insanlarıyla paylaşmasındaki alçak gönüllüğü için de şükranlarımı ve
minnettarlığımı belirtiyor; başarılarınızın devamını diliyorum. Siz ve sizin
gibiler iyi ki varsınız diyorum.
KAYNAKLAR:
1)Fonograf’tan Radyoya... “ 1877’den
Günümüze Asırlık Serüven” Ses Reklam İletişim Hizmetleri. 16.05.2008
2) Gıramofondan Taş Pilak Dinletisi 19
Mayıs 2008
3) Sanatçının Abdullah Çağrı ELGÜN’e
Anlattıkları 8.05.2008,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder