ÖZKAN HÜSEYİN
ŞAFAK SAHİPLİ’NİN; ÖZKAN HÜSEYİN HAKKINDA YAZDIĞI
“ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜYEN ADAM”
Abdullah Çağrı ELGÜN
PROF.
DR. (HC) ÖZKAN HÜSEYIN’IN HAYATI:Özkan Hüseyin Sarıcalı
1947
yılında Batı Trakya'nın Rodop (Gümülcine) vilayetinin Kargılı Sarıca Köyünde
dünyaya geldi. Orta halli rençper bir ailenin beş çocuğundan en küçüğüdür.
İlkokulu burada okudu. 1969’da askerliğini tamamladı.
O
dönemdeki siyasîlerin uyguladığı politikalar sebebiyle, Yunanlıların Batı
Trakya Türklüğüne olan baskıları, gün geçtiçe artıyordu… 1972 yılında
Yunanlıların o dönemde Türk azınlığına uyguladığı baskılar çok rahatsız
ediciydi. Bu sebeple Özkan Hüseyin, Batı Trakya Türkleri’nin haklarını
Almanya’da daha rahat ve daha iyi savunup müdafâ edebileceğini düşünmüştü!..
Özkan
Hüseyin de Batı Trakya Türkleri’nin her ferdi gibi vatanını müdafânın ve Yunanistan tarafından ellerinden alınan
haklarını, yeniden elde etmenin peşindeydi…
O
yıllarda Almanya’ya işçi göcü vardı!.. Yunanlıların baskısı karşısında Batı
Tarakya Türklüğü çok tedirgindi. Özkan Hüseyin de bu tedirginlik ve baskılar sebebiyle
eşini ve bir (1) yaşındaki çocuğunu, babasının yanında bırakarak köyünü terk
ederek Almanya’ya gitti. Almanya’da Batı Trakya’nın haklı davasını daha iyi
müdafa edeceğini düşünüyordu…
1972
yılında Almanya’nın Münih kentindeki MAN Fabrikası’nda çalışmaya başladı. MAN
Yetkilileri ile iyi ilişkiler kuran Özkan Hüseyin, MAN Firması Yetkililerinden,
din kardeşlerinin topluca ibadet edebilecekleri bir Mescit temin etti. (1973)
Bundan
sonraki yılları Avrupa ülkeleri ve Almanya’nın Münih, Bavyera şehirlerinde çalışmaya başladı. Orada
örgütlenerek, dernekler kurdu. Yunanistan’daki Türkler’in haklarını savunmak
için uluslararsı alanda büyük bir mücadele başlattı.
Çavuşoğulları
sülalesinden olan Özkan Hüseyin, evli ve iki oğlan babası olup bunlardan da beş
torun sahibi olarak, hayatını bir “Seyyah” olarak devam ettirmektedir!..
KÜLTÜR, SOSYAL ÇALIŞMA ve DERNEK FAALİYETLERİ:
Yunanistan,
Batı Tarkya’dan, Almanya’ya geldiği günden itibaren, Almanya’nın Münih kentinde
bulunan, Türk Kültür Dernekleri faaliyetlerine, iştirak etti. Burada Folklor ve
Musiki Grupları oluşturdu. Kültür Gecelerine katıldı.
Bavyera
Türk Sanat ve Kültür Derneği’nin idare ve kültürel çalışmalarında görev aldı.
Batı Trakya Türkleri Kurultayı ile Türk Dünyası Kurultayları’na delege olarak
katıldı.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin 75. Yılı Kutlamalarına, Romanya, Köstence’de yapılan II. Balkanlar
ve Avrupa Türk Edebiyatları Toplantısı’na KIBATEK (Kıbrıs Balkanlar Avrasya
Türk Edebiyatları Kurumu) davetli olarak katıldı.
Batı
Trakya Türkleri’ni “Tek Dernek” çatısı altında birleştirme yönünde büyük gayret
gösterdi.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Doğumunun 100. Yılı
Hürmetine, 22 Mart 1981’de Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği’nin
kurulmasında rol aldı.
Batı
Trakya Türkleri Dernekleri Federasyonu’nu temsilen Dr. Sadık Ahmet'in
Yunanistan, Selanik'teki Mahkemesine arkadaşlarıyla birlikte “Gözlemci” olarak
katıldı. Bu arada “Yabancı Gözlemciler” ile Batı Trakya’yı dolaştı.
Çeşitli
Avrupa şehirlerinde düzenlenen Açık Oturum ve Konferanslara katılarak, Batı
Trakya Türklüğünün, haklı davasını anlattı. Yine bu konularla ilgili muhtelif
gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Hemşerilerini bilgilendirmek için dernek
lokaline bazı konuşmacılar davet ederek, çeşitli sohbet toplantıları düzenledi.
Özkan
Hüseyin, kurucusu olduğu Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği’nde, altı
(6) yıl Genel Sekreterlik, bir (1) yıl Din İşleri Sorumluluğu, bir (1) yıl
Denetim Kurulu Başkanlığı yirmi (20) yıl da Genel Başkanlık görevinde bulundu…
2008 yılında kendi isteğiyle başkanlığa veda etti. 8 Haziran 2008 tarihinde yapılan Derneğin Genel Kurulunda “Yeniden Yapılanma Komitesini” oluşturdu. Derneği bu komiteye teslim etti. Yapılan Genel Kurulda, kendisine Onursal Başkanlık görevi verildi. Aynı zamanda da Yeniden Yapılanma Komitesi yeni bir seçim yapılıncaya kadar da kendisine, “Yeniden Yapılanma Komitesine Başkanlık” yapma görev ve yetkisi verdi.
Kurucusu bulunduğu dernekte hiç aralıksız yirmi sekiz (28) sene görev yaptı. Yine kurucusu bulunduğu: Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nda 1988 yılından 2002 yılına kadar hiç aralıksız on dört (14) sene görev yaptı.
Ayrıca
kurucusu bulunduğu, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nda üç (3) dönem Başkan
Yardımcılığı, üç (3) dönem Genel Sekreterlik, bir (1) yıl Yönetim Kurulu
Üyeliği, bir (1) dönen Teşkilat Kolları Başkanlığı, beş (5) dönem de
Sosyokültür Kolları Başkanlığı görevini sürdürdü.
Özkan
Hüseyin, Batı Trakya Türkleri, Balkan Türkleri ve Türk Dünyası için büyük
çabalar harcayarak özellikle Almanya ve bütün Avrupa’da Türk ve Türklük için
kalıcı birçok hizmetlerde bulundu. Orada SARICALI lakabıyla ün saldı!..
5
Ekim 2002 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul'da, Kültür ve Eğitim Kolları
Başkanlık görevine seçildi ve bu görevi layıkıyla yerine getirdi…
Özkan
Hüseyin, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Batı Avrupa Programında
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmayanlara tanınan, haklardan istifade ederek,
Almanya’da Açık İlköğretim Okuluna kaydını yaptırarak, öğrenimine devam etti ve
Almanya’dan sekiz (8) yıllık “İlköğretim Diploması” aldı.
Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Lisesinde tahsiline devam eden Özkan Hüseyin, Ocak
2016 tarihinde Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Lisesi’nden de mezun olarak
“Lise Diploması” almaya hak kazandı...
“Osmanlıca
Okuma ve Yazma Eğitimi”, “Çini Kursu”, “Kriz Yönetimi”, “Sosyal Medya” gibi
konularda “Uzmanlık Eğitimi” aldı. Burada Uluslararası geçerliliği olan
sertifikaların da sahip oldu.
Dr.
Özkan Hüseyin, Academy Education & Consultancy (AEC) ve KARİYER.NET
Firmaları’nın iş birliği ile gerçekleştirilen “Kariyerini Kampüste Netleştir
Programı” çerçevesinde seminerlere katıldı. “Bireysel Kariyer Planlaması”,
“Mülakat Teknikleri Eğitimi”, “Uygulamalı CV Hazırlama Eğitimi”, “Olmaz Böyle
Mülâkat (Tiyatro – Uygulama)”, “Beden Dili ve İletişim”, “Sorunlara Çözüm
Önerileri”, “Diksiyon ve İletişim”, “İşaret Dili Eğitimi”, “Yaşam Koçluğu
Eğitim”,.. gibi eğitimlerini de başarılarla tamamladı. Alınan gerekli kurslar
sonucunda, Uluslararası Geçerliliği Bulunan, IBPDA ve AEC Onaylı,
Sertifikaların sahibi oldu..
Dr.
Özkan Hüseyin, bunlardan başka kendini geliştirmek ve toplum karşısında bir
adım daha önde olabilmek maksadıyla başka eğitimler de aldı:
Liderlik
Okulunun: “Sertifika ve Uzmanlık Eğitimleri Programları” dahilinde, Ankara Gazi
Üniversitesi İktisadi ve idarî Bilimler Fakültesi 100. Yıl Salonunda yapılan
kurslarda da başarı sağlayarak “Liderlik ve Takım Çalışması”, “Proje Yönetimi”,
Eğitim Sertifikalarının da sahibi olmuştur.
ALDIĞI UNVAN, BELGE ve ÖDÜLLER:
Kurduğu
Uluslararası Araştırma Merkezi (BATTAM) ve “BATTAM Kültür Hizmetleri” olarak
yayınladığı bilimsel kitaplarla: Türk, Türklük ve Türkoloji Bilimine önemli
katkılar yaptı. “Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi”
tarihinde ilk kez üç gerçekleştirdiği hizmetlerine karşılık olarak Özkan
Hüseyin’e Azerbaycan Hükumetine Bağlı Bilim Kuruluşu: VEKTÖR Beynelhalg Elm
Merkezi (International Scientific Center) tarafından:
1. “FAHRİ DOKTORA” Belgesi ve Payesi
vererek, onurlandırıldı.
Azerbaycan'ın
Uluslararası Saygın Bilim Kuruluşunun Beratı 22 Mayıs 2007 günü Gence Devlet
Üniversitesi’nde düzenlenen özel bir törende: Azerbaycanlı Bilim Adamları ve
Öğrenciler huzurunda VEKTÖR Başkanı Prof. Dr. Elçin İSKENDERZADE’nin eliyle
Özkan Hüseyin’e “FAHRİ DOKTORA” Belgesi ve Unvanı takdim edildi.
“FAHRİ
PROFESÖRLÜK.” Unvanı ve Belgesi verilerek onurlandı.
“YUNANİSTAN TEMSİLCİSİ” görevi de verildi…
“ORDEN” ile ödüllendirilmiştir!..
“ULUSLARARASI
ALTIN YILDIZ MADALYASI” ile ödüllendirildi.
“TÜRK
DÜNYASI FAHRİ KÜLTÜR ADAMI” ödülü de takdim edildi.
“AVRUPA
ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ”, (ORDEN) takdim edildi.
ÖZKAN
HÜSEYİN’İN DOĞUP BÜYÜDÜĞÜ VATANI
BATI TRAKYA İÇİN VERDİĞİ MÜCADELE:
AGİK'e
Batı Trakya Türkleri’nin adını “Yunanistan'daki
‘Türk’ Azınlığı" olarak
yazdırıp kabul ettiren ilk, cesur ve efsane bir isimdir.
Avrupa
Güvenlik İş Birliği Teşkilatı (AGİK-AGİT) Kapılarını aralayıp 1992 yılında Batı
Trakya Türkleri'nin problemlerini AGİK'e taşıyan ve orada konuşan ilk Batı
Trakya Türk’üdür!..
Özkan
Hüseyin: Avrupa Parlementosu önünde Yunanistan Başbakanı Kontantinos
MİÇOTAKİS’i: “SAYIN BAŞBAKANIMIZ, KONTANDİNOS MİÇOTAKİS! BATI TARAKYA
TÜRKLERİ’NİN YASAL ve ANAYASAL HAKLARINI NE ZAMAN VERECEKSINIZ?..” yazılı pankartla karşılamış, sorusunu
sormuştur?.. Bu girişimden bir müddet sonra Batı Tarakya Türkleri’ne yapılan
kısıtlamalar kaldırılmıştır!..
Özkan
Hüseyin’in daha önceden de tanıdığı “Avrupa Federatif Halklar Topluluğu” (FUEV),
Dr. Yvo Pieters’in de girişim ve katkılarıyla Batı Trakya Türk Dernekleri
Federasyonu’na da bu konferansa davet edilme hakkı kazandırmıştır!..
Bu
konferans, Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu Yönetim Kurulunda gündeme
getirilmişti. Yönetim Kurulu, Özkan Hüseyin ve diğer iki (2) arkadaşıyla
beraber bu konferansa katılma ve Batı Trakya Türkleri’nin haklarını savunması
yetkisi verilmişti.
Daha
önceleri Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif, Yunanistan'da 5 Kasım 1989
tarihinde yapılacak olan Genel Seçimlerde, propaganda esnasında: “Türk”
kelimesi kullandıkları için Yunan Mahkemelerince, tutuklanarak hapse
atılmışlardı!..
25
Ocak 1989 tarihinde Gümülcine Bidayet Mahkemesinde “Güven Listesi” adaylarından
Doktor Sadık Ahmet ile İbrahim Şerif yargılandılar. Bu iddia ve yargılama
sonucunda sanıklara: on sekizer (18) ay hapis ve üçer (3) yıl da “Siyasi
Haklardan Mahrumiyet Cezası” verilmişti. Sanıkların, karara karşı temyiz edilme
hakkı olmakla beraber, bu temyiz davası görüşülünceye kadar, hapsedilmelerine
hüküm verildiği için Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in Millet Vekili Adayı
olma hakları ellerinden alınmış oluyordu… Bu ince bir ayardı!..
İstinaf
Mahkemesi, Güney Yunanistan da Patra kenti Bidayet Mahkemesinde 30 Mart 1989
tarihinde dava görüşülmeye başlandı… Doktor Sadık Ahmet’in on beş (15) ay,
İbrahim Şerif’e ise on (10) ay verilmiş olan Mahkûmiyet Cezaları paraya
çevrildi…
Özkan
Hüseyin ve üç arkadaşı da aynı tarihte Danimarka'nın Başkenti Kopenak‘ta
Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Toplantısı’na katılmışlardı. Komite
Başkanı “Prof. Crhristian Erik Siesby” “Yunanistan Başbakanı Konstandinos
Miçotakis’e” 29 Mart 1990 tarihinde Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in
haksız yere hapsedildiklerini gerekçe gösterilerek, serbest bırakılmaları için
komite adına bir mektup göndermişti.
Mektuba:
Başbakan Konstandinos Miçotakis’ten, 1 Nisan 1990 tarihinde cevap gelmiş ve
Mektubun cevabında: “İnsan Hakları İzleme Komitesi Başkanı: “Prof. Crhristian
Erik Siesby” ye: “Doktor Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif’in serbest
bırakıldıkları” belirtilmişti!..
Dr.
Sadık Ahmet, 8 Nisan 1990 tarihinde Batı Trakya (Rodop) Milletvekili, Ahmet
Faikoğlu da İskeçe’den Bağımsız Milletvekili olarak Yunan Meclisine girmeyi
başarabilmişlerdi… Bu olay da Batı Trakya Türkleri’nin tarihinde bir, “ilk”
olarak yaşanmıştı.
O
günlerde, Özkan Hüseyin de bu soruşturma ve kısıtlamalardan boş
bırakılmıyordu!.. Hakkında şikâyet üzerine şikayetler ve mahkeme üstüne
mahkemeler ile meşgul edilerek Batı Trakya Türklüğünün Avrupa İnsan Hakları
Konseyi’nde konuşması istenmiyor; Batı Trakya Türklüğüne, sözcülük yapması
engellemeğe çalışılıyordu!..
Çok
çok dikkat çekici ve düşündürücüdür ki Özkan Hüseyin’in “Yunanistan, Patra”
’daki Mahkemesi ile “Danimarka Kopenak”’taki her iki görev ve toplantıları da
aynı tarihte tekabül ettirilerek çakıştırılmıştı!.. Bunun bir tesadüf olacağını
var saymak, olayları akıl, mantık ve vicdan süzgecinden geçirenler için hiç de
mümkün gözükmemektedir!..
Prof.
Dr. (HC) Özkan Hüseyin’in bu mücadeledeki, girişimleri, önüne serilen
kısıtlamalar ve bunların üstesinden nasıl bir kurnazlık, kıvrak bir zekâ,
konulara vakıflık, hazır cevaplılık, akıl, mantık kullanma … gibi hünerlerine
bakılıp, ciddî mânâda ele alınınca, “Uluslararası İlişkiler” ve “Siyasal
Bilgiler Fakülteleri”nde ders ve tez konusu olabileceği görülmektedir…
“Doktor
Sadık Ahmet ve İbrahim Şerif hapisten nasıl serbest bırakıldı? Bütün
engellemelere rağmen, nasıl Bağımsız Millet Vekili seçilebildiler?..
Bir
Devrin Şahidi olanlar arasında bulunan Özkan Hüseyin’in “Türkün Sesi ve Sözü”
adlı 490 sayfalık kitabında, devrin en önde gelen saygın insanları Özkan’dan
yeterince bahsetmektedir!.. Özkan Hüseyin’in: “Dürüstlüğünü, çalışkanlığını, kahramanlığını,
sözüne sadakati, mert, yiğit ve kelle koltukta gezen, nasıl bir vatan
sevdalısı, Türk aslanı” olduğunun anlatıldığı, destanlar, şiirler, besteler,
makaleler ve methiyelerin yazılmış olduğu dikkat çeker!.. Kısaca bu adamın özü ve sözü bir ve
doğrudur!..
“Bizim Finlandiya Helsinki AGİK toplantısına
katılmamızın engellenmesi mümkün değildi! AGİK’e katılmamız için, bize bu
görevi, (Batı Trakya Türkleri’ni temsil yetkisini), Almanya’daki Batı Trakya
Türk Dernekleri Federasyonu’nda, Federasyon toplantısına katılarak karar alan
Dernek Başkanları vermişti. Bu sebeple, bu işin hiçbir şekilde bahanesi ve
aşağısı ve yukarısı yoktu!...
Oraya,
muhakkak gidilecekti. Gitmemekle, Batı Trakya Türklüğüne en büyük ihaneti etmiş
olurduk! “Ne pahasına olursa olsun, Batı Trakya Türkleri’nin haklarının
savunulması için, oraya gitmek, orada konuşmak ve Batı Trakya Türk’ünün
yaşadığı mağduriyetleri anlatmak bizim için bir vatan borcuydu!.. Buna
mecburduk!.. Ne üzücü ki bizim oraya gitmemiz ve orada konuşma yapmamız kurum
ve en yetkili ağızlar tarafından asla unutulmaması gerekli bir tavır ve
davranışla engelleniyordu!..
Böylesi önemli bir toplantıda Batı Trakya Türklüğünü anlatmak, onların haklarını istemek ve savunmak, uluslararası alanda ilk kez yapılıyordu!.. Bu ilk girişim başarılı oldu. Bazıları bizleri tenkit, bazıları da tebrik ederken, bazıları da Ankara’ya özel davet çıkardılar; ama Ankara’ya çıkartılan bu davete, icabet etmedim!..”
İşte Özkan Hüseyin böyle bir davayı adamıydı… Omuzlarında büyük bir mesuliyet, sırtında ağır bir yük vardı!.. Dönemin siyasetçileri idrakten yoksun olarak Yunan delegelerinin yanında, belki de onlarla anlaşmış olarak, Özkan’ın konferansta konuşmasını ve Batı Trakya Türklüğünün hakkını savunmasını, engellemeye çalışıyordu!..
Çile ve mücadelelerle dolu hayatı, ileride de söyleyeceğimiz gibi çetin, taş ve çakıl yığınlarıyla dolu ve hedefleri Cudi, Erciyes ve Ağrı Dağı kadar zorlu ve ulaşılamayacak kadar yüksektir!..
KİMLER,
ÖLÜMÜN ÜSTÜNE YÜRÜR ve ÖLÜMSÜZ OLURLAR?
Tarihte
bunun örnekleri çoktur: Kürşat, Bilge Kağan, Kültiğin Kağanlar ve Vezirleri
Toyukuk (725-734) yani 7.y.y. bugün 21.y.y. 14.yüz yıl sonra bile, bugün
yaşıyormuş gibi hatırlanmalarının sebebi nedir? Atatürk ise ölümünden yüz (100)
yıl sonra bile kabrinin başına bugün yüz binlerce kişiyi topluyor. Yani, hâlâ
dipdiri ve dimdik ayaktalar!..
Bu
liderlerin sarsılmaz inançları, dirençli duruşları, ortaya koyduğu kimliği,
şahsiyeti, tavrı, gösterdiği cesaret, yüreklilik ve başardığı işlerle, daha hayatta
iken halkının gönlüne taht kurmuşlar. Halkıyla ağlamış, halkıyla gülmüş ve
halkıyla bütünleşmiş kahramanlardır; ancak bu bunun gibiler ölümün üstüne
yürüyebilir ve ölümsüz olabilirler… İşte, ÖZKAN HÜSEYİN de bunlardan biri
olarak “Ölümün Üstüne Yürüyen” adandır!..
AHMET YESEVÎ, Hacı Bektaşî Veli, Yunus, Mevlânâ niçin hiç unutulup yitmiyor, kaybolmuyorlar? Hangi görevi taşımış, eziyeti çekmiş ve inancın yükünü sırtlamışlardır? Bu kahramanlar: Bu kutsal ve meşakkatli görevi bütün acı ve ıstıraplarına, eziyetlerine, yaralanma, suikastlarla öldürülme pahasına, bile bile ölümü göze alıp, gözünü kırpmadan ölümün üstüne atlama yüreklilik ve cesaretini göstererek, ideali uğrunda ölümü hiçe sayarak ölümsüzleşirler… Bu ise zor bir görev ve karardır. İşte bu cesaret ve yüreklilikleri onların ölümü hiçe sayan ve hayata kıymet vermeden ölümün üstüne yürüyerek ölümsüzleşmelerindendir!..
Bu
kahramanlar, adlarını ebedî taşlara yazdırır ve kendilerinden yüz yıllarca
sonra bile övünç, gurur, kıvanç ve iftiharla kendilerinden söz ettirirler…
Onlar ölebilirler; fakat arkada bıraktıkları örnek olmuş hayatları: Hareket ve
tavırlarıyla, yürüdüğü yollarda bıraktığı izlerle, efsanevileşirler. Erişilmez
büyüklükleri, efsanevî hayatları, kendileri gibi arkada bıraktıkları genç,
cesur, yürekli, mücadeleci ve gelecek nesillerle, her daim hatırlanmağa
yaşamağa devam ederler…
Velhasıl:
“Bir ölür, bin dirilirler!..” Bu yüce,
mübarek ve ulvî, kahramanları, olağandışı mücadeleci insanları halk, kalbine
öylesine gömer ve ona öyle bir taht ve taç giydirir ki yüz yıllar sonra bile,
bu taç ve tahtta, kendisini kat kat geçen, fedakârlık, başarı ve hizmette çok
çok geride bırakanlar dahi onların, halk tarafından giydirilmiş taht ve tacını
elinden alamazlar!.. İnsanların gönlüne kurduğu tahtından indiremezler... Bu
kahramanlar sadece kendi milleti tarafından değil, başka milletlerin halkları,
başka milletlerin fertleri tarafından da sevilir, takdir edilir ve her daim
hatırlanıp gönüllerde yaşatılırlar…
Onların
heykelleri ülkelerinin caddelerini sokaklarını, parklarını, meclislerini, resmî
ve gayri resmi binalarını, üniversitelerini, müzelerini, kütüphanelerini süsler.
Adı ile hayat hikâyesiyle gelecek nesillere ilham olur, daha nice yüz yıllar
boyunca da ilham kaynağı olmaya ve ilham vermeye devam ederler!..
Böylesi
kahramanlar, milleti tarafından sevilir, sayılır, hürmet bulur. Her vakit saygı
bulur, saygı görür ve hiçbir vakit ne unutulur ne unutturulabilir ne son bulur
ne de tükenirler!.. İşte Özkan Hüseyin de bunlar gibi yaptıkları ve
bıraktıkları eserlerle, izleri, halkının ve diğer milletlerin halklarının
gönüllerine altın harflerle kazılmış olduğundan, ölümsüzlüğün sırrına erecekler
yolunda ilerlemeğe devam etmektedir!..
ALİ ŞİR NEVÂÎ: Bütün eserlerinde 1 milyon 328 bin kelime kullanmıştır!.. Türkçenin ses bayrağıdır. Bunlardan sadece 26 bini tekrarlanmayan kelimelerdir. “Divanımı Çin’den Tebriz’e kadar göndererek Türkçe’nin ses bayrağını dalgalandırmak suretiyle, 150’ye yakın ülkeyi, sadece Divan’ımı göndermekle fethettim!” der…
Bu
isimler, binlerce yıl önce ölüp gittikleri halde, hâlâ canlı ve dipdiri olarak
hatırlanmaya devam etmektedirler?..
İradeleri sağlam, zekâları keskindir. Devvâsa; hayalleri olan, ufukları
geniş insanlardır. Yıllar öncesini, gelmeden önce görebilenlerdir. Bunlar,
vatanı ve milleti uğrunda her daim kelle koltukta; çoluk çocuk, aile ve
efratları aleyhinde olan düşmanları tarafından, her daim tehlike altında
olsalar da gözü kara, serden geçti, kelle koltukta, yürekli, cesur
kahramanlardır.
Bunlar
dirençleri ve dik duruşlarıyla, söyledikleri sözleriyle bizleri cezbetmeye
devam ediyorlar… Özkan Hüseyin de yaşadığımız bu çağda ve gelecekte bizi kendi
cazibesine kaptıran, gittiği yollardaki bıraktığı izlerle, kendini takip
ettiren, gelecekte de ettirecek olan ender şahsiyet olmaya ve ender şahsiyet
kalmaya devam edenlerdendir.
Oğuz
Han, Cengiz Han, Timur Han, Alparslan, Süleyman Şah, Osman, Yıldırım, Yavuz,
Fatih, Kanunî… Osman Batur, İsa Yusuf Alptekin, Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU,
Dr. Sadık Ahmet, Rauf DENKTAŞ, Özkan Hüseyin…
Halide
Edip Adıvar (Halide Onbaşı), Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Fatma Seher ERDEM
(Kara Fatma), Halime Çavuş, Hafız Selman İzbeli, Gördesli Mahbule, Çete Emir
Ayşe, Tayyar Rahmiye ,…
ÇOCUK
KAHRAMANLARDAN:
Fındıkoğlu
İbrahim, Sait Yalçın, Kısakürekzâde Şahap, Etlioğlu Ahmet Duran, Bombacı Ahmet,
Şekerci Ökkeş, Cuhadar Ali, … çocuk olmalarına rağmen vatanları uğrunda
canlarını feda etmekten çekinmediler… Vatanlarını müdafâ edip savunmak için
“Kurtuluş Savaşı” na katılarak Gelibolu, Kanlı Sırt, Kanlı Dere, Çanakkale,
Tınaztepe, Koca Tepe, Conk Bayırı, … yerlerde şehitlerin kanları oluk oluk akıp
dereleri doldururken, korkmadan tam bir ercesine ileri atıldılar. Tepeden yağan
bombalar, mermi şimşekleri, ortalığı toz ve dumana katarak düşen güller onları
korkutamadı. Yağmur gibi başlarına inen kaya parçalarından, mermi ve
süngülerden çekinmeden Şehit ve Gazi olmak için cephelere koştular…
Mareşal Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Mehmet Âkif; Ali Rıza Paşa, Salih Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Rafet Bale Mustafa kemal Atatürk ve diğer cesur, yürekli ve kahraman arkadaşları ise cephelerde düşmanla yüz yüzedir... Bu kahramanlar sadece bizim ülkemiz için değil başka devlet ve başka ülkeler için de insana ve insanlığa örnek teşkil ettiği ve örnek alınacak işler başardıkları, mazlum, masum ve esir milletlere de ufuk açtılar. Bu kahramanların hedefi: “İnsan, insanlık, hak, hukuk, adalet, hürriyet” olduğu, vatanlarını müdafaada korkusuz davrandıkları için bu milletlerin de şehirlerini ülkelerini resim, heykel, söz ve davranışlarıyla süslemeğe devam ederek unutulmasına engel olurlar… Başka başka yüzlerce ülkenin meydanları, caddeleri, sokakları, parklarını, bunların isimleri süsler, heykelleri aydınlatır, fotoğrafları can vermeye devam ederler.
İşte
Özkan Hüseyin de bunlardan biri olma yolunda azimle yürümektedir.
Bunlar
kimi zaman dinî liderler, vatana ve milletine kendisini adayan idealist
insanlardır. Bunlar, kimi ilim adamları kimi zaman sanatçılar, kimi zaman da
devlet kuran baş komutanlardır… Hayatını
insanlığa, vatanına, milletine, milletinin hür ve bağımsızlığına adamış
mücadeleci önderlerdir. Halk tarafından sevilmiş, saygı görmüş ve halkının
gönlünde taht kurmuşlardır!..
Batı
Trakya Türk’ü de varlığını, ataları Bilge ve Kültiğin Kağanlar gibi Özkan
Hüseyin’in gece uyumayan, gündüz oturmayan, ölesiye bitesiye milleti, vatanı ve
Batı Trakya Türklüğü için çalışan, yılmaz, sarsılmaz, inançlı, gayreti ve
büyük, dev, devvâsa tanıtımlarına borçludur!..
Özkan
Hüseyin, Batı Trakya Türk’ünün sesini, dünya kamuoyuna duyurdu. Özkan
Hüseyin’in kurduğu derneklerin birleşerek, federasyon oluşturduğu bu yapıyla
dev kültür ve şiir etkinlikleri, devasa festivaller, fuarlar; koca tanıtımlar,
kocaman kampanyaları, açık oturum ve konferanslara kapı açtı. Akabinde
çıkartılan görsel ve basılı eserler, video konuşmaları, televizyon
programlarıyla etrafını gümbür gümbür salladı, sarstı ve fırtınalar estirdi.
Bora ve kasırgalarla her yere yayıldı… Bu hareket ve faaliyetlerle Özkan
Hüseyin, Batı Trakya Bayrağını gökyüzünde dalgalandırdı. Batı Trakya’nın sesini
dünya kamuoyuna duyurdu. Bu etkinlikler ve tanıtımlar ile yetkililerle birebir
görüşmeler Özkan Hüseyin’in önderliğinde Batı Trakya çok büyük kazanımlar elde
etti. Özkan Hüseyin olmasaydı belki de Batı Trakya Türk’ü, bir köşede bütün
haklardan mahrum, kısıtlanmış, ezik bir şekilde kalmağa devam edecekti.
Özkan
Hüseyin, Batı Trakya Türkü’nü içine düştüğü bu bataklıktan kurtardı. Onların
ellerinden tutup, içinde yaşadıkları durumlarını, açığa ve herkesin gözlerinin
önüne getirip serdi!.. Onları, Dünya Kamı Oyunun da temaşasına sundu!..
Avrupa’nın ve dünyanın gözlerinin önünde cereyan eden hadiseleri bilmelerini,
görmelerini ve azınlık haklarının Batı Trakya Türklerine verilmesini
sağladı. Özkan Hüseyin olmasaydı belki
de Batı Trakya Türk’ü unutulup gidecekti.
Batı
Trakya, Türkiye, Türkistan veya dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Türk toprağının
hür bağrından gür bir tohum gibi çıkan evladı Özkan Hüseyin ile ne kadar
övünse, iftihar etse azdır!..
Özkan
Hüseyin: Bir can dost, sırdaş, mert arkadaş; sadakat ve vefayı kendisine şiar
edinmiş bir kardeş, hepsinden daha da önemlisi Türk ve Türklüğe sevdalı serden
geçmiş gözü kara, cesaret ve atılganlığı kendisine ilke edinmiş bir dava adamı,
korkusuz ve göğsü imanlı bir kahramandır. Öncelikle Batı Trakyalılar olmak
üzere. Hak hukuk, adalet, hürriyet; vatan, bayrak; Türk ve Türklük sevdalıları,
Özkan Hüseyin’i her daim hatırlayacaklardır. Bu, kelle koltukta, korkusuzca
mücadele veren, kalbur yürekli “ölümün üstüne yürüyen” millet serdarı, Akıncı
Beyini, asla ve asla unutmayacak ve unutturmayacaklardır.
ÖZKAN HÜSEYİN’İN İÇİNDE YER ALDIĞI veya KURDUĞU DERNEK, FEDERASYON ve KURULUŞLAR:
Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi (BATTAM)Özkan
Hüseyin: Gümilcine’den Yunanistan’ın artan baskılarından kaçmak için Almanya’ya
geldiği günlerde, Almanya’nın Münih Westend‘de BATTAM derneğini kurarak
harekete geçiyor.
Eski
bir fırını güzel bir Cami’ye çeviriyor. Almanlar’ın bir müddet sonra bu Camii
yıktırmaları üzerine, yıkılan yerin çok çok yakınlarında, Batı Trakya Türklüğü
Liderlerinden Dr. Sadık Ahmet’in adını taşıyan Camii’nin açılışını yapıyor.
Folklor Ekibi, Spor Kulübü, Bavyera Batı Trakya Türkleri Aile Birliği (BTAB)
kuruyor. Arkasından da:
Batı
Trakya Türk Evi (BTTE)
İlim
ve İletişim Merkezi (İLMER);
Bilim
ve Bilgisayar Merkezi (BİLMER);
Kütüphane,
Kültür ve Gençlik Merkezi (KÜGMER)
Avrupa
Batı Trakya Türk Federasyonu Kurucu Üyesi
Avrupa
Batı Trakya Türk Federasyonu Genel Sekreteri
Bavyera
Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Genel Başkanı
“BATTAM”
Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi Başkanı
BEBTTAB
Kurucu Üyesi
ABTTF
Kurucu Üyesi
Birdenbire çoğalan Türk Derneklerini bir araya getirip birleştirerek, Batı Trakya Türk Dernekler Federasyonu (BATTAM)’ı kuruyor. Bu arada “Teşkilat ve İdarecilik” üzerine yazdığı kitapla Batı Trakya Türk Gençliği ve Halkını eğiterek, kendi aktivitesi ile faaliyete geçirdiği Dernek ve kuruluşlarda yetiştirdiği gençleri görevlendirerek teşkilatlandırıyor. Birçok Kültür ve Şiir Festivallerinde ve Uluslararası Konferanslarda (Avrupa Konseyi), Avrupa Parlamentosu, Kopenhag İnsan Hakları Konseyi, Helsinki AGİK Toplantıları gibi toplantılara konuşmacı olarak davet ediliyor. Buralarda Batı Trakya Türk Halkını basında yayında ve Festivallerde tanıtarak azınlık haklarını savunuyor.
Bir
zamanlar atalarının dünyanın 3/3’nün yüzde seksen (80) toprağına, 3/3’nün yüzde
doksan (90) nüfusuna hükmetmiş, “Dünya bir hükümdara dar!..” dediği
topraklarından, küçüle küçüle küçücük bir kara parçasına sıkışıp kalan
halkının, çile ve ıstıraplı hayatları karşısında, içi yanıyor. Onları yeniden
uyandırmak Türk, adıyla yeniden bir ve beraber yapmak için ömrünü seferber
ediyor.
Türk,
Türkistan, Birleşik Türkiye, Kızılelma, Ötüken, Moğolistan Bilge Kağan Abideleri,
Orhun ve Selenga’nın suladığı, yiğitlerin yay gerip ok attığı bütün
topraklarının ve Türk Yurtlarının özlemiyle yanıp tutuşuyor.
Balkanlar,
Çin, Hint, Afganistan, Pakistan, Türkistan, Ortadoğu, Balkanlar…ve burada
yaşayan, per perişan kardeşleri Türkler, Özkan Hüseyin’in beynini kemiriyor.
Geri kalmış Müslüman Türk Yurtlarını ayağa kaldırarak, teşkilatlandırmak ve
çağdaş ileri medeniyetler seviyesine yeniden çıkarmak için kolları sıvıyor.
BÜTÜN TÜRKLÜĞÜ, TEK BİR MİLLET OLARAK BİRLEŞTİRMEK ONUN EN BÜYÜK HAYALDİR!..
Bunun için ömrünün yarım asrının geçtiği Avrupa’da işe başlıyor ve çok büyük
başarılar sağlıyor…
Özkan
Hüseyin’in, bu kadar gayret ve çabadan sonra Türk Dünyası bir çatı altında
birleşmeden ölürse, Vatan Şairi Namık Kemal gibi şöyle seslendiğini duyar gibi
oluyorum:
“Görmeden
ölürsem millette ümit ettiğim feyzi,
Yazılsın
seng i kabrime: ‘Vatan mahsun, ben mahsun!..’ ”
Özkan
Hüseyin, ömrünü: Türklüğe, Türkistan’a, Türk Dünyasına, Batı Trakya Türk’ü ve
Batı Trakya Türklüğünün mücadelesine adıyor. Özkan Hüseyin, Batı Trakya’da
Yunan zulmünden kaçarak geldiği Almanya’da Akıncı Beyi Malkoçoğlu Ali Bey gibi
öncü bir Akıncı, olarak ortaya atılıyor… Sadece Özkan mı? Ailesi de bu
mücadelenin tam ortasında yer alıyor.
Üç
beş beyinsiz kafa onun başarılı faaliyetlerini ve yılmayan mücadele ruh ve
azmini kıskanıyor. Üniversitelerden aldığı Fahri Doktora, Doçentlik ve
Profesörlük, üstün Başarı belgelerinden dolayı:
“Sen
bunları nasıl alabilirsin? Alsan da sen bunları kullanamazsın!” diye diye
kıskançlık krizine giriyorlar!.. Özkan Hüseyin bütün bunlara aldırmayarak
yoluna devam ediyor; fakat bu defa da hakkında şikâyette bulunuyorlar.
Yetmiyor!..
Hatta
mahkemeye veriyorlar iyi mi? Ziya
Paşa’nın dediği gibi:
“Erbâb ı kemâli çekemez nakıs olanlar,
Rencide
olur, dide i huffaş ziyadan!..”
(Eksik
ve yetersiz olanlar, mükemmel kemâle ermiş bilgiyle donatılmış, tam insanları
çekemezler. Yarasanın gözleri, nasıl ışıktan, güneşten incinir, rahatsız olur
ise bu eksik, noksan ve kıskanç insanların da gözleri, başarılı insanlarının
yüzünün ışığından, şavkından, nurundan güneş gibi etrafı aydınlatmasından
rahatsız olup incinirler!)
Bu
ne kıymet bilmezlik?
Bu
ne densizlik?
Bu
ne hadsizlik?
Bu
ne gaflet ve dalâlet?
Bu
ne ahmaklık ki şikâyetler boşunadır…
Güneş
yalnız da olsa etrafa ışık saçar.
Üzülme
doğruların kaderidir yalnızlık,
Kargalar
sürüyle, kartallar yalnız uçar!..
Özkan
Hüseyin hiçbir konuda hiçbir şekilde yalnız kalmamıştır, yalnız kalmayacaktır!
Uğruna kellesini koyduğu bu davadan yılmamış, yılmayacak ve hiçbir güç
tarafından da yıldırılamayacaktır…
Özkan
Hüseyin, Batı Trakya Türklüğü için ne kadar mücadele vermiş ve ne kadar
yorulmuşsa, o kadar da kendisi için çarpan yürek, kendisine gıpta eden; övünç
ve gururla bakan, binlerce hayran ve seven kalpler kazanmıştır… Bu vesile ile
Üniversiteler, Kurum ve Kuruluşlar, katıldığı Fuar, Festivaller, Kültür ve Şiir
Etkinliklerinde adına düzenlenen “üstün hizmet madalyaları, paye ve ünvanları”
vermeye, Özkan Hüseyin de almaya, devam etmekte, edecektir!..
Özkan
Hüseyin’in gösterdiği gayret, performans, çalışkanlık, başarıları sebebiyle,
Batı Trakya Türklüğünün övüncü, kahramanı ve medarı iftiharıdır! Böyle “belgelerin,
unvanların” verilmesi Üniversite veya Dekanlığın Öğretim Üyelerinin toplanıp
birlikte “Senato Kararı” çıkartması ile gerçekleşebilecek bir iştir …
Bre
akılsız!..
Hiç
kimseye boşu boşuna böyle bir diploma veya paye verilmez, verilemez!..
Bu
payeleri alan kişi, çevresinde en az üniversitedeki o hocalar kadar kıymet
bulmuş, dişini tırnağına takıp çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa,
ustalıktan da usta öğreticiliğine yani Profesörlük veya Ordinaryüs Profesörlük
seviyesine çıkmış âlim değil belki; ama ârif ve erbapkimselerdir ki her zamanda
bu unvanları hak ederler!..
Senin,
bu şikayetleri yapmak ile ne kadar boş olduğun belli ki durmadan böyle bir
garaiplikler içerisinde gocunup, ahlayıp oflayıp kendi kendini yersin!..
Atalarımız ne güzel demişler:
Cahil
ile sohbet et dönersin merkebe!..”
Kişinin
aynası işidir ki o işi, onu, her yerde gösterip yansıtır! O şahsın rütbesi ve
aklının nasıl ve ne şekilde işlediğini anlamak için kendisinin ortaya koyduğu
ve kendisini yansıyan bu eserlere bakmak kafidir… Gerisi laf kalabalığıdır:
“Âyinesi
iştir kişinin lafa bakılmaz,
Şahsın
görünür rütbesi aklı eserinde (Ziya Paşa)
…
(Aslı
kötü olana sırmalı ünüforma altın ve gümüş takılar ve işlemeler, hiç asalet mi
verir? Altından semer vursan eşek yine eşektir. Değişmez!..) İşte, Özkan
Hüseyin, yaptığı işler ve başarılarıyla her yerde bir iz bir eser bırakarak,
ortaya koyduğu bu eserleriyle ölümsüzlüğe koşmaktadır!.. Bu ve bunun gibi vatan
ve millet kahramanlarını, kötülemeğe, onların milletin gönlüne kurdukları
köşklerinden, oturdukları tahtlarından indirmeğe hiçbir zevatın gücü yetmez,
yetmeyecektir!..
Bed
asla necabet mi verir hiç ünüforma, (Ziya Paşa)
Zerduz
palan vursan eşek yine eşektir.”
“Yufka
yüreklilerle çetin yollar aşılmaz!
Çünkü
bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na.
Halbuki
yoldaşını bırakıp kaçanların,
Değişilir
topu da bir sokak kaltağına!..(H.N.Atsız)
Osman
Batur, Canibeg, Çoybolsan, Abay Kuanabay, Alihan Töre, İsa Yuısuf Alptekin,
Dağistan Aslanı Şeyh Şamil, Topal Molla, Hacı Murat, Cevher Dudayev, Şamil
Basayev, … gibi şan ve şerefle yaşar,
kahramanca ölürler:
Kahramanlık
ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne
de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği
düşünmek, boşuna bir emektir;
Kahramanlık;
saldırıp, bir daha dönmemektir…
Sızlasa
da gönüller, düşenlerin yasından,
Koşar
adım gitmeli, onların arkasından.
Kahramanlık;
içerek acı ölüm tasından,
İleriye
atılmak ve sonra, dönmemektir…
…
Adsız
şansız olsa da, en büyük kahramanlık,
Göz
kırpmadan saldırıp, bir daha dönmemektir…
…
Bunun
için ölüme, bir atılış gerekir.
Atıldıktan
sonra, bir daha dönmemektir...
RİSK
ALMAK ve EYLEME GEÇMEK…
İnsanlara
“risk” almayı öğretmek gerekir!.. Korkmadan “risk almak” yürekliliktir; fakat
korkularına rağmen “risk alanlar” daha cesurdurlar; çünkü cesaret, korkunun
ettiği duadır!.. Özkan Hüseyin korkusuz
ve pek cesurdur!..
İnsan
yüreği sırların mezarlığıdır. Her sır onunla birlikte toprağa karışır… Özkan
Hüseyin’in de sırları vardır; fakat o onun yüreğine gömülmüştür!..
Hayat
bir yarıştır. Yarış veya öl! Özkan
Hüseyin hem hayatla hem de zamanla yarışmaktadır!..
Dağlar
göklerden yağmur ve kar dilenmez!.. İlk yağmur ilk kar, dağların tepesine
düşer... Her arayan bulamaz; fakat aramadan bulmak hiç mümkün olmamıştır!..
Özkan
Hüseyin Yunanistan Gümülcine’den baskılara dayanamayıp Almanya’nın Bavyera’ya
geldiğinde asla düşünmeden ortaya atıldı. Arayaşlara başladı; çünkü bu mücadele
büyüktü! Yollar çetin, zirveler yüksekti; ama Özkan Hüseyin, aramaya ve mücadeleye başladı. Bu arayış ve mücadeleden ne usandı ne
bıktı!.. Hiç kimseden bir yardım ve ikbal dilenmeden fikri hür, irfanı hür,
vicdanı hür bir insan, dava adamı olarak sahaya çıktı.
Zorlukların
ve belâların üstüne atıldı. Yılmadı, yorulmadı, yıldırılamadı, vazgeçmedi
vazgeçirilemedi!.. Sonunda Özkan’ın da başına ilk kar ilk yağmur düştü...
İlk
dolu onun başına yağdı! İlk şimşek onun başının yükseklen ziresinin ufuklarda. çaktı! Özkan, artık uafukların
ötesindeydi!..
Bane
ne yazdan bahardan, bana ne borandan kardan,
Aşağıdan,
yukarıdan, yolun sonu görünüyor.
Geçtim
dünya üzerinden, ömür bir nefes derinden,
Bak
feleğin çemberinden yolun sonu görünüyor.
Azrailin
gelir kendi, ne ağa der ne efendi.
Sayılı
günler tükendi, yolun sonu görünüyor.
Bu
dünyanın direği yok, merhameti yüreği yok!
Klavuzun
gereği yok, yolun sonu görünüyor!..
Yapılmış ve yapılan şikâyetler, mahkemeler, ihanetler, iftiralar ve vefaızlıkları görmesi yaşaması çok tabiiydi… O hiç aldırmadan şöyle seslendiğini duyar gibi oluyorum:
“Bir
gün yollanıyorken, bir gurbete yeniden,
Belki
bir kişi bile gelmeyecektir bize!.,
Bir
kemiğin ardından, saatlerce yol giden,
İtler
bile gülecek, kimsesizliğimize…H.N.Atsız”
Özkan
Hüseyin, ideallerin adamıdır. İdealler konuşulmaz, yaşanır. Özkan idealini
konuşmak yerine eyleme geçerek ve fiiliyata dökerek mücadeleye atılarak,
yaşayan ve yaşatan insan olduğu için isminden hep bahsettirecektir…
“Bu
soruya verilecek yanıt, verenlere göre, kuşkusuz değişik olacaktır!..
Bu
geçen on üç (13) yıl içinde, Almanya’da çalışan birkaç arkadaş vardır ki,
gerçekten bu adları ve kişileri duymayan, tanımayan kalmamıştır azınlık içinde.
Sıralayalım:
2.Cafer
Şükrü kardeşler,
3.
Özkan Hüseyin...
Neden
bu arkadaşlardan, diğerlerine göre, daha çok söz edilmiştir; çünkü bu
arkadaşlar dur durak bilmemişlerdir. Batı Trakya Türklüğünü ve onların
haklarını savunmak, Türk toplumunu bütün Avrupa ve dünyaya tanıtmak gayesiyle,
kazançlarını, emeklerine, zamanlarına kıymışlar, ceplerindeki (Yok!) paralarını
bu uğurda sebil etmişlerdir!.. Yetmemiş, ailesi, yakınları ve etrafı da bu
çileyi, acıyı yaşamıştır… Yokluklara, takiplere, göz altında bulundurulmalara,
sık sık kontrollere aldırmadan; baskılara boyun eğmeden, yapılan eziyet ve
sıkıntılara dayanmışlar…Ceplerindeki son kuruşlarını da bu dava ve gaye uğrunda
harcamaktan çekinmemiş ve bundan asla bıkmamış, yılmamış ve
yıldırılamamışlardır!..
Kısa
adı BATTAM olan “Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi” adına, Batı Trakya’nın
bilinmeyen konularını gün ışığına çıkaran kitapları, diğer ülke millî
kütüphanelerinin raflarını süslemektedir. Bugün de bir çok ülkelerden olduğu
gibi, şimdi de Kore ve Hindistan kütüphaneleri bu kitapları almak için talep
yazısı göndermekte ve bir çok yeni talepleri de sırada yer alacak gibidir!..
ÖZKAN
HÜSEYIN’IN İZ BIRAKTIĞI YERLERDEN BAZILARI:
Edirne
den, Adana, Hatay, Dörtyol, Tarsus, Edirne den, Gaziantep, Antalya, Isparta,
Bodrum, Edirne'den, Kayseri, Uşak, Afyon, Eskişehir, Edirne den, Şalıurfa,
Suruç, Burdur, Bucak, Aydın, Söke,
Ahmetli, Söğüt, Edirne den, Gemlik, Orhangazi, Orhaneli, İnegöl, , Kemelpaşa, Karacabey, Adana, Uşak,
Edirneden, İstanbul, Sakarya, Yalova, Çanakkale, Çan, Edirne'den, Yozgat,
Sorgun, Sivas, Kangal, Erzurum, Kırşehir, Erzincan, Ağrı, Van, Erciş, Kars,
Çıldır, Arpaçay, Anı, Konya, Ereğli, Karaman, Osmaniye Edirne den Karadeniz
dahil vs...
ÖZKAN
HÜSEYIN’IN İZ BIRAKTIĞI DIĞER ÜLKELER DE ŞUNLARDIR:
Avusturya,
Macaristan, Azerbaycan, Kırgızistan, Gürcistan, Bulgaristan, Sofya, Kırcalali,
Haskova, Plevne, Razgrad, Şumnu, Dulova, Varna, Ruscuk, Romanya, Köstence,
Tekirgöl, Bosna Hersek, Avusturya, Hollanda, Kuzey Kıbrıs, Danimarka,
Finlandiya, Fransa, Batı Trakya’da yaşayan Türk Kardeşlerimizin kültürel değerlerini,
varlıklarını, onların çektikleri sıkıntıları anlatıyor.
ÖZKAN
HÜSEYİN HAKKINDA SÖZ EDEN SANATÇI, ARAŞTIRMACI, ŞAİR YAZAR ve AKADEMİSYENLER:
Narıngül
(Şair, Puplisist, AYB üznü, Prezident tagaütcüsü); Hüseyin Sözlü (Azabeycan
Devlet Deniz Akademiyasının Baş Muallimi,Şair, Bestekâr, Azarbeycan Yazıcılar
Birliğinin Üzvü va Prezident Tagaüdcüsü) Melahat YUSUFGIZI; Fargana MEHDİYEVA
(Şair, Popilist, Prezident Mükafatçısı);
Gülamail MURAT ( (Şair, Popilist, Prezident Mükafatçısı); Arzu KAZIMGIZI
NEHRAMLI (Şair, Tarih Üzre Felsefe Doktoru);Mansura GAÇAYGIZI (Şair, Popilist,
Prezident AYB’nin Üzvü) ; Şelâlâ ÇİNGİZ (Şair); Ali CAFEROĞLU ALİYEV (Prezident
Tagaüdcüsü, Yazıcı-Popilist, Azarbeycan Yazıcılar ve Jurnalistler Birliklerinin
Üzvü, Ağstafa Rayon Tekstil Şöbesinin aparıcı maslahatçısı) ; Galiba
Caferova(Şair); Nigar RAHİMOVA( Atatürk Markazinin Elmî Emakdaşı) ;Ganira
PAŞAYEVA (Azarbeycan Milletvekili); Yunus ZEYRAK (Ankara Gazi Üniversitesi
Öğretim Görevlisi); Irak Millî Türkmen Partisi Genel Başkanı Dr. Muzaffer
ASLAN; Doç. Dr. Kıyamettin BARLAS; Abdurahman BİLGİÇ (Londra Büyükelçisi);
Kemal GÜR (!988) Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu, Büyükelçi) ; Onur
ÖYMEN (Büyükelçi) ; feyyaz SAĞLAM (Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Öğretim Görevlisi); Mustafa Babür HIZLAN (Büyükelçi: Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanlığında “İkili Siyasî
İşler”, Orta Avrupa ve Balkanlar Genel Müdürü); Mehmet AHMET; Ahmet Çelebi
(Batı Tarkya Camii Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları Mütevelli Heyeti Başkanı) ;
İdris Güdücüler (Şair) ; Mehmet DELİBALTA (Yazar); Ali AYBEK (Alevî Cemaati
Dedesi); Athene Goras YILLASKOPOULOS (Arsimandriti- Baş Papazı); Adanalı Şair
Hasan; Figen SEZER (Tiyatro Sanatçısı); Nedim HASANOĞLU; Dilekay YAYLA
(Gazeteci, Şair-Yazar);Prof. Dr.Nadir MAMMADLİ; Zahid MAMMADOV; Ruhiyya
ABBASOVA; Semrab Mumcu NAZ(Araştırmacı
Yazar; Muzaffer KAPLAN (Diyalog Türk- Alman Cemiyeti Başkanı) Hikmet Yalçın
KAMARAT; Dr. Kader ÖZLEM; Halit HABİBOĞLU (ABTTF Başkanı)Şaziye ÇELİKLER
(Eğitimci, Şair-Yazar);Mustafa ALTINAY (Şair); Nizamoğlu (Şair); Şahin KARAMAN
(Şair); Çakırgöz PALANDÖKEN (Şair); Adnan TOKUÇ (Tanıtım Haber Gazetesi);
Mehmet MUSTAFAOĞLU; Hüsamettin TAŞDEMİR (Marmara Gazetesi Köşe Yazarı; Bursa
Arena Gazetesi Sahibi); Mete YILDIZ( Şair);
Şafak SAHİPLİ; Şafak NASİR ( Filologiya Üzrə Fəlsəfə Doktoru, Yazıçı-Publisist); Şafak Nasır (Filologiya üzre felsefe doktoru, yazıçı-publisist Müstekil. Azertac Melahat YUSİFKIZI şair, Azərbaycan Yazıçılar Birliyinin üzvü, Prezident təqaüdçüsü, Abşeron rayon, Xırdalan şəhər Mərkəzləşmiş Kitabxananın direktoru); Abşeron Rayon MKS; kitabın tərtibçisi Şəfəq Sahibli'nin, Redaktoru Narıngülün, “Qafqazpress” və “Borçalı” qəzetlərinin baş redaktoru “Qafqazmedia” İctimai Birliyinin sədri Azadə Talehin, Sona ismayilovanın, Rayifə Sərxanqızının, İlqar Türkoğlunun, Niftalı Göyçəlinin, Hüseyn Sözlü'nün, Mehman Göytəpəlinin, Xaliq Laçınlının, Sabir Zamanlı'nın, Balayar Sadiqin, Məhərrəm Şəmkirli'nin, Aləmzər Sadıq qızının, Tahir Əyyuboğlu'nun, Səmayə Güləli¬qızının, Esmira Məmmədlinin, Arzu Nehrəmlinin, Azad Qəlbinur, Bahar Abbasovanın, kitabxana işçilərindən Pəri Muradovanın, rəssam Zöhrə Cəfərova'nın, Nailə müəllimin, Qalibə Cəfərova’nın çıxışı dinlənildi, “Fəxri fərman”lar, kitab və hədiyyələr təq¬im olundu. Özkan Hüseyn və Pərviz Axundun sazda ifaları tədbirə xüsusi ovqat qatdı.
Tedbirdə
Özkan Hüseyin özü hakkında məalumat verdi. Kitabın tertiçi¬si Şafaq Sahiblinin,
redaktoru Narıngülün kitab və müellif hakkında çıkışları dinlenildi. Şairlerden
Halik Laçınlı'nın, Ekber Koşalı'nın, Nafile Müntəezir'in, Balayar Sadık’ın,
Rena Merzil'nin, Senan Çırağ'ın, Alamzar Sadıkkızı'nın, Semaye Güleli kızının,
Arzu Nehremli'nin, Nuride Mısırın, Azad Kalbinurun, Rus¬an Memməedov'un, Vü¬al
Ağayev'in, Şelâle Çingiz'in, Bahar Abbasova'nın, Sevda Ahedova'nın, kitabhana
işçi-lerindən Peri Muradova'nın, ressam Zöhre Caferova'nın çıkışları da
maraqkla dinləenildi, “Fəhrifərman” lar, kitab ve hediyyeler iştirakçılara
takdim olundu.
Özkan
Hüseyin Abşeron MKS in merkez və filiallarına kitab hediyye etdi. Özkan
Hüseyin ile görüş ve teltif merasimi 03 oktyabr 2019cu il tarixində Abşeron
rayon Mərkəzi Kitabxanasında böyük
Turançı, araşdırmaçc, şair-ozan, BAT-TAM'ın (Batı Trakya Türkləri Araşdırma Mərkəzi
) başkanı Özkan Hüseyin ilə görüş, ona təqdim
olunacaq dünya mədəniyyət və barışına elədiyi xidmətə görə İsveç-rənin Cenevrə
şəhərində fəaliyyət göstərən Uluslararası Ödül Birliyinın (UNKOPA) “Avropa Ali
Xidmət ordeni” nin medalının təqdimatı
keçirildi. Tədbiri giriş sözü ilə MKSin direktoru M.Abdullayeva açdı və sözü me
dalı Özkan Heseyinə təqdim etmək üçün “Vektor” Beynəlxalq Elmlər Akademiyasının
prezidenti, Azərbaycan Texniki Universitetinbdə "Metro Eldəniz Abbaslı,
Hüseyn Sözlü, Nurəddin Mirzəxanlı, İlqar Türkoğlu, Balayar Sadiq, Mina Rəşid, Şəfəq
Sahi¬li, Arzu Nemehrəmli, Aləmzər Sadıqqızı, Səmayə
Güləliızı,
üləmayıl Murad, Narıngül, Əzizə Ağahüseyn qızı, Esmira Məmmədli, Şəfəq Nasir,
Mütalib Ta¬hiroğlu, Qəzən¬fər Məsimoğlu, Pərvanə Muradova, Vüsal Ağayev, Hümbət
Məmmədov, Azad Qəbinur, Sənan Çıraq, Aygün Hüseyn, Ələddin kəlbəcərli, Elmira
Aslanxanlı, Səadət Kamilqızı, Xəlil Əhmədəliyev, çıxışedib, səbəbkarı təbrik
etdi.
Zülfiye
KARABAĞLI: Türkiyeli Araşdırmaçı, Şair-Ozan BATTAM (Batı Trakya Dernekleri
Federasyon Başkanı) Özkan Hüseyin ile Görüş Keçirildi
Üç
oktyabr 2019cu yıl tarihində Abşe¬ron ra¬yon Merezi Kitabhanaesinde böyük
Turançı, araştırmaçı, şair, ozan, BATTAM’ın (Batı Trakya Türkləri Araştırma
Merkezi ) Başkanı Özkan Hüseyin ile görüş keçirildi.
Görüş zamanı hem de, Özkan Hüseyi¬ne dünya medeniyyət
və barışına eylediyi hizmete göre İsviçrenin Cenevre şehirinde faaliyyet
gösteren Uluslararası Ödül Birliyinin (UNKOPA) “Avrupa Üstün Hizmet Ordeni” ni
takdim edildi; Melahat Yusifqızı;
Hekim
- Şair Mafila MÜNTEZİR; Xalıd LAÇINLI Şair; Rena MERZİLİ
şa¬ir,
Xan Qızı Natevan edebi məclisinin yaradıcısı və rehberi.; Redaktör, Yazıcılar
Birliği Üyesi Naringül Nadir, Gönüllü Araştırmacı Yazar Prof. Dr. (hc) Özkan
Hüseyin, Kitabın Yazarı Araştırmacı Yazar Şafak Sahipli ve Şair, Bestekar, Deniz Akademisi Baş Muallimi
Hüseyin Sözlü; Pervane MURADOVA; Abşeron
Rayon, Hırdalan Şehir Merkezi; Kitabhanaenin İşçisi; Emrah SARICALLI ; Ankara Gazi Üniversitesi Öğretim
Görevlisi Rahmetli Yunus Zeyrek; Halil
HAKİ İleri Gaze¬te¬si Sahibi Halil Haki 1987;
Feyyaz SAĞLAN (KIBATEK Başkanı); Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi;
Öğretim Görevlisi Feyyaz SAĞLAM; Özkan Hüseyin Fahri Profesörlük beratını
Vektör Başkanı Prof. Dr. Elçin İSKENDERZADE'nin elinden aldı... BTS Ajansı
BATTAN İletişim Merkezi;
Erol
YILMAZ.(Gazeteci, Araştırmacı Yazar) Erol YILMAZ Edirne 01.11. 2020; Metin BARBOROZ (Nefesi) ;
Urfa Suruç Beyi Cindi Ylıdız, Urfa Kara Keçililer Dernek Başkanı, “Rumeli
Beyler Beyi” ve Dünya Yörükleri Fahri
Kültür Elçisi, Prof. Dr. Özkan Hüseyin’i ile.Söğüt Hatırası Esmira Memmedova,
Semra Mumcu NAZ, Araştırmacı-Yazar 30.11.2007; Muzaffer KAPLAN, DIYALOG TÜRK –
Alman Cemiyeti Başkanı; Hikmet Yalçın KAMARAT, MİDER BAŞKANI (Münih İşçi
Derneği) ; Xırdalan şeheri, 18.06.2020. Halık Laçınlı; Prof. Dr. Fuat YÖNDEMLİ;
"Kaynak Haber: Bayerin Haber, Adnan TOKUÇ'tan; Adnan TOKUÇ Haber Bayerin
Gazetesi Sahibi; Belediye Başkanı Muhittin Sunaoğlu ve sunucu Şefe Özdemir
Barçın ; Adnan Tokuç, Gazeteci Yazar /
Münih Almanya.
Güterslof
Derneğimizin düzenlediği Kültür Gecesine katılan Rodop Milletvekili Ahmet Hacı
Osman, İskeçe Milletvekili Çetin Mandacı, Almanya’daki Dernek Başkanlarımızla
bir hatıra fotoğrafı çektirilmiş ve Bu
oluşum tablo Yunanlıları çok tedirgin etmişti.
Ali Rıfkı Atasever, Dr. Özkan Hüseyin, Hayrettin
Elmas, Cafer Alioğlu (23 Nisan 1991)
2. Batı Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi
Üzerine Bir Araştırma 2000, İzmir (1924-2000)
3. Yunanistan Anayasası (1975-1986) Türkçe
Tercümesi
4. Batı Trakya Fetih Tarihi 1261-1367 / 2002
5. Batı Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi
6. Gurbet (Batı Trakya Türkleri) Şiirleri
7. Batı Trakya Manevi Tarihi I. Cilt
8. Batı Trakya Türk Kültürü Araştırmaları.
9. Batı Trakya Manevi Tarih II. Cilt
10.I.
Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi
11.
Gurbette Açık Mezar
12.
Azerbaycan’da Batı Trakya
13.
Azınlıklar Yabancı Unsur mu? Almanca
14.
III. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırılmaları Kongresi
15.
Batı Trakya Camileri ve Hazireleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder