ÖZKAN
HÜSEYİN'İN HAYATI ve ESERLERİ
Abdullah Çağrı ELGÜN
HAYATI:
1947
yılında Batı Trakya’nın Rodop (Gümülcine) vilayetinin Kargılı Sarıca köyünde
dünyaya geldi. Orta halli bir rençper aile, Çavuşoğulları sülalesindendir. İlkokulu
Gümülcine’de okudu. 1969’da askerliğini tamamladı.
Özkan
Hüseyin, ailenin beş çocuğundan, en küçükleri olup, evli, iki oğul babası ve
beş torun sahibidir.
1972
yılında Almanya’ya gitti. Münih’teki MAN fabrikasında çalışmaya başladı. MAN
yetkilileri ile iyi ilişkiler kurdu. 1973 yılında firma yetkililerinden, din
kardeşlerinin topluca ibadet edebilecekleri bir Mescit temin etti. Bu Mescit,
2005 yılında kapatılmış, ayrı bir yerde Dr. Sadık Ahmet Camii olarak devam
etmişti. Bu Cmiinin şu andaki faaliyetti
Almanlar’ın şikâyeti üzerine durdurulmuştur.
Özkan
Hüseyin, Almanya’da çalıştığı MAN Firmasından emekli olmuştur. Burada Sarıcalı
lakabıyla tanınmaktadır.
SOSYAL
HAYATI ve AKADEMİK FAALİYETLERİ:
Almanya’ya
gittiği günden itibaren, Münih’te bulunan Türk Kültür Dernekleri’nin faaliyetlerine
iştirak etti. Zamanla folklor ve musiki grupları oluşturdu; kültür gecelerine
katıldı. Bavyera Eyaleti, Türk Sanat ve Kültür Derneği’nin idare ve kültürel
çalışmalarında görev aldı. Batı Trakya Türkleri Kurultayı ile Türk Dünyası
Kurultayları’na delege olarak katıldı. Ayrıca T.C. 75. yıl kutlamalarına ve
Romanya, Köstence’de yapılan II. Balkanlar ve Avrupa Türk Edebiyatları
toplantısına KIBATEK (Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu)
davetlisi olarak katkıda bulundu.
Özkan
Hüseyin, bu kültürel çalışmalar yanında, Batı Trakya Türkleri’ni bir dernek
çatısı altında birleştirmeye gayret etti. T.C. Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün doğumunun 100. yılı hürmetine 22 Mart 1981’de Batı Trakya Türkleri
Aile Birliği adlı derneğin kurulmasında rol aldı. Bu derneğin çeşitli
kademelerinde bulundu; başkanlık yaptı. Batı Trakya Folklor Ekibi, Batı Trakya
Spor Takımı, Batı Trakya Camii, Batı Trakya Türkü’nün Sesi Korosu gibi
birimlerin oluşmasında gayret ve emekleri bulunmaktadır. Batı Trakya Türk
Evi’ni kurdu ve hizmete açtı. BEBTTAB (Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri
Aile Birliği), BATTAM (Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi)ni faaliyete
geçirdi. Merkezin yayın faaliyetlerini başlattı. Batı Trakya- Dr. Sadık Ahmet
Camiini hizmete açtı.
İLMER
(İlim ve iletişim Merkezi) BİLMER (Bilgi ve Bilgisayar Merkezi) KÜGMER (Kültür,
Kütüphane ve Gençlik Merkezi)ni kurdu.
Almanya'daki
Batı Trakya Türk Federasyonu’nun kurulmasında sorumluluk üstlenen Özkan
HÜSEYİN, bu federasyonda yönetim kurulu üyeliği, ikinci başkanlık, genel
sekreterlik, sosyo kültür ve spor sorumlusu, görevlerini deruhte etti.
Özkan
Hüseyin, dernek ve federasyondaki görevi sıfatıyla Avrupa Parlamentosu, Avrupa
Konseyi, FUEV, Kopenhag'da İnsan Hakları ve Helsinki'de AGİK toplantılarına
katılarak Batı Trakya Türkleri’nin meselelerini dünya kamuoyuna duyurmaya
gayret etti.
Federasyonu
temsilen Dr. Sadık Ahmet'in Selanik'teki mahkemesine arkadaşlarıyla gözlemci
olarak katıldı. Bu arada yabancı gözlemcilerle birlikte Batı Trakya'yı dolaştı.
Çeşitli
Avrupa şehirlerinde düzenlenen açık oturum ve konferanslara katılarak, Batı
Trakya Türklüğü'nün haklı davasını anlattı. Muhtelif gazete ve dergilerde
yazılar yazdı. Hemşerilerini bilgilendirmek için dernek lokaline bazı
konuşmacılar davet ederek, çeşitli sohbet toplantıları düzenledi.
Özkan
Hüseyin, kurucusu olduğu Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneği'nde, Altı/6)
yıl Genel Sekreterlik, bir(1) yıl Din İşleri Sorumluluğu, bir(1) yıl Denetim
Kurulu Başkanlığı yirmi(20) yıl da Genel Başkanlık görevinde bulundu.
2008
yılında kendi isteğiyle başkanlığa veda etti. 8 Haziran 2008 tarihinde yapılan
genel kurulda yeniden yapılanma komitesini oluşturdu. Derneği bu komiteye
teslim etti. Yapılan Genel Kurulda kendisine Onursal Başkanlık görevi verildi. Aynı
zamanda da yeniden yapılanma komitesi yeni bir seçim yapılıncaya kadar da
kendisinin, yeniden yapılanma komitesine başkanlık yapma yetkisi verildi.
Ayrıca
kurucusu bulunduğu, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu'nda Üç (3) yıl Başkan
yardımcılığı, iki(2) yıl Genel Sekreterlik, bir(1) yıl Yönetim Kurulu üyeliği, bir
(1) yıl Teşkilat Kolları Başkanlığı, beş (5) yıl da Sosyo-Kültür Kolları
Başkanlığı görevini sürdürdü. 5 Ekim 2002 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel
Kurul'da, Kültür ve Eğitim Kolları Başkanlık görevine seçildi ve bu görevi
lâyıkıyla yerine getirdi..
Batı
Trakya Türkleri Araştırma Merkezi (BATTAM) Başkanı Özkan Hüseyin’e Azerbaycan
hükümetine bağlı bilim kuruluşu VEKTÖR Beynelhalg Elm Merkezi (International
Scientific Center) tarafından “Fahri Doktora” payesi verildi. Azerbaycan’ın
uluslararası saygın bilim kuruluşunun beratı 22 Mayıs 2007 günü Gence Devlet
Üniversitesi’nde düzenlenen törende Azerbaycanlı bilim adamları ve öğrenciler
huzurunda VEKTÖR Başkanı Prof. Dr. Elçin İSKENDERZADE tarafından takdim edildi.
Özkan
Hüseyin Batı Trakya Türkleri, Balkan Türkleri ve Türk Dünyası için yıllardır
Almanya’da / Avrupa’da verdiği kalıcı hizmetlerle de bulundu. Kurduğu uluslar
arası araştırma merkezi BATTAM’la; BATTAM olarak yayınladığı bilimsel kitaplarla
ve Türkoloji bilimi için önemli bir gelişme ve açılım olan üç kez
gerçekleştirdiği “Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi”
hizmetiyle VEKTÖR tarafından “Fahri Doktor” payesi ile onurlandırılmıştır. Özkan
Hüseyin Batı Trakya Türklerine, Türk Kültürüne ve Türk Dünyasına kazandırdığı
15 ayrı konuda 15 kitabı göz önünde
bulundurularak VEKTOR Beynelhalg Elm Merkezi (International Scientific
Center) tarafından “Fahri Professör.” Payesi ile onurlandırılmıştır. Aynı
zamanda kendisine, VEKTOR Beynelhalg Elm Merkezi (International Scientific
Center) Yunanistan temsilcisi görevi de verilmiştir.
Özkan
Hüseyin, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Batı Avrupa Programında
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlara tanınan haklardan istifade ederek
(Almanya’da) açık ilköğretim okuluna kaydını yaptırarak sekiz(8) yıllık bir
eğitim sonrasında diplomasını aldı. Daha sonra öğrenimine devam eden ÖZKAN, Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Lisesi’ne yazılarak, Ocak 2016 tarihinde bu liseden
mezun oldu.
Dr. Özkan
Hüseyin Liderlik Okulunun Sertifikalı Uzmanlık Eğitimleri programları dahilinde
Ankara Gazi Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi 100. Yıl Salonunda
yapılan kurslara katıldı. Liderlik ve Takım Çalışması, Proje Yönetimi, Kriz
Yönetimi, Sosyal Medya gibi konularda uzmanlık eğitimi aldı. Uluslar arası
geçerliliği olan sertifikaların da sahibi oldu.
Dr. Özkan
Hüseyin Academy Education & Consultancy (AEC) ve KARİYER.NET firmalarının
işbirliği ile gerçekleştirilen KARİYERİNİ KAMPÜSTE NETLEŞTİR Programlı
seminerlere katılarak başarı ile tamamladı. Bireysel Kariyer Plânlaması,
Mülakat Teknikleri Eğitimi, Uygulamalı CV Hazırlama Eğitimi, Olmaz Böyle
Mülâkat (Tiyatro – Uygulama), Beden Dili ve İletişim Eğitimi aldı. Alınan
gerekli kurs neticesi sonucu, uluslararası geçerliliği bulunan, IBPDA ve AEC
onaylı, sertifikalarına sahip oldu.
Dr. Özkan HÜSEYİN (BM) Birleşmiş Milletler
2011yılı (Liyakati) “Dünya Kültürüne Üstün Hizmet Ödülü”ne layık görülerek ORDEN
ile ödüllendirilmiştir.
ALDIĞI
EĞİTİMLER:
• Sorunlara Çözüm Önerileri
• Liderlik ve Takım Çalışması
• Bireysel kariyer Planlaması
BATI
TRAKYA ve TÜRK DÜNYASINA KAZANDIRDIĞI KİTAPLAR:
1. Teşkilat
ve İdare.2000 Almanya (2. Baskı 2001, 3. Baskı 2002)
2. Batı Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi
Üzerine Bir Araştırma 2000, İzmir (1924-2000)
3. Yunanistan Anayasası (1975-1986) Türkçe
Tercümesi
4. Batı Trakya Fetih Tarihi 1261-1367 / 2002

5. Batı Trakya Türkleri Basın Yayın Tarihi
6. Gurbet (Batı Trakya Türkleri) Şiirleri
7. Batı Trakya Manevi Tarihi I. Cilt
8. Batı Trakya Türk Kültürü Araştırmaları.
9. Batı Trakya
Manevi Tarih II. Cilt
10.I.Uluslararası
Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi
12.
Azerbaycan’da Batı Trakya
13.
Azınlıklar Yabancı Unsur mu? Almanca
14. III.
Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırılmaları Kongresi
15. Batı
Trakya Camileri Ve Hazireleri
AVRUPA
PARLAMENTOSU, AVRUPA KONSEYİ VE BAŞKA ÜLKELER BAZINDA ÜST DÜZEY TOPLANTILARA
KATILIMLARI:
• 28
Haziran 1986 Avrupa Konseyi Mini Toplantısı. İstanbul / Türkiye
• 17
Haziran 1987 Avrupa Parlamentosu Toplantısı Strasburg / Fransa
• 1-2 Ekim
1987 tarihli Avrupa Konseyi Toplantısı Strasburg / Fransa
• 13–17
Haziran 1988 tarihli Avrupa Parlamentosu toplantısı / Strasburg
• 6–7 Ekim
1988 tarihli Avrupa Parlamentosu toplantısı Strasburg / Fransa
• 2–3
Şubat 1989 tarihli Avrupa Konseyi Toplantısı Strasburg / Fransa
• 11–12
Mayıs 1989 tarihli Avrupa Parlamentosu Strasburg / Fransa
• 22–26
Eylül 1989 Avrupa Konseyi Sonbahar Toplantısı Strasburg / Fransa
• 26–28
Kasım 1989 Batı Trakya – Gümülcine / Yunanistan
• 29 Kasım
1989 Doktor Sadık Ahmet’in Mahkemesine Gözlemci olarak Selanlik / Yunanistan
• 29–30
Ocak 1990 Avrupa Parlamentosu Toplantısı Strasburg / Fransa
• 30 Mart
1 Nisan 1990 Helsinki Gözleme Komitesi Toplantısı Kopenhag / Danimarka
• 7–11
Mayıs 1990 Avrupa Konseyi İlkbahar Toplantısı Strasburg / Fransa
• 27–28
Eylül 1990 Avrupa Konseyi Sonbahar Toplantısı Strasburg / Fransa
• 28 Ocak
1 Şubat 1991 Avrupa Parlamentosu Toplantısı Strasburg / Fransa
• 6-7
Şubat 1992 Avrupa Konseyi Kış Dönemi Toplantısı Strasburg / Fransa
• 23–24
Mart 1992 AGİK (Avrupa Güvenlik İşbirliği Konferansı) Helsinki /Finlandiya
KONUŞMACI
OLARAK KATILDIĞI ULUSLARARASI KONFERANSLAR ve TOPLANTILAR:
• 10-11
Mart 1990 “Doğu Avrupa Müslüman Azınlıkların Problemlerine Çözüm
Önerileri”
Viyana / Avusturya
• 24-25
Mayıs 1990 FUEV (Avrupa Halk Topluluğu Federatif Birliği) Münih / Almanya
• 26 Kasım
1990 Uluslar arası II. KIBATEK Edebiyat Şöleni Köstence /Romanya
• 26
Aralık 1992 “Batı Trakya’nın Dünü ve Bugünü” Augsburg Öğrenci derneği
• 24 Nisan
1993 “Türk Ülkeleri ve Problemleri” İnsbruck / Avusturya
• 15 Mayıs
1993 “Türk Dünyası İçinde Batı Trakya Türklerinin Yeri Ve Önemi” DİTİM Merkez
Camii / Münih / Almanya
• 18 Eylül
1993 “21. Asrın Eşiğinde Türk Dünyasına Bakış” Türk Federasyon Baden
Württenberg Bölge Başkanlığı’nca Philippsburg / Almanya
• 9 Ocak
1994 “Batı Trakya’da Türk Olmak” Münih Ülkü Ocağı Münih / Almanya
• 31
Ağustos 1995 Uluslar arası Batı Trakya Paneli İzmir / Türkiye
• 23 Eylül
1993 Türk Dünyası İçinde Batı Trakya’nın Yeri ve Önemi Philippsburg/Almanya
• 26 Ekim
1998 Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. yılı Sempozyumu İzmir / Türkiye
• 29 Eylül
2 Ekim 1999 III. Uluslararsı Kıbrıs-Balkanlar-Avrupa Edebiyatları
Sempozyumu
Köstence / Romanya
• 17
Haziran 2001 “Batı Trakya Türkleri Basın Tarihi Semineri” Bursa / Türkiye
• 7 Aralık
2003 “Almanya’daki Batı Trakya Türklerinin Dünü ve Bu Günü” Nürnberg/ Almanya
• 2-5
Mayıs 2005 Türk Kültür Etkinlikleri Sarayova / Bosna Hersek
• 21- 26
Mayıs 2007 Ortak Türk Medeniyeti ve Edebiyatı Bakü / Azerbaycan
• 22–23
Temmuz 2008 Türk Dünyası Basın Mensupları Buluşması Yalova / Türkiye
• 15–16
Ağustos 2008 KIBATEK tarafından Doğanbey'de düzenlenen 4. Uluslararası Yaz
Edebiyat Buluşması. İzmir / Türkiye
• 20 Nisan
2009 “TUYAP Kitap Fuarı” / İzmir
• 10
Temmuz 2009 “Türkiye, Ozanlar, Şairler ve Yazarlar Toplantısı” / İstanbul
• 30
Temmuz 2009 “Türk Dünyası 6. Gençlik
Topluluğu Buluşması” / Fethiye
• 7 Ekim
2009 “Isparta Göller Bölgesi Şairler-Yazarlar Buluşması” / Kemer
• 15–20
Ekim 2009 Türk Dünyası Gençlik Topluluğu 5. Gençlik Buluşması Karabük / Türkiye
• 18 Ekim
2009 “3. Genç Kalemler-Yazarlar Şairler Şiir Etkinlikleri” Şumnu Bulgaristan
• 31 Ekim
2009 “Türk Bir Dev 1. Kurultayı” / Ankara
• 15 Kasım
2009 “I. Uluslar arası KKTC’nin Statüsü Sempozyumu” Lefkoşa,
• 21 Kasım
2009 “Bingöl-Kiğılılar Dayanışma ve Yardımlaşma Gecesi” / İstanbul
• 13
Aralık 2009 “Şiir-Kültür-Sanat Şöleni” /
Antalya
• 05 Ocak
2010 Bursa Valisi Şahabettin Harput’u makamında ziyaret
• 13 Mart
2010 “Âşıklar ve Şairler Şöleni” /
İnegöl-Bursa TV Süper kanalda
• 02 Nisan
2010 “Batı Trakya Türkleri Kültür Gecesi” / Witten
• 22 Mayıs
2010 “Geleneksel Kültürel Türk Aile Gecesi” / Münih Almanya
• 30
Haziran 2010 “Türkiye Şairleri Buluşması” / Bodrum
• 10
Temmuz 2010 “Türkiye Şair, Ozan ve Yazarlar toplantısı” / İstanbul
• 19
Temmuz 2010 “4. Türk Dünyası Basın Mensupları Buluşması” (YAFEM) / Yalova
• 18 Eylül
2010 “1. Dernekler Arası Futbol Turnuvası” ve “Batı Trakya Türkleri Kültür
Gecesi” / Duisburg
27-30 Ekim
2010 “Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya
Formu” II.Toplantısı. Bakü / Azerbaycan
• 15 Ekim
2010 Mümin Uluç’un Kanal Avrupa TV de “Anadolu Diyarı” adlı programı /” Duisburg
• 24 Ekim
2010 “Türk Dünyası Gençlik Topluluğu" / Adana
• 29 Ekim
2010 “Türkiye’nin Cumhuriyet Şairleri, Yazarları ve Sanatçıları
• 06
Aralık 2010 KIBATEK “27. Uluslararası Edebiyat Şöleni” / İzmir
20 Ocak
2011 Gümülcine Türk Gençler Birliği Lokalinde Kitap sergisi ve BATTAM’ın
“Gümülcine Camileri ve Hazireleri” adlı kitabın tanıtımı Gümülcine / Yunanistan
17. Nisan.2011 “4.
Türk Dünyası Kurultayı” / Antalya
15-21
Temmuz 2011 “5. Türk Dünyası Basın Mensupları Buluşması” (YAFEM) / Yalova
19 Temmuz
2011 tarihinde YAFEM tarafından düzenlenen “14.Türk Boyları Kültür
Şöleni”, Yalova / Türkiye
1-2 Ekim
2011 tarihinde “Atatürk’ün Ata Yurdu Taşkale’de Rumeli Türkleri ve
Batı Trakya Türkleri Gelenek, Görenek, Giysileri ve Saray kıyafetleri
tanıtımı”. Taşkale – Karamam / Türkiye
26 Kasım
2012 tarihinde “Bursa EmekTürk Kültür Etkinlikleri”. Emek – Bursa / Türkiye
19 Kasım 2011 tarihinde Antalya Kepez Belediye
Başkanı Hakan TÜTÜNCÜ’nün desteği; Antalya Milletvekili Gökçen
ENÇ’in girişimi; Antalya Kepez Belediye’sinin Sponsorluğunda; Emekli
öğretmen Şair Necati Ocakcı ve Piyano Sanatçısı Doç. Dr. Cemile Arif'in
öncülüğüyle “Şiir-Sanat Kültür Şöleni” Kepez – Antalya / Türkiye
19-20
Kasım 2011 Aydın Yazarlar ve Şairler Derneği ile Şiir Fırtınası Sitesi
sahibi “Şairler ve Yazarlar Didim Buluşması”.
Didim – Aydın / Türkiye
16-18 Mart
2012 tarihinde Ünsal Bolat Türkiye genelinde
Şairler arasında “KEMER ile ilgili şiirlerle (Kemer
Şehrengizi) buluşması”. Kemer – Antalya / Türkiye
25 Mart
2012 “Türk Ocakları Ankara Merkez dahil olmak üzere 65 şubesi ile birlikte 100.
Kurluluş Yıl Dönümü Kutlamaları. Bursa /
Türkiye
27 Nisan
.2012 tarihinde “Dünya Yörük Türkmen Birliği Federasyonu 2. Yörük Türkmen Şönleni.” Serik – Antalya /
Türkiye
25 Mayıs
2012 tarihinde Kısa adı AYŞAD olan "Aşıklar, Şairler
ve Yazarlar Derneği" Büyük
Buluşması ve Kültürel Etkinliği”. Bursa
/ Türkiye
26 Mayıs
2012 tarihinde "Muğla Türkmen Yörük Obaları Derneği"nin
düzenlediği, "5.Yörük Türkmen Şöleni” Yılanlı Yaylası Özlüce
Köyü -
Mugla / Türkiye
30-31
Mayıs 2012 “ Uluslararası 9. Altın Saat Kulesi Ödülleri Festivali”. İzmir / Türkiye
3 Haziran
2012 “Uşak Türkmen Buluşması Kültür
Etkinliğleri”.. Banaz Kızılhisar Köyü
Üzeyir Yaylası. Banaz – Uşak / Türkiye
23 Haziran
2012 tarihinde "Dede Anma ve 1. Karakeçili Yörük Türkmen
Şöleni” Kestel Gölbaşı Köyü. Kestel – Bursa / Türkiye
14-15 Temmuz 2012 tarihinde “Afyon Karahisar-Bolvadin Yörük Türkmen
Şöleni” Paşadağı eteği Dişli Tepesi Türk Dünyası Buluşması. Bolvadin – Afyon / Türkiye
7-9 Eylül
2012 tarihinde “Ertuğrul Gaziyi Anma Etkinliği 731'inci Kez Kutlamaları”.
Söğüt – Bilecik / Türkiye
15 Eylül
2012 "Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma (Yörük
Türkmen) Derneği"7. Yörük Türkmen Şöleni” Çumra Cicek yaylası.
Cumra - Konya / Türkiye
Ekim 2012
tarihinde DSP Genel Başkanı Masum Türker’in, “DSP Osmangazi Dayanışma
Günü toplantısı” DSP Osmangazi İlçe Başkanı Ali MUTİ'nin davetlisi
olarak. Bursa / Türkiye
20 Ekim
2012 tarihinde “BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ Hükümet Liderlik Okulu Siyaset Okulu
Bursa 6. Haftası bilgi paylaşımı”. Bursa
/ Türkiye
27-28 Ekim
2012 tarihinde “Gaziantep’de Yörük Türkmen Birlikleri Tanışma Toplantısı ve
Nahmatlı yörük Tüekmenleri 1. Kurultayı” / Gziantep / Türkiye
30 Ekim
2012 Urfa “Suruç Harmanalan Köyü Tanıtımı ve Kültür Etkinliği”... Suruç – Urfa
/ Türkiye
17 Şubat
2013 tarihinde Bursa-Kestel’de “Erzurumlular Olur Orman Ağzı Köyü Derneği
Üyelerine Batı Trakya Tanıtımı”. Bursa / Türkiye
23 Şubat
2013 tarihinde “Bursa Kent Konseyi Şairler ve Yazarlar Gurubu"
olağan toplantısı. Bursa / Türkiye
09 Mart
2013 tarihinde Bursa-Kestel’de “Erzurum Oltulular Kültür ve Yardımlaşma
Derneği Kültür Etkinlikleri”. Bursa / Türkiye
21-24 Mart
2013 tarhleri arasınada Almanya Kapadokya Kültür Derneği “Avrupa ya Göçün
50. Yılı Kutlamaları” Kayseri, Kırşehir,
Nevşehir, de Avrupa’ya “Göçün 50. Yılı”münasebetiyle 3 ayrı
ilde bir dizi faaliyetlere imza attı... Kayseri - Kırşehir – Nevşehir / Türkiye
24 NİSAN
2013tarihinde Bursa'da “Erzurum İli Şenkaya İlçesi Evbakan Köyü
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Kültür Etkinlikleri”. / Bursa / Türkiye
28 Nisan
2013 tarihinde “Dünya Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu 3. Yörük Şölenini”
Serik – Antalya /Türkiye
05 Mayıs
2013 tarihinde Antalya "Yörükler Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği
Kuruluşunun 20. Yılı Kutlamaları ve "Yörük Türkmen Şöleni"
/ Antalya / Türkiye
28 Mayıs
2013 BATTAM ile AYŞAD’ın ortak olarak düzenledi... Bursa’da İlk defa olarak
”Bursa’da Aşıklar ve Şairler Buluşması” Bursa / Türkiye
21 Haziran
2013 tarihinde “İnegöl’lü Şairlerle Buluşma”. İnegöl – Bursa / Türkiye
29 Hazira
2013 tarihinde “15. Batı Trakya Türkleri Panayırı” Gündoğduğu Köyü - Bursa /Türkiye
6-7 Temmuz 2013 on ülkeden 48 aşığın
katılıylaYıldırım Belediyesi katkılarıyla “9. Uluslararası Türkiye Aşıklar
ve Şairler Şöleni” Bursa / Türkiye
09 Haziran
2013 Ertuğrulgazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri öncesi düzenlenen "Yörük
Kurultayı", Vali Akpınar başkanlığında Söğüt'te toplandI. Söğüt – Bilecik
/ Türkiye
27 Ağustos
2013 tariihinde “Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Toplumlar Koordinasyon
Kurulu Toplantısı”. İstanbul / Türkiye
31 Ağustos
2013 Konya Ert TV’de İbrahim Özdemir’in sunduğu Günün İçinden
parogramında "Batı Trakya Türk Cumhuryetinin 100. Kuruluş Yıl Dönümü”
ele alındı ve izleyicilere bu konuda bilgi sunuldu. Ereğli - Konya / Türkiye
01 Eylül
2013 Bekdik Türkmenleri 6. Kültür Şöleni ve I.Uluslarası Bekdik
Kültür Şöleni”.. Ereğli Konya / Türkiye
15 Eylül
2013 tarihinde “Gemlikli Şairlerle Buluşama.” Gemlik- Bursa / Türkiye
21-22
Eylül 2013 tarihinde “I. Haruniye Kaplıcaları Aşıklarr ve Şiir Şöleni. Düziçi -
Osmaniye / Türkiye
ÜYELERİNİ
BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN DERNEK LOKALİNDE DÜZENLEDİĞİ KONFERANSLAR:
•
Günümüzün Vebali AIDS hastalığı 1990
• Aralık
1991 21. Yüzyılın Eşiğinde Dünyadaki Son Gelişmeler Işığı Altındaki Türk
Dünyası ve Bu Çerçevede Batı Trakya Türklerinin Konumu” Konuşmacı: Feyyaz
Sağlam Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi
• 22
Haziran 1992 “Kamu Ekonomisinin Genel Ekonomi İçindeki Yeri” Konuşmacı Doç. Dr.
Nezih Varcan Anadolu Üniversitesi Öğretim Görevlisi
• Aralık
1992 “Kamu Yararına Olan Derneklerin Yönetim Sorunlarına Çözün Önerileri”
Konuşmacı Ahmet Yılmaz / Araştırma Görevlisi
• 26
Temmuz 1992 ”Yeni Dünya Düzeni, Yeni Avrupa ve Türkiye’nin Bu yeni Düzen
İçindeki Rolü ve Konumu” Konuşmacı: Prof. Dr. Harun Gümrükçü Hamburg
Üniversitesi Orient Enstitüsü Öğretim Üyesi
• 22 Ocak
1995 “Batı Trakya Türk Edebiyatında Atatürk” Konuşmacılar: Almanya Mustafa
Kemal Derneği Kurucu Üyeleri
• Mart
2001 “17 Ağustos Depremi Sonrası Türk-Yunan İlişkileri” Konuşmacı: Prof. Dr.
Faruk Şen Türkiye Araştırmaları Vakfı Direktörü
• Mayıs
2002 “Balkanlarda Türk İstiklal Hareketleri” Konuşmacı; Fuat Balkan’ın Yeğeni
Emin Tuncer Balkan / Gazetece-Yazar
• Nisan
2003 “Ermeni Meselesi Ve Gerçekler” Konuşmacı Prof. Dr. Metin Ayışığı /
Balıkesir Üniversitesi Öğretim Görevlisi
• Nisan
2003 “Batı Trakya Türklerine Yönelik İnsan Hakları İhlalleri Ve Kimlik Sorunu”
Konuşmacı Prof. Dr. Metin Ayışığı / Balıkesir Üniversitesi Öğretim Görevlisi
• Mayıs
2003 “Dünya ve Avrupa Nereye Gidiyor” Konuşmacı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı / Orta
Doğu Teknik Üniversitesi Uluslar arası İLİŞKİLER Bölümü Öğretim Görevlisi
• 21 Nisan
2004 “Çözüm Bekleyen Batı Trakya Türklerinin Sorunları” Konuşmacı: İlhan Ahmet
Yeni Demokrasi Partisi Milletvekili
ULUSLARARASI
BATI TRAKYA ARAŞTIRMALARI KONGRELERİ:
• 29 Ocak
2005 I. Uluslar arası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi
• 29 Ocak
2007 II. Uluslar arası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi
• 29 Ocak
2009 III. Uluslar arası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi
AVRUPA
BATI TRAKYA TÜRK FEDERASYONUNDA GÖREVLERİ:
1)
1988–1989 İkinci Başkan (Federasyonun Kurucu Üyesi)
2) 1989–1990
İkinci Başkan
3)
1990–1991 İkinci Başkan
4)
1991-1992 Genel Sekreter
5)
1992-1993 Genel Sekreter
6)
1993-1994 Yönetim Kurulu Üyesi
7)
1994-1995 Teşkilat Kolları Başkanı
8)
1995-1996 Teşkilat Kolları Başkanı
9)
1996-1997 Kültür Kolları Başkanı
10) 1997-1998
Kültür Kolları Başkanı
11)
1998-1999 Kültür Kolları Başkanı
12)
1999-2000 Kültür Kolları Başkanı
13)
2000-2001 Kültür Kolları Başkanı
14)
2001-2002 Kültür ve Eğitim Kolları Başkanı
15)
2002-2003 Eğitim ve Kültür Kolları Başkanı
16)
2003-2004 Eğitim ve Kültür Kolları Başkanı
BATI
TRAKYA TÜRKLERİ AİLE BİRLİĞİNDE ALDIĞI GÖREVLER:
1) 21 Mart
1981 - 1982 Genel Sekreter ve (Kurucu Üye)
2) Mart
1982–1983 Genel Sekreter
3) Mart
1983–1984 Genel Sekreter
5) Mart
1984–1985 Genel Sekreter
6) Mart
1985–86 Genel Sekreter
7) Mart
1986–87 Genel Başkan
8) Mart
1987–1988 Genel Başkan
9) Mart
1988–1989 Genel Başkan
10) Mart
1989–1990 Dinişleri Sorumlusu
11) Mart
1990–1991 Denetim Kurulu Başkanı
12) Mart
1991–1992 Genel Başkan
13) Mart
1992–1993 Genel Başkan
14) Mart 1993–1994
Genel Başkan
15) Mart
1994–95- Genel Başkan
16) Mart
1995–1996 Genel Başkan
17) Mart
1996–1997 Genel Başkan
18) Mart
1997–1998 Genel Başkan
19)
Mart1988–1999 Genel Başkan
20) Mart
1999–2000 Genel Başkan
21) Mart
2001–2002 Genel Başkan
22)Mart
2002–2003 Genel Başkan
23) Mart
2003–2004 Genel Başkan
24) Mart
2004- 2005 Genel Başkan
25) Mart
2005–2006 Genel Başkan
26) Mart
2006–2007 Genel Başkan
27) Mart
2007–2008 Genel Başkan
28) Mart
2008- Kasım 2008 Genel Başkan
2008
Yılında Kendi Rızasıyla Başkanlığa veda etmiştir.
•
2008-2011 yılları arası kısa adı BATTAM olan Batı Trakya Türkleri Araştırma
Merkezi Başkanlığını sürdürmektedir.
Ayrıca
kurucusu bulunduğu Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Onursal
Başkanıdır.
ÖZKAN
HÜSEYİ N HAKKINDA KİM, NE DEDİ?
1.
Avrupa’da Bir Dernek Adamımız [1]
Ankara
Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi -Yunus Zeyrek
Onunla ne
zaman tanıştığımızı hatırlayamıyorum. Kendisine sorsam hatırlar mı, benimle ne
zaman tanıştığını, bilmiyorum. Doğrusu bunu çok da merak etmiyorum. Çünkü o,
benim kadim dostlarımdan biridir. Bu dostluğun başlangıç tarihinin ne önemi var
ki.
Yunus
Zeyrek Batı Trakya Türkleri Aile gecesinde konuşma anı
1988 yılı
sonbaharı ile 1994 sonbaharı arasında geçen altı yılı, Bavyera Eyaleti’nin tarihî
başkenti Münih’te yaşadım. İlk yılın sıkıntılarla geçen günlerini bir yana
bırakırsak, dolu dolu beş yıl geçti bu güzel şehirde. Balanschule’de Türk
kültür dersleri öğretmenliği yaptım. Ama okul işleri, günlük hayatımın sadece
bir bölümünü oluşturuyordu. Ailemin de burada olmasına rağmen, nerede Türkler
varsa, ben orada idim âdeta...
Almanya’da
Türklerin çok renkli hayatları var. Dernekler, cemiyetler, camiler, gazeteler,
konserler, şenlikler, kurslar vs...
Özkan
Hüseyin, Avrupa’daki Türk hayatının, olumlu her cephesinde görülen, ender
simalardan biriydi. O, bu girişken, kabiliyetli, toplayıcı-birleştirici,
sanatçı kişiliği ile dikkatimi çekmişti.
Batı
Trakya’nın, ellisinin üzerindeki bu yiğit delikanlısı, gurbet ellerdeki
hemşehrilerinin ve millettaşlarının müspet geleceği için çarpan tertemiz bir
yüreğe sahipti. Dernek kuruyor, cami
açıyor, kurs düzenliyor, gazetelere yazılar yazıyor, her türlü kültürel faaliyetin
içinde yer alıyordu.
1991,
UNESCO tarafından Yunus Emre Yılı olarak kabul edilmişti. Münih
Başkonsolosluğumuzun organizasyonu ile altı şehirde verdiğim Yunus Emre
konferanslarında, o hep yanımdaydı. Buna benzer daha nice yolculuklara birlikte
çıktık. Kalabalık topluluklara derdimizi, millî problemlerimizi birlikte
anlattık.
O günlerin
hatıralarını yaşatan gazete küpürlerine bakıyorum: İngolstad, Vilsbiburg,
Fürstenfeldbrück, Münih, Philippsburg, Avusturya’nın İnsbruck Üniversitesi
salonları ve hatırlayamadığım başka yerler... Özkan Hüseyin’le hep beraberiz.
Bu toplantıları ben yönetiyorum. Türk dünyasından ve akraba topluluklardan
dostlarımız arasında kimler yok ki... Dünya Tatar Birliği Başkanı, aziz
ağabeyimiz Ali Akış, Irak Millî Türkmen Partisi Genel Başkanı Dr. Muzaffer
Aslan, Bosna-Sancak’tan Mühendis Adem Balkan ile Mühendis İbrahim Veyseloviç,
Doğu Türkistan’dan Tarihçi Ömer Kanat, Afganistan Türklerinden Doç. Dr.
Kıyamettin Barlas, Özbeklerden Timur Kocaoğlu ile gazeteci Enver Osman ve daha
kimler kimler... Herkes kendi toplumunun meselelerini anlatıyor. Gurbetteki
insanlarımız, bu konuşmalarda dünyayı solukluyor, kendi benliğine ve millî
hatıralarına uyanıyor âdeta.
Irak Millî
Türkmen Partisi Genel Başkanı Dr. Muzaffer Aslan, Doç. Dr. Kıyamettin Barlas,
Yunus Zeyrek, Özkan Hüseyin
Yönetici
olduğum konferanslarda konuşmacıları tanıtıyordum önce. Bu yazıyı kaleme
alırken Özkan Hüseyin’i tanıtmak için kuliste tuttuğum o notlara bakıyorum
şimdi: 1947 yılında Gümülcine’nin Kargılı Sarıca Köyü’nde doğmuş. 1972 yılında
Almanya’ya, Münih’e gelmiş, MAN firmasında çalışmaya başlamış. 1981’de Bavyera
Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliğini kurmuş, o günden bugüne kadar
dernekçilikle kültürel faaliyetleri birlikte yürütmüş. Avrupa Parlamentosu,
Avrupa Konseyi, AGİK, Türk Kurultayları vs. gibi toplantılara faal olarak
katılmış ve Batı Trakya davasını anlatmış.
Philippsburg
konferansımızı tam sayfa veren Türkiye gazetesinin 23 Eylül 1993 tarihli
Frankfurt baskısında yer alan fotoğrafının altında: “Toplantının en ateşli
konuşmalarından birini yapan Batı Trakya temsilcisi Özkan Hüseyin,
Yunanistan’ın baskılarını anlatarak, yapılan haksızlıkları belgelerle ispatladı.”
ifadeleri yer almaktadır.
Özkan
Hüseyin Gümülcine’den Almanya’ya gelmiş, orada iş güç sahibi olmuş,
hemşehrilerinin önüne düşmüş bir halk önderidir. Onun hiçbir iddiası yok.
Kimselerle problemi yok. Sadece hak bildiği yolda yürüyor, yürüyor…
Tabii o da
bir insan. Bazen bir şeylere kırılıyor, güceniyor. Ama bunlar, bir seher yeli
gibi onu okşayıp geçiyor. Kin, nefret yok onda. Mesajı hep birliğe,
beraberliğe, güzellikleri paylaşmaya yönelik.
Beni bir
gün Batı Trakya Türkleri Gecesi’ne davet etti. Oradaki coşkun ve samimi
topluluğun huzurunda bir konuşma yapmamı istedi. Ben de Batı Trakya acımızla
ilgili Allah ne verdiyse ifade etmeye çalıştım. Alkışladılar, alkışladılar.
Sonra bir sürpriz: Bu toplantının konuşmalarının tavanlarında yankılandığı
düğün salonu, bir Yunanlınınmış! Tabii adam bizi dinledi! Kendisiyle
tanıştırdılar da… “Allah iyiliğinizi versin!” dedim.
Bir
keresinde onun mütevazı evinde çay içiyoruz. Duvarda asılı sazını alıp,
perdelerinde geziniyordum. Fakat bu bakımlı, havalı sazın sesini, sahibinin
mızrabından da dinlemeliydim. “Al bakalım!” diyorum.
Alıyor,
şöyle bir yokluyor ve başlıyor: “Yeşil sandık kilidi oy oy/ Üstünü toz bürüdü
oy oy/ Geçme kapım önünden Şakirem aman Civan ömrüm çürüdü...”
Ah Özkan
Hüseyin! Ne seni unutabilirim, ne de o türkünü...
Ben
Münih’ten ayrılırken, Türkiye ve Batı Trakya bayrakları ile Misak-ı Millî
hudutları içinde yer alan Batı Trakya haritasının yer aldığı bir Hizmet Belgesi
verdiler bana: “Ahıska Türklüğü üzerine çalışmalarından dolayı” diyerek...
Şimdi o
belgeye ve bayrağa bakıyorum. Bu Batı Trakya Bayrağının renkleri neyi ifade
etmekteydi. Sahi bunları niçin Özkan Hüseyin’e sormamıştım... Bir eski dergi
yetişti imdadıma: Üstat Cemal Kutay’ın Haziran 1964 tarihli Tarih Konuşuyor
adlı dergisini okuyorum. 1913 yılında,
Balkan Harbi’nin son safhasında, bir avuç kahramanın yiğitlik ve
mertliği ile kurulmuş olan Garbî Trakya Devleti, hükûmet şekli olarak tam bir
cumhuriyet idi. Bizim bugünkü Cumhuriyet’imizden on yıl kıdemli.
Bu
müstakil bayrağında yeşil, ümit rengi olarak alınmış; ay-yıldız yine Türklük ve
istiklali temsil ediyordu. Siyah kısım, kaybolmuş Rumeli’nin matemi idi ve
bütün Rumeli kurtarıldığı gün yerini beyaza terk edecekti.
Tabii
bunları ders kitaplarımız yazmaz. İkili ilişkilere zararı olur (Hele bugünlerde
sevgili Yunan dostlarımız gücenir.) diye kimse bu sözleri telaffuz bile etmez
şimdi...
Kimse
korkmasın; Özkan Hüseyin’in böyle bir davası yok. O, mensup olduğu toplumun,
yaşamakta olduğu kıtadaki diğer insanların sahip olduğu hakları istiyor.
Hemşehrilerinin insanca yaşamasını istiyor. Batı Trakya’ya egemen olan
devletin, üyesi bulunduğu ülkelerde kabul gören medeni hakların, Batı Trakya’da
da cari olmasını istiyor. Bu istekler ayıp değil, günah değil, suç değil...
Sadece hak!
Münih’ten
ve Özkan Hüseyin’den ayrıldıktan sonra yıllar sonra, yolum yine Münih’e düştü.
Yanımda bir akademisyen arkadaş vardı. Bu arkadaş dünyaya ve insanlara,
taşıdığı akademik unvan penceresinden bakan biriydi. Bizi Münih istasyonunda
karşılayan Özkan Hüseyin’e, “Özkan Bey, sizin tahsiliniz nedir?” şeklinde
nadanca bir soru sordu. O da, “Ben Gümilcine’de ilkokulu bitirdim. Yunanca ve
Almanca biliyorum. Cemaatimin önünde yürüyor, uluslararası toplantılara
katılıyorum. Şimdiye kadar böyle bir soruyla karşılaşmadım. Bu çok önemli ise
Türkiye’ye geleyim, bana bir diploma verin!” karşılığını verdi.
Bizimki
süt dökmüş kediye döndü. Lafı çevirmeye çalıştı. Öyle demedim de, böyle demek
istedim de... Bu nadan, aynı soruyu başkalarına da sormuş! Özbekistan Vakfı
Başkanı da yana yakıla anlattı...
Özkan
Ağabey, senin için rahat olsun. Bu akadesyenimiz, Köln istasyonunda, gişede,
İngilizce iki cümle kurup bilet alamadı. Allah şahittir ve ben de şahidim.
Yıllar
geçiyor. Özkan Hüseyin’in dostluğu azalmıyor, artıyor. Arıyor, soruyor,
konuşuyor. Faaliyetlerinden bahsediyor. Seviniyorum, seviniyorum, bir hoş
oluyorum.
O şimdi de
cemaatin daha da bilinçlenmesi için kitaplar hazırlıyor. Yıllardır gazetelerde
çıkan yazılarını ve konuşmalarını bir araya topluyor. Batı Trakya üzerine
yapılmış ilmî araştırmaların basılması için çırpınıyor. Gençlerin millî terbiye
almaları için elinden gelen gayreti gösteriyor. Böylece, o çevresine, gençlere
ideal bir örnek teşkil ediyor. Onun faaliyeti, cemaatine moral kaynağı oluyor.
Özkan
Hüseyin, yabancılaşmanın, eriyip yok olmanın vahametini yüreğinde hissediyor ve
bunu hemşerileriyle paylaşmak istiyor. Anlayana...
Özkan
Hüseyin’in azminin sınırı yoktur. Allah ona sağlık verdikçe, kim bilir daha ne
güzel işler yapacak... Ben ona sağlık ve afiyetle, başarılar dilerim.
Yolun açık
olsun kardeşim Özkan Hüseyin. Kim nederse desin, Batı Trakya’nın sana çok
ihtiyacı var.
Ne mutlu
sizlere aziz Batı Trakyalılar! Sizin için yorulmadan koşan bir evlada
sahipsiniz. Onu yalnız bırakmayınız.
2. Özkan Hüseyin’e Dair[2]
Bir insan
kendinden nasıl söz ettirir?
Bu soruya
verilecek yanıt, verenlere göre, kuşkusuz değişik değişik olacak...
Bu geçen
on üç yıl içinde, Almanya’da çalışan birkaç arkadaş vardır ki, gerçekten bu
adları ve kişileri duymayan, tanımayan kalmamıştır azınlık içinde. Sıralayalım:
1.Aydın Ömeroğlu, 2. Cafer Şükrü kardeşler, 3. Özkan Hüseyin...
Neden bu
arkadaşlardan, diğerlerine göre, daha çok söz edilmiştir?
Çünkü bu
arkadaşlar dur durak bilmemişlerdir. Dernek uğruna, toplum uğruna ceplerinden
harcamışlar, zamanlarından harcamışlar, koşmuşlar, yorulmuşlardır...
Bu geçen
on üç yıl içinde, yıl geçmemiştir ki bu arkadaşlar yazıhanemizi ziyaret etmemiş
olsunlar... Hem de bir değil, bir kaç kez... Bu arada tabii, diğer yazıhaneleri
de dolaşmışlar ve ellerinden geldiğince, dillerinin döndüğünce Batı
Almanya’daki dernek çalışmalarını anlatmışlardır (Bu ziyaret ve konuşmalarda,
örneğin; Türkiye’de şunları aldım, şunları yaptım... gibi sözler, hiç
konuşulmamıştır. Daima azınlık ve onun sorunları ele alınmıştır.).
Bir kaç
seneden beri Bay Özkan Hüseyin’in ziyaretlerine muhatap oluruz; hem de sık sık... Her ziyaretinde uzunca bir
zaman oturur ve oradaki (Almanya’daki) sorunlar üzerinde konuşur, dertleşiriz.
Bay Özkan
Hüseyin, ilimiz Kalamakastro (Kargılısarıca) köyündendir. Binlerce Batı
Trakyalı soydaş gibi, o da geçimini Batı Almanya’da aramış ve oraya gitmiştir.
Ancak Bay Özkan, Batı Almanya’da mark mark dememiş, birtakım manevi değerlere
de önem ve gönül vermiştir.
Saz
ustasıdır Bay Özkan... Türk halk müziği üzerinde söz sahibi olmuştur... Folklor
için de aynı şeyi söyleyebiliriz. “Benim nazarımda ağabey, Türk Dünyası birdir.
Hangi parçayı çalarsam çalayım veya oynarsam oynayayım, Türk halk müziğine ve
folkloruna ait olduktan sonra birdir, aynıdır, aynı değerdedir. Ancak elbet
yöremiz türkü ve oyunlarına da ayrıca önem vermekteyim.”
Bay Özkan
üç beş seneden beri dernekçilikle de uğraşmaktadır. Bavyera Aile Birliğinde
önce üye, daha sonra genel sekreter olmuş, şimdi ise, geçen seneden beri
başkanlığını yürütmektedir.
Yazıhanemize,
her gelişinde, Bay Özkan Hüseyin’i çeşitli görüş ve düşünceleriyle tanımağa
çalıştık. Fark ettirmeyerek sorguya çektik, sınava tabi tuttuk... Bizde
bıraktığı yahut yarattığı kanı şudur: Bay Özkan, tipik bir Batı Trakyalıdır.
Batı Trakyalı olmaktan gurur duyar.
Yeteneklerini iyi bilir ve de bunları güzel kullanır. Türk tarihine meraklı,
dinine bağlı, olgun ve temiz kalpli, açık fikirlidir. Konuşmayı sever, fakat.
dinlemeyi de bilir. Çalışkandır, üretkendir. İş ve fikir üretiminin zevkine
varmıştır. Dünyanın sadece madde (mark) olmadığını kavramış ve manevi değerleri
de öne geçirmiştir. Güven telkin eden bir kişiliğe sahiptir. Yoruluncaya kadar,
inanıyoruz ki, nerede olursa olsun, nerede yaşarsa yaşasın, Batı Trakya
Türklerine, Türk Dünyasına ve tüm insanlığa yararlı olacaktır...
Şu anda
önümüzde, 6 Haziran 1987 tarihinde yaptıkları “Kültür ve Eğlence Gecesi”ndeki
açılış ve hoş geldiniz konuşmasının metni bulunmaktadır. Diğer gazetelere
olduğu gibi bize de getirmiştir. Dikkatle okuduk ve inceledik. Konuşma, Batı
Trakya ve Balkanların Türkler eline geçişinden günümüze kadar olan tarihinden,
özetle, bahsetmektedir. Çok çok iyi olmuştur... Bir iki noktada irkildik ve
gelince de sorduk... Eleştirimizi saygıyla dinledi ve benimsedi. Sonra sorduk:
Bu konuşmanızı yapmazdan önce bir tahsilli arkadaşa gösterdiniz mi, dedik.
Yanıtı bıçak gibi kesin oldu: “Ağabey, bizim okumuşlularımızda bu ve benzeri
konulara dair pek merak yok... Aile gecelerinde, böyle kalıcı metinle konuşmak
yolunu da biz getirdik... Oysa gönül elbet onların da konuşmasını
istiyor...”
Bay Özkan
Hüseyin’e, Batı Trakya Türklerinin hak ve hukuk davası için cebinden ve
sağlığından olan diğer tüm idealist ve milliyetçi-toplumcu arkadaşlarımıza,
hizmetlerinden dolayı sonsuz teşekkürler eder, çalışmalarında da başarılar
dileriz...
SAĞ
OLSUNLAR, VAR OLSUNLAR...
İleri
Gazetesi Sahibi Halil Haki 1987
KENDİNİ
AŞAN BİR KURULUŞ[3]
BATI
TRAKYA TÜRKLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ
Batı
Trakya Türkleri bilindiği üzere tarihî, siyasi, hukuki, dinî, iktisadi,
kültürel vb. boyutları olan çok yönlü, karmaşık bir konudur. Bu özellikleriyle
de Türkiye ve Yunanistan arasında 20. yüzyılda en mühim problemlerden birisi
olagelmiştir. Görünüm itibarıyla bölgesel gibi gözüken bu problem, yaşanan
olumsuzluklarla zaman içerisinde uluslararası bir soruna ulaşmış; Türkiye ve
Yunanistan’ı da aşarak Avrupa Birliğini, İnsan Hakları ve ilgili kuruluşları,
ABD’yi İslam Dünyasını, Türk Dünyasını da yakından ilgilendiren boyutlara
ulaşmıştır.
Batı
Trakya Türkleri Bursa Dayanışma Derneği’nde Seminer
Diğer
yandan Batı Trakya Türklerinin 1924 Lozan Antlaşması’ndan sonraki tarihine baktığımızda
konunun daha çok aktüel gelişmeler paralelinde kısmi olarak ele alındığını, bu
konuda kapsamlı, bilimsel, kalıcı çalışmaların yeterince
yapılmadığını/yapılamadığını görüyoruz. Bununla birlikte Batı Trakya
Türklerinin göç etmek zorunda kaldıkları ana vatan Türkiye ve Avrupa’da
(özellikle Almanya’da) zamanla örgütlendiklerini; kamuoyu oluşturmak, haklarını
elde etmek için yoğun mücadele verdiklerini görüyoruz. Uluslararası
platformlarda Batı Trakya Türkleri için yapılan çalışmalarda büyük mesafeler
alınmıştır. Avrupa’da verilen mücadelelerde lokomotif görevini üstlenen
kuruluşlardan birisi de Münih’te bulunan Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri
Aile Birliği Derneği’dir. Başkan Özkan Hüseyin yönetiminde çok yönlü olarak
çalışmalarını sürdüren dernek, son yıllarda hizmetlerine Batı Trakya Türkleri
Araştırma Merkezini (BATTAM) de eklemiştir.
Çeşitli
ülkelerden uzmanların katkı ve katılımlarıyla, uluslararası bir yelpazede Batı
Trakya konulu yoğun çalışmalar gerçekleştirmektedir. Merkezin kuruluş amacı yukarıda
çizdiğimiz çerçevede Batı Trakya Türkleri hakkında bilimsel yaklaşımlarla
kalıcı hizmetleri sunabilmektedir.
BATTAM
kısa sürede Almanya ve Türkiye’de önemli hizmetleri gerçekleştirmeyi
başarmıştır. Türkiye, Yunanistan (Batı Trakya), Balkanlar ve Almanya’dan
uzmanların katılıyla düzenlenen konferanslar, seminerler, basın toplantıları,
yarışmalar, kitap yayımları, hizmet ödülleri ve rutin araştırma projeleri gibi
hizmetlerle BATTAM âdeta bir ilgi odağı hâline geldi. Bu kalıcı hizmetler
içerisinde örnek olarak sadece merkezin yayınlarına bile bir göz atmak,
merkezin çalışmalarını değerlendirmek açısından yeterlidir.
Merkez
yayınlarının kısa sürede tükenmesi (ki 3. baskıya ulaşan yayın söz konusudur),
yayınların konu yelpazesinin genişliği dikkati çekmektedir. Yunan Anayasası
çevirisinden, teşkilatçılığa; Batı Trakya’nın fetih tarihinden, basın-yayın
tarihine uzanan konu zenginliği Batı Trakya Türkleri konusunun farklı
boyutlarına ışık tutmaktadır.
BATTAM’nın
çok boyutlu çalışmaları geniş bir çerçevede yankı bulmakta, takdir
edilmektedir. Literatüre giren ve giderek büyüyen, genişleyen çalışmalar
kuşkusuz ki Batı Trakya Türkleri açısından tarihî bir hizmettir. Ne yazık ki
böyle bir merkez kimi kesimleri de oldukça rahatsız etmiştir. BATTAM
kurulduğunda hemen alternatif araştırma merkezi kuranlar ve bugüne dek somut
bir hizmet sunamayanlar, BATTAM’ın “uydurulmuş bir ad”dan ibaret olduğunu
yazanlar vb… görüldü.
Ancak
BATTAM bu tarz yaklaşımları ciddiye almaksızın kendi tutarlı çizgisinde
hizmetlerini sürdüren, kendini yenileyen, aşan bir kuruluştur. Bugüne kadar
dernek başkanı Özkan Hüseyin ve Yönetim Kurulunun özverisi ile kendisini,
vizyonunu aşan çalışmalara imzasını atmıştır. Artık bütün Batı Trakya
Türklerinin, resmî makamların, vakıfların vd. konuyla ilgili kuruluşların
BATTAM’a sahip çıkması, destek olması zamanıdır.
9 Eylül
Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Öğretim
Görevlisi Feyyaz SAĞLAM
4. Benim
Gözümle Özkan Hüseyin
Almanya’ya
gelişim 1987 yılında olmuştu. Hüseyin
amcam bir gün beni, Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneğine götürdü. Dernek
Başkanı Özkan Hüseyin bizi sıcak bir tebessümle karşıladı ve bize derneğin
faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Mehmet
AHMET
İnsanları
ve bu derneği çok sevmiştim. Doğrusu hiç de yabancılık çekmemiştim. O an sanki
kendimi Batı Trakya’daymışım gibi hissetmiştim. Gurbet elde bu güzelliklerin
olması beni çok mutlu kıldı. Doğrusu büyük gurur duydum.
Bir gün
yine Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneğine gittim. Başkan Özkan
Hüseyin’den tüzük hakkında bilgi aldım ve akabinde ben de bu derneğe üye oldum.
İki sene sonra da Başkan Özkan Hüseyin’in kadrosunda dört sene yönetimde görev
aldım.
Özkan
Hüseyin, Federasyonda daha aktif olabilmek için dernek başkanlığını bıraktı.
Yerine başka bir arkadaşı aday gösterdi. Özkan Hüseyin’in de desteğiyle başka
bir arkadaş başkan seçildi. Ben, bu yönetimde de yer aldım. Fakat yeni seçilen
başkanımızın Federasyona ve derneğimiz içinde bazı üyelere ve eski yöneticilere
karşı yanlış tavırları oldu. Bu yüzden de, Özkan Hüseyin bizden desteğini
çekti. Başkanımız yanlış insanlar tarafından yönlendirilmeğe başlandı. Dernekte
büyük kargaşalar yaşandı ve neticede seçime gidildi.
Yapılan
oylamada ezici bir çoğunlukla başkanlığı Özkan Hüseyin kazandı. Ben de bu
yönetimde kültür kollarında görev aldım. Görevim icabı iki sene faaliyet
gösterdik. Bu süre içinde Dr. Sadık Ahmet’in Selanik’teki mahkemesine yabancı
gözlemci ve avukat gönderdik. Bunlara öncülük eden yine Özkan Hüseyin oldu.
Yunanistan’daki baskıları kınamak ve dünya kamuoyuna duyurmak için yürüyüşler
düzenledik. Frankfurt Yunan Konsolosluğu önüne siyah tabut ve çelenkler
bıraktık. Daha sonraki seçimlerde aday olmayarak yönetimin dışında kaldım.
Yönetimin
dışında kaldığım dönemde boş durmadım. Bazı arkadaşların tutumları hoşuma
gitmedi ve bunları eleştirmek amacıyla muhalefete başladım. Böylece kendimi
Özkan Hüseyin’e karşı olan muhalefet grubu içinde buldum.
Bu
muhalefet grubuna Yunanistan’dan gelen arkadaşlarımız da dahil edildi ve
böylece ikinci bir dernek ortaya çıktı. Muhalefet grubu olarak bu derneğin
kurulmasında ben de destek verdim. Ayrıca 100 mark yardım da ettim.
İkinci
dernek kuruldu. Başkan ve yöneticiler şeçildi. Tabii ki, bu yeni derneğin de
bir lokale ihtiyacı vardı. Arkadaşlardan Allah razı olsun, lokali temin ettiler.
Lokal aynı bina ve aynı çatı altında (Batı Trakya Türkleri Aile Birliği lokali
yanında) ayrı bir odadaydı. Böylece iki ayrı Batı Trakya derneği gülünç bir
şekilde ortaya çıktı.
Ben mensup
olduğum dernekten ayrılmadım. İkinci kurulan derneğe de üye olmadım. Ama
muhalefet olarak dernek içinde arkadaşlarımızla beraber faaliyetlerimizi yine
de devam ettirdik. Yeni kurulan dernek dışarıdan, biz ise içerden, bu
muhalefetimiz üç dönem sürdü. Amacımız Özkan Hüseyin’i devirmekti. Ama bunu da
başaramadık.
Özkan
Hüseyin ise bize karşı olan iyi niyetini ve samimi tavrını hiç değiştirmedi.
Özkan Hüseyin gün geçtikçe gücüne güç katarak faaliyetlerini artırıyordu. Onun
gücünü ve faaliyetlerini kimse engelleyemedi.
Bizi
yönlendiren arkadaşlarımız bizlere hep yanlış bilgi verdiler. Özkan Hüseyin’in
her şeyi kendi menfaati icabı yaptığı, faaliyet gösterdiği hep bizlere empoze
edildi. Sonradan bu durumun böyle olmadığını anladık. Ben ve benim gibi düşünen
insanlar olarak muhalefet yapmaktan vaaz geçtik ve bir önceki davranışlarımızdan
da pişmanlık duyduk.
Özkan
Hüseyin ne yaptıysa Batı Trakya Türklüğü için yaptı. Ama bizler bunu çok geç
anladık. Bir kısım insan da hâlâ bunu anlamakta güçlük çekmektedir. Bazıları da
hasetlik fesatlık yaparak çekememekte ve hâlâ daha kötülemektedirler. Özkan
Hüseyin ise vapura binip çoktan öbür tarafa geçmiştir.
Sayın
Başkanım seninle gurur duyuyoruz. Yolun açık olsun. Her zaman seninleyiz.
5. Batı
Trakyalıların 25. Yıl Coşkusu
Bavyera
Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Başkanı, Özkan Hüseyin Bey’i yaklaşık
20 seneden daha fazla bir zamandan beri tanırım. Münih Westend bölgesinde Batı
Trakya Camii’ni ibadete açması ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da bir
araya getirerek, Türk birliğini ve Batı Trakya Camii cemaatini oluşturdu.
Batı
Trakya Camii cemaati içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını 18 sene Türk
Cemaati Başkanı olarak temsil ettim. Bu görevim esnasında hiçbir sorunla
karşılaşmadım. Uyum içinde beraberce hizmet verdik. Batı Trakya Türklerinin
davasına kalben bağlı olup onlara gönülden hizmet verdim. Onlardan, maddi ve
manevi desteğimi hiç esirgemedim.
Özkan
Hüseyin Bey de Türk cemaatine sahip çıkarak kendilerinden hiçbir yardımı
esirgemedi. Onları kendilerinin bir parçası olarak gördü. Elinden gelen her
türlü fedakârlığı yaparak güçlüklere göğüs gerdi.
Özkan
Hüseyin gerçekten bir Türk milliyetçisidir. Kendisini her zaman tebrik etmiş ve
onunla hep gurur duymuşumdur. Türklük için verdiği mücadelede hiç kuşkum yok ki,
akan sular durur. Benim olduğum toplumda kendisi hakkında herhangi bir olumsuz
söz duymadım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının (cemaatimizin) gönlünde taht
kurmuştur Özkan Hüseyin.
Özkan
Hüseyin’in derneklerinin 25. kuruluş yıl dönümü esnasında yaptığı konuşma çok
önem arz etmektedir. Konuşması esnasında çok duygulandım. Köy mezarlığını
ziyareti esnasında bazı sesler duyduğunu ifade etti. O ses, “Ey Türkoğlu Türk,
bizim kemiklerimizi Yunanlılara çiğnetme diye seslenen TÜRK büyüklerinizin,
ecdadımızın sesi olmalıdır”, diye düşünüyorum. Sen, o milletin torunları
olarak, son nefesine kadar onların kemiklerini sızlatmadan korumakla
görevlendirildiğinin bilincindesin.
Münih-Westend
bölgesinde yok olan Türk birliğinin yeniden oluşması için başlatmış olduğunuz
mücadelenizi destekliyoruz. Batı Trakya-Dr. Sadık Ahmet Camii için bir binanın
satın alınması projenizi de destekliyoruz.
Bazı
kardeşlerinizin olumsuz tavırları sizleri mücadelenizden alıkoymasın. Biz Türk
cemaati olarak her zaman yanınızda maddi ve manevi destek vermeğe hazırız.
Mutlaka bu esere imza atmalısın.
Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşları Mütevelli Heyeti Başkanı
6. Batı
Trakya Türkleri Aile Birliği
Yukarıda
adı geçen dernek 25. yılını doldurmuş bulunuyor. Yunanistan’da Batı Trakya
Türklerine yapılan baskıları ve entrikaları boşa çıkaran güçlü bir kuruluş
oldu.
İdriz GÜDÜCÜER
Kendilerini
saymayı öğretti Avrupa’ya...
Dünyanın
en küçük devleti ailedir. Baş başa, baştan da Hakk’a bağlı olan bu devletçikler,
büyüyerek köy, kasaba ve ülke olur.
Evet, ülke
olup da bağlılıklarını koparmazlarsa, dünyada, saygınlıklarını onaylar.
Şu anda
beni düşündüren başka bir durum var.
Özkan
Hüseyin ile yükseliş çizgileri zirveye doğru uzanmış durumda. Özkan Hüseyin
Bey’i sollayacak genç veya gençler yetişti mi? Yetişiyor mu?
Bu soru
kafamı kurcalıyor... Dileğim yetişmiş olsun!
Dünyanın
neresinde olursa olsun, Türk fidanlarının birliğini görmek beni mutlu ediyor ve
gururlandırıyor...
Özkan
Hüseyin’i 20 seneyi geçti tanıdığım.
Akıl
unutur, defter unutmaz misali, çalışan bir yalnız kurt gibi görünür gözüme..
Sazlı
sözlü eğlencelerin içinde faal oluşu; Batı Trakya Türkleri cemiyetinden
habersiz insanları irdelemiş ve birçok insanı da cemiyetlerine
kazandırmıştır...
Ben bir
Ülkü Ocaklıyım. 1985’li yıllarda Bulgaristan’da isim değiştirme olayları,
Bosna’daki Sırp zulmü, Azerbaycan’da Ermeni ve Çeçenistan katliamı gibi daha
nice olayları dünyaya duyurup kamuoyu oluşturmada, Batı Trakya Türkleri Aile
Birliği Cemiyeti bize çok faydalı olmuştu. Daha nice cemiyetleri saygıyla
selamlarken, her birinin birliğinin kıyamete kadar devam etmesini ve diğer
milletlerden üstün ve faziletli olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ederim.
Ülküsü,
ilkesi bir olan kardeşlerimin, 25 yılı çok çabuk geçti... İlelebet yaşamak
istiyorsan, yaşatmasını öğrenin…
Atatürk
“Benim naçiz vücudum, elbet bir gün toprak olacaktır. Ama Türk milleti ebediyen
payidar kalacaktır.” demiştir.
Dünya
korkuyor Türk’ün aile yapısından, Dr. Sadık Ahmet gitti dava devam ediyor.
Özkan Hüseyin de gider dava yaşar! Yeter ki yaşatmasını bil.
Yunus der
ki, “Kuru odunu niderler, yakıp oda atarlar.”
Fidan olan
gençlerinizi dava adamı olarak yetiştirelim...
Çok
yazılacak konu olsa da, sözü kısa kesiyorum. Özkan Hüseyin’e ve grubuna dünya
durdukça okunup bayrağı indirmeden elden ele dalgalandırılması dileğiyle Allah
başarılarının devamını nasip etsin...
Zaman
akarsu gibi geçiyor.
Yetiştiren,
ninen ile dedenin,
Çok çalış,
sakın boş verme,
Hatırası
kalsın buradan göçenin,
Bu gün de
yarısından çoğunu
Sözü
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin mısralarıyla bağlayalım:
“Hak
şerleri hayreyler, zannetme ki gayreyler,
Mevlâ
görelim neyler, neylerse güzel eyler”
İdris
Güdücüer, 01.05.2006 Bayreut
01 Ağustos
2002 günü Batı Trakya Türkleri Derneği Bursa Şubesinde, yapılan ödül verme
töreninde Batı Trakya Fetih Tarihi 1261–1361 yazarı A. Mehmet Delibalta’nın
konuşması:
Muhterem
Misafirler, Saygıdeğer Arkadaşlarım!
Hepinizi
saygı ile selamlayarak hoş geldiniz, diyorum. Gerçekleştirilen bu onur
gecesinde ben de şunları söylemek istiyorum:
Yıllardan
beri Batı Trakya ile ilgili yaptığımız çalışmaları ve bazı konularda orijinal
ve ilk ağızdan bilgiler olan ve bir daha hiçbir zaman ele geçirilemeyecek
bilgileri gün yüzüne çıkarmasını başaran Özkan Hüseyin’e tebriklerimi ve bundan
sonraki çalışmalarında da başarı dileklerimi sunmak istiyorum…
Kendi
yurdumuzda yöremizle ilgili olarak ve bu konularla paralel çalışan birçok
dernek olmasına rağmen, bu çalışmaların Almanya Münih Batı Trakya Türkleri Aile
Birliği Derneği tarafından değerlendirilmesi, Özkan Hüseyin’in cefakâr çabaları
ile olmuştur; hayranlıkla izliyorum…
Bu
çalışmalar yılların çalışmalarıdır ve yöre insanı yüzlerce kişiyle görüşülerek
gerçekleştirilmiş, bazı bilgiler yüzyılın üzerinde bir geçmişe dayanmaktadır…
Bunlar, kitaplaştırılmıştır… Bu bilgilerin sahiplerini de rahmetle anıyorum.
Benim
kendi meslek alanımda otuz dört kitabım ve çeşitli makalelerim basıldı. Basım
yayım işinin ne kadar zor ve meşakkatli bir çalışmayı gerektirdiğini bildiğim
için Özkan Hüseyin’e ayrıca hayranlık duyuyorum...
Kendi
yöremden, doğup büyüdüğüm yerlerden yüzlerce yaşlı kimse ile 30–40 seneden beri
ilgi ile yaptığım araştırma ve çalışmaların değerlendirilmesi beni çok
sevindirmiş ve mutlu etmiştir. Ben de, bu çalışmalar ile elimden geldiğince
kendisine destek olmaya çalışacağım…
Sayın
Özkan Hüseyin bazı konularda üzüntülerini beyan etti… Hiç merak etmesin, hiç
üzülmesin, “Meyve veren ağacı taşlarlar.” Demek ki bayağı iyi meyveler vermeye
başlamış… Başarılarının devamını diliyorum… Saygılar sunarım.
8. Batı
Trakya Türkleri Aile Birliği Cemiyeti Başkanlığına
Seven,
Sevilen, Saygın Dost Sayın Özkan Hüseyin!
İslam
âleminin kutsal bir dönemi olan Ramazan ayı vesilesiyle cemiyetinizin lokalinde
vermiş olduğuz iftar yemeğine bir Alevi cemaati dedesi olarak, beni de davet
etmenizi çok önemsedim.
Batı
Trakya Türklerine büyük değer verdiğimin ve bundan onur duyduğumun tarafınızdan
bilinmesinde yarar var. Dilerim bu önemli davranışınız, ilişkide olup beraber
yaşadığımız bütün sivil toplum kuruluşlarına ve önemli kişilere örnek olur ve
gelişir. Şahsen arzumuz o yöndedir.
yle siz
değerli insan Özkan Hüseyin’e, cemiyetinizin üyelerine ve çalışanlarına
yürekten teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
9.
Saygıdeğer Özkan Hüseyin
Bayram
nedeniyle ailenize ve bütün Batı Trakya toplumuna Tanrı’dan af, barış, sevgi,
sağlık ve kuvvet diliyorum.
Athenagoras
YİLİASKOPOULOS ve diğer katılımcıların bir iftar akşamı anısı
Samimiyet
ve tolerans bizim cemiyetlerimiz için hoş, sevindirici ve insanlık işaretidir.
Aynı zamanda herkesi sevmek bizim cemiyetlerimizin en önemli özelliğidir.
İftar yemeği
münasebetiyle beni davet etmiş olmanızdan dolayı teşekkür ederim.
Hristiyan
sevgisi ve birlik içinde…
Athenagoras
Yiliaskopoulos
Özkan
Hüseyin genel başkan,
Allahım
esirgesin doğuştan,

Batı
Trakya’da çıkayım yokuştan.
Adanalı
Şair Hasan
Nice
halkına kucak açtı,
Kiminin
kalbi vatanda kaldı,
Şairim
yüreğimi ateşler sardı,
Yine
karardı dağların ardı.
Kimisi
dünya malına kandı,
Annem
ağlıyor, yüreği yandı,
Buğdayı
ambarda kahpeler çaldı,
Beni de
kader gurbete saldı.
Neyleyim
servet, dünya malını,
Doğruluk
yolunda vereceğim canımı,
Allah’ın
izniyle kıramazlar dalımı,
Sarayım
bağrıma ben de halkımı.
Yarım
ekmeğini Hüseyin paylaştı,
Allah’ın
emriyle Özkan kaynaştı,
Dostlara
hizmette gerçek yakıştı,
Evvel
Allah yemez kimsenin hakkını.
Doğruluğa
cennetin kapıları açılır,
Dünyadan
servetini götüren var mıdır?
Zemheri
ayında dağlarım kar mıdır?
Şairim
derdimize çare yazdırır.
Trakya
şehirleri halkın rüyası,
Allah
aşkına okunsun duası,
Şehitlerin
kanıyla alınmıştır burası,
Ağlama
görülecek düşmanın hesabı.
Gözümün
suyu ağlamaktan çekildi,
Tarlamıza
buğday arpası ekildi,
Özkan
Hüseyin dağlara vekildi,
Şairim
Hasan yazınca sevindi,
Yukarıdaki
dörtlükler meşhur Adanalı Şair Hasan’a aittir. Adanalı Şair Hasan, 26 şiir
kitabı yayımlamış. 27. kitabı basılmaktadır. Yukarıdaki şiiri, basılmakta olan
“Atatürk’e Tarihî Şiirler ve Batı Trakya Efsanesi” kitabından alınmıştır.
Kendisini bir
kere görüp, sadece birkaç aydır uzaktan temasta olmamıza rağmen, herhâlde onu
en çok tanıyan kişi benimdir, diye düşünüyorum. “Bu nasıl oluyor?” diyeceksiniz
şimdi. Gayet basit: Özkan Bey’in ilk kitap müsveddelerini ben okuyorum da
ondan.
Kendisini,
davetli olduğum Nürnberg Batı Trakya Türkleri Derneğinde tanıdım. Toplantıyı
yönetirken, çok kararlı, açıklayıcı ve çareler üreten konuşmalar yapmaktaydı.
Ben toplantının ortasına denk geldiğim için bu konuşulanları anlamakta önce
güçlük çekmiştim. Toplantı bitip yanıma geldiğinde, elinde bir de kitap vardı.
Bunu bana imzalayarak, “Bu kitabı ilk kez size takdim ediyorum. 2007 baskılı
olacak.” diyerek imzalayıp, bana hediye etti. Çok mutlu olmuştum. Bu zamana
kadar, Semih Sergen gibi, Haldun Dormen gibi birçok ünlü kişiden imzalı şiir,
CD ve kitap almıştım, ama böylesine daha yayımlanmamış ilk kitabım olmuştu
kitaplığımda.
Kendisine
bir kez daha buradan teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, Özkan Hüseyin Beyefendi,
karsısındaki insana pozitif enerji veren, yardımsever ve destekleyici bir
yapıya sahiptir.
Bunu
kendisiyle ilk tanıştığınız andan itibaren anlamakta güçlük çekmezsiniz. Böyle
yürekli, azimli, hedefleri kesin olan değerli insanı kimsenin kaybetmesini
istemem. Ben kendisini tanıdığıma ve iyiye giden bir dostlukla kendisini
kazandığıma çok memnunum. Kendisi hem eğitici hem de öğreticidir. Ben
herkese, Özkan Beyefendi’nin değerli bir
taş olduğunu ve bu taşın suyunu çıkarmalarını, kendisinden öğrenecek çok
şeyleri olacaklarını önemle tavsiye ederim.
İyi ki,
varsınız Özkan Bey.
12. Sayın
Başkanımız Özkan Hüseyin’e Dair
Geçen
seneleri göz önünde tuttuğumda bir Batı Trakya Türk’ü olarak, sana teşekkürün
en güzelini sunmanın, boynumun en büyük borcu olduğu kanısındayım.
Nedim HASANOĞLU
Seni
yıllardır başımızın tacı olarak, gönlümüzde taşımakla gurur duyuyoruz; çünkü
sen, hayatın en zor günlerini önüne katarak bizlerin var olduğunu ispatladın.
Benliğimizi, kimliğimizi solumamızda, iç yankılarımızda hissettirdin. Toplum
olarak düşüncelerimizin ana sözcüsü oldun. Sesimizi dünyaya duyurdun. Şimdi
başım “az da olsa” yukarıda dolaşmanın tadını çıkarmış bir Batı Trakya Türk’ü
olarak, iş güç âleminin ortasında göğsümü gererek dolaşmakta ve çalışmaktayım.
Dağınık ve
paramparça olan biz Batı Trakya Türk’ünü bir zamanlar lokal lokal dolaşıp bir
araya getirmek için büyük gayret sarf ettin. Bizlere yolu yordamı gösterdin.
Derneğin kurulması için öncülük yaptın. O günden bugüne kadar aramızda olmanın
mutluluğunu ve kıvancını yaşamaktayım. Benim için bu duyguların tadı bir
başkadır.
Gurbet
ellerde birbirimizi tanımamaktaydık. Selamsız sabahsız yan yana gelip geçerdik.
Çoluk çocuğumuz dağınık bir şekilde idi. Boş vakitlerimizi evlerde, yan
komşularda ve kahvelerde geçirmekteydik.
Simdi ise
sayenizde bir derneğimiz var. Bir derneğimiz var, demekle gurur duyuyorum. Bunu
gurur kaynağımız olan Özkan ağabeyime borçluyum. Evet, evet, toplum olarak sana
yalnız ve yalnız sana borçluyuz.
Derneğimizde,
çocuklarımıza hocalar temin ederek Kur’an kursları, din ve Türk kültürü
dersleri verdirdin. Folklor ekibi ve korolar kurdun. Çocuklarımızı o güzel
folklor giysileri içinde görünce anaları ve babaları coşturdun. Çocuklarımızın
sevinçten haykırdığını görünce onların öte yanını da yaşamak istedim.
Bizlere
aile geceleri düzenledin. Bu gecelerde insanlarımız şiirlerle, folklor
gösterileriyle, müzik grubumuzdan dinlediği Rumeli türküleriyle zengin
kültürünü tanıdı. Sizleri ve bu gençlerimizi göğüs gere gere alkışladık,
mutluluk sevinçleri yaşadık.
Bizleri
Yunan Türk’ü olarak tanımlayanlara ve tanıtanlara karşı mücadele verdin.
Avrupalılara ve Türk insanımıza asil bir milletin evlatları olduğumuzu,
Yunanistan’a (Batı Trakya Türk azınlığı olarak) nasıl ve hangi şartlarla
bırakıldığımızı öğrettin. Asırlar öncesi buralara yerleşmiş ve hâlen buralarda
yaşayan Osmanlı’dan kalan Türkler olduğunu tanıtmada
büyük
gayret sarf ettin ve bunda da başarılı oldun. Böylece, bizlerin de onuru
oldun. Kalplerimizin atan damarlarına
bir yelken oldun.
Soydaşlığın
tadını derneğimizde bir toplum olarak yaşamak bizlere gurur verici oldu. Sen de
her gün bizimle beraber aramızda oldun. O kadar fazla yükün olmasına
rağmen, her konuda bizleri bilgi sahibi
ettin. Bizleri aydınlatarak ışık saçtın. Biz seni hangi kelimelerle dile
getirebileceğimizin şaşkınlığı içindeyiz sayın başkanım.
Yıllardan
beri bizlere verdiğin konferanslarda ve her toplantıda, gözlerin hep dolu
doluydu. O gözyaşlarının akışı bizleri bir arada görme duygusallığının
yankısıydı. Bunu bilen bizler ve seni tam anlamıyla anlayan sabit dostlarınızız
sayın başkanım. Sana sefalar olsun, yüreği aslan, sözleri altın, gözleri ufuk
saçan başkanım.
Sayın
başkanım bir gün, otobüsler almamıştı bizi. Yollar dolup taşmıştı. Analar,
babalar, kardeşler ve bayrağımız, öncümüz ve övgümüz yine sen idin. Düştük
yollara. Senin amacın kavuşturmaktı bizleri öbür soydaşlara. Onlar, bizleri
tanımadıkları hâlde açmışlar kollarını bizleri bekliyorlardı. İşte duygu, işte
gözü yaşlı soydaşlarım, işte bizim özlemimiz, işte bizim gururumuz,
kaynaşmıştık birbirimize kimse kimseyi tanımadığı hâlde. İşte bir kaynak bin
kaynak oluvermişti. Aniden coşmuştuk. Nitekim ayrılma zamanı gelmişti.
Soydaşlarla kucaklaşıp ayrıldık. Fakat unutulmaz coşkular içimizde kaldı.
Dostluklar bağdaş kurdu.
Böyle
öncül, böyle açık fikirli, böyle sempatik kişiliğin bizlere bambaşka duygular
yaşattı. Sen kalplerimizde baş tacı olarak kalacaksın.
Böylesi
mutluluğu, sevinçleri dile getirilemez bir şekilde sana borçluyuz; saygılar
sana sayın başkanım.
13.
Kalpten Gelen Nağmeler
Dilekay
YAYLA
Nice
insanlar gördü bu gönül
Yalancısından
tut, dolandırıcısına,
İnsaflısından
tut insafsızına,
Nice
insanlar gördü bu gönül.
Sevdalısından
sevdasızına,
Nice nice
insanlar gördü,
Acı
çekeninden mutlusuna,
Unutulanları
gördü bu gönül
Nice nice
insanlar tanıdı bu gönül,
Özkan Hüseyin
gibisi yoktu ama.
Unutanlar
gibi unutmadı onu bu gönül,
Çünkü
insanlığın anlamını gördü onda.
35 yılını
düşünmeden insanlar için harcayışını gördü bu gönül,
Onun
babacan oluşunu, insanlığa verdiği değeri gördü,
Nice
insanlar gördü bu gönül,
Gördü
görmesine ama bu kadar yüreklisini görmedi.
14.
Gurbetteki Tesellimiz: Özkan Hüseyin
Yıl 1985.
Almanya’ya ilk adım bastığımda yaşım henüz 18 idi. O yıllarda ilk kez bir
dernek gecesinin eğlencesine katılmıştım.
Semra
Mumcu NAZ
O an
kürsüde, efeler gibi başı dik, babayiğit bir beyefendi konuşma yapıyordu. Bu
kişinin Batı Trakya millî davası için, kendi hayatını adamış bir insan olduğunu
zamanla anladım.
Konuşmasından
emindi ve söylediklerinin arkasında duruyordu. Karşımdaki insan sanata olan
saygısını ve sazını da konuşturan, tam anlamıyla gerçek bir liderdi.
Azınlık
konumundaki Batı Trakya Türk insanı, dünya insanının önünde ezilmişti. Kendini
ifade etmekte acizdi ve savunmasızdı... Ne acıdır ki kimliğini bulamamış bir
topluluktu. Ama Özkan Hüseyin gerçekleştirdiği faaliyetleriyle insanlarımızı
kimlik sahibi yapmaya gayret etti ve bunda da başarılı oldu.
Özkan
Hüseyin konuşmasında ana temel konu olarak azınlık ve insan hakları meselelerini
ele almıştı. Batı Trakya Türklerinin uğradığı haksızlıkları dile getiriyordu.
Dünya çapında, insan haklarını savunanlara sesleniyordu. İşte bu iki ana temel
konu Özkan Hüseyin’in yola çıkış nedeniydi.
Özkan
Hüseyin; dernek çalışmalarında, haksızlıklara dur deme ve hak arama yolunda tam
25 yılını tamamladı. Öyle bir dernek başkanıydı ki o, hiç bir siyasi görüşün
dümen suyuna girmedi. Politika üstü bir anlayışla ve orijinaliteyle
çalışmalarını hep sürdürdü. En önemlisi ufkunu hep geniş tuttu. O üç beş yıllık
bir başkan değildi. Kaç nesil onu başkan bildi. Yediden yetmiş yediye, tabandan
tavana kadar her neslin, her kesimin insanı ve başkanı oldu. Üniversite
bitirmiş olması, akademik çalışma yapmış olması gerekmiyordu onun, insana
verdiği değer için. Bir ilkokul mezunu insanının dahi özünde bir cevher
olduğunu biliyordu. Ona göre insanın kendi kendisini eğitmesi, geliştirmesi ve
yetiştirmesi yetiyordu. İşte bunlar temel ana madde olarak Özkan Hüseyin’in
karakterinde vardı.
Özkan
Hüseyin’i özel bir insan yapan;
Hedefini
iyi belirleyebilme becerisinin olması,
Çevresiyle
ve insanlarla iyi bir iletişim içinde olması,
Kendini
iyi ifade ediyor olabilmesi,
Başkalarının
düşüncelerini anlıyor olması,
Olayları
araştırarak, tersliklerin üstesinden geliyor olmasıdır.
Akıllı bir
insan olmakla beraber, herkesten bir şeyler öğrenmeye açıktı. Asla ön yargılı
olmadı. Objektif bir bakış acısı vardı. Onun için önemli olan güzel bir günü
yaşamak değil, yaşadığımız bu güzel günleri yarınlara taşıyabilmekti. O,
kişisel pasif bir tarih yaşamak istemedi. Aktif bir tarih yaşayarak, azınlık
haklarını yaşattı ve sonsuzluğa taşıdı. Dünya üzerinde yaşayan diğer
azınlıklara da örnek teşkil etti. Türkiye’den ve diğer ülkelerden bilirkişiler,
otoriteler ve profesörler davet ederek konferanslar ve kongreler düzenledi.
Özkan
Hüseyin, Almanya çapında hatta Avrupa genelinde yaptığı araştırmada bunca yıla
başkan olarak imzasını atmış, derneğin çalışmalarını aktif tutmuştur. Derneğini
dünya kamuoyu önünde ön plana çıkarabilmiş olmasından dolayı da birinci
(rekortmen başkan) seçilmiştir.
[4]
Yeni Posta
gazetesi, sürekli medyanın yakın takibinde olan “Mega Medyatikleri” seçti. Bu
seçimde, özellikle iş yaşamındaki başarıları, sosyal alanlarda yaptıkları
yardımlar ve özverili çalışmalarla sürekli Türk basınının gündeminde olmayı
başaranlardı. Özkan Hüseyin de seçilen “Mega Medyatikler” içinde yer aldı.
Özkan Hüseyin’in resminin altında şu ifadeler yer almaktaydı: “Bavyera Eyaleti
Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Başkanı Özkan Hüseyin, yaptığı sosyal
faaliyetleriyle gündemde kalmasını bilirken, asıl önemlisi Yunanistan’da
yaşayan Türklerin Avrupa’ daki en güçlü sesi olma özelliğini taşıyor olması.”
denmektedir.
[5]
Tarihin ve
kaderin ne garip cilvesidir ki, zamanında onunla ayrılığa düşenler onun her
alandaki başarılarını gördükçe onu bir ekol olarak kabul etmişlerdir.
Özkan
Hüseyin, çağı ve zamanı yakalayarak yeniliğe açık oldu, gençliğe çok önem verdi
ve gençlerin önünü açtı.
İçinde
yaşadığımız ve kaoslarla dolu bu dünyada, bilgi ve iletişim çağında olan
gençlerimize seslendi. Dinimize, milliyetimize, kültürümüze ve dilimize iyi
sahip çıkmalarını vurgulayıp, gençlere bir not düşmek istedi. Her zaman güzel
Türkçemizi iyi kullanmalarını istedi. Çünkü “Milletler dilleriyle yaşarlar.”
bilinciyle hareket etti.
Bu Batı
Trakya halkı sana çok şey borçlu Sayın Özkan Hüseyin.
Dünya
önünde artık Batı Trakya insanı öksüz değil, zaman akıp gidiyor, insanlar da
bir şekilde gidiyor. Fakat insanlar yaptıklarıyla ve bıraktıklarıyla sonsuza
dek yaşıyorlar. Dünyaya bin yılda bir gelebilecek iki insan geçti denecek bu
Batı Trakya’dan. Bir Dr. Sadık Ahmet, bir de Özkan Hüseyin. Ebediyen…
15. Benim
Gözümle Özkan HÜSEYİN
Yıl 1985.
Güzel bir bahar günüydü. Sevgili dostum Öğretmen Metin Şimşek beni birisiyle
tanıştıracağını söyledi. Münih’in Westend semtine gittik. Geniş omuzlu, saçları
ve bıyıkları gür, çelik bakışlı, yiğit görünüşlü bir Anadolu delikanlısı bizi
karşıladı.
Metin Hoca
karşımdaki Anadolu delikanlısını bana takdim etti ve bizi tanıştırdı. “Ben
dedi, Özkan Hüseyin”. El sıkıştık. O ana kadar bu yağız delikanlıyı nereden
tanıdığımı düşünüyordum. Tabii ki hatırladım. Çeşitli gazete ve dergilerde
yazılar yazan, Batı Trakya Türklüğünü her platformda dile getiren Özkan
Hüseyin. Heyecanlanmadım desem yalan olur. Ben nice milletvekili ve bakanlarla,
mevki ve etiket sahibi kişilerle yan yana ve istişarede bulundum. Özkan
Hüseyin’le tanıştığım ana kadar böyle tatlı bir heyecan ve haz duyduğum pek
nadir olmuştur. Hem heyecan hem de duygunun bir araya geldiği nadir bulunan
anlardan bir tanesi.
Duruş ve
tavırları, kendinden emin bir hâli olduğunu gösteriyordu. Durdum ve çok
düşündüm. Bu yağız delikanlı her platformda Batı Trakya Türk’ünün uğradığı
haksızlıkları ve orada yapılan zulümleri anlatmaya çalışıyordu. Hiç kimseden
korkusu yoktu. Ne Yunanistan’dan ne de başkalarından. Hâlbuki kendisi ve ailesi
Yunanistan vatandaşıdır. Bu delikanlı hiç mi Yunanlılardan korkmazdı? Peki,
kendisi ve ailesi hiç mi Batı Trakya’ya gitmiyordu? Hiç mi Yunanlılar
tarafından tutuklanma veya suikasta uğrama korkusu yoktu? Ne de olsa Batı
Trakya Yunanistan sınırları içerisinde ve bütün ailesi hâlâ orada yaşıyor.
Kendisiyle
zamanla çok iyi dost olduk. Gördüm ve şahit oldum ki Özkan Hüseyin “korku” ve
“yılma” gibi kelimeleri tanımıyordu. Bu kelimeler onun lügatinde yer almıyordu.
Batı
Trakya dendiği zaman benim aklıma iki isim, iki efsane geliyor. Birincisi
rahmetle andığım Dr. Sadık Ahmet. Batı Trakya için yaptığı hizmetleri ve
fedakârlığı anlatmaya kelimeler yetmez. O Batı Trakya’da yaşayan bir efsaneydi.
Haince yapılan bir plan onu daha genç yaşında ve vatanına daha çok hizmetler
vereceği bir yaşta iken hayattan çekip kopardı, hain bir suikasta kurban gitti.
Batı Trakya’nın ikinci efsanesi ise, abartısız olarak söylüyorum, Özkan
Hüseyin’dir. Batı Trakya iki yönden çok şanslıdır. Birincisi Özkan Hüseyin’i
yetiştirmiştir. İkincisi ise Özkan Hüseyin’in yurt dışında Almanya gibi önemli
bir yerde bulunmasıdır. Kendisi şayet Batı Trakya’da kalmış olsaydı sanırım
yurt dışında Batı Trakya davasını tanıtacak kimse olmayacaktı. Sevgili Özkan
Hüseyin yurt dışında olma avantajını çok iyi kullandı ve davasını her zaman,
her mekân ve platformda tanıtma imkânını ve fırsatını iyi değerlendirdi. Çok
çeşitli dergi ve gazetelerde hep yazdı. Hangi dernek ve kuruluşta bir etkinlik
olsa orada Özkan Hüseyin’i görmek mümkündür.
Ben
Almanya’nın çeşitli şehirlerinde çeşitli toplantılara, konserlere, eğlencelere
çok katıldım. Hazırlıkların aylar önce yapılmasına rağmen ya katılım çok az
olur ya da çok aksaklıklar görülür. Benim hayretle takdir ettiğim olay ise
Özkan Hüseyin’in yaptığı toplantı veya eğlencelerdir. Bir görüştüğümüzde başkan
haftaya gece yapmayı düşünüyorum, der. Der de bir iki gün sonra da davetiyeler
elime ulaşır. Bu kadar kısa bir zamanda iyi bir organize yapmak ya bir
mucizedir ya da iyi bir profesyonelin işidir. Toplantıya gittiğiniz zaman da
salonun hınca hınç dolu olduğunu görür, şayet yeriniz ayrılmadıysa ayakta
kalırsınız. Hem konunun mana ve ehemmiyeti anlatılır hem de ailece eğlenceye
doyarsınız.
Benim
sevgili dostum Özkan Hüseyin çok iyi bir müzisyendir. Eline bağlamasını aldığı
zaman Rumeli türkülerini çok iyi icra eder. İyi bir folklorcudur. Her insanda
her meziyet bulunmaz. Ama bu kadim dostum çok ikna edici konuştuğu gibi,
kürsüde de çok iyi bir hatiptir. İnsan ilişkileri mükemmeldir. Özkan Hüseyin’in
ilişkileri herkesle çok iyidir. Kendisini her görüşten insanlarla çok iyi bir
diyalog içinde görmek mümkündür. Hemen hemen her ay mutlaka bir faaliyette
bulursunuz kendisini. Yaptığı etkinliklere destekte bulunan dernek
temsilcilerine veya iş yeri sahiplerine bir şükran plaketi verirken görürsünüz
kendisini. Yaptığı çalışmaları takdir eden basın mensuplarını hiç unutmaz. Onlarla
hep dosttur. Onları da şükran plaketleriyle ödüllendirerek yaptıkları
hizmetlerin karşılığını verir. Nedense ben Özkan Hüseyin’den şükran plaketi
alacak bir şey yapamadım.
Ancak beni
yine hayrete düşüren olayı duyduğumda gerçekten inanamadım ve kocaman bir “Vay
beee... Helâl olsun!” diye bir çığlık
atmaktan kendimi alamadım. Dergi ve gazetelere bu kadar yazı yazan sevgili
dostumun ilkokul mezunu olduğunu söylediği zaman gerçekten şaka yaptığını
sandım. İki üniversite okumama ve dernek başkanlığı yapmama rağmen ben bu kadar
güzel hitap etme ve konuşma sanatına sahip olmadığımı düşündüm. İlkokul mezunu
olduğunu gururla söyleyen bu kadim dostuma saygım bir kat daha arttı.
Özkan
Hüseyin, Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Derneğinin kurucusu.
Kuruluşundan bu yana başkanı, yöneticisi, üyesi ve bu kuruluşun belkemiği. 26
yıl önce kurulan bu dernekle Almanya’da yaşayan Batı Trakya Türklerini bir
araya getirmesi ve dolayısıyla Batı Trakya Türklüğüne yaptığı hizmetler
anlatılamaz. Derneğin kurucusu ve başkanlığını yapan Özkan Hüseyin, Atatürk’ün
doğumunun 100. yıl hürmetine kurdukları derneğin sosyal ve siyasal
çalışmalarını içeren konuşmalar yaptı. 26. kuruluş yıl dönümünü kutlamanın
gururunu yaşadıklarını belirten Özkan Hüseyin, amaçlarının Batı Trakya
Türklerinin Yunanistan’da ve Avrupa’daki sorunlarına sahip çıkmak olduğunu
belirterek ”Bugüne kadar, Batı Trakya Türk toplumunun haklı davasını
savunduğumuz gibi, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Zaman zaman
gözyaşlarını tutamayan Özkan Hüseyin, “25 yıllık faaliyetlerimiz sırasında çok
sıkıntılar çektik. Ben çocuklarıma yeterince babalık, eşime kocalık yapamadım,
ama bu dernek için dişimi tırnağımı verdim. Bundan eşime ve çocuklarıma da
teşekkür etmeyi borç bilirim.” diyor.
Yine
yaptığı hizmetleri anlatmakla bitirilemeyecek bir kuruluş daha var ki bu da
Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Araştırma Merkezidir. Bu kuruluşun çeşitli
faaliyetleri mevcuttur. Çok sayıda araştırmalar yapmışlar ve her biri
birbirinden kıymetli kitaplar yayımlamışlardır. Bu kitaplar arasında Özkan
Hüseyin’in katkısı olan pek çok kitabın yanı sıra kendi yaptığı araştırmaları
da kitap hâlinde yayımlamıştır. Bu araştırma merkezi tarafından çeşitli
sempozyumlar düzenlenmekte ve bilimsel çalışmalar ve araştırmalar yapılmaktadır.
Bilindiği gibi Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Araştırma Merkezi 2005 yılında
bu bilimsel çalışmalarını Almanya’nın Bavyera Eyaleti başkenti Münih’te “I.
Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi” adıyla Türkiye ve pek
çok ülkeden akademisyen ve üst düzey temsilcilerin katılımıyla
gerçekleştirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti de bu kongrede başkonsolos düzeyinde
sayın Babür Hızlan tarafından temsil edilmiştir. Bu beklenmeyen kongre çok ses
getirmiştir ve birçok ülkede özellikle de Yunanistan’da geniş yankı
uyandırmıştır. Beklenen neticenin sağlanması katılımcılara ve organizeyi
yapanlara cesaret vermiştir. 2. Kongrenin iki yıl sonara yapılması
kararlaştırılmış, akabinde hazırlıklara başlanmıştır.
“II.
Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi”, planlandığı gibi
26–28 Ocak 2007 tarihlerinde yine Almanya’nın Bavyera Eyalet başkenti
Münih’te yapıldı. Bu sefer katılan bilim adamları hem daha çok hem de
üniversite destekli idi. Kongreye Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs, Batı Trakya, Bulgaristan
ve Türkiye’den pek çok sayıda bilim adamı katıldı. Kongre, BATTAM (Batı Trakya
Türkleri Araştırma Merkezi)
(www.battam.com) tarafından gerçekleştirildi. Bu kongre birincisinden
daha çok ses getirdi. Yankıları haftalarca devam etti, katılımcı ilim adamları
kongrede daha çok konuşabilmek için birbirleriyle yarıştılar. Ülkelerine
döndüklerinde bu kongreye katılmış olmanın gururunu taşıdılar. Bu gerçekten
uzun vadede yapılan bir organize idi. Elbette hata yapmamak gerekirdi ve
yapılmadı da. Bu muhteşem programda Türkiye Cumhuriyeti yine başkonsolos
tarafından temsil edildi. T.C. Münih Başkonsolosu Sayın Abdurrahman Bilgiç çok
düzeyli bir konuşma yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı Trakya’ya verdiği
önemi gösterdi. Tabii ki bu muhteşem kongre yine bazı ülkeleri dehşete düşürdü,
uykularını kaçırdı. İki yıl sonra yani 2009 yılında yapılacak “III.
Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi”nin hazırlıklarına
şimdiden başlandı. “III. Uluslararası
Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi” ’nin de bundan öncekilerden daha
iyi ve daha başarılı olacağına eminim.
Özkan
Hüseyin ve ekibinin yaptığı bu başarılı çalışmalar elbette takdir edilecekti ve
edildi de. KİTABEK 2007 yılı ödülü Özkan Hüseyin’e verildi. Kısa adı KIBATEK
olan Kıbrıs Balkanlar ve Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu 2007 yılı ödülünü
Batı Trakya Türklüğü davasına üstün hizmetlerinden ötürü Münih Batı Trakya
Türkleri Aile Birliği Başkanı Özkan Hüseyin’e verdi. KIBATEK Başkanı Feyyaz
Sağlam, 9–11 Aralık tarihlerinde İzmir’de düzenlediği 19. KIBATEK “Uluslararası
Edebiyat Şöleninde” aldıkları bir karar gereğince 2007 yılı ödülünü Özkan
Hüseyin’e layık gördüklerini beyan etti. Özkan Hüseyin’e ödülü Münih
Başkonsolosluğunda görevli Muavin Konsolos Taner Tavas takdim etti.
Yukarıda
herkeste her meziyetin olamayacağını söyledim. Özkan Hüseyin, eşi Fatma
Hanım’ın da desteğini alarak her türlü faaliyette yanında bulundurabilecek
kadar iyi bir eş, yine bu faaliyetlerinde çocuklarının desteğini alacak kadar
iyi bir baba. Yapılan ziyaret ve iyilikleri unutmayacak kadar iyi bir dost,
araştırmacı ve çok çeşitli değerli kitapları olan bir yazar, ana vatan
Türkiye’nin bir sevdalısı, Batı Trakya’nın korkusuz kahramanı. Ben Özkan
Hüseyin’in bu meziyetlerini saymakla bitiremiyorum.
Değerli Dostum Özkan HÜSEYİN,
Sen artık
milletine mal olmuş yaşayan bir efsanesin. Senin artık özel bir hayatın yoktur.
Sen Batı Trakya ve Batı Trakya Türklüğüyle bütünleşmişsin. Batı Trakya
dendiğinde akla gelen iki isimden birisin. Birisi rahmetli Dr. Sadık Ahmet,
diğeri de sen Özkan Hüseyin.
Seninle
ilk tanışıp tokalaştığımızda elimi o kadar kuvvetli sıkmıştı ki parmaklarım
günlerce acıdı. Aradan uzun yıllar geçti. Her tokalaşmamızda parmaklarım yine
acıyor. Yaradanımız bu güç ve kuvveti senden eksik etmesin.
Sen Batı
Trakya Türklüğünün efsane ismi, sen Batı Trakya Türklüğünün lideri… Allah
yolunu açık etsin. Senden çok hizmetler bekleniyor.
Bazen
kendime soruyorum: Gerçekten Özkan Hüseyin kaç tane?
DIYALOG
Türk – Alman Cemiyeti Başkanı
16. Bana
Göre Özkan HÜSEYİN
Özkan
Hüseyin takriben 1975 yılında aramıza girdi. O zamanlar da derneğimizin MİDER
(Münih İşçi Derneği) korosu ve folklor grubu mevcuttu. Özkan Hüseyin’in sazını
geliştirme isteği vardı. Ben hem o derneğin başkanı ve hem de koronun
davulcusuydum. Özkan Hüseyin de koromuza sazıyla eşlik ediyordu.
Özkan
Hüseyin çalışkan bir öğrenci gibi, derneğimizin her çalışmasına üye olmamasına
rağmen katılıyordu. Özkan Hüseyin bizim dışımızdaki diğer derneklere de girip
çıkıyordu. Bazılıları bu hareketine şüphe ile yaklaşıyorlardı. Hatta ajan
olabileceğinden dahi şüphe edenler vardı.
Ben ise
onun hakkında hiç olumsuz düşünmedim. Bana göre en doğrusunu yapıyordu. Özkan
Hüseyin Türkçesini hem de sazını geliştirmek için çalışıyordu. Bu, ayrıca onun dernekçilik konusunda da
tecrübesini geliştirdi.
Yıllar
sonra Özkan Hüseyin’in dernek kurduğunu duydum ve bu duruma sevindim. Sonra da
başarı haberleriyle mutlu oldum.
Özkan
Hüseyin’in ne olduğunu kimse doğru değerlendiremedi. Solculara göre sağcı,
sağcılara göre solcuydu. O ne İsa’ya ne de Musa’ya yarandı. Hâlbuki Özkan
Hüseyin’in açık ve net bir hedefi vardı. O da Batı Trakya Türkleri için
anayasal haklar idi. Bu haklar ancak örgütlenerek elde edilebilirdi.
Özkan
Hüseyin’de değişik derneklerden edindiği deneyim vardı. O ayrıca kişisel yeteneğini de kullanarak her
çiçekten bal almasını bildi. Onun hocası ve yol göstereni de yoktu ve olamazdı
da. Onun gideceği yolda hiç kimsenin ayak izi yoktu. Ama o hedefe giden yolu buldu. Avrupa
Parlamentosuna Avrupa Konseyine, insan haklarını savunan uluslararası
kuruluşlara ve Türk resmî makamlarına Batı Trakya Türklerinin sorunlarını
iletti ve bunlara çözüm önerileri götürdü.
Onun yolu
dikensiz gül bahçesi de değildi. Her türlü engellerle karşılaştı. Bu engelleri
aşmasını becerdi. Kendine kargadan mihmandar kabul etmedi. Ne tehditler ne de
onu satın alma girişimleri onu yolundan ala koyabildi. Batı Trakya Türk’ünün
haklı davasının duyurulması için elinden gelen her türlü fedakârlığı yaptı.
Yunanistan demokrasisinin ayıbını ve açığını ortaya çıkarttı. Uluslararası
kuruluşların dikkatini Batı Trakya’ya çekti.
Sesini
duyurmakla kalmadı Batı Trakya Türklerinin küllenmiş tarihini de kurcaladı.
Tarihçilere bir sürü belge sunduğu gibi, araştırmacıların da yolunu aştı.
Çıkarttığı 14 kitapta bu çalışmaları belgeledi.
Özkan
Hüseyin’in geçtiği yol bilim adamları tarafından incelenmelidir. O ırkçılık
yapmadan ırkçılıkla savaştı. Kitle örgütünün nasıl olması ve yönetilmesi
gerektiğini gösterdi. Özkan Hüseyin ve onun çalışmaları başlı başına bir
doktora tezi olmalıdır.
Özkan
Hüseyin’in çalışmaları bilim adamları dünyasında yankısını buldu. Azerbaycan
Beynelhalk İlim Merkezi tarafından fahri doktoralık ile ödüllendirildi. O bu
ödülü çoktan hak etti. 35 yıllık
emeğinin ödülünü aldı.
Başarılarının
devamını dilerim.
Hikmet
Yalçın (Kamarat) 26.12.2007
17. Bir
Davaya Adanan Ömür: Dr. Özkan Hüseyin
Tarihi
öğretmen değil de öğrenci olarak kabul eden Türkler, tarih boyunca cihanın dört
tarafına yayılmışlar; gittikleri yerleri fethetmişler; devlet kurup, devlet
yıkmışlardır. Bütün bunlar Türklerin teşkilatçı özelliklerinin hem nedeni hem
de sonucudur. Diğer bir deyişle, teşkilatçılık, Türklüğün en karakteristik
özelliğidir.
Bu güzel
huyumuzun en güzide yansımalarından birini sıklıkla Batı Trakya Türklerinde
gördük. Batı Trakya Türkleri, Rumeli’de fethedilen yerleri sadece
Türkleştirmekle kalmamışlar; aynı zamanda bölgenin asli unsuru olduğunu
dost-düşman bütün insanlığa göstermişlerdir. Bunun en bariz örneğini, dağılma
döneminde bile teslim olmamalarında ve tarihteki ilk Türk cumhuriyetini
kurmalarında görmekteyiz. Kısacası, Batı Trakya Türkleri, necip Türk milletinin
en belirgin özelliklerini kendi bünyesinde toplamayı başarmış ve Osmanlının son
döneminden tutun da günümüze gelinen sürece kadar, Dış Türkler denkleminde,
medar-ı iftiharımız olmayı hak etmiş bir topluluğumuzdur.
20.
yüzyılın son çeyreğinde, Batı Trakya Türklerinin başta Almanya olmak üzere
Avrupa’daki sivil toplum bağlamında örgütlenmeleri, Batı Trakya Türklerinin
davasına farklı bir boyut kazandırmıştır. Bütün bunları Dr. Özkan Hüseyin’in
yeni çıkacak olan “Almanya’da Batı Trakya Türkleri” isimli kitabından
ayrıntıları ile öğreniyoruz. Bu Evlad-ı Fatihan, grubumuzun kutsal davasının
sadece bölgedeki soydaşlarımızla sınırlı kalmadığını veya salt Ankara-Atina
eksenine de sıkışmadığını; bunun yanında Almanya (Genel bir ifadeyle
Avrupa’daki çalışmalar) faaliyetlerinin de davanın en önemli mihenk taşlarından
biri olduğunu kavrıyoruz. Başta Avrupa Birliğinin ve Avrupa Konseyinin
organları olmak üzere, çok sayıda uluslararası insan hakları kuruluşunun
dikkatinin bölgeye çekilmesi ve Yunanistan’ın köşeye sıkıştırılması hususunda
Almanya’daki Batı Trakya Türklerinin aktif ve etkili çalışmalarıyla
karşılaşıyoruz.
Ulu Önder
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 100. doğum yılı hürmetine 1981’de Münih’te kurulan
Bavyera Eyaleti Batı Trakya Türkleri Aile Birlikleri Derneği (BEBTTAB), Batı
Trakya davasına fiili katkıda bulunmak ve Almanya’daki hemşehriler arasında
sosyal ve kültürel bağların güçlenmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulmuştur.
Batı Trakyalı soydaşlarımız, daha sonra Almanya genelinde bir federasyon
örgütlenmesine gitmişlerdir. Etkinliklerini çeşitlendiren dernek, futbol
takımından kültürel etkinlik tertiplerine, soydaşlarımız için cami temininden
akademik çalışmalara kadar birçok alanda faaliyet göstermektedir. Bu satırlara
sığdıramadığımız etkinlikler ise cabası… Bütün bunların içerisinde ise en çok
dikkatimi çeken husus, Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi (BATTAM)
olmuştur. 1995’te hayata geçirilen bu merkez, Batı Trakya’daki soydaşlarımızın
tarihine, bugününe ve geleceğine ışık tutan çalışmalar gerçekleştirmekte,
bilinmeyen gerçekleri gün ışığına çıkarmakta ve uluslararası bilimsel kongreler
düzenlemektedir. Yayımlanan 14 kitap bunun en açık göstergesi olmuştur.
Kitapta,
1981’den 2009’a değin Almanya’daki Batı Trakya Türklerinin örgütlenme, kurumsal
kimlik kazanma sürecini, dernek faaliyetlerini, iç cephedeki bölünme ve
çekişmeleri, ama her şeye rağmen dik bir duruşu ayrıntılarıyla bulmamız
mümkündür. Bu eylemlerin arkasında ama fotoğrafın özellikle görülmek istenmeyen
tarafında yer alan ve adı dava ile özdeşleşen bir “Çılgın Türk” çıkıyor
karşımıza: Dr. Özkan Hüseyin veya benim ifademle Özkan Aga.
Epey
hacimli sayılabilecek bu kitabı gözden geçirmek ve okumak sanırım ilk şahsıma
nasip oldu. Kitabı incelerken kendimi bulduğum atmosfer, daha önce okuduğum bir
kitabı çağrıştırmıştı bana: Ulu Önderimizin eseri olan NUTUK… Nutuk’un formatına
uygun olduğunu gözlemlediğim bu eserde, anlatılanların sadece birer anı
olmadığını; yazarın âdeta bir hesap verme ve aynı zamanda hesap sorma kaygısı
taşıdığını gözlemlemekteyiz. Şimdiye kadar önlerinde emsali bulunmayan bir avuç
dava insanının dik duruşuna rastlarken; takım kaptanının da söz konusu eseri
“henüz doğmamış olan yavruların önünü aydınlatmak için” yazdığına şahitlik
ediyoruz. Derneğin teşkilatlanması ve sonrasındaki sıkıntıları, bu sıkıntılara
neden olan gafil ve hainlerin yaptıklarını da eserde bulmaktayız. Batı Trakya
davasının Almanya ayağında yaşananların tüm ayrıntılarına eserde rastlıyoruz.
Batı
Trakya davasını bilerek ya da bilmeyerek baltalamaya çalışanların isimleri,
yazarın inisiyatifi doğrultusunda, söz konusu kişilerin “çocuklarını rencide
etmemek” amacıyla kısmen bütün çıplaklığı ile açıklanmamış; gerekli görüldüğü
takdirde, ifşa edileceğine eserde yer verilmiştir.
Dr. Özkan
Hüseyin, 1972 yılında işçi olarak gittiği Almanya’da uzun yıllar yaşamıştır.
Daha doğrusu, Almanya’ya gitmek zorunda bırakılmıştır. İlk dönemlerde çeşitli
Türk dernekleri bünyesinde müzik çalışmaları yürüten yazar, sonrasında Batı
Trakya Türklerinin de örgütlenmesinin kaçınılmaz olduğunu görmüş; kurumsallaşma
sürecine geçişi başlatmıştır. Akabinde dernek başkanı olarak davaya hizmetini
yıllarca sürdürmüş ve sürdürmektedir. Elinizdeki kitap bunun en bariz
kanıtıdır. Bir davaya duyulan sadakat, her türlü baskıya, şantaja, tehdide
rağmen dik bir duruş, kutsal bir dava yürüten liderde olması gereken özellikler
vb… bunların hepsini kitabın içeriğinde bulmamız mümkündür. Dr. Özkan
Hüseyin’in liderliği birçok Rumeli-Balkan dernekçisine örnek teşkil edebilecek
niteliktedir.
Kitapta da
karşılaşılabileceği üzere; şahsımın ilgisini en çok cezbeden konu, Yunan
istihbaratının suikast girişimi ve tesadüf eseri Özkan Aga ile eşi Fatma
Hanım’ın bundan kurtulmalarıdır. Ancak söz konusu girişimin yarattığı yan
etkiler ve ağrılar yıllarca taşınacaktı. Buna rağmen, ölümü de göze alarak
davadan dönmeyen, yarıda çekip gitmeyen bir lider görüyoruz. Daha ne diyelim
Özkan Aga! İyi ki varsın… Ancak, sistem yeni Dr. Özkan Hüseyin’ler üretmek
durumundadır. Aksi takdirde; başta Batı Trakya Türkleri olmak üzere, Balkan
Türklerini ve bütün Dış Türkleri zor günler beklemektedir.
20.
Ağlayan Batı Trakya[6]
Türk -
Yunan Kültür Antlaşmaları gereğince Türkiye’den Batı Trakya’ya çocuklarımızı
eğitmek üzere, belli bir sayıda öğretmen gönderilmektedir. 1980’li yıllarda
Nadir Yaz isminde bir öğretmen de, Batı Trakya’ya bu amaçla gönderilmiştir.
Burada, dört yıl öğretmenlik yaptıktan sonra memleketine dönmüş. Türkiye’ye
döndükten sonra, Yunanlıların Batı Trakya Türklerine yaptıkları baskılarını
anlatan bir kitap yazmış. Kitabın adı da, AĞLAYAN BATI TRAKYA. Batı Trakya’daki
Türklerin kendi aralarındaki problemleri de tespit etmiş. Batı Trakyalı
Kardeşlerimize de ne şekilde hareket etmesi gerektiği konusunda fikir beyan
etmiş. Sayın öğretmen kardeşimizin bu fikirlerini hiç yorum yapmadan
kardeşlerimizin bilgisi olması bakımından, görünen lüzum üzerine neşretmeyi
uygun bulduk.
Sayın
öğretmen arkadaşımız diyor ki; “Fatihler, Selimler, Mehmetler, Eşrefler. Birlik
olun, birlikten dirlik doğar! Aklınızı başınıza devşirin! Ey Türkoğlu kendine
gel! Gür bir ses duyulur, yas karışımı Işıklık dağından Kalık’a! Ey Türkler
uyanın! Ey Türk milleti kendine dön! Ey Türkoğlu kendine gel ve artık haklarını
aramasını öğren veya bir bilene sor!
Şunu Batı
Trakyalı soydaşlarımız bilsinler ki, - Bilenler çoğunluktadır. – Rumların
Türker’e iyi niyetli baktıklarını söylemek safdillik olur. Yunanlı, okullarında
çocuklarını öylesine “Türk düşmanı“ olarak yetiştiriyor ki, istese de Türkler
için bir yakınlık duyamaz. En azından kilise tarafından “aforoz“ edilme korkusu
vardır. Kendi halkının içinde yeri olmayacağını da bilir. Rumlar, onun için
Türkler ile iyi ilişkinin bir alış veriş meselesi olduğunu her zaman ispat
etmek zorunda hissederler kendilerini. Türkler’in elinden tarla ve evlerini
alanlar, alabilenler devlet tarafından takdir edilirler. Türker’e düşman olan
ve bunu her zaman ortaya koyabilen Rum, en iyi bir Yunan vatandaşıdır, devlet
gözünde ve halk gözünde. Çevrenizdeki Rumlara dikkat ediniz. Onlar sizin kara
gözünüze, karakaşınıza hayranlık duyduklarından yüzünüze gülmüyorlar.
Hepsinin
ayrı bir hesabı ve görevi vardır. Size sizden başka dost yoktur.
Batı
Trakyalılar, birlik olunuz. Beraber hareket ediniz. Sen - ben kavgası kimseye
bir şey kazandırmaz. Yoksa her gün geçen sizin aleyhinize olur! Geçmişten ibret
almalısınız! İkilik Batı Trakyalıya bir
şey kazandırmayacaktır. Aksine, düşmanın zulmünü artırmasına sebep olacaktır.
Yunanlı
tüm çalışmasını Türkler arasında ikilik yaratmaya harcar. İkilik ortaya çıktığı
zaman ne dirlik kalır ne düzen. Hâlbuki gün “ikilik değil, birlik“ günü
olmalıdır. Birlikten kuvvet doğar, toplumun gücü artar. Türkler arasındaki
birlik beraberliği bozmayı iyi bilen Yunanlı, oyununu kuralına göre oynar,
sabreder ve kazanır.
Batı
Trakyalılar en azından “ikilik yaratmamaya“ çaba göstermelidirler. Sizin
durumunuz, parçalanmaya müsait değildir. Yunanlı sizleri birbirinize düşürmek
için pek çok nifak sokmaya, fesadını her zaman canlı tutmaya çalışarak,
birliğinizi bozmayı başarmaktadır. Bunlara fırsat verilmemelidir...
Batı
Trakyalıların düğünleri bazı başkalıklar gösterir. Düğünün ilginç yönlerini
anlatmadan önce, düğüne gelinceye kadar bazı hareketlerden bahsedeyim.
Düğünlerde ara sıra “çalgı“ tutarlar. Ama bu daha azdır, Sadece mevlit ile
düğün tutanlar da vardır. Lakin düğün nasıl yapılırsa yapılsın içki vardır.
Tükiye’de hiç bir yörede görülmeyecek derecede çok içki sarf edilmektedir.
Yunanlı, maalesef bu konuda da başarılı olmuştur. Düğün haricinde içki pek
fazla içilmemektedir.
Rumlar,
çok kurnaz insanlar, nasıl para çekeceğini ve Türkler’in nasıl kandırılacağını
da çok iyi bilmektedirler. Lokanta, kahve, kıraathane, kafeterya gibi yerlere,
mutlaka bir Rum dilberi koyar. Türk gençlerinden bazıları, böyle yerlerde yemek
yemenin, içki içmenin çok önemli olduğunu zannederler, güzelce soyulurlar. Yunanistan’da
pavyon, bar ve disko gibi yerler, Türk gençlerini kendi örf ve ananelerinden
soğutmak için gerçekten birer tuzaktır.
Türk
toplumu bunca yıl bu tür yerlerden genellikle uzak durmaya ve Türklük
hasletlerini korumayı başarmıştır. Dileğimiz, bundan sonra da bu başarısını
sürdürecektir.”
Özkan
HÜSEYİN
21. Batı
Trakya Türklerinin Bayram ve Yeni Yıl Mesajı
Bir Millet
için Bayramlar önde gelen manevi bir sevinç ifadesi veren, kutlu sayılan ve
birlikte kutlanan günlerdir.
Bayramlar,
Milli ve Dini olmak üzere ikiye ayrılırlar. Dini bayramlar, Ramazan ve Kurban
Bayramı gibi bayramlardır. Milli Bayramlar ise, Milletlerin tarihte geçmişteki
güçlükleri yenerek, başarı elde ettiği günlerdir.
Biz Batı
Trakya Türkleri olarak, her ne kadar Batı Trakya’da uzak olsak da, buralarda
aynı memleketimizde olduğu gibi orucumuzu tutmakta, namazımızı kılmakta ve
bayramımızı kutlamaktayız.
2000 yılı
Batı Trakya Türkleri için, BARIŞ YILI olmalıdır. Bu yoldaki faaliyetlerimiz devam
edecektir. Her Batı Trakyalının bunda katkısı olması için, sizlerin desteğine
ihtiyacımız vardır. Bu vesile ile, derneğimize üye olan veya olmayan herkes
bütün etkinliklerimize katılabilir ve katılmalıdır.
Biz kavga
için değil, sevgi için varız. Daha doğrusu siz saygı değer kardeşlerimiz için
varız. Emin olunuz ki, bütün çalışmalarımız ve mücadelemiz sizler içindir.
Çünkü Batı Trakya Türkü buralardan (Bazıları) gidici değil, kalıcıdır. Bizler,
artık Avrupa’daki Batı Trakyalılarız. İçinde bulunduğumuz bu ülkenin
kanunlarına göre hareket ederek, her türlü imkânlarımızı değerlendirmeliyiz.
Çocuklarımızın eğitimine önem vererek, onları çağın gerektiği bir şekilde
yetiştirmeye özen göstermeliyiz. Onların yüksek tahsil görmeleri için, çaba
sarf etmeliyiz. Bizler de oturduğumuz muhitlerde medeni bir şekilde hareket
ederek, başkalarına örnek insanlar olmalıyız. Birbirimizi sevmeliyiz. Bunu
yaparken, çevremizdeki diğer insanlarla da iyi ilişkiler kurmalıyız.
Batı
Trakyalıların birbirleri ile uğraşmayı bırakıp en kısa zamanda küskünlerin
barışması, kucaklaşması ve birlikte hareket etmelerinin sağlanması şarttır.
Kavga
yerine, sevgiye ve ilme önem vermeliyiz. Çünkü, çağımız bilgi çağıdır. Bizim,
bilgili ve yetişmiş insanlarımıza her zaman ihtiyacımız vardır. Onun için pasif
değil, her zaman, her yerde ve her konuda aktif olmamız, gerekir. Bizleri
pasifice ve dejenere etmek (Yozlaştırmak) isteyenlere kanmayalım. Bunlara karşı
hep birlikte mücadele verelim. Bizler, bilgili ve kendi meselelerimize vakıf
insanlar olmalıyız. Gençlerimize önem vermeliyiz. Onları da bu yönde
yetiştirmeliyiz.
Bu duygu
ve düşüncelerle bütün hemşerilerimizin ve diğer din kardeşlerimizin Ramazan
Bayramını ve Yeni Yılını tebrik eder, Batı Trakya Türklüğü için hayırlara
vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederim.
Avrupa
Batı Trakya Türk Federasyonu Kültür Kolları
22. Batı
Trakyalı Kardeşlerime
Son
günlerde Batı Trakyalı kardeşlerimizin arasında meydana gelen gereksiz
tartışmalar giderek hızlanmış; bizleri bölmeye, var olan gücümüzü yok etmeye
çalışan ayrılıkçı gruplar, bundan istifade ederek, çalışmalarını
hızlandırmıştır.
Muhterem
kardeşlerim, dikkatli olalım. Onun bunun oyununa gelmeyelim. Bölünüp
parçalanmayalım. Bölünmenin, yok olma anlamına geldiğini unutmayalım. Çeşitli
yalanlarla milleti kandırıp, fitneye zemin hazırlamayalım. Dernekçilik adı
altında meydana gelen gereksiz küskünlükleri bir kenara bırakarak,
kardeşlerimizin kucaklaşmalarını sağlayalım.
Birbirimize
sahip çıkalım. Kimsenin kalbini kırmayalım. Bir birimizin boşluğunu doldurup
eksiklerimizi tamamlamalıyız. Bilgili olalım, bildiklerimizi başkalarına da
öğretelim. Birbirimizi sevelim. Sevmesek de birbirimize zarar vermeyelim.
Haklarımızı savunan önderlerimize sahip çıkalım. Onların etrafında
kenetlenelim. Haklı davamızın müdafaasını yapabilmeleri için kendilerine maddi
ve manevi destek sağlayalım.
Haklarımızı
gasp edenlerin taktiğini öğrenelim. Onların oyunlarına alet olmayalım. Birbirimizden
farklı yönlerimizi arayıp onlara takılıp kalmayalım. Bizim müşterek
değerlerimizi hep beraber paylaşarak BİR olan yönlerimizle tek yürek, tek bilek
halinde hareke etmeliyiz.
İşte bu
sebeple daha önceki yazılarımda üzerinde Israrla durduğumuz, birlik ve
beraberliğin sağlanması hususundaki düşüncelerimizi, bir kere daha vurgulamak,
kardeşlerimizi bu konuda yeniden uyarmak İhtiyacını hissettik.
Yaşadığımız
ülkede, bu ülkenin kanunlarına riayet ederek, bu ülkenin nimetlerinden de
faydalanmalıyız. Buradaki imkânlardan çocuklarımızın da faydalanmasına gayret
sarf etmeliyiz. Onların hem iyi tahsil görmeleri, hem de kendi kültürlerini
geliştirmeleri için, üzerimize düşeni yapmalıyız. Kötü alışkanlıklardan men
etmeli; hatta o alışkanlıklara giden yolları kapatmak için, onlara yaş
seviyelerine göre kültürel hedefler göstermeliyiz. Böylece genç nesillerimizi,
kendi toplumunun meselelerine vâkıf insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Zira
meselemizin yarınki sahipleri onlardır. Bunu hatırdan çıkarmayalım.
Batı
Trakya’daki azınlık haklarımızı arama davasını gerçekleştirebilmek için, birlik
ve beraberlik içinde olmamız şarttır. Hiç şüphesiz ki, bunu bozmaya yönelik
birtakım iftira ve dedikoduya maruz kalacağız. Ancak, birlik ve
beraberliğimizin her güçlüğün üstesinden geleceğini unutmamalıyız. “Birlikten
kuvvet doğar“ sözü düsturumuz olmalıdır.
23. ABTTF
Başkanı Halit Habiboğlu’nun Mektubumuza Verdiği Cevabı
16.06.2009
tarihli mektubunuz için teşekkür ederim.
Kurucusu
ve başkanı olduğunuz Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi (BATTAM) bünyesinde
Azınlığımızla ilgili yayınladığınız kitaplar, bilimsel araştırmalar ve
düzenlediğiniz organizasyonlar ve Batı Trakya Türklerinin sorunlarını Avrupa ve
dünya kamuoyuna duyurmadaki gayretleriniz için ABTTF Yönetim Kurulu olarak sizi
takdir ediyor ve size teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kitabınız
için mektubunuzda bizden talep etmiş olduğunuz konularla ilgili olarak her
zaman ABTTF’nin ofisine girerek Federasyon arşivinde araştırmalarda
bulunabilirsiniz. Ayrıca Türkçe, Almanca, İngilizce ve Yunanca olmak üzere dört
dilde yayın yapan ve tüm dünyadan erişilebilir içeriğiyle Batı Trakya
Türklerine ilişkin önemli bir bilgi kaynağına dönüşen www.abttf.org adresindeki
ABTTF internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Çalışmalarınızda
başarılar diler, selam ve saygılarımı sunarım.
Almanya’daki
Derneklerimize ve kamuoyuna gönderilen mektup
24. Kültüre
Sanata Gönül Veren Dr. Özkan Hüseyin Beyefendiye Dair
Hepimiz
aynı kültürün insanlarıyız. Ne yazık ki, Batı Trakya Türkleri gibi bazı
soydaşlarımız özgürlüğünü kazanmak için hep mücadele etmek zorunda
kalmışlardır. Geçmişini unutmayan Batı Trakya Türkleri Dr. Özkan Hüseyin
önderliğinde, yaptıkları güzelliklerle hep gündemde kalmayı başarmışlardır.
“BATTAM”
Başkanı olan saygıdeğer Dr. Özkan Hüseyin Beyefendiyi 24 Eylül 2009 Perşembe
günü grup arkadaşlarımla şiir dinletisi yaptığımız “Site Müzik Evin”de tanıdım.
“Hayalim Güçlüydü” adlı kitabımı imzaladım. Yüreğinin temizliği yüzüne
aksetmiş. Aktif ve bir o kadarda donanımlı. Elindeki kitaplarıyla yaptığı
hizmetleri sergiliyor.
Kendisinden
Batı Trakya Türkleri hakkında yeteri kadar müzik ve fikir alışverişinde
bulundum. Okuduğunuz kitabı inceleme fırsatı buldum. 1–2 Ekim 2009 tarihinde
Kemer Lancora Otelde Isparta Göller Bölgesi Şairler-Yazarlar Derneği Başkanı
Melahat Ecevit’in gerçekleştirdiği şairler buluşmasında grubumla birlikte
Kemer’e gelen Dr. Özkan Hüseyin programda yer aldı. Katılımcılara, Batı Trakya
Türkleriyle ilgili konferans verdi. Bütün dikkatleri üstüne çekti.
Şair-yazarlarla çok iyi diyalogları oldu.
Her konuda
yetenekli olan Araştırmacı-Yazar Dr. Özkan Hüseyin için biri akrostiş, diğeri
hece vezniyle yazdığım şiirleri paylaşmak istiyorum. Adıyla yaşasın.
Dr. Özkan HÜSEYİN’e
(Akrostiş)
Özgürlük
yolunda savaşmışsınız.
Yüreğinizi
ortaya koymuşsunuz
Ne güzel
şeyler yaparsınız siz.
Şaziye
ÇELİKLER, Eğitimci-Şair-Yazar
Batı
Trakya’nın asil Türkleri
Yumuşaktır
cesurdur yürekleri
Tarihimizi
birlikte yazarız
Asırlardır
sürer gelenekleri
Batı
Trakyalı Türkleri andım
Gümülcine’den
üç deha tanıdım
Doktor
Hasan Ahmet, Mustafa Çolak
Başkan
Özkan Hüseyin’e inandım
Ozan
Maralı der görmek isterim
Yüzümü
toprağına sürmek isterim
Engelleri
hep birlikte aşarız
Yoluna
halılar sermek isterim.
25.10.2009
- Şaziye ÇELİKLER, Eğitimci-Şair-Yazar

Özkan
Hüseyin Dirayeti ve İradesi Sağlam Bir Kişi
29 Mart
2012 Perşembe 23:21
Uzun
yıllar Münih'te yaşayan Batı Trakya Türklerinin yakından tanıdığı Özkan
Hüseyin'i bu seferki “Karakter Analizimize” konuk ettik. Oldukça ilginç bir
yazı çıktı. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
Fazla
dağılmaktan hoşlanmaz. Tek bir şeye odaklanır ve sonuna kadar olayı
sonuçlandırmaya çalışır. Teferruatlara girmekten ziyade, olaylara kuşbakışı
bakmayı yeğler. Dağıtmaktan çok, toplamayı ve optimize etme taraftarıdır.
Nezaket
kurallarına uymayı sever ve önemser. Ama
gerektiğinde sert ve kırıcı da olabilir. Kibar davranma konusunda, samimi ve
içtendir. Yapmacık ve sahtelik kokan hareketleri yapmayı pek becerebildiği
söylenemez.
İyi bir
“dava adamı” kumaşına sahiptir. Etkili bir toparlayıcıdır. Ama işine ve
meşrebine uymadığını anladığı kişilere de mesafesini koymasını bilir. Sağlam
bir iradeye sahiptir. Kolay kolay
kendisini dağıtmaz.
Disiplin
yönü fena sayılmaz. Tek zayıf tarafı, konuşmaya karşı olan aşırı sevgisidir.
Mikrofonu eline aldığı zaman, zaman ve mekân kavramını anlamını yitirir Özkan
Hüseyin için. İmkân elverse, saatlerce konuşur. Bu konuda müthiş
antrenmanlıdır.
Boş ve
getirisi olmayan işlerden nefret eder. Üretmeyi ve çalışmayı önemser. Vefalı
yanı oldukça güçlüdür. İnsanlara ürettiği ve topluma faydalı olduğu sürece
değer verir. Kriterleri bu konuda oldukça sağlam ve tutucudur.
Cömert
yanı vardır amma; gereksiz bir kuruş harcamayı istemez. Bazen 'fikri sabit'
hallere bürünebilir. Dediğim dedikçi değildir. Fikir paylaşımına önem verir ama
son kararın kendisinde olmasına özel önem verir.
İş
paylaşımına önemser fakat kendi hazırladığı (Kavram) konseptlerin hep ön planda
olmasına dikkat eder. İyi bir teşkilatçıdır. O konuda kendisine özel
yeteneklerin verildiği, gösterdiği üstün başarılardan bellidir.
Verdiği
sözleri tutmaya büyük özen gösterir. Yazma konusunda da oldukça iştahlı bir
yanının olduğu muhakkaktır. Güçlü bir yüz hafızası vardır. Gördüğü yüzü kolay
unutmaz. Yıllar geçse bile. Ama isim ve rakam hafızası biraz zayıftır.
Sevecen ve
sıcak davranışlar içinde bulunmayı çok sever. Soğuk tavırları itici bulur. Hep
'veren el' olmak ister. Bir toplulukta dikkat çekmeyi ve odak noktası olmayı
hem sever hem de bu işi çok güzel bir biçimde becerir.
Karizmatik
bir kişiliğin sahibi olan Özkan Hüseyin, her türlü toplumsal işleri de büyük
bir aşk ve şevkle yapması ile de tanınmakta.
http://www.haberbayern.de/ozkan-huseyin-dirayeti-ve-iradesi-saglam-bir-kisi-150h.htm
"Kaynak
Haber: Bayerin Haber, Adnan TOKUÇ'tan Alıntıdır."
ÖZKAN
HÜSEYİN MÜNİH TEN BİR RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ
21 Kasım
2011 Pazartesi 21:45
Özkan
Hüseyin Münih'ten Bir Rüzgar Gibi Geçti
Münihlilerin
yakından tanıdığı Batı Trakya Türkleri'nin yüzakı Özkan Hüseyin Türkiye'ye
kesin dönüş yaptı.
Münih'te
Batı Trakya denildiğinde ilk akla gelen isim şüphesiz Özkan Hüseyin'dir.
yıllardır Batı Trakya Türkleri'nin haklı mücadelesinin bayraktarı
olmuş olan Özkan Hüseyin, uzun yıllar yaşadığı Münih'ten ayrılarak yurda
kesin dönüş yaptı.
Münih'te
uzun yıllar kurucusu olduğu Batı Trakya Türkleri Aile
Birliği'nin başkanlığını yapan ve bu uğurda gecesini gündüzüne katarak
fedakar bir mücadelenin en ön saflarında yer alan Özkan Hüseyin 1947 yılında
Yunanistan'ın Gümülcine kentinde dünyaya geldi.
Genç
yaşında Almanya'ya gelen Özkan Hüseyin burada adeta destansı bir mücadele
örneği vererek, taraflı tarafsız herkesin gönlünde taht kurdu. İnsan
ilişkilerinde son derece becerikli olan Özkan Hüseyin, her gittiği yerde
insanlara bıkmadan usanmadan kendi davasını anlatarak, onları
yaşadığı bölgedeki soydaşlarımıza uygulanan baskılara ve ayrımcılığa dikkat
çekti.
Enerjik
bir yapıya sahip olan Özkan Hüseyin, Batı Trakya ile ilgili her türlü
etkinliklere katılarak bu alanda kırılması güç bir rekora da imza atmış
bulunuyor. Yılmaz dava adamı olan Özkan Hüseyin'e verdiği büyük
mücadeleden dolayı, Azerbaycan devleti fahri doktora ünvanı vererek
onu bu yolda yalnız olmadığının mesajını iletmiş ve onu onurlandırmıştır.
Onlarca
kitabı olan Özkan Hüseyin çok yönlü kişiliği ile de tanınmakta... Münih'te Batı
Trakya Türkleri'ne her hafta seminerler veren Özkan Hüseyin, bilhassa gençlerin
manevi uyanışlarında büyük bir rol oynamıştır.
Türk Halk
Müziği tutkunu olan Özkan Hüseyin ayrıca çok iyi bir bağlama ustası.
Ünlü bağlamacılara taş çıkartacak şekilde saza hükmeden Özkan Hüseyin
ayrıca iyi de bir müzisyen...
İnandığı
dava uğruna binlerce kilometre kat eden ve bu uğurda büyük paralar harcayan
Özkan Hüseyin'in bir başka özelliği de usta bir hatip oluşu...
Topluluk önünde müthiş belagati ile güzel konuşmalar yapmasıyla tanınan Özkan
Hüseyin Yıllarca bu alanda rakipsiz olarak üstün hizmetler verdi.
Özkan
Hüseyin halen kısa adı BATTAM olan Batı Trakya Araştırmalar Merkezi'nin
başkanlığını yürütmektedir.
Münihlilerin
yakından sevdiği ve saydığı bu büyük dava adamına Bursa'daki hayatında
başarılar diliyor en kısa zamanda yine ikinci vatanı olan Münih'te görüşmek
dileğiyle diyoruz.
Özkan
Hüseyin gençlik yıllarında tertiplediği bir konserde saz çalarken görülüyor.
Özkan
Hüseyin her gittiği yere gönlünü ve davasını da yanında götüren büyük bir
idealist olarak tanınmakta...
KAYNAKLAR: